1933-1960 Arası Yürürlükte Olan Ordinaryüs Profesör Unvanı Günümüzde Türkiye’de Kullanılmamakta ve Kimseye Verilmemektedir

1933 yılında gerçekleştirilen üniversite reformu ile ülkemiz akademik sistemine dahil edilen ordinaryüs profesör unvanı, 27 Ekim 1960 tarihli 115 sayılı Kanun ile lağvedilmiştir. 1960 yılı öncesinde ordinaryüs profesör unvanına erişen kişiler, bu ünvan mülga olsa da kazanılmış hak değerlendirmesi çerçevesinde unvanlarını kullanmayı sürdürmüştür. 1960 yılından sonra Türkiye’de ordinaryüs unvanı kimseye verilmemiştir. Türkiye’nin son ordinaryüs profesörlerinin vefatının ardından ve ordinaryüs profesörlüğün kaldırılmasına rağmen bu unvanı taşıdığını iddia eden kişiler ya sahtekârdır ya da bu unvanı ülkemiz dışında başka bir ülke kuruluşundan almıştır.

 

Ordinaryüs Profesörün Anlamı Nedir?

TDK’nın tanımına göre ordinaryüs Türk üniversitelerinde 1960 öncesinde, en az beş yıl profesörlük yapmış, bilimsel çalışmalarıyla kendini tanıtmış öğretim üyeleri arasından seçilerek bir kürsünün yönetimiyle görevlendirilen kimselere verilen unvandır.

Ordinaryüs kelimesi akademik hayat dışında günlük dilde “herhangi bir meslek veya sanatın ileri derecede uzmanı, allâme, üstad” anlamlarında kullanılmaktadır.

Ordinaryüs kelimesinin kökeni Latince’ye dayanmaktadır. Latince “nizami, usule uygun” anlamına gelen “ordinaryüs” kelimesi  “düzen, nizam, tertip, rütbe” anlamına gelen “ordo, ordin” kelimesine “-ari” ekinin ilave edilmesiyle türetilmiştir.

Ülkemizde “hocaların hocası” ya da “profesörlerin hocası” olarak tabir edilen “ordinaryüs profesör” unvanı İngilizce “professor ordinarius”, Almanca “ordentlicher professor” olarak adlandırılmaktadır.

Fenerbahçeli efsane futbolcu Lefter Küçükandonyadis’in lâkabı da “ordinaryüs”tü.

 

Ordinaryüs Profesör Kime Denir? Ordinaryüs Unvanı Kime Verilir(Di)?

Almanya’daki yüksek öğretim sisteminde kullanılan ordinaryüs unvanı 1933 yılında ülkemizde gerçekleştirilen üniversite reformu kapsamında kendi sistemimize aktarılmıştır.

Bizzat Atatürk’ün davetiyle ülkemize gelen İsviçreli Profesör Albert Malche’ın hazırladığı rapor çerçevesinde yükseköğretim sistemimizin Avrupa modeli çerçevesinde yönetimi ve öğretimi amaçlanarak ilk üniversite reformu 1933 yılında gerçekleştirilmiştir. Bahse konu reform kapsamında 2252 sayılı “İstanbul darülfünununun ilgasına ve Maarif vekâletince yeni bir Üniversite kurulmasına dair kanun” 1933 yılında kabul edilmiş ve Darülfünun kapatılarak yerine İstanbul Üniversitesi açılmıştır. Bu reform ile birlikte ordinaryüs profesör unvanı akademik hayatımıza dahil edilmiştir.

Ordinaryüs profesörler, profesörlerin bilimsel araştırmaları ve orijinal yayımlarıyla tanınmış, bir kürsüde çalışma beraberliği ve yetiştirme görevlerini başaracak pedagoji ve yönetim yetkisi ispatlanmış akademisyenler arasında seçilmekteydi. Profesör veya ordinaryüs profesörlerin nasıl seçilecekleri ise çıkarılan tüzükte yer alan detaylar çerçevesinde yapılmaktaydı.

