Son Yıllarda Yaşanan Askerî Çatışmalar “McDonald’s Şubesi Olan Ülkeler Birbiriyle Savaşmaz” Söylemini Yanlışlıyor

 

Kökeni 1940 yılına dayanan, günümüzde 100’ü aşkın ülkede 39 binden fazla şubesiyle günde 68 milyon kişiye hizmet veren dünyanın en büyük fast-food restoran şirketi McDonald’s hakkında yaygın şekilde dile getirilen söylem, sınırları içerisinde McDonald’s bulunan iki ülkenin birbiriyle savaşmadığı ya da savaşmayacağı yönünde.

 

mcdonalds bulunmayan ulkeler
McDonald’s Restoranı Bulunmayan Ülkeler
Harita: verdict.co.uk

 

McDonald’s şubesine sahip olan ülkelerin istikrar için birbiriyle askerî çatışmaya girmeyeceği tezi New York Times’ın ünlü yazarı Thomas L. Friedman’ın 8 Ağustos 1996 tarihinde yayımlanan yazısında dile getirilmişti. Friedman, “Dış Politika Big Mac I” (“Foreign Affairs Big Mac I“) başlıklı yazısında McDonald’s’ın ünlü patates kızartmasından ve isminden ilham alan logosundaki altın kemerlere atıfla “Altın Kemerler Çatışmaları Önleme Teorisi” (“Golden Arches Theory of Conflict Prevention“) olarak adlandırdığı tezini paylaşmıştı.

Küreselleşme ve serbest piyasa sembolü hâline gelen McDonald’s ağına sahip olabilecek ekonomik gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerin bir “McDonald’s ülkesi” hâline geldiğini, bu ülkelerdeki insanların savaşmaktan hoşlanmayacağını, bunun yerine hamburger kuyruğunda beklemeyi tercih edeceklerini belirten Friedman’ın “ses getiren” yazısının Türkçemize tercümesi (Google Translate’ten istifade ile) şu şekilde aktarılabilir:

“Bu yüzden uzun zamandır bu tezim vardı ve sonunda test etmek için McDonald’s merkezindeki Hamburger Üniversitesi’ne geldim. Tez şudur: İkisi de McDonald’s sahibi olan iki ülke şimdiye kadar birbirleriyle savaşmamıştır.

 

McDonald’s çalışanları benim için onayladı. İstisnanın Falkland savaşı olacağından korktum, ancak Arjantin ilk McDonald’s’ını 1986’ya kadar, İngiltere ile olan savaştan dört yıl sonra alamadı. İç savaşlar sayılmaz: Moskova’daki McDonald’s, 1993’te Yeltsin yanlısı ve Yeltsin karşıtı güçler arasındaki mücadelede her iki tarafa da hamburger dağıttı.

 

İsrail’in artık koşer bir McDonald’sı olduğundan, Suudi Arabistan’ın McDonald’s’ı Müslümanların namazı için günde beş kez kapandığından, Mısır’da 18 McDonald’s olduğundan ve Ürdün ilkini aldığından, aralarında bir savaş olasılığı çok düşük. Ama şu Suriye cephesine dikkat edin. Şam’da servis edilen Big Mac yok. Hindistan-Pakistan? Hala endişeliyim. Nüfusunun yüzde 40’ının vejeteryan olduğu Hindistan, ilk sığır eti olmayan McDonald’s’ı (sebze külçeleri!) açtı, ancak Pakistan hala Mac’siz bir bölge.

 

Açıkçası, tüm bunları yanağımda söylüyorum. Ancak McDonald’s International’ın başkanı ve fiili Dışişleri Bakanı James Cantalupo’ya, bir ülke belirli bir düzeye ulaştığında şunu şart koşan bu Altın Kemerler Çatışmayı Önleme Teorisinin arkasında ne olabileceğini sormam için yeterli bir korelasyon vardı. ekonomik gelişme, bir McDonald’s’ı destekleyecek kadar büyük bir orta sınıfa sahip olduğunda, bir McDonald’s ülkesi haline gelir ve McDonald’s ülkelerindeki insanlar savaşları sevmezler; hamburger için sırada beklemeyi severler. Ya da Bay Cantalupo’nun dediği gibi: ”Geliştirmemizi daha iyi gelişmiş ekonomilere — büyüyen ve büyük ekonomilere — ve maceraperest olmanın içerdiği riskler $(büyüyen ekonomiler için$) üzerinde odaklıyoruz. muhtemelen çok büyük oluyor.”

