Çin Seddi’nin Uzaydan Çıplak Gözle Görülebilen Tek İnsan Yapısı Olduğu İddiası Doğru Değil
İnsan yapımı hiçbir yapıt uzaydan çıplak gözle görülememektedir. Dünyanın 7 harikasından biri olan Çin Seddi de bu özellikten müstesna değildir.
Çevresi ile insan gözü tarafından fark edilebilecek bir renk farklılığı oluşturmayan cisimler çıplak gözle uzaydan görülemezler. Dünyanın yer seviyesinden 165-330 km. yüksekte dönüş sergileyen uzay araçlarından, herhangi bir insan yapısının görülebilmesi için, büyüklükten ziyade, yer aldığı çevreye göre büyük renk farklılığına sahip olması gerekmektedir.
Çin Seddi, yıkılmış kısımlarıyla birlikte 8851 km. uzunluğunda olsa da, günümüzde 2500 km civarında bir kısmı ayaktadır. Genellikle duvarlarının yüksekliği 4-6 metre arasında, taban kalınlığı 7 metre ve üst kalınlığı ise 6 metre civarındadır. Çin Seddi her ne kadar uzun olsa da uzaydan bakıldığında varlığını işaret edecek bir gölge oluşturacak kadar yüksek değildir. Ayrıca, Seddin duvarları, uzaydan insan gözüyle ayırt edilebilecek şeklinde etrafını çevreleyen alanlardan bir renk farklılığına sahip değildir
Uzay seyahati gerçekleştirenler Çin Seddi’nin uzaydan uzaydan ayırt edilemediğini ifade etmektedir.
Çin Seddi Uzaydan Görülebilecek Tek Yapı Değil
Çoğu yurdum insanı, Çin Seddi’nin uzaydan çıplak gözle görülebilen tek yapı olduğuna inanmakta. Aynı asılsız iddia Mısır piramitleri için de dile getirilmekte. ‘Çin Seddi, uzaydan çıplak gözle görülebilen insan yapımı tek yapıttır” ve ”Piramitler, uzaydan kolaylıkla görülebilir ve ayırt edilebilir” ifadeleriyle öne sürülen bu iddiaların doğruluk payı bulunmamaktadır.
Bu yanlış bilginin 20. yüzyılın en ünlü maceracılarından Richard Halliburton’ın seyahatlerinin heyecan verici öykülerini içeren 1937 ve 1938’de yayımlanan Book of Marvels adlı iki kitapta ilk kez dile getirildiği iddia edilmektedir. ABD’deki “İster İnan İster İnanma Müzesi”nin 1932’de yayınladığı bir karikatürde Çin Seddi’nin “insanlığın en ihtişamlı yapıtı, çıplak gözle Ay’dan bile görülebilecek tek eser” olarak belirtilmesinin bu şehir efsanesinin oluşumuna yol açtığı da ifade edilmektedir.
Ancak, insan yapımı hiçbir yapıt uzaydan çıplak gözle görülememektedir. Çevresi ile insan gözü tarafından fark edilebilecek bir renk farklılığı oluşturmayan cisimler çıplak gözle uzaydan görülemezler.
Bu hususta öncelikle uzay ile kastı netleştirmekte fayda var. Dünya yüzeyine yakın uzay boşluğu, ay ya da dünya etrafında tur atmakta olan uzay araçlarının seviyesini, bu iddianın odaklandığı “uzay tanımı” olarak addetmek en doğrusu olacaktır. Zaten bahse konu mesafeden uzaklaşmak, Çin Seddi ve piramitlerin görünümünü imkânsız hale getireceğinden, uzay tanımı sınırı için dünya üzerinde yörüngede dönen insan yapısı uzay araçlarından çekilen fotoğraflar ve astronotların gözlemlerini esas almak mantıklı bir seçenek olacaktır.
Öncelikle, uzayda görev yapmış astronotların şahitliğini alalım:
Ay’a ilk ayak basan insan olan Neil Armstrong, Çin Seddi’nin uzaydan görülüp görülmediğine dair kendisine yöneltilen bir soruya şöyle yanıt vermiştir:
“Kıtaları, okyanusları ve mavilikler üzerine serpilmiş beyaz lekeleri görebiliyordum. Ancak Ay’da bulunduğum süre içerisinde Dünya üzerinde, insan yapımı olan yapıtlardan hiçbirini göremedim.”
