Gülbeddin Hikmetyar’ın Taliban’ın Kurucusu Olduğu İddiası Doğru Değil
Gülbeddin Hikmetyar Taliban’ın değil, Hizb-i İslami adlı başka bir örgütün kurucusu ve lideridir
Afganistan’da Taliban’ın kontrolü ele geçirmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hizb-i İslami Partisi lideri ve eski Afganistan Başbakanı Gülbeddin Hikmetyar’ın yanında görüntülendiği fotoğrafların Hikmetyar’ın Taliban’ın kurucusu olduğu iddiasıyla paylaşıldığı görülüyor.
Bu yöndeki paylaşımlardan bazı örnekler şu şekilde:
“Ortadaki, terör örgütü Taliban’ın kurucusu Gulbeddin Hikmetyar. Sağdaki de gılışdar”
“Taliban’ın kurucusu Gulbeddin Hikmetyar ve dizinin dibinde Bay Kemal sjdghj”
İddianın aksine, Gülbeddin Hikmetyar Taliban’ın kurucusu değil.
Öncelikle, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Gülbeddin Hikmetyar’ın birlikte görüntülendiği fotoğraflara değinecek olursak…
Yukarıdaki fotoğraf Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi’nin İstanbul il başkanı olduğu dönemde Hikmetyar’ın Refah Partisi İstanbul Örgütü’nün davetlisi olarak İstanbul’a geldiği 29 Kasım 1985 tarihinde İstanbul’da çekilmişti (2003 yılında Star gazetesinde yayımlanmasının ardından gündeme gelmişti).
Yukarıdaki görsel ise aynı gün İstanbul’da Refah Partisi’nden Mustafa Atalay’ın evinde kaydedilen videodan alıntılanmış bir kare.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gülbeddin Hikmetyar’ın yanında görüntülendiği söz konusu video şu şekilde:
Afgan mücahitlerin lideri olarak görülen Gülbeddin Hikmetyar, Refah Partisi teşkilâtının düzenlediği Milli Gençlik ve Spor Gecesi adlı etkinliğe katılmış ve Necmettin Erbakan ile birlikte görüntülenmişti.
Sovyet işgaline karşı savaşan mücahitlerin en popüler ve en radikal lideri olarak nitelenen Hikmetyar’la fotoğrafı hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan şu yorumda bulunmuştu:
“Hikmetyar, 1985’teki ziyaretinde ABD’nin desteklediği ve Afganistan’da ulusal bir kahraman olan, Afganistan’ın bağımsızlığı mücadelesinde bir insandı ve Türkiye’ye o zaman Afganistan’ın bir lideri olarak gelmişti. Ben de o zaman bir siyasi partinin İstanbul il başkanıydım. Bu resim, bir aile ortamı içinde çekilmiştir. O zaman ülkemize gelen Hikmetyar ülkemizin devlet katında da ilgi ve alaka gören insan durumundaydı. Hatta daha sonra Afganistan’ın başına geçmiş bir insan durumundaydı. Hikmetyarı ‘Taliban’ olarak niteleyenler, Hikmetyar’ın Afganistan’da hangi konumda olduğunu bilemeyecek kadar cahildir. Çünkü Hikmetyar ile Taliban, karşı karşıya düşmüş grupların temsilcileridir”
Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın, bahsi geçen fotoğrafın hikâyesini şöyle özetlemişti:
Yıl: 1985.
ABD Başkanı Reagan, Beyaz Saray’ın bahçesinde gazetecilere, yanındaki Afganlı mücahitleri göstererek konuştu: “Bu beyler, Amerika’nın kurucu babalarının ahlaki eşdeğerleridir!”
CIA, Sovyetler Birliği işgaline direnen Afganistan’daki yedi İslami gruba yardım ediyordu. Bu isimlerden biri de, Hizb-i İslami hareketinin lideri Gulbeddin Hikmetyar…
Aynı yıl…
Hikmetyar 1985’te İstanbul’a geldi.
Recep Tayip Erdoğan, Refah Partisi İstanbul il başkanı.
