Ergün Diler, Takvim Gazetesi’nde 26 Nisan 2016 tarihinde yayınlanan “İki Seçenek” başlıklı yazısında ürettiği komplo teorileri sarmalarında salınırken tüm devlet başkanlarının hanelerinin giderlerinin devlet bütçesinden karşılandığını iddia etme hatasına düşmüş:
"Güney Afrika Devlet Başkanı Jacob Zuma'nın sonunu, IMF ile kavgası hazırladı. Her devlet başkanı gibi o da evinin giderleri için devlet kasasını kullandı. Ancak ilk kez bir devlet başkanı bunun için kendini yargının önünde buldu! Muhalefet ayaklandı. Sokaklar karıştı. Zuma'nın istifa etmesi çok uzak bir ihtimal değil. Anlayacağınız ALTERNATİF olarak kim paraya elini uzatıyorsa başı belaya giriyordu..."
Ergün Diler yine o bilinen temelsiz genellemelerinden birini yapma hatasına düşmüş.
Malesef tüm dünya ülkelerinde görünen bir durum değil devlet başkanlarının saraylarının/hanelerinin masraflarının devlet bütçesinden karşılanması.
Konuya ilişkin uluslararası kamuoyunca en belirgin şekilde bilinen örnek ABD’nin Beyaz Saray harcamaları. Bilindiği üzere, ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez ama onun dışındaki herşey maaşlarından kesilir.
Amerika Bülteni’nde yayınlanan aşağıdaki metin yeterince kapsamlı yanıt sunuyor Ergün Diler’in iddiasına:
ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez ama onun dışındaki herşey maaşlarından kesilir. Beyaz Saray, devletin ABD Başkanı için tahsis ettiği misafirhanedir ve orada 4 ya da 8 yılını geçirmek zorunda olan her aile, kendilerinin ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını kendisi karşılamak durumundadır. Sadece resmi devlet konuklarının ağırlanma masrafını Amerikan vergi mükellefleri öder. Geri kalan kişisel mutfak giderleri, hizmet ve malzemelerin ücreti Başkan ve ailesine aittir. Başkan takım elbiselerinin kuru temizleme ücretini kendisi ödemek zorundadır. Kaybolan düğmesinin yerine alınacak yenisinin de, ayakkabılarının boya ve cilasının da… Konutun başkan ve ailesinin kaldıkları kısmındaki temizlikçi, garson ve hizmetçilerin çalıştıkları süredeki saat ücretini de başkan öder. Kısacası, kira ve elektrik faturası dışında kendileri için harcanan her kuruşu devlete ödemek zorundadırlar. Çünkü, ABD bir monarşi değil bir cumhuriyettir ve bu konut da bir ‘saray’ değil bir evdir. Amerikalılar buraya ‘saray’ demiyor zaten, o bizim yakıştırmamız. Washington DC’de ‘’1600 Pennsylvania Avenue’’ adresinde bulunan dünyanın bu en ünlü evinin adı Türkçe’ye yanlış şekilde ‘Beyaz Saray’ diye çevirilmiş olsa da, aslında İngilizce’deki orijinal adı ‘White House‘ yani ‘Beyaz Ev‘dir. Ve ABD’ye devlet başkanı seçildi diye kimse, devletin parasını keyfince harcayamaz. Sadece bu ev içinde de değil her yerde… ABD Başkanı, şehir dışı tatil masraflarını, haftasonlarını geçirmek istediğinde Camp David’teki başkanlık dinlenme evinin haftasonu masraflarını kendi cebinden karşılamak zorunda. Yine örneğin başkan, ABD Başkanlık uçağına, devlet delegasyonundan olmayan tek bir kişi bile bindirecekse, kardeşi bile olsa, bir ticari yolcu uçağının ‘first class’ uçak bileti miktarınca devlete para ödemek zorundadır. Gerald Ford’tan George W. Bush’a kadar 6 başkan döneminde bu evin ‘baş kahyası (chief usher)’ olmuş Gary Walters’ın deyişi ile, başkan ve ailesi bu evin 4 veya 8 yıllık kira sözleşmesine sahip kiracılarıdır. İstedikleri yemekler pişirilir, malzemeler ve ürünler istedikleri markalardan seçilir ama parasını Amerikan halkı değil, Başkan ve ailesi maaşlarından öder. Ve doğal olarak fiyatın