1990’lı yıllarda Dünya yörüngesinde dönen bir uzay aracında görev yapmış olan NASA astronotu Jeffrey Hoffman ise kendisine yöneltilen sorulara şöyle cevap vermiştir:
“Uzayda çok uzun zaman geçirdim ve bu süre içinde Dünya’ya pek çok kez bakma fırsatım oldu. Hatta Çin’in üzerinden geçerken ayrı bir dikkatle inceledim fakat Çin Seddi’ni bir defa dahi görmedim. Burada olay şu ki, gözlerimiz kontrasta, yani renklerin zıtlığına duyarlıdır. Çin Seddi’nin rengi ise, bulunduğu araziden çok farklı değil.”
NASA’nın ana bilim adamlarından olan Kamlesh P. Lulla Çin Seddi’nin uzaydan gözlemlenememesinin nedenini şöyle açıklamaktadır:
“Çin Seddi’nin nasıl görülebildiğine dair çok şey söylendi ve yazıldı. Aslında, Çin Seddi’ni astronot fotoğrafçılığında ayırt etmek oldukça güç. Çünkü, Çin Seddi’nin yapımında kullanılan materaller, duvarı çevreleyenlerle renk, yapı ve diğer özellikler açısından oldukça benzerdir.”
Ayrıca, Çin’in 2003 yılında uzaya gönderdiği ilk uzay aracında bulunan astronot Yang Liwei, Çin Seddi’nin uzaydan uzaydan ayırt edilemediğini ifade etmiştir.
İlaveten, uzaya altı kere giderek, en çok gitme rekorunun sahibi, Gemini ve Uzay Mekikleri uçuşlarının da ilk komutanı olan John Young, hiç bir uçuşunda Çin Seddi’ni göremediğini, gören birisini de bilmediğini, seddin uzaydan görülebilecek kadar belirgin şekil ve renk farkı oluşturmadığını, ancak 250 kilometre yükseklikten Piramitleri ve Rusya’da Baykonur’daki Uzay Merkezini, hatta karla kaplı düzlüklerde temizlenmiş geniş yolları görebildiğini dile getirmiştir.
Dünyanın yer seviyesinden 165-330 km. yüksekte dönüş sergileyen uzay araçlarından, herhangi bir insan yapısının görülebilmesi için, büyüklükten ziyade, yer aldığı çevreye göre büyük renk farklılığına sahip olması gerekmektedir.
Dünyanın 7 harikasından biri olan Çin Seddi, yıkılmış kısımlarıyla birlikte 8851 km. uzunluğunda olsa da, günümüzde 2500 km civarındalık kısmı ayaktadır. Genellikle duvarlarının yüksekliği 4-6 metre arasında, taban kalınlığı 7 metre ve üst kalınlığı ise 6 metre civarındadır. Kalın olan yerlerin üzerinde atlar ve arabalar gidebilmektedir. Çin Seddi her ne kadar uzun olsa da uzaydan bakıldığında varlığını işaret edecek bir gölge oluşturacak kadar yüksek değildir. Ayrıca, Seddin duvarları, uzaydan insan gözüyle ayırt edilebilecek şeklinde etrafını çevreleyen alanlardan bir renk farklılığına sahip değildir.
NASA da “China’s Wall Less Great in View from Space” başlıklı yazıda bu iddiayı ele almıştı.
Çin Seddinin Uzaydan Görülmesi ve Köşe Yazarlarımız
Şimdi bakalım, bu bilgi kirliliğine kapılıp giden köşe yazarlarımız kimler olmuş:
Güneş Gazetesi’nden Rıza Zelyut’un 22 Nisan 2013 tarihli “Biz Çapulcular” başlıklı yazısından:
"Biliyorsunuz uzaydan görülen tek insan yapısı, Çin Seddi'dir. Bu binlerce kilometrelik ve üstünde otomobiller giden duvarı Çinliler niçin yaptılar?"
Hayır öyle bir şey bilmiyoruz.
Özgen Acar’ın Cumhuriyet Gazetesi’nde 16 Nisan 2013 günü yayınlanan “Amida’dan Diyarbakır’a” başlıklı yazısından:
"6 km. ile en uzun sur olan Diyarbakır Kalesi’nde aynı hatalar yapılmazsa, hedefe tam anlamı ile ulaşılırsa Çin Seddi’nden sonra uzaydan çıplak gözle görülebilecek bir tarihsel yapıyı, bu kentimiz ve ülkemiz kazanacak demektir."