İstanbul’a davet ettiği Erbakan ile Hikmetyar’ı, Topkapı’daki Milli Gazete’de buluşturdu. Akşam…
Erdoğan’ın Kasımpaşa’daki takımı Erokspor aracılığıyla Spor ve Sergi Sarayı’nda düzenlediği “Milli Gençlik Spor Gecesi”ne katıldılar. Recep Birgit’in söylediği türküleri dinleyip; 40 yaşındaki Cemal Kamacı ile Yugoslav Sinisa Popoviç maçını seyrettiler. Tarih 29 Kasım 1985’ti…
Gelelim Türkiye yakın tarihinin en önemli fotoğrafına…
O fotoğraf; Hikmetyar’ın davet edildiği RP’li Mustafa Atalay’ın evinde çekildi.
Koltukta oturan 36 yaşındaki Hikmetyar’ın dizinin dibinde, 31 yaşındaki Erdoğan vardı.
O evde Cengiz Çandar da vardı ve nedense fotoğraf karesinde yer almadı.
Bu fotoğrafın birçok açıdan anlamı büyük!
Birincisi Hikmetyar’ın politik kimliğiyle ilgili
Gülbeddin Hikmetyar’ın Taliban’ın kurucusu olduğu iddiasına dönecek olursak…
Hizb-i İslami Partisi lideri ve eski Afganistan Başbakanı Gülbeddin Hikmetyar, Taliban’ın kurucusu değildir.
Arapça talib (öğrenci) kelimesinin çoğulu Taliban (öğrenciler) adını benimseyen örgüt, ülkenin güneyinde Molla Ömer liderliğinde 1994 yılı ortalarında Kandahar’da örgütlenmişti.
Molla Ömer liderliğindeki Taliban, Afganistan’da 1996-2001 yılları arasında yönetimi ele geçirmiş ve 1997 yılı Ekim ayında Afganistan İslam Emirliği’ni ilân etmişti. 11 Eylül saldırıları sonrasında El Kaide’yi desteklemesi ve topraklarında barındırması ile İkiz Kulelere yönelik saldırılara yönelik işbirliği gerekçeleriyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1369 ve 1373 sayılı kararlarla ABD’ye meşru müdafa hakkı sunmuştu. Bu kararın akabinde ABD’nin NATO Antlaşması’nın 5. maddesine binaen oluşturduğu terör karşıtı koalisyonla birlikte ile birlikte Afganistan’da Taliban yönetimi 2001 yılında sonlanmıştı (Orhan Gafarlı (2015). Avrasya Çıkmazı- Yeni Büyük Oyunu Kim Kazanacak?. Nobel Akademik Yayıncılık. Sf: 171).
Gülbeddin Hikmetyar ise, 1977 yılında kurduğu Hizb-i İslami (İslam Partisi) adlı başka bir örgütün lideridir.
Hizb-i İslami, 1979 yılında Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgâline karşı ABD desteğiyle diğer Afgan gruplarla birlikte mücadele etmişti.
Hikmetyar, Sovyetlerin Afganistan’dan çekilmesinin ardından 1993 yılı ile Taliban’ın başkent Kabil’i ele geçirdiği 1996 yılları arasında kısa süreli başbakanlık görevlerinde bulunmuştu.
1990’lı yılların ikinci yarısında kuruluşunun akabinde hızla Afganistan’da iktidarı ele geçirmesi sürecinde ve sonrasında Taliban’la çatışan Hikmetyar’ın kurucusu olduğu Hizb-i İslami’nin ideolojisinin (özellikle kabile temelli yaklaşımı nedeniyle) Taliban’ınkiyle tamamen örtüşmediği; görüş farklılıklarına rağmen Hizb-i İslami destekçilerinin geçmişte Afganistan’ın bazı bölgelerinde Taliban’la işbirliği içinde bulunduğu raporlanmaktadır.
Afganistan Siyasetini Anlama Kılavuzu adlı kitapta sunulan Gülbeddin Hikmetyar’a ait özgeçmiş şöyleydi (Abdullah Yegin (2015). Afganistan Siyasetini Anlama Kılavuzu. SETA. Sf: 94):
“1947 yılında Afganistan’ın kuzeyinde Kunduz eyaletinde doğdu. Askeri liseye girdi ancak daha sonra bıraktı. 1970’te Müslüman gençlik hareketine katıldı. 1972-73 yıllarında hapis yattı. Bir müddet Kabil Üniversitesi’nde mühendislik okuduysa da hükümet karşıtlığından dolayı okulu bırakıp Pakistan’a geçti ve burada komünist rejime karşı mücadeleye başladı. Burada Hizb-i İslami’yi kurdu. Partisi Afgan cihadına dünyadan yapılan yardımların yüzde 70’ini almaktaydı.
