IMF 101: IMF’nin Borç Verme Çerçevesi Nasıl İşliyor?

 

IMF Kredilerinin Genel Çerçevesi

Uluslararası bir kuruluş olarak Uluslararası Para Fonu’nun (International Monetary Fund – IMF / Fon) temel olarak, ödemeler dengesi sorunları, döviz kurları ve uluslararası parasal sistemdeki gelişmeleri yakından izleyip, sorunlara çözümler üretmeye çalışmaktadır. Fon üye ülkelerin makroekonomik ve döviz kuru politikalarını izleyip, ödemeler dengesi sorunuyla karşılaşan ülkelere koşulsallık ilkesi esas alınarak kısa vadeli borçlar vererek onların makroekonomik performanslarının geliştirilmesine yardımcı olmaktadır (Jonathan E. Sanford ve Martin A. Weiss (2004). “International Monetary Fund: Organization, Functions, and Role in the International Economy”, Congressional Research Service).

IMF üye ülkelere sunacağı finansmanı farklı kredi imkânları (enstrüman) aracılığıyla sunabilir. Ancak kuruluşundan bu yana Fon’a başvuran ülkelerin en sık yararlandığı enstrüman -ülkemizinde gediklilerinden olduğu- Stand-by düzenlemeleridir. Aşina olduğumuz üzere Stand-by düzenlemeleri (Stand-by Arrangement – SBA) kapsamında IMF kaynaklarının kullanımı belirli şartlara bağlanmaktadır. Kredi kullanan ülke, IMF İcra Direktörleri Kurulu’na sunduğu “niyet mektubu”nda ödemeler dengesi problemlerini makul bir süre içerisinde düzeltmeyi amaçlayan politikaları uygulayacağını taahhüt eder. Böylelikle, IMF kaynaklarını kullanan ülkelerin, ekonomilerindeki yapısal sorunları çözerek borçlarını ödeme kapasitelerini artırmalarının temin edilmesi amaçlanmaktadır.

Stand-by’a ilaveten IMF’nin üye ülkelere kredi sunduğu diğer (imtiyazsız (non-concessional)) imkânlar arasında Genişletilmiş Fon İmkânı (Extended Fund Facility – EFF), Acil Finansman Enstrümanı (Rapid Financing Instrument – RFI), Kısa Vadeli Likidite İmkânı (Short-term Liquidity Line – SLL), İhtiyati ve Likidite Hattı (Precautionary and Liquidity Line – PLL) ve Esnek Kredi Hattı (Flexible Credit Line – FCL). Bu programlar da Stand-by düzenlemesinde olduğu gibi program sonrası koşulsallık içermemektedir.

Bu enstrümanlara ilaveten IMF’nin fakir ve yüksek borçlu üye ülkelere sunduğu Fakirliği Azaltma ve Büyüme Fonu (Poverty Reduction and Growth Trust – PRGT) kapsamında sunduğu imtiyazlı (concessional) olarak nitelenen kredi imkânları da mevcuttur. PRGT, köklü ödemeler dengesi sorunları olan ve milli gelir düzeyi çok düşük bulunan üye ülkelere yardım etmek için oluşturulan uygun koşullu (düşük faiz ve uzun vade) finansman enstrümanlarına ilişkin kredi ve faiz sübvansiyon hesaplarını içeren bir fondur. Genişletilmiş Kredi İmkânı (Extended Credit Facility – ECF), Standby Kredi İmkânı (Standby Credit Facility – SCF) ve Acil Kredi İmkânı (Rapid Credit Facility – RCF) gibi enstrümanlarla IMF düşük gelirli üyelerine daha az maliyetli bir şekilde imtiyazlı koşullarda kredi sağlamaktadır.

 

IMF Nasıl ve Hangi Koşullarda Kredi Sunar? Koşulsallık (Conditionality) Ne Demek?

IMF, ülkelerin yaşadığı ödemeler dengesi ve bütçe dengesi problemlerinin çözümü için finansman sunmaktadır.

IMF’nin kredi politikası temel olarak koşulsallık (conditionality) ilkesine dayanır. IMF, kaynaklarını kullanıma açarken ülkelerin makroekonomik istikrarını tesis edecek ve üyelerine verdiği fonların tekrar geriye dönmesini sağlayacak politikaların ilgili ülkelerce uygulanmasını zorunlu bir şart olarak ileri sürer. IMF’nin bu politikası, koşulsallık politikası olarak adlandırılır (Meliha Ener ve Esra Siverekli Demircan (2004). Küreselleşen Dünyada IMF Politikaları ve Türkiye, Ankara, Roma Yayınları). Yani IMF, finansman sağlayacağı ülkelerin kredi paketi süresince uygulayacakları ekonomi programı da belirler.