Bir kürsünün yönetimi için üniversite profesörleri arasından tüzüğü gereğince seçilen ordinaryüs profesörler, en az 5 yıl profesörlük görevi yapmış, bilimsel çalışmalarıyla tanınmış akademisyenler arasından seçilirdi. Ordinaryüs profesör unvanı Fakülte Profesörler Kurulu’nun seçimi ve Senato’nun uygun bulması ve Millî ‘Eğitim Bakanının teklifi üzerine müşterek kararla verilebilirdi.

4936 sayılı 13 Haziran 1946 tarihli Üniversiteler Kanunu‘nun 26. maddesine göre ordinaryüs profesör olmanın şartları şu şekildeydi: (a) En az beş yıl profesörlük etmiş olmak ve (b) üstün değerde bilimsel araştırmalar, yayımlar yapmış bulunmak ve meslekteki üstün başarılarıyla tanınmış olmak.

4936 sayılı Üniversiteler Kanunu’na göre üniversite ordinaryüs profesörlerinin görevleri şunlardı:

  • Üniversite öğretim kurumlarında bir kursu idare etmek ve ders okutmak,
  • Pratik çalışmaları ve seminerleri yönetmek,
  • Bilimsel araştırmalar ve yayımlar yapmak ve yaptırmak,
  • Kürsüsüne bağlı öğretim, bilim ve araştırma işlerinde ilgilileri görevlendirmek ve gerekenlerle işbirliği yapmak ve bu alandaki çalışmaları düzenlemek ve denetlemek
  • Kürsüsüne bağlı öğretim üyelerinin ve yardımcıların çalışmalarını izlemek ve yetişmeleri için gerekli tedbirleri almak

Ordinaryüs profesörler 2 sınıftan oluşmaktaydı ve birinci sınıf ordinaryüs olabilmek için 10 yıl ikinci sınıf ordinaryüs olarak görev yapmak gerekiyordu.

Ordinaryüslük unvanı bir kere kazanıldıktan sonra, profesörlük gibi şahsa bağlı unvan olarak kalmaktaydı. Ordinaryüslük ancak belli bir yetki ve görevin karşılığı olarak kabul edileceğinden ordinaryüslük sayısının lüzumsuz ve anormal bir şekilde artmaması amaçlanmaktaydı.

27 Ekim 1960 tarihli 115 sayılı “13.6.1946 tarih ve 4936 sayılı Üniversiteler Kanununun bâzı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna madde eklenmesi hakkında Kanun” ile ordinaryüs profesörlük unvanı kaldırılmıştır. Bahse konu Kanun’un 1. ek maddesindeki “Bu kanun yayımından önce 4936 sayılı Üniversiteler Kanunu gereğince kazanılmış olan «Ordinaryüs Profesörlük», «Üniversite Profesörlüğü» ve üniversite doçentliği unvanları, yetkileri hakları saklıdır” hükmü ile daha önceden verilmiş olan ordinaryüs profesör unvanları kazanılmış hak olarak değerlendirilmiştir.

Ordinaryüs profesör unvanı Türk yüksek öğretim sistemine Almanya’dan aktarılmıştır. Alman yüksek öğretim sisteminde dışarıdan atanmış profesörlere verilen “professor extraordinarius” unvanı da bulunmaktadır. Alman akademi sisteminde ordinaryüs profesör unvanı, dışarıdan atanmış olan “professor extraordinarius”un zıddı olarak “nizami profesör” anlamında kullanılmıştır.