Hikmetyar, Sovyetlerin çekilmesinden sonra Savunma Bakanı Teni ile birlikte Necibullah’a karşı darbe girişiminde bulundu ancak başarılı olamadı. 1989 yılında Celalabad’da Necibullah rejimine karşı ciddi bir saldırı –neredeyse intihar saldırısı– başlattı ancak yine başarılı olamadı. Mücahitlerin zaferi ve hükümet kurulmasının neticesinde hükümetle anlaşmazlığa düştü ve iç savaş başladı. İç savaşın en önemli aktörlerinden biri Hikmetyar idi.
Yıllar süren çatışmalardan sonra 1996’da taraflar anlaşmaya vardı ve Hikmetyar Başbakan olarak Kabil’e girdi. Ancak çok geçmeden Taliban Kabil’i ele geçirdi ve Hikmetyar Kabil’den ayrılıp İran’a gitmek zorunda kaldı. Taliban’ın geri çekilmesinden sonra kurulan devlete ve ABD koalisyonuna savaş açtı. İran’dan ayrılıp bilinmeyen bir yere geçti. O günden sonra kendisiyle ilgili bir bilgi yoktur. Yaşayıp yaşamadığına dair bile kesin bilgi mevcut değildir.”
OdaTV’nin Hikmetyar’a ilişkin sunduğu kısa özgeçmiş ise şu şekildeydi:
Hikmetyar, Afganistan’ın ikinci büyük militan grubu olan Hezb-i-İslami ile çok sayıda vahşete imza atmakla suçlanan bir İslamcı savaş lordu.
1980’lerde Sovyet işgaline karşı savaşta savaşan yedi anti-Sovyet fraksiyonunun liderlerinden biri olarak tanınmasına rağmen, belki de çoğunlukla Afganistan’ın 1990’lardaki ölümcül iç savaşındaki rolünden dolayı Kabil’i kontrol etme çabaları nedeniyle grubunun diğer gruplarla şiddetle çatıştığı kaydedildi. Bu süreçte “Kabil Kasabı” unvanını kazandı.
ABD, 2003’te el-Kaide ve Taliban’ın saldırılarına destek vermek konusunda önemli rol oynaması nedeniyle Hikmetyar’ı 2003’te terörist olarak tanımladı.
Barış anlaşması kapsamında Hikmetyar Afganistan’a döndü. Afganistan dönüşünde “Yeni bir kapı açmaya ve geçmişi unutturmayı taahhüt etmeliyiz” dedi. Ancak Afganistan ve insan hakları örgütleri, Hikmetyar’ın ölümcül geçmişi nedeniyle sorumlu tutulması gerektiğine inanıyorlar.
Afganistan’daki İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün kıdemli araştırmacısı Patricia Gossman, Hikmetyar’ın diğer savaş ağalarıyla olduğu gibi geçmişte yaptığı şeylerden de sorumlu hissetmediklerini ve savaş suçlarından sorumlu tutulması gerektiğini söyledi.
Hikmetyar, Müslüman Kardeşler ideolojisini Afganistan’a taşımaktan öte, İslamcı grubun kurucusu Seyyid Kutub’un prensiplerini daha fazla öne çıkarıyor.
Kutub’un İslamcı mirasının El Kaide’nin ortaya çıkmasında etkili olduğu belirtilirken, kardeşi Muhammed kutub daha sonraları Ayman Zewahiri’nin takipçisi olmuş, Zwwahiri ise Mısırlı İslamcı Cihad adlı örgüte katılmıştı deniyor. Zewahiri, daha sonra Usame Bin Ladin’e akıl hocalığı yapmış ve el-Kaide’nin lider kadrosunda.
