Çanakkale’de 13 Yaşında Gönüllü Bombacı Çocuğun Savaştığı İddiası
Çanakkale Savaşı’nda gönüllü olarak bombacı görevi yürüten çocuk askerlere ilişkin gerçek ya da propaganda eseri olduğu iddiaları bulunsa da, hakkında Alman yayınlarında çıkan haberlerin ışığında doğru olabileceği ve askeri arşivler detaylıca incelenmeden bu iddianın yanlışlanmasının güç olduğu değerlendirilmektedir.
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda büyük fedakârlıklarla büyük kayıplara rağmen kazanılan Çanakkale Zaferi, aslında doğruluk payı bulunmayan birçok efsaneyle birlikte anılır hâle gelmiştir. Çanakkale Savaşı’nda İngiliz Norfolk Taburu’nun bir anda bir bulut tarafından yutularak yok olması, Çanakkale Savaşında Mehmetçiğin Yemek menüsü efsanesi, Çanakkale’de verilen şehitlerin sayısı bunlardan birkaçı. “Çanakkale Savaşı’nda görev alan 13 yaşındaki bombacı çocuk Ali Reşat” iddiasının da Çanakkale hurafelerinden biri olup olmayacağını değerlendirmek üzere ele almak istedik.
Gönüllü bombacı çocuk olduğu iddiasıyla paylaşılan fotoğrafların gerçeği yansıttığı, Ali Reşat isimli bir gencin Çanakkale cephesinde, Arıburnu veya Anafartalar bölgesinde görev aldığı iddiası karşısında Çanakkale Savaşı sırasında bir Alman gazeteci tarafından propaganda maksadıyla çekildiği ve bu fotoğrafların Çanakkale Savaşı’nda gönüllü çocuk bombacı askerlerin görev aldığını göstermediği iddiasıyla karşılaşıyoruz.
Bahse konu fotoğraftaki “gönüllü çocuk bombacı”nın başkasının askerî elbiselerini giymiş bir genç olduğu ve propaganda maksatlı çekildiği iddia edilmektedir. Çanakkale cephesinde Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkati kapsamında “vücut yapıları askerlik yapmaya uygun 18 yaşındaki gençler”in en erken Eylül 1915’te askere alındığı da düşünüldüğünde, ilgili dönemdeki yasal mevzuata rağmen 13 yaşında bir çocuğun gönüllü bombacı olarak cepheye sürülmüş olması ihtimali düşük görülmektedir. Bu duruma rağmen, 13 yaşındaki gönüllü bombacı olduğu iddia edilen Ali Reşad’ı fotoğrafı ve hikâyesiyle birlikte konu edinen Alman yayınlarının varlığı kafaları karıştırmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) dahi bazı yayınlarında “Çanakkale Savaşı’nda gönüllü bombacı” olarak görev alan Ali Reşad Çavuş’a ait olduğu iddiasıyla paylaştığı aşağıda yer alan fotoğrafın aslında Çanakkale Savaşı sırasında bir Alman gazeteci tarafından propaganda amacıyla çekildiği, sonradan bu gerçeğin kabul edildiği iddia edilmektedir (Kaynak: Tarih Dergi (2018) “Çanakkale mitleri, UFO hikayeleri ve saptırılan gerçekler”, Ekim 2018, Sayı 53, sf: 28).
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya’da düzenli haftalık yayın yapan Berliner Illustrirte Zeitung adlı derginin 1915 yılı Ağustos ayında yayınlanan “Çanakkale Özel” sayısında ise Çanakkale Savaşı’na katılan 13 yaşındaki askeri gönüllü bombacı Ali Reşat Çavuş’un hikayesi aktarılır.
İlk düzenli yayın yapan Alman dergilerinden olan Berliner Illustrirte Zeitung‘un 34. sayısı olan 22 Ağustos 1915 tarihli yayınının 9. sayfasında yer alan Almanya’dan gelerek savaşla ilgili izlenimlerini kaleme alan Karl Vollmoeller’in haberine göre
- Ali Reşat’ın babası Balkan Savaşı’nda bir Makedonya alayında yüzbaşıydı ve Kumanova’da şehit düşmüştü. Annesi ve kardeşleri, Sırplar tarafından katledilmişti.
