Yalçın Bayer ve THY – Diyanet Yolsuzluk Avı
Hürriyet Gazetesi yazarlarından Yalçın Bayer, okurlarından gelen bilgileri ya da şikayetleri, gerekli incelemeyi yapmaksızın köşesinde aktarmakla ünlü malumunuz. Bu durumun belki de en komik örneği, 7 Ağustos 2015 tarihli “Milli irade ve ince ayar” başlıklı yazısında görülmekte:
"Türkiye'den dönerken THY 4 kişilik (çift pasaportlu) ailemi uçağa check-in yapamadı ve 'overbook' olduğunu söylediler. Yani THY koltukları iki kez satmış. Bu normal bir uygulama imiş. İçimizden sadece iki kişiye boarding kartı verdiler: Bana ve oğluma... Ne yapacağız diye kara kara düşünmeye başladık. Kapıya gidin, birilerini uçaktan indirme şansı olabilir, dediler. Nasıl oluyor bu diye sorduğumda bazı kişilerin kendi istekleri ile uçaktan indiklerini söylediler. Uçağın kalkmasına 15 dakika varken, 'Bu sorgulama nasıl yapılır bu kadar kişi içinde' diye sorduğumda; 'Onlar bilir' dendi. 'Peki bu insanlar uçaktan neden iniyorlar' sorusunun yanıtı ise şöyle oldu: 'İnmeyi kabul edenler 400 dolar veya 400 Euro para alıyor ve bir gece İstanbul'da lüks bir otelde bedava kalıyorlar. Onların koltuğu size veriliyor.' 'Peki bu insanları uçaktan indirenler, ineceklerini nasıl biliyorlar; bu kadar kısa zaman içinde?' sorusuna yine yanıt yoktu. Valizleri verdiğimiz beye uçağa binmesi gerekenlerin ben ve oğlum değil, yaz okuluna yetişmesi gereken kızım ve işine dönmesi gereken eşim olması gerektiğini söylediğimde, 'Sorun değil, kapıya gidin, isteyen biner' dediler. Başkasının kartı ile nasıl uçulur güvenlik açısından? Sorun bu değil tabii ki... Sanki hepimizin bineceğini ta baştan biliyorlardı. Tüm valizleri de yüklemişlerdi bile; 100 kiloyu aşan... Bekleme odasına gittik. Uçak boarding yaptı. Son ana kadar iki kişiye uçma garantisi olmadığı söylendi. Ben kapıdaki THY görevlisine 'kimin gelip sorup soruşturup birilerinin koltuğunu alacağını' sorduğumda 'Diyanet'ten gelecekler' dedi. 'Diyanet ile bu işin ne alakası olduğunu' sorduğumda yanıt alamadım. Bizi uçağa götürdüler. Şu ana kadar bilmiyormuş gibi yapıldı ancak sonra bindik ve uçtuk. Olayı şüpheli bulduk. Acaba bazı sanal kişilere (veya bu işin ticaretini yapanlara) THY tarafından bu şekilde para mı aktarılıyor? Bilerek overbook yapılan sanal olarak uçan ama gerçekte kanı ve canı ile var olan, sadece uçağa bile gelmeyen kişiler değil aynı zamanda bazı otel sahipleri de mi zengin ediliyor? Uçaktan kimse inmedi. Diyanet ile bağlantı gizemli. Bütün hikâye oldukça şüpheli görüldü.' (Not: Okurumuzun adını isteği üzerine yazmıyoruz. Uluslararası kurallara göre, havayolları örneğin, 100 koltuklu bir uçakta 105 bilet satabiliyor. Uçuş hatta tarifenin gün ve saatine göre havayolu şirketi, fazla koltuk satıp son dakikada oluşacak gelir kaybının önüne geçmeyi planlıyor. Buna havacılıkta overbook deniliyor. Ne yazık ki, konuyu istismar edenler var.)"
Adını açıklamadığı bir okurundan gelen mektubu paylaşan Bayer, Türk Hava Yolları’nın overbook uygulaması üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığı’na para aktardığını iddia etmiş; ancak, gerçeklerden bihaber şekilde.
Havayolları şirketlerinin koltukların boş kalmasını önlemek amacıyla seferin koltuk kapasitesi üzerinde rezervasyon yapması anlamına gelen ‘overbook’ uygulamasıyla karşı karşıya gelen isimsiz yolcu, ‘denied’ uygulamasını Diyanet olarak anlayıp, ortada büyük para bir çarkının döndüğünü iddia etme gafletine düşmüş.
Daha sonra yayınladığı düzeltme yazısında Yalçın Bayer aşağıdaki ifadeyi kullanmıştı:
“‘THY’de overbook ticareti’ (7.8.2015) başlıklı yazımıza THY Basın Müşaviri Dr. Ali Genç cevap vererek, ‘Yazınızda ‘diyanet’ olarak ifade edilen husus ‘denied’ yani uçuşa alınamayan yolcu olarak tabir ettiğimiz fazla satış nedeniyle dayanışma sistemidir’ dedi.”
Sevilay Yılman ve Atatürk Havalimanı CIP Salonu
THY ve overbooking demişken, aynı konuda olmasa da benzer bir yanlış iddiayı aktarmış olalım…
Sevilay Yükselir, Habertürk Gazetesi’nde 21 Ekim 2016 günü yayınlanan “İçişleri Bakanının dikkatine” başlıklı yazısında, İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminalindeki THY CIP salonuna ilişkin malumatfuruşluk yaparken bir hataya imza atmış:
"Kaçıncı olmuştur Atatürk Havalimanı’ndan yurtdışına çıkışım bilmiyorum ama yemin ediyorum ilk kez böyle bir eziyetle karşılaştım değerli okurlarım. Saat sabahın 6’sıydı. Yanımda Amerikalı arkadaşım Anna’yla THY kontuarından hiç sıra falan beklemeden birkaç dakika içerisinde biniş kartlarımızı aldık. Pasaport kontrolü için önce CIP’te sıraya girdik. Baktık ki sıra çok yavaş ilerliyor, “Tek güvenlik noktası olduğundandır bu durum” deyip diğer tarafa yöneldik."
Yurt dışına sık çıktığını iddia ediyor Sevilay Yükselir ama bir noktayı yanlış aktarmış. Atatürk Havalimanı dış hat terminalinde THY CIP salonuna ancak pasaport kontrol noktasından geçtikten sonra erişilebilir. THY CIP salonunda pasaport kontrolü yapılmaz. Pasaport kontrol edilmeden ve güvenlik kontrolü yapılmadan Duty Free alanına, uçuş bekleme salonlarına ya da THY CIP salonuna geçiş yapılamaz. Bu durum aslında sadece THY Dış Hat Gidiş CIP Salonu için değil, Atatürk Havalimanındaki dış hat için oluşturulan tüm CIP salonları için geçerlidir.