Dubai’de 16 Nisan 2024 günü ani sele yol açan yoğun yağışlara SADECE bulut tohumlama neden olmadı

Dubai’de 16 Nisan 2024 günü civarı bir fırtına beklendiği yönünde günler önce meteoroloji birimleri uyarı geçmişti. Dubai’deki yoğun yağışların yaşandığı gün ve öncesinde bulut tohumlama operasyonu gerçekleştirilmiş. Fırtınanın etkisini bulut tohumlamanın artırmış olabileceği aktarılıyor.

 

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) en kalabalık şehri ve ülkenin yedi emirliği arasında en kalabalık olanı olan Dubai Emirliği’nin başkenti Dubai’de 15 Nisan 2024 Pazartesi gecesi başlayan ve 16 Nisan 2025 Salı akşamına kadar süren yağış tarihî bir felakete yol açtı. Sağanak yağış su baskınlarına neden oldu. Yollar ve havalimanı sular altında kaldı. Şiddetli yağışlar nedeniyle bazı uçuşlar iptal edildi.

Yılda ortalama 78 milimetre yağış alarak dünyanın en kurak 10 ülkesi arasında yer alan Birleşik Arap Emirlikleri’nin geneline bahsi geçen süre zarfında 142 milimetre, yani yaklaşık 1,5 yıllık yağmur düştü. Yetkililer de son 75 yılın en yüksek yağış miktarının kaydedildiğini duyurdu.

Bir günde iki yıldan fazla yağmur alan Dubai’de yaşanan felaketle birlikte, bulut tohumlama yoluyla yağdırılan yapay yağmurun sağanak yağışlara ve ani sel baskınlarına neden olduğu iddiası öne çıktı.

 

Bulut tohumlama nedir?

Bulut tohumlama, yoğunlaşma sürecini teşvik etmek ve yağışı tetiklemek için bulutlara “tohumlama ajanlarının” bulaştırılmasını içeren bir tekniktir.

Genellikle su kıtlığı çeken bölgelerde veya tarım alanlarında yağış miktarını artırmak amacıyla kullanılan bu yöntem ile bulut içindeki mikrofiziksel süreçler hedeflenerek yağış miktarını artırmak veya türünü değiştirmek için havaya çeşitli maddeler yayılır.

Bu maddeler genellikle bulut içindeki su damlacıklarının büyümesini veya yağış oluşumunu teşvik etmek için kullanılır.

Bulut tohumlamada gümüş iyodür, kuru buz ile sodyum klorür ve potasyum klörür gibi doğal tuzları içeren çeşitli maddeler bulutlara enjekte edilir.

Uygun olduğu belirlenen bulutlara hava veya yer bazlı jeneratörler vasıtasıyla saçılan bu maddeler, su damlacıklarının ve buz kristallerinin etrafında çekirdek oluşturarak, daha büyük ve daha ağır hale gelmelerini ve yerçekimi kuvvetiyle yere düşmelerini sağlar.

Bulut tohumlamanın iki ana türü vardır:

– Kimyasal tohumlama: Bulut içine belirli kimyasalların püskürtülmesi, su damlacıklarının büyümesini veya yağış oluşumunu teşvik edebilir. Bu kimyasallar genellikle gümüş iyodür, sodyum klorür veya sodyum iyodür gibi maddelerdir. Su buharının yoğunlaşması ve yağmur damlaları veya kar taneleri oluşturması için bir yüzey sağlayan bir bulut yoğunlaşma çekirdeği görevi görmesi için gümüş iyodür veya kuru buz jeneratörler vasıtasıyla havaya dağıtılır.

– Hava tabancaları veya roketler kullanarak fiziksel tohumlama: Bulutlara hava tabancaları veya roketler aracılığıyla katı karbon dioksit veya sıvı nitrojen gibi maddeler enjekte edilir. Bu maddeler, bulut içindeki su damlacıkları donarak buz kristalleri oluşturmasını teşvik eder.

Bulut tohumlama yöntemleri statik ve dinamik olarak da ikiye ayrılabilir.

Günümüzde bulut tohumlama faaliyetleri, ABD’nin batı yakasındaki Kaliforniya, Colorado, Nevada, Idaho ve Teksas gibi kuraklıkla mücadele eden eyaletlerde ve İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Suudi Arabistan gibi Orta Doğu ülkelerinde yürütülmektedir.