yüksekliğine alışmaları zaman alır. Çünkü başkanlar ve ailelerine verilen hizmet 5 yıldızlı otel kalitesinde olduğu gibi başkanın bunlar için ödeyeceği para da 5 yıldızlı otel fiyatları düzeyindedir. Devlet konutu diye cüzi ücretlendirme yapılmaz. Walters, ‘yemek, hizmet ve malzemelerin pahalı olduğundan yakınmayan tek bir first aile hatırlamıyorum’ diyor. Hatırladığı en büyük tepki iseJimmy Carter’ın eşi Rosalynn Carter’a ait. Memleketleri Atlanta’da yemeğin de malzemelerin de çok daha ucuz olduğunu söyleyip durmuş aylarca. Ama ‘first lady’nin şikayetleri, fiyatları aşağı çekmeye yetmemiş. George W. Bush’un eşi Laura Bush da, “Spoken from the Heart” adlıanı kitabında, Beyaz Saray’da yaşamanın ne kadar pahalı olduğundan yakınıyor. Onu en çok zorlayan konulardan biri de, hergün saçlarını yapan kuaföre, devleti temsil edeceği törenlere giderken bile olsa, ücretini kendisinin ödemesi olmuş. Bayan Bush kitabında, faturanın aylık geldiğini ve Başkan ve eşi ile iki kızının bütün yemeklerinin, kullandıkları bütün kişisel malzemelerin, kuru temizleme dahil tüm hizmetlerin, garsonların ve temizlik görevlilerinin saat başı ücretinin, özel misafirlerinin tüm msaraflarının bu faturada yer aldığını yazıyor. ‘’Faturada ağzımı açık bırakan kalemler de vardı’’ diye aktaran Bayan Bush şu örneği veriyor: ‘’Ülkenin First Lady’si olarak giyeceğim kıyafetlerin de özel tasarım olması gerektiği şartı vardı ama elbisenin ücretinin yanı sıra bu tasarımların ücreti de yine benden tahsil ediliyordu.’’ ABD Başkanlarının maaşına en son 1999 yılında zam yapıldı. Buna göre ABD Başkanın çıplak maaşı yıllık 400 bin dolar civarında. 50 bin dolar da görev tazminatı ödenir. Bu her iki ödeme de vergiye dahildir. Başkan bunların gelir vergisini ödemek zorunda. Bunların yanı sıra başkanın gezileri için, vergiden muaf yıllık 100 bin dolar harcırah ödenir. Ancak, Beyaz Saray faturasının yüksekliği göz önüne alındığında bir ABD Başkanı, maaşının neredeyse tamamını aylık giderlerine harcar. Yani ayrıca bir serveti yoksa, Beyaz Saray’da ‘ucu ucuna’ yaşamak durumunda… Belki de bu yüzden Başkan Gerald Ford, Beyaz Evi, ‘Bugüne kadar gördüğüm en lüks sosyal yardım konutu’ diye tanımlamıştı. Beyaz Ev, kompleks bir yapıdır. Aynı anda hem bir konut, hem bir müze ve hem de bir devlet dairesidir. ABD dünyanın süper gücü olmasına rağmen, Beyaz Ev, dünyadaki en büyük devlet başkanı sarayı değil, aksine büyük devletler içindeki en küçük devlet başkanlığı konutlarından biridir. Sadece bir katından, dünyanın en büyük devletinin yürütme organı yönetilir. ”1700’lerin dünyasında 13 kolonili devlet için inşa edilmiş, bugün dünya lideriyiz. Bu ihtiyaca uygun çok daha büyük bir saray yapalım” diyen tek bir başkan bile olmamıştır. Kimsenin aklına böyle bir şey gelmez. Çünkü, Beyaz Ev, ABD demokrasisinde ‘devamlılığın’ da sembolüdür. Ve yine Beyaz Ev, kendi toplumundan izole bir yer de değil. Dünyada, içinde başkan yaşadığı halde halkının ziyaretine açık tek devlet başkanlığı konutudur. Çünkü Amerikan tarihinin en önemli kültür müzesidir. Haftalık ortalama ziyaretçi sayısı 30 bindir. Başkanın penceresinin bir kaç on metre uzağındaki bahçe demirliğinin önü ise ABD’nin en ünlü gösteri ve protesto yeridir. Beyaz Ev, başkanlar için kalıcı bir ihtişam ve keyif sarayı değil geçici bir barınma ve hizmet yeridir. Başkan Truman’a göre, ‘dışı çok gösterişli bir hapishane‘den başka bir şey değildi. Ronald Reagan ise, buradaki yılları boyunca kendisini sürekli bir akvaryum balığı gibi hissettiğini anlatır. Michelle Obama da geçtiğimiz yıl, ‘’çok iyi dekore edilmiş bir hapishane’’ olarak niteleyecekti. Bu eve kiracı başkanlar aileleriyle gelir geçer. Mülk sahibi Amerikan halkı ve demokrasisidir. Bu gerçeği, bir hizmetçisi, Baba George Bush’un eşi Barbara Bush’a şöyle söyler bir gün: ‘’Buraya her dört yılda bir başkanlar gelir gider… Biz kalıcıyız’’.