- Ali Reşat bu katliamdan kurtularak Trakya’ya ulaşıp askerlerin arasına katılmıştı. 20 ay askerlerle kalmasının akabinde Çanakkale’ye geçmişti.
- Ali Reşat, cephede genellikle geceleri el bombasıyla İngiliz subayları hedef almıştır.
- Gönüllü bombacı, nisan ayında gerçekleşen bir saldırıda, her iki bacağından ve bir mermiyle de ciğerinden kötü bir biçimde yaralanmıştır. Bu yaralanmadan dolayı 4 hafta cepheden uzak kaldıktan sonra cepheye geri dönen Ali Reşat bu defa sol omzundan mermi yarası almıştır.
- Ali Reşat cepheyi ziyarete gelen Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın huzuruna çıkmış ve savaşta göstermiş olduğu yararlılıklar dolayısıyla kendisine çavuş rütbesi verilmiştir.
Voelmoller, Ali Reşat’ın gönüllü askerlik hizmetini şu satırlarla aktarmıştır (Tercümeler Zaman Gazetesi’nin “Çanakkale’de savaşan 13 yaşındaki Gönüllü Bombacı Ali Reşat Çavuş’un fotoğrafının hikayesi” başlıklı 16 Mart 2015 tarihli haberinden alınmıştır):
“Ali…! diye bağırdı, Alman makineli tüfek birliğinin komutanı; Ali…! Çadırın arkasındaki karanlıktan ilginç ve biçimsiz bir karaltı gözüktü. Üstüne başına çekidüzen verdi ve dimdik durarak selam çaktı. … İlk izlenimim, üniforma içinde bir kız olduğu biçimindeydi… Kafasına göre oldukça büyük olan ve tropik şapkalara benzeyen, kahverengi pamuklu kumaştan yapılma ‘Enveriye’ (Türk askerinin yeni başlığı) altında iki parlak ve kuyruklu göz yanıyor, dar ve parlak bir yüzü parıldatıyordu. Görüntünün kalanı ise kaba pamukludan yapılma, balçık kahverengisi arazi üniformasının altında kayboluyordu.
-Beyler, bu Osmanlı İmparatorluk Ordusunun en genç astsubayı Ali Reşat Çavuş… Ali, Almanca öğrendiğini göster. Alman askeri nasıl der?
Oldukça bol ve uzun üniforma kolunun içindeki ince parmaklı eli yeniden başlığa gitti. Çatallı bir çocuk sesi duyuldu:
-Çook iyii…! (Sehr gut).
-Tamam Ali. Şimdi biz bu beylere senin nasıl astsubay olduğunu anlatacağız. Beylerin hepsi tüm cesur Türk askerlerine Almanya’dan güzel armağanlar getirdi. İşte, bir paket de senin için. Bu beyler Almanya’ya geri döndüklerinde senden söz edecekler.”(…)
“On beş yaşına gelmişti ve savaşmak istiyordu. Birisi ona bir asker pantolonu verdi ve bir de asker ceketi… Yalnızca bir silahı eksikti. Büyük adamların da kendilerinin silaha ihtiyaçları vardı. Ali’nin el bombasıyla tanışması kendi fikriydi. Bu ilk olarak nasıl oldu bilmiyorum. Ancak bir akşam kalktı ve kendi yöntemiyle İngilizlerle savaşmaya başladı. Gecenin yarısında bir cehennem gürültüsü ve delicesine atışlardan sonra, Ali Reşat sabah, bir İngiliz dürbünü ve bir Browning tabancayla geri döndü. İngiliz subaylarının bulunduğu yerleri bulma konusunda özel bir yeteneği vardı. El bombaları hep İngiliz subaylarını buluyor ve ganimetleri de buna uygun olarak seçilmiş ve aristokratik oluyordu.”