 

Ülkemizde Ordinaryüs Unvanı Verilen Bilim Adamları

Ülkemizde ordinaryüs profesör unvanına erişen akademisyenlerden bazılarının isimleri ve ordinaryüs profesör unvanını aldıkları yıllar şu şekildedir: Ali Fuad (Başgil) (1939), Mahmud Sadi Irmak, Emin Halid Onat (1943), Suud Kemal Yetkin (1958), Ekrem Akurgal (1957), Sedat Ramiz (Alp) (1959), Enver Ziya Karal (1960), Aydın Sayılı (1958), Ömer Lütfi Barkan (1957), Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu (1958), Mehmet Besim Darkot (1956), Şevket Aziz Kansu (1944), Muzaffer Süleyman Şenyürek (1958), Cahit Arf (1955),  Hıfzı Veldet Velidedeoğlu (1948), Ömer Celâl (Sarc) (1939), Süreyya Tahsin Aygün (1944), Asaf Irmak (1959), Hüseyin Naşit Erez (1957), Sadi Irmak (1956), Reşat Kaynar (1954), Sulhi Dönmezer (1957).

Gazi Yaşargil‘in 1973 yılında ordinaryüs profesör unvanını aldığı iddia edilse de ülkemizde yürürlükte böyle bir mevzuat olmadığı dönemde Yaşargil’in ordinaryüs unvanını ülkemiz yüksek öğretim sistemi dışında kalan Zürich Üniversitesi’nde beyin cerrahisi kliniğinde görev yaptığı esnada aldığı anlaşılmaktadır.

 

Günümüzde Ülkemizde Ordinaryüs Unvanına Sahip Bir Akademisyen Yoktur

1960 yılında kaldırılan ordinaryüs unvanı, müktesep bir hak olarak değerlendirilerek kaldırıldığı tarihten sonra da bu unvanı daha önce kazananlar tarafından kullanılmıştır.

Günümüzde, ordinaryüs profesör unvanı verilmiş olan hiçbir akademisyenimiz maalesef hayatta değil. Bu unvanın sahibi olan son kişi Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar, 26 Mayıs 2006 tarihinde vefat etmişti. Kaynar, “Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat” adlı eseri ile “Profesörler Kurulu” tarafından 1954 yılında “Ordinaryüs Profesörlük” unvanına layık görülmüştü.

Türkiye’nin son ordinaryüs profesörlerinin vefatının ardından ve ordinaryüs profesörlüğün kaldırılmasına rağmen bu unvanı taşıdığını iddia eden kişiler ya sahtekârdır ya da bu unvanı ülkemiz dışında başka bir ülke kuruluşundan almıştır.

Ordinaryüs unvanı ülkemizdeki yüksek öğretim sistemi içerisinde günümüzde verilmiyor olsa da, bu unvanı vermeyi sürdüren başka ülkelerden kuruluşlar mevcut.

Ordinaryüs profesör unvanı yürürlükte olmasa da emeklilik yaşına gelmiş ancak bilgisi, birikimi, uluslararası saygınlığı ve ilişkileriyle daha çok uzun yıllar hem akademisyen, hem de öğrencilere yol göstermesi bir kazanım olacak kıdemli profesörlere verilen emeritus profesör unvanı kullanımdadır.

 

Sahtekâr Ordinaryüs

İstanbul Özel Aydın Üniversitesi’nde, “ordinaryüs profesör” unvanıyla sanat tarihi dersi veren Ayça Engin Akmeşe, kendi uydurduğu özgeçmişinde en az 5 sene profesörlük gerektirdiği hâlde 4 senede yürürlükte olmayan ordinaryüs unvanını aldığını iddia ederek İstanbul Aydın Üniversitesi’ni kandırmıştı.

 

Ordinaryus Profesör Unvanının Kullanımına Dair Hatalı Bilgi Paylaşan Yazarlar

Ahmet Battal, Yeni Asya Gazetesi’nde 24 Mart 2016 tarihinde yayınlanan “Ordinaryüslük geri gelsin…” başlıklı yazısında 1960 yılında ilga edilen ordinaryüs unvanının verildiği dönemi yanlış aktarmış:

"Eskiden, 1971 öncesinde bu unvan verilirmiş."

 

Ordinaryüs Profesör unvanı

 

Yorumunuzu yazınız...