Ayrıca, CNN’in yayınladığı aşağıdaki haber metni Ergün Diler’in mesnetsiz genellemesine gerekli yanıtı veriyor:
Hillary Clinton's assertion this week she and her husband left the White House "dead broke" left some Americans scratching their heads. How, they wondered, could a family making six-figures, living rent free, and writing best-sellers possibly run out of cash? As it turns out, being President doesn't necessarily come cheap. While first families don't have to pay rent at the White House, they are responsible for personal costs that can multiply, especially if they spend the full eight years in that spotlight. Former first lady Laura Bush wrote in her post-White House memoir that she was expected to pick up the tab for every meal she ate at the White House or the presidential Camp David retreat -- for her husband's two terms. "The presidential room, as it were, is covered, but not the board," she wrote in her book, "Spoken from the Heart." While first families aren't responsible for utility bills or a mortgage, "it is more than fair that they pay for personal items like every American household." So traumatized was Laura Bush by the constant attention to her predecessors hair that she hired a stylist to give her a blow dry daily -- at her own expense. Bush wrote that a bill came monthly, itemizing everything she and her family owed, including food, dry cleaning and hourly wages for waiters and cleanup crews at private parties. "There were some costs that I was not prepared for," Bush wrote. "I was amazed by the sheer number of designer clothes that I was expected to buy, like the women before me, to meet the expectations for a first lady." 'Hard Choices': A book rollout or a campaign tune up? The Clintons wouldn't be the first presidential couple to emerge from the White House in debt. When he left office in 1825, James Monroe was deeply in debt. It wasn't just dinner parties and designer dresses weighing down the Clintons financially. Enormous legal fees followed them after their departure in January 2001. By the end of the previous year, the Clintons carried debt totaling somewhere between $2.28 million to $10.6 million. But the red ink was taken care of pretty quickly. They both signed big book advances, and the former president raked in millions giving speeches. Clinton tax return By 2004 the Clintons had paid off all their legal fees. It wasn't just speaking engagements boosting the Clinton's income. When a President leaves the White House he's still on the government payroll, receiving an annual pension of about $200,000, health care, paid official travel and an office. Hillary Clinton Senate disclosure form Rent for President Jimmy Carter's Atlanta office is $102,000 per year, according to 2010 figures compiled by the Congressional Research Service. President George H. W. Bush's Houston office costs $175,000 per year. President Bill Clinton's office in the pricey real estate market of New York City is $516,000. He currently gets about $750,000 per speech.
* Katkısı için Ekşisözlük’ten dik dusmus bozuk para‘ya teşekkürler.