Haberde Vollmoellar’a demeç veren Ali Reşat’ın komutanının “Ne yaptığını gördünüz. Ali, saldırı kollarının kahramanı oldu. Siperden ilk çıkan, düşman tel örgülerini ilk geçen ya da kesen, silahını tümüyle etkin olarak ilk kullanan oydu.” dediği aktarılmaktadır. Komutanın haberde yer alan “Bugün de erkenden ve yine bıkmadan yorulmadan bizimleydi… Öyle değil mi Ali Reşat?” sözünden anlaşıldığına göre Voellmoellar ve komutanı ile konuşurken Ali Reşat da yanlarındadır.
Almanya’da yayınlanan Illustrirte Zeitung adlı derginin 19 Ağustos 1915 tarihli sayısında ise Çanakkale’ye gelen George Lebrecht isimli çizerin Ali Reşat’ı kara kalem resmettiği çizimi yayımlanmıştır (Kara kalem çizimin Ali Reşat’ın diğer resimlerine benzediği, çizimin sağ alt bölümünde “Ali Reschad” notunun düşüldüğü görülmektedir) (Kaynak: Kapatılan Aksiyon Dergisi’nin 2015 yılı Mart ayında yayınlanan bir sayısında yayınlanan “13 Yaşındaki Gönüllü Bombacı Ali Reşat Çavuş” başlıklı inceleme).
Alman generali Mareşal Von der Goltz’un ekibinde sağlık görevlisi olarak Türkiye’ye gelen ve savaşa katılan Armin Theophil Wegner’in (1886-1978) 1921 yılında yayınlanan “Hüseyin Çocuk ve Diğer Hikâyeler” (orijinal ismiyle “Der Knabe Hüssein und andere Erzählungen“) adlı kitabında Ali Reşat’ın hikâyesini “Hüseyin” adıyla aktardığı görülmektedir. “Ali Reşat”, Wegner’in öyküsünde “Hüseyin” olarak aktarılırken “Ali Reşat” ismi ise Hüseyin’e sahip çıkan subayın adı olarak kitapta yer bulmuş. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Anadolu’yu ziyaret ederek sözde Ermeni soykırımı aleyhinde önemli belgeler üreten ve Çanakkale Savaşı hakkında yazılarında gözlemlerini sunan Armin T. Wegner’in “Hüseyin Çocuk” hikâyesinde aktardığı detaylar Karl Vollmoeller’in Berliner Illustrirte Zeitung adlı dergide aktardıklarıyla benzerlik arz etmektedir.
Armin Wegner kitaptaki hikâyesine şöyle giriş yapmış:
“Lüleburgaz’daki Balkan Savaşları sırasında, iki gün sonra bozguna uğrayan askerler bozkırda minaresi güdük bir parmak gibi yükselen terk edilmiş bir köyde on bir yaşında bir Türk çocuğu buldu. Mavi şalvarı topuklarına kadar uzanıyordu, kırmızı fesinin altında çekik gözleri dehşetten donuklaşmıştı. Önünde, avlunun ortasında bir köylünün ağaca bağlanmış cesedi sallanıyordu.”
Hikâyenin devamında Ali Reşat’ın İstanbul’a geldiği, 20 ay kadar kaldığı, genç acemi erlerle birlikte Beyoğlu’nun arkasındaki Taksim Kışlası’nda konakladığı, sonra Çanakkale’ye yolunun düştüğü, bombacı olduğu, Hüseyin’in ise cephede yaralandığı, Tekirdağ’a götürüldüğü, burada 4 hafta kadar kaldıktan sonra iyileşip tekrar Gelibolu’ya döndüğü de aktarılmış (Zaman Gazetesi (2015) “Çanakkale’de savaşan 13 yaşındaki Gönüllü Bombacı Ali Reşat Çavuş’un fotoğrafının hikayesi”, 16 Mart 2015).