 

1950’lerde ve 60’larda gelişmekte olan ülkeler, kendilerini gerçek ülkeler yapan şeyin bir alüminyum fabrikasına ve bir BM koltuğuna sahip olmaları olduğunu düşündüler, ancak bugün birçok ülke, ancak kendi dillerinde kendi McDonald’s’larına ve Windows 95’lerine sahip olduklarında varabileceklerini düşünüyor. Bu yıl McDonald’s 100. ülkesine girdi ve ilk kez denizaşırı McDonald’s’tan McDonald’s America’dan daha fazla gelir elde etti.

 

Bay Cantalupo şunları söyledi: “Bu ülkelerin McDonald’s’ı bir şeyin sembolü olarak istediğini hissediyorum – ekonomik bir olgunluk ve yabancı yatırımlara açıklar. Soruşturma almadığımız bir ülke olduğunu sanmıyorum. Bize ülkeleri ve McDonald’s’ın ülke için neden iyi olacağını anlatmak için düzenli olarak burada büyükelçiler ve ticaret temsilcilerinden oluşan bir geçit töreni yapıyorum.”

 

McDonald’s örneğinin ortaya çıkardığı soru, bir ülkenin küresel ekonomiyle bütünleşerek, kendisini yabancı yatırımlara açarak ve tüketicilerini güçlendirerek, sorun çıkarma kapasitesini kalıcı olarak sınırladığı ve tedrici demokratikleşmeyi teşvik ettiği bir devrilme noktası olup olmadığıdır. barışı genişletmek. “Tarihin Sonu” adlı klasik eserin yazarı Francis Fukuyama bana, bir ülkenin kendi McDonald’s’ına sahip olmasının muhtemelen bu devrilme noktasının iyi bir göstergesi olmadığını savundu, çünkü bir ülkede ihtiyaç duyulan kişi başına düşen gelir düzeyi. McDonald’s’a ev sahipliği yapacak ülke çok düşük. “Önümüzdeki 10 yıl içinde bu McDonald’s ülkelerinden birkaçı birbiriyle savaşa girerse şaşırmam” dedi.

 

Evet, çatışmalar olacak, ancak aralarından çok ülkelerin içinde olacak. Hiç şüphe yok ki, McDonald’s’ın yayılması (her üç saatte bir yenisi açılıyor) dünya çapındaki ülkelerin küresel ekonomiyle bütünleşmesi ve onun kurallarına boyun eğmesi olgusunun bir parçasıdır, ancak bu düzgün bir doğrusal süreç değildir. Bu küreselleşmeden fayda sağlamayan, geleneksel kültürlerinin onun tarafından buharlaştırılacağını hisseden ve Big Mac’i yemeyeceklerinden, Big Mac’in onları yiyeceğinden korkanların ülke içinde bir tepkisi var.

 

Hükümetlerin ve küresel şirketlerin bu hayal kırıklıklarını ne kadar iyi yönettikleri, ekonomik kalkınmanın daha geniş demokratikleşmeye ve daha geniş barışa yol açıp açmayacağının gerçek belirleyicisi olacaktır. Burada yine McDonald’s ilgi çekici bir öncüdür. Los Angeles’ta ayaklanmalar patlak verdiğinde, yıkılmayan birkaç ticari binadan biri McDonald’s’tı. Çarşamba günkü sütun bunun nedenini araştıracak.”

 

thomas friedman mcdonalds
Thomas L. Friedman’ın bahsi geçen yazısından bir bölüm

 

Küreselleşme sürecinde karşılıklı serbest piyasa ekonomisinin etkisiyle artan ekonomik entegrasyon, yabancı yatırımlar, istihdam ve refah ile birlikte ülkeler açısından savaşın caziplikten çıktığını ileri süren bu tez, sert güçten ziyade devlet kontrolünde olmayan aktörlerin uluslararası ilişkiler ve ekonomi politik üzerinde daha etkili olduğunu ileri sürmekte.

Thomas Friedman, “McDonald’s’ın altın kemerleri konusundaki benzetmeyi esprili bir şekilde” yaptığını söylese de, teorisi sıkça eleştirilmişti.

Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte Fukuyama gibi “tarihin sonunun geldiğini” ileri süren yazarların ardından Thomas Friedman’ın giriştiği bu söylem elbette evrensel geçerliliği bulunan bir kanun değil.