Abdullah Yegin, Afganistan Siyasetini Anlama Kılavuzu adlı kitabında Hizb-i İslami’yi şöyle özetlemişti (2015. SETA. Sf: 65-66):
Hizb-i İslami-yi Afganistan (Afganistan İslam Partisi) (Gülbeddin Hikmetyar)
1977 yılında Gülbeddin Hikmetyar tarafından kuruldu. İki yıl sonra Yunus Halis liderliğinde bir grubun ayrılmasıyla parti iki ana kola bölündü. Bu tarihten sonra bu partiler liderlerinin adıyla birbirinden ayrıldı. Bir parti Hizb-i İslami-yi Hikmetyar, diğeri Hizb-i İslami-yi Halis olarak bilindi.
Hizb-i İslami kurulduğu günden beri Afganistan’daki tüm hükümetlerle savaşmıştır. Yani Davut Han, Sosyalist hükümet, Rabbani liderliğindeki mücahit hükümeti, Taliban ve Karzai hükümetleri. Elbette tüm hükümetlerle müzakereler de yürütmüşlerdir ancak müzakereler savaşın sonlandırılmasını sağlayamamıştır.
Hizb-i İslami, Sovyetler Birliği ile savaş döneminde en güçlü mücahit örgütlerden biriydi ve Pakistan üzerinden çok büyük dış yardımlar alıyordu. Ana karargâhları doğudaki Peştun eyaletleriydi ancak kuzeydeki bazı bölgeleri de ele geçirmişti. Mücahitlerin zaferi ve komünist rejimin çökmesiyle birlikte bu partinin güçleri Kabil’in bazı bölgelerini ele geçirdi. Mücahit gruplar bir hükümet kurmak için anlaştılar ve Hikmetyar da bu anlaşmaya göre başbakan olacaktı. Ancak Hikmetyar bu anlaşmayı kabul etmedi. Hikmetyar’ın güç paylaşımında diğer gruplarla anlaşamamasından ötürü iç savaş başladı. Hikmetyar, Dostum gibi bazı eski devlet unsurlarının yeni hükümette yer almasını muhalefetinin en önemli nedeni olarak gösteriyordu. En şiddetli çatışmalar Hikmetyar ve Rabbani arasındaydı. Fakat Hikmetyar bir ara Dostum’un Cünbüş’ü ve Şii Hazaraların Vahdet-i İslami’si gibi eski düşmanlarıyla da iş birliğine girdi.
Taliban’ın ortaya çıkışı Hizb-i İslami güçlerine büyük bir darbe vurdu. Artık Hikmetyar mevcut rakiplerini yenemeyeceğini anlamıştı. Bu yüzden Pakistan ve Arabistan yardımlarını kestiler. Hareketin birçok üyesi de aynı etnik gruptan oldukları için Taliban’a katıldı. Bu katılımda inanç benzerliği de etkilidir. Böylece Hizb-i İslami tüm imkânlarını Taliban’a kaptırdı. Hatta Hikmetyar’ın Rabbani ile bir kez daha anlaşıp tekrar başbakan olması da işe yaramadı. Tersine bu durum her iki grubun da zayıflamasına yol açtı. Çünkü iki grup yıllarca kanlı bir savaş vermişti ve yeni ittifak iki grubun taraftarlarınca da kabullenilmedi.
Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesiyle birlikte Hikmetyar Afganistan’dan ayrılıp bu kez İran’a gitti. Bu yenilgilerden sonra parti önemini kaybetti. Eski dostları Pakistan ve Arabistan’ı kaybeden Hikmetyar yeniden savaşmak için İran’ın desteğini de alamadı. Hikmetyar’a güvenmeyen İran, ona Tahran’da bir villa tahsis etti. Şehir dışına çıkmasına hatta Afganlarla görüşmesine bile izin vermedi. Parti Taliban döneminde çoğu mücahit grubunun tersine Kuzey İttifakı’na dâhil olmadı ve koalisyon güçlerinin Afganistan saldırısına da karşı çıktı. Taliban’ın geri çekilmesinden sonra Hizb-i İslami Karzai hükümetini tanımadı ve hem Afganistan ordusuna hem de işgal kuvvetlerine karşı savaştı. Ancak son seçimlerde sürpriz bir şekilde seçimlere katılma kararı aldı ve Kutbeddin Hilal’i destekledi.