Çin Seddini uzaydan gördük de sırada Diyarbakır Kalesi var. Geniş hayal gücü işte böyle bir şey olsa gerek…
Yavuz Donat’ın Sabah Gazetesi’nde 22 Eylül 2004 tarihinde yayınlanan “Çin… Fırsatlar Coğrafyası” başlıklı yazısından:
"Amerikalı astronot "uzaydan çıplak gözle dünyaya bakınca net olarak görülen tek yer var" demişti: - Çin Seddi. Amerikalı'nın bu sözleri "Çin'deki ders kitaplarına" girmişti. Daha sonra Çin, uzaya içinde insan bulunan uydu fırlattı. Çinli astronot "uzaydan ben de baktım ama Çin Seddi'ni göremedim" dedi. "Bu gidişte öğrendik ki" Çinliler, ders kitabından "Çin Seddi uzaydan görünüyor" bölümünü çıkarmışlar. Amerikalı "aynı astronot" bugün yine uzaya gitse, Çin Seddi'ni görür mü bilemiyoruz ama... Çin'deki "değişimi" uzaydan bile fark edeceğine eminiz."
Yavuz Donat’ın iddia ettiği sözü söyleyen bir Amerikalı astronot yok. Bol keseden sallamış.
Sunay Akın’ın Şalom Gazetesi’nde 22 Ekim 2014 tarihinde yayınlanan “Çelengin ortasındaki kız” başlıklı yazısından:
"Uzaydan Çin Seddi’nin göründüğü söyleniyor. Peki, Rumelihisarı görünüyor mudur?"
Söyleniyor da, bir kontrol etmek lâzım köşeye aktarılan bilgileri değil mi?
Sencer Gültuna, Canlıhaber internet sitesinde 28 Haziran 2015 günü yayınlanan “Uyan Türkiye! Doğu Türkistan’da Katliam Var!” başlıklı yazısında Çin Halk Cumhuriyeti’ne atar yaparken bu yanlışa düşmüş:
"Türklerden korkusundan Çin Seddi'ni uzaydan görünecek kadar korkarak inşa eden bu döl kırıntıları, içinde kalmış bu ezikliklerini orada yaşayan insanlara nefret olarak kusmaktadırlar."
Konuya ilişkin son yorum Birgün yazarı Uğur Kutay‘dan gelsin:
"Belki bu erken postmodern maceraperest kendisi abartmıştı, belki de kendisinden önce Çin Seddi’nin büyüsüne kapılan bazı araştırmacıların -örneğin William Stukeley (1754) ve Henry Norman (1859)- benzer söylemlerinden etkilenmişti, bilmiyoruz. Tek bildiğimiz, bu gerçekdışı bilgiye bugün bile inananların olduğu..."
Çin Seddi Hakkında Yanlış Bilgi Aktaran Yazarlar
Mehmet Akarca ve Çin Seddi
Mehmet Akarca, Takvim Gazetesi’nde 7 Şubat 2016 günü yayınlanan “Çin Seddi” başlıklı yazısında, Çin Seddi’ne değinirken hataya düşmüş:
"Çin, bundan bin üçyüz yıl önce, Türk boylarının saldırısından usanıp dünyanın en uzun savunma duvarını inşa etti; 'Çin Seddi'..."
Çin Seddi, bundan 13 yüzyıl önce, yani 8. yüzyılda değil, M. Ö. 221 (M.Ö. 3. yüzyıl) ile M. S. 608 (M.S. 7. yüzyılın başı) yılları arasında yapılmıştır.
Ayrıca, uluslararası tarih literatürü Çin Seddi’nin Türklerin ataklarındansa daha çok, Çin’in bölündüğü krallıkların saldırılarından korunmak üzere yapıldığını belirtmektedir.
2 Yorumlar
çin seddi yıllardır bildiğimiz anlamdaki 7 harikadan birisi değil. antik zamanlardan kalan ve 7 harikadan kabul edilen yapılardan sadece keops piramidi ayakta. çin seddi, yakın zamanda halka açık internet oylamasıyla gerçekleştirilen “yeni 7 harika” organizasyonunda seçilen yapılardan birisi. bu konu ile ilgili de bir içerik hazırlanabilir belki.
Evet güzel konu olabilir. 7 harika ile ilgili bir inceleme hazırlayabilirseniz memnuniyetle yayımlayabiliriz…