Yeni Cami Avlusunda adlı anonim Batı Trakya türküsünü mutlaka işitmişsinizdir. Türkünün sözlerinin kökenine dair paylaşılan hikâyenin aslını ele alalım istedik…
Türkünün sözleri şu şekilde:
Yeni cami avlusunda
Ezan sesi var
Ezan sesi değil be annem
Sevdiğimin yası var
Eller bana ağlamaz be annem
Kara yazma bağlamaz
Bir sevdiğim bir de güzel annem
Buna yürek dayanmaz
Tabutumdan al kan akar
Cümle alem bana bakar
Genç ölümüm yürek yakar
Dayan sevdiğim dayan
Nazlı Öksüz ve Emel Taşçıoğlu’nun harika yorumlarıyla ezgisini hatırlatacak olursak…
Selanik’te yer alan 1902 yılında inşa edilen Hamidiye Camii olarak da bilinen Yeni Cami‘nin konu edildiği türkü sözlerinin kaynağını yansıttığı iddiasıyla paylaşılan anlatı şu şekilde:
Hikayesi balkan savaşları sonrasında, selanik kaybedilir. ama selanik, yüzyılların türk şehri’dir ve 1. dünya savaşı’nda da osmanlı devleti’ni yalnız bırakmaz. işte yukarıcumalı hasan da, yemen’de osmanlı için savaşan türklerden birisidir.
hasan, nişanlanalı henüz birkaç hafta olmuştur. osmanlı’nın bir cihan harbine girdiğinin duyulmasıyla, artık vatan toprağı olmayan; ama osmanlı sınırları içinde olmasa bile türklüğünü mutlak bir suretle koruyan selanik, osmanlı’ya, yani gerçekte bağlı olduğu ülkeye, asker göndermeye devam edecektir.
yemen, yamandır. yakılan ağıtta da söylendiği gibi, giden gelmez. harp biter, arap ülkeleri kaybedilir. buna rağmen ne hasan, ne de savaşa giden diğer yukarıcumalılar geri dönebilmişlerdir. nişanlısı emine, diğer gençlerin yavukluları, karıları gibi, hasan’ın ya ölüsünü veya dirisini beklemektedir artık.
yemen’e gidenlerin hepsinin öldüğü düşünülür o günlerde. herkeste gidenin sağ döneceği umudu vardır ama; aynı zamanda herkes, gideni ölmüş sayar. bir yanıyla bekler, diğer yanı kaybettiğini çoktan kabullenmiştir. böyle günlerden birinde, emine’ye bir haber gelir: “hasan geldi!” emine sözün gerisini söyletmez, bir koşu meydana gider, hasan’ı aramaya…
emine, herkesten hasan’ı sorar. sordukça karşısındaki susar, karşıdakiler sustukça emine kızar, kızdıkça daha fazla, daha fazla sorar. en sonunda, hatice molla emine’nin kolundan tutar, balkan savaşında gâvurun yıktığı caminin yerine yaptıkları camiye, “yeni cami”ye götürür.
emine şaşkın, önce anlayamaz olup biteni. hatice molla’ya bakar, hatice molla yere bakmakta. sağda solda ağlaşan kadınlar… yemen’e giden, gelmiştir ama; sağ değil, selamet değil. dizleri boşanır, yere çöker; çöktüğü anda minareden bir ezan sesi yükselir.
vakit geçtikçe emine’nin cami avlusundaki çöküşü, aynı anda ezanın yükselişi, emine’nin dayanamayıp hasan’ın beylik tabancasıyla intihar edişi dilden dile yayılır. hikâye, yukarıcuma’dan çıkar, türkü olur, kulaktan kulağa, emine’yle hasan’ın memleketine geri gelir.
türküyü yakan çok aranır, bulunamaz. kimilerine göre “istanbul’dan selanik’e gelen gezgin bir ozan” yakmıştır türküyü; kimileri “türküyü hatice molla yakmıştır. hikâyeyle birlikte türkü de yukarıcuma’dan çıkmıştır.” der. bir rivayete göreyse, “emine’yle hasan, cennette birbirlerine söylemişlerdir bu türküyü.”
emine: “yeni cami avlusunda ezan sesi var,
ezan sesi değil be annem, sevdiğimin yası var.hasan: “tabutumdan al kan akar, cümle alem bana bakar,
genç ölümüm yürek yakar, dayan sevdiğim, dayan.”emine: “yeni cami avlusunda namazımı kılsınlar.
gelinlik elbiselerimi başucuma koysunlar.”hasan: “mezarımı, mezarımı yol üstüne kazsınlar,
gelen geçen ‘bir genç ölmüş. eyvah! yazık!’ desinler.”emine: “mezarımı, mezarımı yol üstüne kazsınlar,
gelen geçen ‘bir kız ölmüş. eyvah! yazık!’ desinler.”kaynak kişi: şükrüye mehmet
yöre: batı trakya*bu hikâye, kemal yiğit’in “biz bu türküleri durduk yere yakmadık.” adlı kitabından alınmıştır.