IMF’nin üyelerine sunduğu kredi paketleri, ülkelerin uygulayacakları politika planlarını ve taahhütlerini içeren bir niyet mektubu sunmalarının ardından ilgili teknik değerlendirmenin İcra Direktörleri Kurulu tarafından onaylanmasıyla birlikte yürürlüğe girmektedir. Fon’un üye ülkelere sunduğu kredilerle ilişkili koşulsallıkların neler olduğu, ilgili uzman raporunda açıkça belirtilmektedir.

IMF’nin kredi politikasında temel olarak niyet mektubunda belirlenen şartlar esas alınır. IMF tarafından üye ülkeler ile yapılan anlaşmalar, anlaşma yapılan ülkenin kendi şartlarını göz önünde bulundurularak düzenlenen istikrar önlemlerini içerir.

 

IMF logosu
Uluslararası Para Fonu logosu

 

IMF’nin Kredi Mekanizması Hakkında Yanlış Bilgi Sunan Yazarlar

 

Vedat Özdan IMF Borç Verme Mekanizması Hakkında Yanlışa Düşmüş

Vedat Özdan, T24’te 11 Aralık 2015 günü yayınlanan “Dolar-Avro, Yuan-Ruble bloklarında saflar netleşti, IMF de Soğuk Savaş’a katıldı!” başlıklı yazısında IMF’nin borç verme çerçevesine ve Ukrayna’nın Rusya’ya olan borcuna ilişkin son gelişmelere değinmiş:

Bir üye ülkenin IMF’den yardım alabilmesi için bir başka üye ülkeye vadesi geçmiş borcunun olmaması gerekiyordu.
8 Aralık günü yapılan IMF İcra Direktörleri Kurulu toplantısı sonrasında IMF bu politikasından vazgeçti.

Vedat Bey, IMF’nin resmi kreditörlere olan borçlarını ödemekte gecikmiş olanlara tolerans göstermeme yönündeki politikasını değiştirmesini aktarmayı denemiş. Ama teknik bir yanlış yapmış.

IMF, resmi kreditörlere yönelik vadesi geçmiş borçlara ilişkin sıfır tolerans politikası, IMF’den bir ülkenin kredi kullanabilmesi için başka bir ülkeye ya da bu ülkenin resmi kuruluşlarına vadesi geçmiş borcunun olmamasını gerektiriyordu. Ancak, 2 istisna durumunda:

  1. Paris Kulübü gibi bir kreditör grubu ile borç yeniden yapılandırması yapmışsa ilgili ülke, başka bir ülkeye vadesi gecikmiş borcu olsa da IMF kaynaklarından faydalanmayı sürdürebilmektedir
  2. Vadesi gecikmiş borca sahip olduğu ülkenin rıza göstermesi durumunda IMF’den kaynak kullanabilmektedir.

IMF bu politikadan vazgeçmedi. Bu politikayı sadece biraz revize etti. Artık, borçlu ülkeler iyi niyet içerisinde kreditör ülkeyle borç yapılandırmasını müzakere etmeye çalıştığı halde kreditör ülkenin Fon programı çerçevesindeki koşullarda gerekli görülen yapılanmaya yanaşmaması durumunda, IMF borçlu ülkeye finansman sunmaya devam edebilecek. Yani, sıfır tolerans devam ediyor; ancak, Ukrayna’nın Rusya’ya olan borcu kapsamındaki duruma benzer şekilde eğer bir kreditör ülke kötü niyetle borç yapılandırması müzakerelerinden kaçınırsa, IMF kredi kullandırmayı sürdürecek.

Vedat Bey, ilgili Kurul toplantısına ilişkin basın duyurusuna atıf yapmış yazısında; ancak, köşesine bu politika değişikliğini tam olarak yansıtamamış.

 

Ali Ferşadoğlu ve IMF’ye Olan Borçlar

Ali Ferşadoğlu, 24 Ağustos 2015 tarihinde Yeni Asya Gazetesi’nde yayımlanan “Âkil Adam, San’at ve Ekonomi” başlıklı köşe yazısında ülkemizin IMF borcuna değinmiş.

“Artık IMF’den kimse çok para almıyor. 15-20 ülkenin sembolik borcu varmış zaten. Şöyleki: Yunanistan, 15.2 milyar $, Ukrayna, 6.7 milyar $, Pakistan, 2.9 milyar $, Ürdün, 1.1 milyar $. IMF’ye borcu olan diğer 11 ülkeden Tunus, 788 milyon $, Sırbistan, 35 milyon $ dolar arasında değişiyor.”

Ferşadoğlu, bir kişisel blog sitesini (Ekonomist Hakan Osmanoğlu/kişisel blog sayfasında/Yeni Asya, 21 Ağustos 2015) referans vermiş.