 

 

Dubai’de yaşanan yoğun yağışların ve ani selin öncesinde bulut tohumlama faaliyetinin yürütüldüğü doğru.

 

Bloomberg‘e açıklama yapan uzman meteorolog Ahmed Habib, BAE’de Pazartesi ve Salı günleri iki uçağın 7 defa bulut ekimi operasyonu gerçekleştirdiğini, bulut tohumlama operasyonlarının bu hafta düşen şiddetli yağışlara doğrudan katkıda bulunduğunu söyledi.

Abu Dabi’deki Khalifa Üniversitesi Çevre ve Jeofizik Bilimleri Bölüm Başkanı Profesör Diana Francis ise “Bu tür yoğun ve büyük ölçekli sistemler tahmin edildiğinde, bir hayli masraflı bir işlem olan bulut tohumlama yapılmaz. Çünkü bölgesel ölçekte böylesine güçlü sistemleri tohumlamaya gerek yok.” yorumunda bulundu.

 

Tipik olarak kurak bir ülke olan ve su kıtlığını gidermek için 1982 yılında bulut tohumlamay deneylerine girişen BAE, Ulusal Meteoroloji Merkezi (NCM) tarafından yönetilen aktif bulut tohumlama operasyonlarını 2002 yılından bu yana yürütüyor.

 

 

Ancak, Dubai’deki yoğun yağış tamamen bulut tohumlamadan kaynaklı değil.

 

16 Nisan 2024 günü beklenen fırtınanın sağladığı doğal yağmurun, bulutların yapay bir şekilde tohumlanmasının katkısıyla birleşince altyapısı yetersiz olan şehrin sular altında kalmasına neden olduğu anlaşılıyor.

 

Birleşik Arap Emirliklerinden yetkililerin ve uzmanların fırtınanın bulut tohumlamasından kaynaklandığı yönünde bir beyanı bulunmuyor. Ancak, yağmurun tohumlanmasının fırtınanın etkisini artırdığı kanaati hakim.

 

Dubai’de gözlemlenen yoğun yağıştan önce, fırtına hakkında meteorolojik uyarılar geçildi.

Dubai’deki fırtınanın şiddetli ve aşırı yağışlı olacağı günler öncesinden tahmin edilmesine rağmen yoğun yağışı sadece yağmur tohumlama ile açıklamak makul değil.

 


 

 

Yağmur tohumlama, kuraklıkla mücadelede bir araç olarak kullanılsa da bu yöntem, iklim değişikliği, çevresel etkiler ve yerel hava koşulları gibi bir dizi faktör nedeniyle etkili olmayabilir ve bazı durumlarda beklenmeyen sonuçlar doğurabilir.

 

Bulut tohumlamanın etkinliği ve çevresel etkileri konusunda henüz bir uzlaşı bulunmuyor.

Üzerinde tartışmaların ve araştırmaların sürdüğü bulut tohumlamanın yağış miktarını artırmada etkili olup olmadığı / ne kadar etkili olduğu henüz net olarak ortaya konulamadı.

Bazı araştırmalar, bulut tohumlamanın yağış miktarında %10-15’lik bir artış sağlayabileceğini ve yalnızca hâlihazırda nemle ağırlaşmış ve yağmur üretme potansiyeline sahip bulutlarda işe yaradığını aktarırken, bazıları da herhangi bir önemli etkiye rastlanamadığını belirtmektedir.

 

Örneğin, son dönemde bulut tohumlamanın yağmur miktarı üzerindeki etkisini ele alan İsrail’de yürütülen bir çalışma, bulut tohumlamanın sanıldığı gibi etkili olmadığını aktardı.

Bahsi geçen çalışmaya göre, İsrail’in kuzeyindeki 2013-2020 yılları arasında yürütülen bulut tohumlama deneyinin, 1960’lı ve 1970’li yıllarda İsrail’de gerçekleştirilen tohumlama deneylerinin aksine, yağış miktarında önemli bir artış sağlamadığı tespit edildi (1949 yılında ilk bulut tohumlama girişiminin yapıldığı İsrail’de bu yöndeki ilk geniş çaplı deney 1961-1964 yılları arasında, ikinci deney ise 1969-1975 yılları arasında yürütüldü). Bu sonucun ardından İsrail Su İdaresi’nin yağmur miktarını artırmak için bulut tohumlama faaliyetini durdurma kararı aldı.

