Türkçemize giren Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerin sonunda b ünsüz harfinin yer almadığı iddiasını inceleyeceğiz.
Sosyal medyada bu Türkçede b harfiyle sona eren kelimenin olmadığını öne süren paylaşımlardan bazı örnekler sunalım:
Orhun Abidelerinden başlayarak sonu b ile biten kelimelerimizi inceleyelim…
Orta Asya’da Göktürkler döneminde kullanılan Türkçeye göz attığımızda sonunda b sesinin yer aldığı kelimelerin nadir olduğu anlaşılabiliyor. Orhun Abideleri’nde yer alan kelimelere göz attığımızda “su” anlamına gelen “sub” sözcüğüne yer verildiği görülüyor.
Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk adlı 3 yazıt metninde sonu b harfi ile biten sub ve cub kelimelerinin şöyle geçtiği görülmektedir:
Bilge Kağan Abidesi, Doğu Yüzü
On Ok budun emgek körti. Ec[ümiz apamiz tutmis yir sub idi]siz kalmazun [tiyin Az budunug itip yaratip … Bars Beg]
On Ok kavmi eziyet gördü. Ecdadimizin tutmus oldugu yer, su sahipsiz kalmasin diye Az milletini tanzim ve tertip edip … Bars Bey
Kögmen yir sub idisiz kalmazun tiyin Az Kirkiz budunug i[tip] yaratip keltimiz.
Kögmenin yeri, suyu sahipsiz kalmasin diye Az, Kirgiz milletini tanzim ve tertip edip geldik.
Anca kazganip biriki budunug ot sub kilmadim.
Öyle kazanip bütün milleti ates,su kilmadim.
Oglin yo[tuz]in yilkisin barimin anda altim. Sekiz yegirmi yasima Alti C[ub Sogdak]
Oglunu, karisini, at sürüsünü, servetini orda aldim. On sekiz yasimda Alti Cub Sogdaka
Tonyukuk Abidesi, Birinci Taş, Güney Yüzü
Kitanygaru TongraEsimig idmis. Sab anca idmis: Azkinya Türk [budun?]
Kitaya dogru Tongra Esimi göndermis, sözü söyle göndermis: Azicik Türk milleti
Tonyukuk Abidesi, Birinci Taş, Kuzey Yüzü
Ani subk[a] bard[imiz]. Ol sub kodi bardimiz. Asangali tüsürdümüz. Atig ika bayur ertimiz. Kün yime tün yime yelü bardimiz. Kirkizig uka basdimiz.
Ani suyuna vardik. O sudan asagiya gittik. Yemek yemek icin attan indirdik. Ati agaca bagliyorduk. Gündüz de gece de dört nala kosturup gittik.Kirgizi uykuda bastik.
Apa tarkangaru icre sab idmis: Bilge Tonyukuk anyig ol, üz ol, angilur.
Apa Tarkana gizli haber göndermis Bilge Tonyukuk kötüdür, kindardir, sasirir.
Tonyukuk Abidesi, İkinci Taş, Batı Yüzü
Tengri Umay iduk yir sub basa birti erinc. Neke tezer biz?
Tanri, Umay Ilahe, mukaddes yer, su üzerine cökü verdi her halde. Niye kaciyoruz?
Kül Tigin Abidesi, Doğu Yüzü
On Ok budun emgek körti. Ecümüz apamiz tutmis yir sub idisiz bolmazun tiyin Az budunug itip yar[atip…]
On Ok kavmi eziyet gördü. Ecdadimizin tutmus oldugu yer, su sahipsiz olmasin diye Az milletini tanzim ve tertip edip…
Kögmen yir sub idisiz kalmazun tiyin Az Kirkiz Budunug yarat[ip keltimiz, süngüsdümüz…ilin]
Kögmenin yeri, suyu sahipsiz kalmasin diye Az, Kirgiz kavmini düzene sokup geldik. Savastik…ilini
Alti Cub Sogdak tapa süledimiz, bozdumuz. Tabgac Ong tutuk bis t[ümen sü kelti, süngüsdümüz?]
Alti Cub Sogdaka dogru ordu sevk ettik, bozduk. Cinli Ong vali, elli bin asker geldi, savastik.