Wegner “Hüseyin Çocuk” hikâyesi şu şekilde sonlandırmış:
“O gün Hüseyin on dört yaşına bastı. İçinde serpilmeye başladığı üniformasının omuzlarında çavuş apoletleri vardı. Anası karanlık bir gecede alevler içindeki bir kalasın altında göçüp gittiğinden bu yana kendisine analık eden toprak ona güneşten yanmış bir kabuk ve ağaç dalları gibi güçlü kollar armağan etmişti. Padişah ordusu ise ona binlerce baba vermişti. Ali Reşat onu Edirne’deki askerî okula göndermek istiyordu, akademideki tüm subaylar onu seveceklerdi.”
Her ne kadar Wegner hikâyesini Ali Reşat’ın Edirne’ye gideceğini belirterek bitirmiş olsa da, gönüllü bombacı gencin akıbeti hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.
Çanakkale Muharebelerinde her ne kadar zorunlu ya da gönüllü askerlik mevzuatında sırasıyla 18 ve 17 yaş altının orduya alınamayacağı belirtilse de, Çanakkale şehitlerine ilişkin hazırlanan listelerde bu yaşlardan daha genç askerlerin şehit olduğu bilgisine rastlanılmaktadır. Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü’nün 50.687 kişilik “Çanakkale Şehitleri Listesi“nde 1898 doğumlu 25, 1899 doğumlu 9, 1901 doğumlu 12, 1902 doğumlu 2 şehidin varlığı görülmektedir. Çanakkale Savaşı’nda şehit olan bu genç askerlerin büyük çoğunluğunun gönüllü olduğu ileri sürülmektedir.
Milli Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan 5 ciltlik “Şehitlerimiz” adlı kitapta Çanakkale’de şehit olanların yaş aralığı doğum tarihleri dikkate alınarak hazırlanan bir istatistiğe göre Çanakkale’de şehit olanlar arasında 28-32 yaş arası % 40, 23-27 yaş arası % 33, 33-42 yaş arası % 25, 17-22 yaş arası ise % 2’dir.
Çanakkale üzerine araştırmalar yapan emekli gazeteci Yetkin İşten de gönüllü bombacı çocuk iddiası hakkında şu yorumda bulunmuştur:
“Yani sağda solda çoluk çocuk askere gitti, vatanı kurtardı diyorlar ama bunun gerçekle alakası yok. Bana göre bu sebepten dolayı Çanakkale cephesine gelen Alman gazeteciler ‘Gönüllü Bombacı’ ile yakından ilgilendi. Çünkü onun yaşında başka kimse orduda bulunmuyordu.“
Prof. Dr. Mesut Uyar Independent Türkçe’deki “Çocuk asker hamaseti” başlıklı 20 Nisan 2022 tarihli yazısında savaş dönemlerinden fotoğraflardaki üniformalı çocukların çoğunlukla izci ve yavru kurtlara ait olduğunu şöyle belirtmişti:
“Savaş döneminin diğer üniformalı çocuk fotoğrafları ise çoğunlukla izci (keşşaf) ve yavru kurtlara aittir. II. Meşrutiyet’in ilanı ve özellikle Balkan Savaşları sonrasında gençleri sağlıklı ve sportmen yapmak ve onları yurt savunmasına hazırlamak için batıdaki modeller örnek alınarak çeşitli isimler altında izci teşkilatları kurulmuştu.
Genellikle okullar bünyesinde kurulan bu çocuk ve genç izci teşkilatları savaş esnasında da faaliyetlerine devam etmiştir. Ama bunlar cephede muharip görevlerde kullanılmadı. “
Sonuç olarak, lehte ve aleyhte iddialar karşısında ve mevcut bilgiler ışığında Çanakkale Savaşı’nda görev alan 13 yaşındaki gönüllü bombacı çocuk iddiasının askeri arşivler detaylıca incelenmeden yanlışlanmasının güç olacağını düşünüyoruz.