IMF verilerine göre hâlihazırda (24 Ağustos 2015 tarihi itibarıyla) 79 ülkenin IMF’ye borcu bulunmaktadır. Bu rakam, toplam IMF üyelerinin % 42’sine denk gelmektedir. Yani, IMF’ye borcu olan ülke sayısı Ali Bey’in aktardıkları ile sınırlı değil.

Ayrıca, Ali Ferşadoğlu için bahse konu rakamlar çok düşük görünebilir ancak ülkelerin IMF nezdindeki kotalarıyla borçluluk rakamları kıyaslandığında büyük bir fark ortaya çıkıyor. Yunanistan örneğini ele aldığımızda, 1,1 milyar SDR’lik kotası ile kıyaslandığında Yunanistan’ın kotasının yaklaşık 14 katı kadar borcu olduğu görülmektedir. Ukrayna’nın ise kotasının 5 katı kadar borcu bulunmaktadır.

IMF kredileri

Bahse konu ülkelerin IMF’ye olan borcu da 57,3 milyar dolar seviyesindedir. Ki bu da azımsanacak bir rakam değil.

IMF kredilerine ilişkin olarak kullanılan “IMF’ye borç için ihtiyaç kalmamıştır. Para piyasaları herkese istediği kadar borç verebilmektedir artık” ifadesi de tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Risk algısının iyice arttığı ve borç sürdürülebilirliğinin bulunmadığı ekonomilerde para piyasalarından fon/kredi akışı durur. Örneğin mevcut durumda, Yunanistan, Venezüela, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Ukrayna, piyasadan borçlanamayanları temsil etmektedir. Ülkeler zaten bu durumda piyasalara yönelik “yeşil ışık” sinyalini alabilmek için IMF ile program yapar.

 

İslam Memiş ve IMF’nin Mısır’a Sunacağı Kredi

İslam Memiş, 15 Ağustos 2016 tarihinde Güneş Gazetesi’nde yayınlanan “Patlamış Mısır” başlıklı yazısında Mısır ekonomisine değinirken, IMF’nin sunacağı krediyle ilgili hata yapmış:

"IMF, Mısır hükümetinin 3 yıl vadeli 12 milyar dolarlık kredi talebine onay verdi. Onayın, personel düzeyinde verilen kredi, hükümetin bütçe açığı kapatması ve döviz piyasasını iyileştirmek amaçlı olduğu belirtildi."

İslam Memiş süreçleri tam iyi analiz edememiş ve hızlı sonuca varmış.

IMF, Mısır’a sunacağı krediyi henüz onaylamadı. Teknik düzeyde IMF misyon heyeti ve Mısırlı yetkililer, program üzerinde uzlaşıya vardı. Varılan uzlaşının onaylanması için IMF’nin temel karar alma organı IMF İcra Direktörleri Kurulu’nda yapılacak toplantıda onaylanması gerekiyor. Ki bu toplantının da Ağustos ayı sonunda gerçekleşmesi planlanıyor. Özetle, kredi henüz onaylanmadı.

“Personel düzeyinde verilen kredi” atfı da tercüme hatası kurbanı. “Staff-level agreement”tan anladığı buysa Memiş’in, biraz İngilizce çalışması gerekecek.

 

Ömer Özkaya ve IMF’nin Karar Alma Mekanizması

Güneş Gazetesi yazarlarından Ömer Özkaya, 10 Aralık 2015 tarihli “dünyanın idaresi” başlıklı yazısında küresel yönetişimde tespit ettiği sorunları paylaşırken bir hata yapmış:

Mesela. IMF, herhangi bir kararın kabul edilmesi için halen katılımcıların yüzde 85’inin olurunu alıyor. Ve ABD payların yüzde 17.67’sine sahip olduğu için, eğer ABD bir kararda aleyhte oy verirse, IMF bir adım bile ilerleyemiyor; dolayısıyla ABD’nin veto gücü, IMF’nin tüm gücünün üzerine çıkmış oluyor.

IMF’nin tüm kararları, %85’lik oy çoğunluğuyla alınmıyor malesef. IMF Kuruluş Anlaşması’nda özellikle belirtilen (kota artırımı, Kuruluş Anlaşması değişikliği gibi) özel konular haricinde kararlar Guvernörler Kurulu’nca oy çoğunluğuyla alınmaktadır. İcra Direktörleri Kurulu’nda da benzer bir süreç işlemekte olup, genellikle kararların uzlaşıyla alınmasına gayret edilmektedir.

Bu durum, “IMF Kararlarını Nasıl Alır?” başlıklı notta şu şekilde açıklanmış:

“Decisions are made by a majority of votes cast, unless otherwise specified in the Articles of Agreement.”

 

“Sözleşme Maddelerinde aksi belirtilmedikçe, kararlar kullanılan oy çokluğu ile alınır.”

 

Yorumunuzu yazınız...