Hizb-i İslami tarihi boyunca birçok bölünme yaşadı. Sadece kuruluşundan iki yıl sonra Yunus Halis liderliğinde bir ayrışma yaşandı. Sonraki yıllarda da kopmalar oldu. İlginç olanı ayrılan hareketlerin çoğu da kendini aynı isimle isimlendirdi ve Hikmetyar’a saygılarını sürdürdü. Bu grupları birbirinden ayırabilmek için liderlerinin adı kullanılmakta olup çoğu Karzai hükümetine katılarak önemli makamlar elde etti.
ABD Dışişleri Bakanlığı 2003 yılında Hikmetyar’ı El Kaide ve Taliban’la bağları olduğu gerekçesiyle terör listesine almıştı.
Hikmetyar, 2006 yılında El Kaide lideri Üsame Bin Ladin’e bağlılığını açıklamış ve El Kaide’ye yürüttüğü cihatta destek sözü vermişti.
Hikmetyar, IŞİD ve El Kaide bağlantısı nedeniyle Birleşmiş Milletler’in (BM) “terör” listesinde de yer almıştı. BM, Hikmetyar’ı 20 Şubat 2003 tarihinde girdiği listeden 2017 yılı Şubat ayında çıkarmıştı.
BM kararları ile paralel şekilde Hikmetyar’ın mal varlıkları ülkemizde dondurulmuştu. 30 Eylül 2013 tarihli ve 2013/5428 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile IŞİD ve El Kaide bağlantısı nedeniyle Birleşmiş Milletler’in terör listesinde bulunan Gülbeddin Hikmetyar’ın (Gulbuddin Hekmatyar) mal varlığını dondurma kararı alınmıştı. Bu karar, 29 Nisan 2017 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 2017/9951 sayılı 20 Şubat 2017 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile bahse konu malvarlığını dondurma kararı kaldırılmıştı.
Anılan kararda şu ifadelere yer verilmişti:
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1267 (1999), 1988 (2011) ve 1989 (2011) sayılı kararlarıyla listelenen kişi, kuruluş veya organizasyonların tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulmasına ilişkin 30/9/2013 tarihli ve 2013/5428 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki (1) sayılı listenin ‘A- DEAŞ ve El-Kaide ile Bağlantılı Gerçek Kişiler’ başlıklı bölümünün 138’inci sırasında yer alan GULBUDDIN HEKMATYAR isimli şahsa ilişkin hüküm yürürlükten kaldırılmıştır.”
Afganistan’da Taliban ile IŞİD arasında başlayan gerginlikte Gülbeddin Hikmetyar’ın 2015 yılında IŞİD’e biat ettiğini açıkladığı basında yer alsa da, Hikmetyar bu iddiayı yalanlamıştı.
Hikmetyar, Molla Ömer’in 2015 yılı Temmuz ayındaki ölümünün ardından Taliban destekçilerine Hizb-i İslami’ye katılmaları yönünde çağrıda bulunmuştu.
2016 yılında ise Hikmetyar taraftarlarına IŞİD’e destek için Taliban’a karşı savaşma çağrısında bulunduğu belirtilmişti.
Sovyetlerin askeri müdahalesinin ardından Hikmetyar’ın uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığı iddiaları dünya basınına yansımıştı.
Sovyetlere karşı mücadele ettiği dönemde Gülbeddin Hikmetyar’ın ABD kayıtlarında en fazla CIA fonu alan Afgan mücahit lider olarak yer aldığı da belirtilmektedir.
