“İstanbul’a Vali Olan Her Gelenin / Kimi Dağdan Kimi Kırdan Geldi” Dizelerinin Neyzen Tevfik’e Ait Olduğu İddiası Doğru Değil
Neyzen Tevfik (Tevfik Kolaylı) (24 Mart 1879 – 28 Ocak 1953) tarafından yazıldığı iddia edilen; ancak gerçekte onun kaleminden çıkmayan şiirlere ilişkin serimize “İstanbul’a vali olan her gelenin / Kimi dağdan kimi kırdan geldi.” dizeleriyle devam ediyoruz.
Bu dizelerin Neyzen Tevfik’e hatalı şekilde isnat edildiği bir örnek metin şöyle sunulabilir:
“Şef’lik yıllarının İstanbul’unda hem valilik hem belediye başkanlığı yapan halef-selef iki kişiyi, Neyzen Tevfik şu dörtlükle hicvetmiştir.
“Deme Istanbul ahalisi neden,
Düştü bin derde, yürekler deldi.
Çünkü vali olarak her gelenin,
Kimi Dağ’dan, kimi Kır’dan geldi!”
Vali artı belediye başkanı kişilerin soyadlarının Üstündağ ve Kırdar’lığı öne çıkarılarak, şehirli olmamaları dolayısıyla İstanbul’a yakışmadıklarının vurgulanması bu hicviyenin ününü artırmıştır. Lakin, üçüncü mısradaki “her gelenin” kelimeleri ayrı yazılmış olsalar da birleştirilerek okunduklarında oluşturduğu mana, Neyzen’imizin anlatmak istediğidir. Bakınız bineğe alıştırılmamış yaban at ya da eşek sürüsü demek olan “Hergele” kelimesi…”
Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ döneminde İstanbul Belediye Konservatuvarı kadrosuna alınan Neyzen Tevfik’e bağlanan 40 lira maaş Lütfi Kırdar’ın vali olarak atanmasının ardından 1943 yılında kesilmişti. Bu süreçte, içinde “dağ” ve “kır” kelimelerini barındıran aşağıdaki şiir kendisine atfedilerek dolaşıma girmişti (Taha Toros (1988). “Neyzen Tevfik”. Mazi Cenneti. Milliyet Aktüalite. Sayı: 20. Sf: 12. 24 Ocak 1988):
Deme, İstanbul ahâlisi neden,
Düşdü, bin derde, yürekler deldi.
Çünkü vali olarak her gelenin,
Kimi dağdan, kimi kırdan geldi…
Neyzen Tevfik’in aşağıdaki şiirleri Lütfi Kırdar için kaleme aldığı bilinmektedir.
“Bağrıma bir tekme savurdu valiAcısından avlu, dere, kır dar geldi.Koşacaktım doğru mahkemeye fakatBu teşebbüs milletime ar geldi.Bu eşek cilvesini sanma eşek dâvâsıZannedersem katıra devr-i idbar geldi.Tanrının lütfu sanırken olağan işleriniÖksüz İstanbul’u katletmeye barbar geldi.Belediye dubârayla yemimi kesti benimNeyleyim kancık katıra tavlada zar geldi.”
Ben sana bok demem,
Boklar duyar ar eder.
Bir zerren düşse boka,
Onu da mundar eder.
Tanrı senin hamurunu
Necasetle yoğurmuş,
Anan seni s.ç.r iken
Yanlışlıkla doğurmuş.
Ancak, bahsi geçen “İstanbul’a vali olan her gelenin / Kimi dağdan kimi kırdan geldi.” dizeleri kendisine ait değil. İstanbul Valiliği görevini yürüttüğü dönemde Lütfi Kırdar’ı (1887 – 1961) eleştiren bahsi geçen dizeler Neyzen Tevfik tarafından değil şair Hüseyin Rıfat Işıl tarafından yazılmıştı.
İstanbul Valisi Dr. Lütfi Kırdar’ı hedef alan işbu dizelerin kendisine ait sanılmasının ardından Neyzen Tevfik’in konservatuvardan aldığı aylığın kesilmesi ve akabinde Vali Kırdar ile görüşmeye çalışması süreci şu şekilde özetlenmektedir:
“… Hüseyin Rif’at, yaşadığı dönemde, bir nedenle İstanbul Valisi Lütfi Kırdar’a kızar ve:
“İstanbul’a vali olan her gelenin
Kimi dağdan kimi kırdan geldi.”
Beytini kaleme alır. Ancak Dr. Lütfü Kırdar’a yaranmak isteyenler, Neyzen Tevfik’i jurnal ederek, Kırdar’ın aleyhinde bu şiiri yazdığını söylerler. Aslında Hüseyin Rif’at Işıl’a ait olduğu bilinen ve o dönemde dilden dile dolaşan bu beytin, Neyzen’e ait olduğunu yaymaya çalışarak ve onu ihbar ederek valinin gözünden düşürmeye çalışırlar.