Orhun Abidelerinde geçen sab ve sub gibi kelimeler günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılmıyor.
Malum olduğu üzere günümüz Türkçesi birçok dilin etkisi altında kalmış ve öz Türkçe olarak nitelenen kelime dağarcığına ilaveten Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca gibi dillerden birçok kelime dilimize girmiştir. Dil organik bir yapıdır ve bu gibi kelime alışverişleri de olağan bir durumdur.
Günümüz Türkçesinde b harfi ile sona eren pek kelime bulunmuyor. B ile biten Türkçe kökenli kelimenin pek bulunmaması, telaffuz güçlüğü ve alışkanlığı nedeniyle b ile biten yabancı kelimelerin p ile biter hâle dönüştürülmesinden kaynaklanmaktadır.
Kökeni Türkçe olan kelimelerin sonunda b, c, d, g ünsüzlerinin bulunmaması genel kuraldır (Anlam farkını vurgulamak üzere ad, od, sac gibi birkaç kelimenin yazılışında bu kurala uyulmamaktadır). Günümüz Türkçesinde (hac, şad, yâd gibi birkaç örnek dışında) tonlu (yumuşak) ünsüz harflerden olan b, c, d, g harflerinin diğer dillerden alıntı kelimelerin sonunda yer alması halinde “tonsuzlaşma” kuralına uyulmaktadır.
Bu kural ile ilgili dil bilimcilerin aktarımları şöyle özetlenmiştir (Erdoğan Boz (2001). “Doğu Kökenli Kelimelerdeki Kelime Sonu B, C, D, G Ünsüzlerinin Türkiye Türkçesinde Ötümsüzleşme Sorunu“. Türkbilig, Sayı 2, Sf: 11-22):
- Muharrem Ergin, “Sonda Bulunmayan Sesler” bahsinde; Türkçede kelime ve hece sonunda umumiyetle b, c, d, g(ı) sesleri bulunmadığını belirttikten sonra, “Türkçeye girmiş olan ve sonunda umumiyetle b, c, d, g(ı) sesleri bulunduran yabancı kelimelerin sonundaki bu seslerin sedasızlaşması da bundandır” der (Ergin 1972: 69).
- Aynı konuda Tahir Nejat Gencan, sözcük sonlarında süreksiz yumuşak harfler (b , c, d, g) bulunmadığını söyledikten sonra sesteşleri bulunan (hac, had “sınır”, Rab) ve sesteşleri bulunmayan (ab, şad, had “sivri”) sözcüklerin b, c, d ile bitmesinin zorunlu görüldüğünü belirtir (Gencan 1979: 51).
- M. Kaya Bilgegil, “Türkçe kelimeler b, c, d, g harfleri ile bitmez, sonu bu harflerden biri olan yabancı asıllı kelimeleri de bu harflerin sertleriyle telâffuz ederiz” (Bilgegil 1981: 299) tespitinde bulunur.
- Haydar Ediskun ise, “Türkçe bir kelimenin sonunda süreksiz-yumuşak ünsüzler (b, c, d, g) bulunmaz. Bunların yerine süreksiz-sertler (p, ç, t, k) bulunur.
- Yabancı dillerden dilimize girmiş bulunan kelimeler de bu kurala göre söylenir yazılırlar” demiştir (Ediskun 1985: 80). Bu konu TD K ’nin yeni îm lâ K ılavuzu’nda (1996: 9); “Dilimizdeki alıntılarda da hac, şad ve yad gibi birkaç örnek dışında kelime sonunda tonsuzlaşma kuralına uyulmuştur” şeklinde izah edilmiştir
Ancak, B > P dönüşümüne uğramayan kelimeler mevcuttur. Günümüz Türkçesinde b harfi ile biten ab, leb, Rab, şeb, tab gibi kelimeler kullanılmaktadır. Bu gibi kelimeler Arapça ve Farsça kökenlidir. Dilimizde yer edinen bu kelimelerin Türkiye Türkçesinde yer edinmediğini iddia etmesi güçtür.
Sonu p harfi ile biten kelimelerin bir kısmı aslında asıl hâllerinde b harfi ile sona ermektedir.
