Hac ile Haç Farklı Kelimelerdir
Genellikle tek tanrılı dinlerde kutsal olarak tanınan yerlerin, o dinden olanlarca yılın belli aylarında ziyaret edilmesi anlamına gelen “hac” kelimesi, Hristiyanlığın sembolü sayılan ve birbirini dikey olarak kesen iki çizgiden oluşan biçim anlamına gelen istavroz işareti olan “haç” kelimesi farklı sözcüklerdir. Ancak, günlük kullanımda birçok kişinin Hac – Haç Farkı konusunda hataya düştüğü görülmektedir.
Yeni bir “Hac” farizası dönemi yaklaşırken, altını çizmek istediğimiz bir nüans: Hac – Haç farkı.
İslam’ın beş şartından biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke’de yapılan Kâbe’yi ziyaret ve tavaf ibadetine “Hac” adı verilmektedir. Hristiyanlığın sembolü olan birbirini dikey olarak kesen 2 çizgiden oluşan istavroz işaretine ise “Haç” denilmektedir. 1096-1272 yılları arasında Hz. İsa’nın doğum yeri Kudüs ve çevresindeki İslam coğrafyasına yönelik istilâ hareketini gerçekleştiren Avrupalı Katolik Hrıstiyanlar da “Haçlı” olarak nitelendirilmektedir. Hâl böyle iken, hac ve haç farkı gözetilmeksizin bu kavramlar sıklıkla günlük hayatta birbirleri yerine yanlış şekilde kullanılmaktadır.
Hac – Haç Farkını Ayırt Edemeyen Yazarlar
Bu hatalı kullanımlardan bazı örnekleri sıralayalım:
Sabah Gazetesi‘ndeki 3 Mart 2013 tarihli “Hayat Notları” başlıklı yazısında Ünal Ersözlü, Paulo Coelho’nun kitabının ismi olan Hac’ı yanlış kullanmıştı:
"Roman, yazarın bizzat kendisinin 1986 yılında yaptığı bir haç yolculuğuna dayanıyor..."
Medyarota.com‘daki 29 Mart 2017 tarihli “Ülkemiz Modern Çağ Haçlı Saldırısıyla mı Yüz Yüze” başlıklı yazısında Osman Karataş da haç ve hac farkını tam olarak yansıtamamış:
"Hıristiyanlar için Kudüs’e haç ziyareti yapmak kutsal bir görevdi. Ancak, haç merkezinin Müslümanların elinde olması Hıristiyanların hoşuna gitmiyordu."
Milat Gazetesi‘ndeki “Siz milletimizin heyecanına kurban olun” başlıklı 23 Ağustos 2018 tarihli yazısıyla Güngör Avcıoğlu:
"Haç için yola çıkan karıncada Kabe'ye ulaşamazsam, yolunda ölürüm diyor."
Diniajans.net‘teki “Bayramlar Paylaşın Günleridir” başlıklı 10 Haziran 2018 tarihli yazısıyla Tahsin Ötgüç (yazım hataları yazarın kendisine aittir):
"Haç görevini ifa etmek üzere Mekke ye giden Müminler, bayramın birinci günü tavafı ziyareti yaparak hacı olmanın sevincini yaşarken, hali vakti yerinde olan Müslümanlar da eyyamı nahr de kurban vecibesini yerine getirmenin hazzını tatarlar."
Yeni Sakarya‘daki “Sadi Tanış; Taşı Gediğine Koyma Ustası” başlıklı 6 Ağustos 2015 tarihli yazısıyla Fahri Tuna (“Haç” için Mekke’de? Hac için olmasın?):
"Şadi Tanış, haç için Kâbe’dedir."
Yeni Konya Gazetesi‘ndeki “Hacılar dönüyor” başlıklı 14 Eylül 2017 tarihli yazısıyla Recep Öğütçü (Haç ayları? Hac ayları olmasın doğrusu?):
"Ramazan ayını takip eden Şevval, Zilkade ve Zilhicce aylarına haç ayları veya haç mevsimi diyoruz."