Bulut tohumlama girişiminin yağmur üzerindeki etkisini ele alan makalenin özet bölümü şu şekilde (Yoav Benjamini, Amir Givati, Pavel Khain, Yoav Lev vd. (2023). “The Israel 4 Cloud Seeding Experiment: Primary Results“. Journal of Applied Meteorology and Climatology 62(3). Sf: 317–327):

“After 38 years of operational cloud seeding for rain enhancement in northern Israel, the Israel 4 experiment was conducted to reassess its effect on rainfall and provide a basis to evaluate its utility. Operational seeding started after two randomized experiments, the second ending in 1976, found a large and statistically significant effect of cloud seeding on rainfall. Observational studies in later years raised doubts as to the magnitude of the effect, possibly because of changing climatological conditions. A carefully designed randomized experiment was conducted from 2013 to 2020. A unique feature of the design was the use of forecast rainfall on target, rather than rainfall in an unaffected area, as a control variate to attenuate variability. The Israel 4 experiment was stopped a year earlier than planned, because the result was disappointing: a 1.8% increase, p value 5 0.4, and 95% confidence interval of (211%, 16%). These results led to a decision by the IsraelWater Authority to stop operational seeding.”

Kuzey İsrail’de yağmuru arttırmak için 38 yıl süren operasyonel bulut tohumlamasının ardından, yağmur üzerindeki etkisini yeniden değerlendirmek ve faydasını değerlendirmek için bir temel sağlamak amacıyla İsrail 4 deneyi gerçekleştirildi. Operasyonel tohumlama, iki rastgele deneyden sonra başladı; ikincisi 1976’da sona erdi, bulut tohumlamanın yağış üzerinde büyük ve istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi bulundu. Daha sonraki yıllarda yapılan gözlemsel çalışmalar, muhtemelen değişen iklim koşullarından dolayı, etkinin büyüklüğüne ilişkin şüpheleri artırdı. Dikkatlice tasarlanmış rastgele bir deney 2013’ten 2020’ye kadar yürütüldü. Tasarımın benzersiz bir özelliği, değişkenliği azaltmak için bir kontrol değişkeni olarak etkilenmeyen bir alandaki yağış yerine hedeflenen yağış tahmininin kullanılmasıydı. İsrail 4 deneyi planlanandan bir yıl önce durduruldu çünkü sonuç hayal kırıklığı yarattı: %1,8 artış, p değeri 0,4 ve %95 güven aralığı (%211, %16). Bu sonuçlar, İsrail Su İdaresi’nin operasyonel ekimi durdurma kararı almasına yol açtı.

 

Birleşik Arap Emirlikleri’nde 2004 ve 2005 yaz aylarında yapılan bir araştırma, bulut tohumlamanın yağışları % 15 artırdığını tespit etmiş.

 

2020 yılında Colorado Üniversitesi ve Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi’ndeki araştırmacılar ise ABD’nin Idaho eyaletinde yürütülen bulut tohumlama operasyonunun kar yağışını artırıcı etkiye sahip olduğunu aktardı (Rupam Kumar Roy, Amartya Bhattacharya, Anupam Priamvada, Bipasha Paul Shukla (2023). “Quantifying snowfall from orographic cloud seeding“. International Conference on Machine Intelligence for GeoAnalytics and Remote Sensing (MIGARS). 1-4). Araştırma verileri incelendiğinde her ekim çalışmasından sonra kar yağışında artış gözlemlenmediği görüldü.

 

ABD Ulusal Araştırma Konseyi tarafından 2003 yılında hazırlanan raporda “Komite, hava durumunu kasıtlı olarak değiştirme çabalarının etkinliğine dair hala ikna edici bir bilimsel kanıt bulunmadığı sonucuna vardı” ifadelerine yer verildi ve bazı durumlarda bulut tohumlama kaynaklı değişikliklere dair güçlü göstergeler olsa da bunların anlamlılık ve tekrarlanabilirlik testlerine tabi tutulmadığını aktarıldı.

 

Yapılan çalışmalarda, bulut tohumlamanın etkinliğinde bulut yapısı, hava koşulları, çevresel faktörler ve kullanılan tohumlama maddesi gibi unsurların da önemli rol oynadığı vurgulanmış.

 

Ayrıca, bölgedeki çöl alanların (genellikle Aralık ve Mart ayları arasında) ani sel riskiyle karşı karşıya olduğunu da göz önünde bulundurmak gerek.

 

Yorumunuzu yazınız...