Aktarımın aksine, hikâyenin kaynağı olduğu ileri sürülen Kemal Yiğit adlı yazarın “Bir Bu Türküleri Durduk Yere Yakmadık” adlı kitabın gerçekte var olduğuna dair bir delil mevcut değil.
Paylaşılan hikâyenin 2010 yılı öncesinde sanal alemde izine rastlanamıyor.
Anonim türkünün hikâyesi olduğu ileri sürülerek paylaşılan metnin güvenilir bir kaynak tarafından alıntılandığına da şahit olamıyoruz.
Türkünün kökenine dair aktarılan anlatıya dair son günlerde bir itirafa şahit olduk.
Veysel Gökberk Manga, İzdiham Dergi, Türkiye Yazarlar Birliği, Türkü Dostları gibi kaynakların aktardığı türkü hikâyesinin kendisi tarafından “uydurulduğunu” belirtmişti.
“Bir Bu Türküleri Durduk Yere Yakmadık” adlı kitabın izine rastlanamaması, dolaşıma girme zamanlaması gibi detayların uyuştuğu Veysel Gökberk Manga’nın konuyla ilgili aktarımını içeren sosyal medya paylaşımları şu şekildeydi:
“2010ların başıydı. Öğretmeni, kardeşimin sınıfındaki herkesten bir türkü hikâyesi derlemelerini istemişti. Takdîr edersiniz ki bu imkânsız, her bakımdan imkânsız. Ben de, o sıralar sık sık dinlediğim Yeni Cami Avlusunda adlı türküye biraz arabesk, acıklı bir öykü yazmış…
…ve kaynak diye “Biz Bu Türküleri Durduk Yere Yakmadık” başlıklı sahte bir kitap da yaratmıştım. Öğretmene yakalanmamak lâzımdı, işimi garantiye almam gerekiyordu. O yıllarda Wikipedia’ya bilgi girmek bu zamânlardaki gibi zor değildi; …
çünkü herhangi bir kontrol mekanizması -neredeyse- yoktu. Ben de tuttum, bu öyküyü Wikipedia’ya yükledim, olur da öğretmen kontrol ederse diye… Etti mi etmedi mi bilmiyorum; ama daha kötü bir şey oldu, zannediyorum Türkü Dostları adlı internet sitesi, …
bu sahte öyküyü oradan alıp kendi sitesine taşıdı ve türkünün adını Google’a yazan herkes öykümle karşılaşmaya başladı. Tabiî yıllar içinde Wikipedia daha güvenli bir yer hâline geldi, hikâyem oradan kaldırıldı yâhut ben bulamıyorum, ikisi de mümkün.
Türküyü en iyi okuyan iki kişiden birisi Nazlı ÖKSÜZ’dür. Nazlı Hanım’ın icrâsını paylaşan bir YouTube hesâbı, açıklama kısmına bu öyküyü taşıdı. (Şimdi orada yok, herhâlde fark ettiler.)
Söz konusu icrâ iki milyondan fazla kez izlendi ve açıklamayı okuyanlar öyküyle muhatap oldular.
Birçok internet sitesi ve Facebook sayfası da aynı hatâyı yaptılar.
Daha kötüsü, Türkiye Yazarlar Birliği ve İzdiham da buna inandı, türkü hikâyeleri okuyan iki YouTube hesâbı sâhibi, söz konusu hikâyeyi okuyup daha da yaydılar.
Öykü, bugungunlerdenisyan adlı bir kullanıcının gönderisi olarak Ekşi Sözlük’e girmeyi de başardı.
Gördüğünüz üzere, Türkiye’de yanlış bilgi, gerçeğinden çok daha hızlı yayılıyor ve hiç kimse bilginin kaynağını sormuyor, inanmaya meylimiz çok. Pişmân mıyım? Aslında beklediğim notu almıştım, faaliyetim amacına ulaşmıştı; …
… fakat maalesef türkünün hikâyesini tahrîf etmiş bulunuyorum, türküye konu olandan, onu yakandan ve dinleyenden özür dilerim. Yeni Cami Avlusu’nda adlı türkünün bilinen, derlenmiş bir öyküsü yok. Olanını ben yazdım, inanmayınız.”
* Kapak görseli: gzt.com