Her yaşanan askerî çatışma savaş olarak değerlendirilmese dahi, özellikle son dönemde yaşanan gelişmelerle bu teori önemli bir geçerlilik sınamasıyla karşılaştı.

Küresel ölçekte genel ve göreceli geçerli bir durum tespiti olsa da McDonald’s şubesine sahip ülkelerin birbiriyle hiç savaşmadığı söylemi gerçekle tutarlılık arz etmiyor. Özellikle son yıllarda yaşanan gelişmeler, “McDonald’s Barış Teorisi” ya da “McPeace Teorisi” olarak da nitelenen “altın kemer doktrini”nin geride kaldığını işaret ediyor (Geçmişte, bu tezi yanlışlayan bir savaş çıkmadığını ileri süren isimler de olmuştu).

McDonald’s restoranına sahip ülkeler arasında askerî çatışma örnekleri şu şekilde sıralanabilir:

  • 2022 yılı Şubat ayında Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’yı işgâli (SSCB’nin ilk McDonald’s’ı 31 Ocak 1990’da açılmıştı. 8 Mart 2022 günü McDonald’s, gelirlerinin %9’unu oluşturan Rusya’daki 847 şubesini geçici olarak kapayacağını duyurdu).
  • 18 Mart 2014 tarihinde Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı
  • 2008 yılı Ağustos ayında Rusya ve Gürcistan arasında gerçekleşen Güney Osetya Savaşı
  • 12 Temmuz-14 Ağustos 2006 tarihleri arasında gerçekleşen 2006 İsrail-Lübnan Savaşı olarak adlandırılan Hizbullah’ın askerî kanadı ile İsrail Silahlı Kuvvetleri arasında Lübnan toprakları ve İsrail’in kuzeyinde meydana gelen silahlı çatışma
  • 24 Mart ve 10 Haziran 1999 tarihleri arasında 11 NATO ülkesinin “Müttefik Güç Harekâtı” (“Allied Force Operation”) kapsamında Kosova’da Sırp hedefleri bombalaması (Bu süreçte McDonald’s şubeleri sığınak olarak kullanılmış)
  • 1999 yılı Mayıs-Temmuz ayları arasında Hindistan ve Pakistan arasında meydana gelen Kargil Savaşı olarak adlandırılan çatışmalar
  • 1989 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin (kod adı “Just Cause” olan operasyon ile) Panama’yı işgali

 

İLAVE: Ukrayna’yı işgalinin ardından Mart ayında Rusya’daki 850 civarındaki restoranını geçici olarak kapattığını duyuran McDonalds, Rusya’dan temelli olarak ayrılacağını ve restoranlarını satmaya başladığını açıkladı.

 

Arda Mevlütoğlu da sosyal medya hesabında yaptığı yorumda -bu duruma da değinen- şu tespitlerde bulunmuştu:

“1. ” Sınırları içinde Mc Donald’s olan iki ülke birbiriyle savaşmaz”

2. “Yeni savaş şekli Hibrid Savaştır” Teorileri de çöpe gitti bugün itibariyle.

İlaveten,

3. ABD ve İngiliz istihbaratının ve bunlar tarafından beslenen düşünce kuruluşlarının savaş çığırtkanlığı yapmadığı

4. Rusya’nın da hiç blöf yapmadığı, kartlarını gayet açık oynadığı da ortaya çıktı diye düşünüyorum.”

 

mcdonalds

 

McDonald’s zincirleri hakkında paylaşılan bir yanlış iddia da McDonald’s’ın Bolivya’da yasaklandığı yönünde. Bolivya’da günümüzde bir McDonald’s şubesi bulunmuyor. Ancak, bunun sebebi Bolivya devletinin yürürlüğe koyduğu bir yasak değil, firmanın Bolivya pazarından çekilme kararı alması… 1997 yılında La Paz kentinde ilk şubesini açan fast food zinciri 1999 yılında şube sayısını 6’ya çıkarsa da menünün Bolivya halkının tercihleriyle pek uyumlu olmaması ve maliyet kaynaklı nedenlerle ülkedeki şubelerini kapatmış.

 

 

Her ne kadar ülkemizde yaygın olmasa da, Saray Bosna ve Pyonyang’ın McDonald’s şubesine sahip olmayan dünyadaki 2 başkent oldukları yönünde yanlış bir bilgi de mevcutmuş

 

Yorumunuzu yazınız...