İstanbul’a Vali olarak atanan Dr. Lütfü Kırdar, bu dizelerin, Neyzen Tevfik’in yazdığını düşünüp, İstanbul’un havasına daha yeni intibak ettiği ve Neyzen’in bu yergisinin hoşgörüyle karşılanması gerektiğini de pek bilmediği için, ünlü şairin o dönemde belediye tarafından kendisine bağlanmış olan 40 Lira aylığını kesme cihetine gider.
…
Maaşının kesildiği haberini alan Neyzen Tevfik, vilayet özel kalemine giderek Vali’yle görüşmek istediğini bildirir görevlilere. Fakat bürokrasi çarkı, kendi düzeni içinde dönmektedir ve onun valiyle yüz yüze görüşmesine imkân vermezler ve görüştürmezler kendisini.
Neyzen de sigara paketinin arkasına şu dizeleri yazarak bürodaki görevlilere bırakır ve özel kalemden ayrılır. …”
Geçim sıkıntısı içinde bulunduğundan, İstanbul Belediye Konservatuvarı kadrosunda gösterilerek 40
lira aylık bağlanır. «Konservatuvara gitse de gitmese de bu aylığı alır. Vali ve Belediye Reisi Muhittin Üstündağ ayrılır, yerine Dr. Lütfi Kırdar Vali ve Belediye Reisi olur.
Neyzeni çekmeyenler ya da Dr. Kırdar’a yaranmak isteyenler başlarlar jurnala. Dilden dile dolaşan
şu dizelerin Neyzene ait olduğunu söylerler:
İstanbul’a vali olarak gelenin
Kimi dağdan kimi kırdan geldi
Dr. Kırdar, İstanbul’un havasına henüz girdiği, bir de Neyzen’in yergilerinin hoşgörüyle karşılanması gerektiğini bilmediği için maaşını keser.
Bunu haber alan Neyzen, Vilâyet Özel Kalem Müdürlüğüne gider, valiyle görüşmek istediğini bildirir.
Ama, onu valiyle görüştürmezler. Neyzen de sigara paketinin arkasına şu dizeleri yazarak bırakır:
Bağrıma bir tekme savurdu vali
Acısından avlu, dere, kır dar geldi
Koşacaktım doğru mahkemeye fakat
Bu teşebbüs yüce milliyetime ar geldi.»
(Recep Bilginer. “Neyzen Tevfik”, Yazko Edebiyat, Ekim 1982).
Söylentiye göre Neyzen Tevfik İstanbul Valisi Dr. Lütfi Kırdar’la görüşme talebi yerine getirilmeyince aşağıdaki dizeleri bir sigara paketinin arkasına yazıp valiye iletilmesini isteyerek vilayetten ayrılmış.
Alpay Kabacalı, “Çeşitli Yönleriyle Neyzen Tevfik” adlı kitabında bu vakaya şöyle değinmişti (Alpay Kabacalı (2003). Çeşitli Yönleriyle Neyzen Tevfik – Hayatı, Kişiliği, Şiirleri. Özgür Yayınları. İstanbul. Beşinci Basım. Sf: 329&330):
Söylentiye göre, aylığının kesilmesine sinirlenen Neyzen Tevfik, valiyle görüşmek istemiş, valinin özel kalemi görüşmesine engel olunca da bir sigara paketinin arkasına
Allah senin hamurunu necasetle yoğurmuş,
Anan seni….. ken yanlışlıkla doğurmuş!
ikiliğini yazıp valiye iletilmesini isteyerek vilâyetten ayrılmıştır.
Yine bu olay dolayısıyla yazılan ve «Sıçdın İstanbul’a K… Lütfı’yi vali diye» dizesiyle başlayan dörtlüğünü «Dörtlükler» bölümünde vermiştik. Olayla ilgili bir başka hicviyesi de şöyledir:
Bağrıma bir tekme savurdu vali,
Acısından avlu, dere, kır dar geldi.
Koşacaktım doğru mahkemeye, fakat
Bu teşebbüs yüce milliyetime ar geldi.
Bu eşek cilvesini, sanma eşek dâvası,
Zannedersem katıra devre-i idbâr geldi.
Tanrının lûtfu sanırken olağan işlerini,
Öksüz İstanbul’u katletmeğe barbar geldi.
Belediye dubarayla yemimi kesti benim.
Neyleyeyim kancık katıra tavlada zar geldi.
Neyzen Tevfik, bu olay dolayısıyla Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye seslenen bir ikilik de yazar:
Et de şifa İnönü, eyleme âzurde beni,
Ezdirirsin ne için beş paralık K. beni?*