Koronavirüs Aşısının Kalp Kası İltihabına (Miyokardit) Yol Açtığı İddiası

 

Bu yazımızda Pfizer-BionTech aşısının miyokardite yol açtığı iddiasını inceleyeceğiz (Miyokardit (kalp kası iltihabı), viral bir enfeksiyon sonucunda kalpte kasılma bozuklukları meydana gelmesidir).

İddianın sosyal medyada karşımıza çıkan bazı örneklerine bakacak olursak:

 

 

 

Geçtiğimiz günlerde İsrail Sağlık Bakanlığı’nın, ülkede kullanılmakta olan Pfizer-BionTech aşısının miyokardite neden olup olmadığının incelendiğini açıklamasının ardından, ülkemizde bazı basın yayın kuruluşları, sanki incelenme yapılmış ve kesin sonuca varılmışçasına tık tuzağı başlıklar atmıştı (Bu noktada Sözcü’den Ali Güven’in koronavirüs salgını konulu hazırladığı asılsız haberleri de hatırlatmakta fayda var):

 

 

Güvenilir bilgi sunacak ve haberin içeriğini özetleyecek başlıklar atmak yerine “Nasıl daha çok tıklanma gelir?” düşüncesi ile hareket edilerek atılmış bu başlık altında verilen haberde ise başlığın aksine, “miyokardit ile aşı arasında ilişki kurmaya yetecek bir kanıt olmadığını” belirten bir açıklamaya yer verilmektedir:

 

 

Ülkemiz medyasının, daha çok tıklanmak uğruna haberlerin başlıkları ile içeriklerinin çelişmesini göz ardı ettiğini gördükten sonra konuyu incelemeye koyulalım.

Geçtiğimiz günlerde İsrail Sağlık Bakanlığı, aşılanmış bireylerin çok az bir kısmında (aşılanmış 5 milyon birey arasından 62 kişi) kalp iltihabı gözlendiği, konunun araştırıldığı; ancak henüz herhangi bir sonuç orta konmadığını açıklamıştı. Bunun üzerine dünya genelinde “Pfizer-BionTech aşısının miyokardite” yol açtığı iddiaları yaygınlaşmıştı.

En baştan itibaren yetkililer tarafından defalarca “miyokardit ile aşı ilişkisinin henüz incelenme aşamasında olduğu” açıklansa da bunu kesin gerçek gibi sunanlardan dolayı, bu (çarpıtılmış) bilgi yayılmıştır.

Konunun nisan ayında İsrail’de gündeme gelmesinin ardından dünya genelinde birtakım incelemelerde bulunulmuş ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), 23 Haziran’da resmî internet sitesinde bir açıklama yapmıştır. İlgili açıklamada, özellikle genç yetişkin erkeklerde ikinci doz mRNA aşısının ardından miyokardit (kalp kası iltihabı) gelişebildiği, ancak bunun oldukça nadir bir yan etki olduğu belirtilmiştir. Ayrıca açıklamanın devamında, bildirilen bu miyokardit vakalarının genellikle tedaviye olumlu yanıt verdiğinden ve çabuk bir şekilde iyileştiğinden bahsedilmiş, 12 yaş ve üzeri herkesin aşı olması tavsiye edilmiştir.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezinin Bağışıklık Uygulamaları Danışma Kurulu (ACIP), konuya dair bir toplantı gerçekleştirmiştir. Toplantının ardından Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Amerikan Aile Hekimleri Akademisi, Amerikan Tıp Derneği ve Amerikan Hemşireler Derneği gibi ülkenin önde gelen sağlık kurum ve kuruluşları, ortak bir bildiri imzalamıştır. Bildiride, aşı sonrası miyokarditin oldukça nadir görüldüğü ve COVID-19’un daha yaygın ve ağır olarak miyokardite yol açtığı ifade edilmiştir. Ayrıca aşıların güvenli ve etkili olduğu vurgulanarak 12 yaş ve üzeri herkesin aşı olması tavsiye edilmiştir.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda aşılama sonrası miyokardit riskinin erkeklerde yaklaşık 1/31.000 olduğunu; COVID-19 enfeksiyonu geçirildiğinde ise bu riskin 1/3.200 olduğunu aktarmıştır. Buradan da COVID-19 enfeksiyonunun, miyokardit gelişimi hususunda aşıdan çok daha büyük bir risk teşkil ettiği anlaşılmaktadır.

ABD’de yer alan Jackson Laboratuvarı’ndan bağışıklık sistemi uzmanı Prof. Dr. Derya Unutmaz da kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, aşılamadan sonra görülen miyokardit vakalarının hemen hepsinin hafif atlatıldığını veya hızla tedavi edildiğini, COVID-19’un çok daha riskli olduğunu söylemiştir.

Girişimsel kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer, 40 yaş altında COVID-19 nedeniyle miyokardit olma ihtimalinin, aşıya bağlı miyokardit ihtimalinden 100 kat daha fazla olduğunu bildirerek “aşıdan değil, hastalıktan korkulması gerektiği” hususunda halkı uyarmıştır.

Pfizer firması da aşılanmış kimselerde gözlenen miyokardit vakalarının genel toplumdakinden yüksek olmadığını bildirmiştir.

İsrail’de yer alan Ben-Gurion Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi yöneticisi Nadav Davidovitch, aşılar ile miyokardit arasında bir ilişki bulunsa bile, bunun aşılamayı durduracak kadar ciddi olmadığını; COVID-19 enfeksiyonunun, aşının herhangi bir olası olumsuz etkisinden çok daha riskli olduğunu açıklamıştır.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda, aşının miyokardite yol açmadığını, aşılanan 5 milyon kişinin yalnızca 62’sinde miyokardit görüldüğünü ve bu oranın genel toplumdaki orandan daha düşük olduğunu, sayısal veriler ortaya koyarak ifade etmiştir.

Özetle mRNA teknolojisi ile üretilen COVID-19 aşılarını olan özellikle bazı genç erkeklerde oldukça nadir olarak miyokardit gelişse de hastaların hemen hepsi bunu kolaylıkla atlatmıştır. Ayrıca COVID-19 enfeksiyonuna yakalanan bir kişide, hastalığa bağlı olarak da miyokardit gelişme riski vardır ve bu riskin aşıdakinden katbekat yüksek olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla herkesin aşı olması tavsiye olunmaktadır.

 

İLAVE: Kanada’daki Ottawa Üniversitesi Kalp Enstitüsü’nden araştırmacıların, kaleme aldıkları henüz hakem onayından geçmemiş makalelerini “Bildirdiğimiz miyokardit sıklığı, çalışmanın süresi boyunca uygulanan doz sayısının yanlış hesaplanması nedeniyle büyük ölçüde abartılmış görünüyor” açıklamasıyla geri çektikleri basına yansımış vaziyette.

Ohio’daki Case Western Reserve Üniversitesi’nden bilim insanlarının gerçekleştirdiği bir araştırma, Covid-19 geçirenlerin miyokardit riskinin daha yüksek olduğunu işaret etmişti.

 

Yorumunuzu yazınız...