Sovyetlere karşı yürütülen savaşta ABD’nin Hikmetyar’a ve Hizb-i İslami’ye desteğini Murat Yetkin şu şekilde özetlemişti:
“CIA, Afganistan operasyonunu temel olarak üç gizli servisler iş birliği içinde yürüttü. Bunlar ISI, İngiliz gizli servisi MI6 ve Suudi Arabistan İstihbarat Başkanlığı (RİA) idi. Suud istihbaratının başında o dönem Faysal el-Türki bulunuyordu. 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülen Cemal Kaşıkçı, Türki’nin uzun yıllar değişmeyecek basın müşaviri ve açık operasyonlar şefiydi. Suudi Arabistan, Afganistan Harekâtına para ve asker sağlıyordu. CIA koordinasyonundaki Afgan savaşına bizzat devşirdiği militan gençler arasında, ileride El-Kaide örgütünü kurup başına geçecek olan Usame bin Ladin’in de bulunduğunu Richard Clark “Against All Enemies – Bütün Düşmanlara Karşı” kitabında yazar. Sovyetler’e karşı savaşan Mücahitlerden Hikmetyar ABD, daha ılımlı sayılan Kuzey İttifakının başındaki Ahmed Şah Mesud ise İngiltere ile irtibatlıydı. (Hikmetyar, bir ABD sehayatinden dönüşteyken, 1985’te İstanbul’a da uğramıştı. O zaman Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak Necmettin Erbakan’ın izleyicilerine konuştu, zafer vaat etti. Erdoğan’ın Hikmetyar’la fotoğrafı o temastan kalmadır.)”
“Kötülüğün doğuşunu sağlayan sadece ABD olmamıştı, o başlatmış, ama Suudi Arabistan’dan Pakistan’a, Çin’e dek suç ortakları bulmuştu. Bu ortakların (o sırada henüz NATO üyesi olmasına rağmen Türkiye’nin elinde dahi bulunmayan Stinger füzeleri dahil) silah, para ve eğitim verdiği Mücahit hareketi içinden sadece (1988’de) El Kaide çıkmadı, Molla Ömer Muhammed liderliğinde Taliban adı verilen radikal İslamcı medrese talebeleri hareketi de doğdu.
ABD ve ortaklarının gayretiyle Mücahitler Sovyet işgaline son verdi. 1989’da Sovyet orduları çekildi. Afganistan, Sovyetlerin Vietnam’ı oldu. Aynı yıl Sovyet Blokunun ve Soğuk Savaş’ın simgesi sayılan Berlin Duvarı yıkıldı. Bu kadar travma Sovyetlere fazla gelecek, Sovyetler 1991 sonunda dağılacak, cumhuriyetler ayrılacak, Rusya Federasyonu kurulacaktı.
Sovyetler dağılınca ABD Kongresi Afgan mücahitlerin eğitim ve silahlanmasına ayrılan bütçeyi kesti, Kasırga Harekâtı bitirildi. Para kesilince El Kaide’den Taliban’a Hizb-i İslamiye dek ABD ve ortakları tarafından üst düzey askeri eğitim verilip silahlandırılan mücahitler silahlarını ABD ve ortaklarına çevirdi.
Taliban, 1996’da, Hikmetyar’ın da içinde olduğu Burhaneddin Rabbani hükümetini devirerek Afganistan yönetimine geldi. El Kaide’nin 9 Eylül 2001’de Mesud’u öldürüp 11 Eylül’de ABD’ye yolcu uçaklarıyla saldırması ardından BM ve NATO kararlarıyla bu defa ABD önderliğinde NATO güçleri Afganistan’ı işgale başladı. Bu kanlı macera, Taliban’ın 15 Ağutsos 2021’de başkent Kabil’e girip ABD destekli Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin Tacikistan’a kaçmasıyla son buldu. Taliban yeniden yönetimdeydi. Bu arada Hikmetyar’ın 2015’te sırf Taliban onu devirdiği için Taliban’dan kaçıp IŞİD’e katılan mücahitlere tam destek ilan ettiğini de hatırlatalım.”
Hikmetyar, 2020 yılında Pakistan’da katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada Taliban’la müzakerelere başlayacaklarını “Taliban ile çok yakında kendi müzakerelerimizi başlatmaya karar verdik. Bu, ilk olarak Taliban ile Hizb-i İslami Partisi arasında olacak. Daha sonra tüm siyasi partiler bize katılacak.” sözleriyle ifade etmişti.
Gülbeddin Hikmetyar, Afganistan’da Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi ve ABD destekli hükümetin son devlet başkanı Eşref Gani’nin kaçmasının ardından iktidarın barışçıl devri için kurulan 3 kişilik konseyde yer almıştı.
Taliban’ın 1994 yılında kurulmuş olduğu gerçeğinin atlandığı TV kanallarındaki KJ’lerden örnekler şöyle sunulabilir:
* Kapak görseli: Anadolu Ajansı