Erdoğan Boz, konuyla ilgili bir çalışmasında Türkçemize Arapça ve Farsçadan giren ve sonu b harfi ile sona eren tespit ettiği 198 kelimenin 196’sında ötümsüzleşme (yumuşak ünsüzlerin sertleşmesi) görüldüğünü belirtmişti.
Doğu kökenli kelimelerin kelime sonu b ünsüzlerinin aldıkları şekiller bahse konu çalışmada şöyle listelenlemiştir:
câcâ’ib (A)>acayipaceb (A)>acepahbâb (A)>ahbapcakreb (A)>akrepcale’l-hisâb (A)>alelhesaparab (A)>arapacsâb (A)>asapashâb (A)>ashapcayb (A)>ayıpazâb (A)>azapbâb (A)>bapcâzib (A)>cazipceleb (A)>celepcelb (A)>celpcenab (A)>cenapceyb (A)>ceypcevâb (A)>cevapcezb (A)>cezpcunub (A)>cünüpçûb (F)>çöpdarb (A)>darpder-cakab (F-A)>derakapdûlâb (A)>dolapedeb (A)>edepedîb (A)>ediperbâb (A)>erbapesvâb (A)>esvapfecr-i kazib (A)>fecr-i kazipgâ’ib (A)>gaipgarib (A)>garipgarb (A)>garbgasib (A)>gasıpgasb (A)>gaspgayb (A)>kayıpgazab (A)>gazapgazûb (A)>gazupgıyâb (A)>gıyapgirdâb (F)>girdapgorâb (F)>curâb (A)>çoraphabîb (A)>habiphabb (A)>hapharâb (A)>harapharb (A)>harphaseb (A)>hasephatîb (A)>hatiphisâb (A)>hesaphicâb (A)>hicaphitâb (A)>hitapızdırâb (A)>ıstırapcicâb (A)>icapictinâb (A)>içtinapiltihâb (A)>iltihapinkılâb (A)>inkılapintihâb (A)>intihapintisâb (A)>intisapicrâb (A)>irapirtikâb (A)>irtikapisticab (A)>istiapisticvâb (A)>isticvapitâb (A)>itapkalib (A)>kalıpkalb I (A)>kalpkalp II (A)>kalpkalb III (A)>kalpka°b>kâpkassâb (A)>kasapkebâb (A)>kebapkınnâb (A)>kınnapkitâb (A)>kitapkullâb (A)>kullapkutb (A)>kutupkûb (A)>küplakab (A)>lakapmaglûb (A)>mağlupmagrib (A)>mağripmahbûb (A)>mahbupmahcûb (A)>mahçupmahleb (A)>mahlepmahsûb (A)>mahsupmunsabb (A)>munsapmansib (A)>mansıpmiskab (A)>matkapmatlûb (A)>matlupmeclûb (A)>meclupmeczûb (A)>meczupmeh-tâb (A)>mehtapmekteb (A)>mektepmektûb (A)>mektupmensûb (A)>mensupmergûb (A)>mergupmerkeb (A)>merkepmeşreb (A)>meşrepmezheb (A)>mezhepmizrâb (A)>mızrapmihrâb (A)>mihrapmuka ab>mik ab (A)> mikâpmucakkib (A)>muakkipmu azzeb (A)>muazzepmûcib (A)>mucipmuhaddeb (A)>muhaddepmuhârib (A)>muharipmuhâsib (A)>muhasipmuhâtâb (A)>muhatapmuhibb (A)>muhipmunkalib (A)>munkalipmunsabb (A)>munsapmurâkib (A)>murakıpmusahib (A)>musahipmusâb (A)>musapmuztarib (A)>mustaripmutacassib (A)>mutaasıpmutatabbib (A)>mutatabbipmu zib (A)>muzipmucerreb (A)>mücerrepmu’eddeb (A)>müeddepmukteseb (A)>müktesepmunasib (A)>münasipmuntesib (A)>müntesipmürekkebi (A)>mürekkepmurekkebü (A)>mürekkepmuretteb (A)>mürettebmurettib (A)>mürettipmurtekib (A)>mürtekipmusebbib (A)>müsebbipmustebidd (A)>müstebitmutecâkib (A)>müteakipmutenasib (A)>mütenasipmutenâvib (A)>mütenavipmuzebzeb (A)>müzebzepmuzehheb (A)>müzehhepnâ’ib (A)>naipnasîb (A)>nasipnecîb (A)>necipneseb (A)>nesepnikâb (A)>nikaprâhib (A)>rahiprakîb (A)>rakiprebâb (A)>rebapreceb (A)>recepregâ’ib (A)>regaipreisü’l-küttâb (A)>reisülküttaprebâb (A)>rebaprubc (A)>urupsâhib (A)>sahipsaclep (A)>salepsalîb (A)>salipsebeb (A)>sebepsekte-i kalb (A)>sekteikalpselb (A)>selpserâb (A)>serapsevâb (A)>sevapsincâb (A)>sincapsulb (A)>sülpşabb (A)>şapşahâb (A)>şahapşerâb (A)>şarapşeref-yâb (A-F)>şerefyâpşurûb (A)>şuruptacaccub (A)>taaccüpta assub (A)>taassuptabîb (A)>tabiptagallub (A)>tagallüptahrîb (A)>tahriptakarrüb (A)>takarrüptackîb (A)>takiptaklîb (A)>takliptakrîb (A)>takriptaleb (A)>taleptasallub (A)>tasallüptasvîb (A)>tasviptacyîb (A)>tayiptaczîb (A)>taziptecâkub (A)>teakupte’dîb (A)>tedipte’eddüb (A)>teeddüptekzîb (A)>tekziptenâsub (A)>tenasüptensîb (A)>tensipterekküb (A)<terekküpteressüb (A)>teressüpterettüb (A)<terettüptenkîb (A)>tenkiptertîb (A)>tertiptesâhub (A)>tesahuptesâlub (A)>tesalüpteseyyub (A)>teseyyüptezhîb (A)>tezhiptibb (A)>tıpturub (A)>turpturâb (A)>türapcunnâp (A)>hiinnapusturlâb (Yun.)>usturlapuslûb (A)>üslupvacib (A)>vacipvişne-âb (A)>vişnapzarb (A)>zarpzâtü’l-cenb (A)>zatülcenpzehâb (A)>zehap
Bu gibi kelimeler ünlüyle başlayan ek aldıklarında sertleşen ünsüzler tekrar yumuşar.
Erdoğan Boz, Rab ve şeb kelimelerinin sonundaki b harflerinin p harfine dönüşmeme gerekçelerini ise şöyle sıralamıştı:
Rab:
- Öncelikle ötümsüzleşme hâlinde, sesteşi olan rap (“Birdenbire durmak” anlamında yansıma) kelimesi ile karışabileceğinden aynen kalmış olmalı. Burada ötümlülük ve ötümsüzlüğün “ayırıcı özellik” olarak anlam ayırmada bir görev üstlendiği hatırlanmalıdır (Aksan 1990: 64).
- Bu kelimenin daha çok iyelikli şekillerinin (Rabbim, Rabbimiz) kullanılması buna karşılık yalın halinin pek kullanılmaması ötümsüzleşmeyi engellemiştir.
- Kelimenin aslında çift ünsüz bulunması (rabb>rab), sondaki sesin kendini koruması bakımından da önemlidir. Jean Deny, kitabında bu kelimeyi (rap)şeklinde ötümsüz olarak göstermiştir (Deny 1995: 79).
- Kelimenin, çoğunlukla kalıplaşmış bir ünlem (yârab!) olarak kullanımı da etkili olabilir.
- Yine kelimenin mukaddes bir kavramı karşılaması, psikolojik sebeple korunmasını sağlamış olmalıdır.
- Bütün bunların yanında, tek heceliliği de korunma sebebi olarak görmek mümkündür
Şeb:
- Herhangi bir kelime ile sesteş olma ihtimali bulunmamasına rağmen ötümsüzleşmeye uğramamıştır.
- Kullanım sıklığı, korunmada önemli bir etken olarak görünüyor.
- Yeni yazıya aktarılmış Osmanlıca metinlerde, sık sık görülebilen bu kelimenin aslını koruma endişesi de etkili olabilir.
- Tek hecelilik de korunma için, her zaman ileri sürülebilir.