Videonun Ay’a Büyük Bir Asteroidin Çarptığı Ana Ait Olduğu İddiası Doğru Değil

 

 

Ay yüzeyine çarpan asteroitlerin etkisiyle çeşitli boyutlarda kraterler oluşmuştur.

Ay’ın yüzeyi, bir atmosfere veya su akışına sahip olmaması nedeniyle, milyarlarca yıldır süregelen asteroit (ve meteorit/kuyruklu yıldız) çarpışmalarının izlerini büyük ölçüde korumuştur. Gezegenimize benzer oranda çarpan göktaşlarının oluşturduğu kraterlerin izi atmosfer, su, rüzgâr gibi erozyon süreçleri ve tektonik aktivite nedeniyle çoğu zamanla silinmiştir. Ay ise göktaşlarının çarpışma geçmişini bozulmadan saklayan bir “kozmik günlük” gibidir.

Ay yüzeyindeki kraterlerin büyük bölümü, milyarlarca yıl önceki yoğun bombardıman döneminde —yaklaşık 4,1 ila 3,8 milyar yıl önce, “Geç Ağır Bombardıman” evresinde— oluşmuştur. Bu dönemde Mars ile Jüpiter arasındaki asteroit kuşağında kararsızlaşan birçok cisim, yörüngesinden saparak iç Güneş Sistemi’ne girmiş olup, Ay da bu cisimlerden etkilenmiştir. Ay’daki Imbrium, Serenitatis, Crisium ve Nectaris havzaları, bu erken dönem çarpışmaların devasa kalıntılarıdır.

Modern dönemde de küçük ölçekli asteroid çarpmaları gözlemlenmeye devam etmektedir.

Örneğin, 2019 yılında İspanya’daki MIDAS (Moon Impacts Detection and Analysis System) ağı, Ay’ın yüzeyinde 16 kilogram civarında bir meteoroidin çarpmasıyla oluşan yaklaşık 10–15 metre çapında bir kraterin anlık parlamasını kaydetmiştir.

Benzer gözlemler, Ay’ın gündüz tarafında mümkün olmasa da “karanlık tarafta” —Dünya’dan bakıldığında gece evresinde— oldukça belirgindir. NASA’nın Lunar Reconnaissance Orbiter (LRO) uydusu, bu çarpışmaların izlerini yüksek çözünürlüklü görüntülerle belgelemiş ve yüzeyde her yıl onlarca yeni minik kraterin oluştuğunu doğrulamıştır.

Ayın Dünyadan Görünen ve Görünmeyen Tarafı

Ay’a çarpan asteroidlerin çoğu, 10 santimetre ile birkaç metre çapındadır; atmosfer olmadığından bu cisimler Dünya’daki gibi yanmadan doğrudan yüzeye ulaşır. Çarpışma anında açığa çıkan enerji, saniyelik parlak bir “lunar flash” (Ay parlaması) olarak gözlemlenebilir. 2013’te NASA tarafından kaydedilen en güçlü çarpmalardan birinde, yaklaşık 40 kilogramlık bir asteroid saniyede 90 bin kilometre hızla yüzeye çarpmış ve patlaması çıplak gözle görülebilecek kadar parlak olmuştur.

Bu çarpmalar, hem Ay’ın yüzey evrimini hem de Dünya’ya yönelik potansiyel asteroit tehlikesini anlamak açısından kritik önemdedir. Çünkü Ay ve Dünya, uzayda birbirine oldukça yakın olduklarından benzer çarpışma akışına maruz kalırlar. Ay’daki yeni kraterlerin izlenmesi, Dünya atmosferine yönelen küçük asteroit akımlarının sıklığını dolaylı biçimde tahmin etmeyi de sağlar.

Ay’a çarpan asteroitlerin bıraktığı izotopik kalıntılar —örneğin Apollo görevlerinin getirdiği regolit örneklerinde tespit edilen iridyum anomalileri— Güneş Sistemi’ndeki malzeme bileşiminin tarihsel değişimini incelemek için de kullanılır. Böylece her çarpışma, yalnızca bir fiziksel yara değil, aynı zamanda kozmik zaman çizelgesine kazınmış bir veri noktasıdır.

 

Sosyal medya platformlarında farklı zamanlarda Ay’ın yüzeyine asteroidin çarpma anının görüntüsü olduğu iddiasıyla farklı videolar paylaşılıyor.

 

Son günlerde dolaşıma sokulan videolardan biri şöyle:

 

 

 

Görüntüyü gerçek bir kayıtmış gibi sunan sosyal medya paylaşımı şöyle örneklenebilir:

 

“Gündüz vakti Ay’a çarpan bir asteroidin eşsiz anı. Ay’da atmosfer olmadığı için asteroit yanmıyor, aksine inanılmaz bir hızla yüzeye çarparak yeni kraterler oluşturuyor; bunlar milyarlarca yıldır ayın görünümünü şekillendiren “yara izleri”nin ta kendisi.”


 

 

Aynı iddiayla geçtiğimiz yıl dolaşıma sokulan benzer bir görüntü ise şu şekilde:

 

 

 

(Ay’a inen UFO’lara ait sanılan görüntülere benzer şekilde) Ay yüzeyine asteroidin çarptığı ana ait olduğu iddiasıyla paylaşılan görüntüler gerçek değil, bilgisayar ortamında oluşturulmuş.

 

Videoda görülen büyüklükteki bir asteroidin Ay’a çarpış anı gezegenimizden görüntülenmiş değil.

NASA’nın internet sitesinde veya araştırmacıların / gözlemcilerin internet sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında böyle bir hadiseden bahsedilmiyor.

 

Yukarıda aktarıldığı üzere Ay’a her yıl yüzlerce yeni göktaşı çarpmakta olup, bunların büyük çoğunluğu çok küçüktür.

Ay’ın atmosferden yoksun olmasının etkisiyle yüzeyine düşen gökcisimlerinin izleri kozmik çarpışma geçmişinin gözlemlenebileceği doğal bir arşiv niteliği taşımaktadır.

Günümüzde ise teleskoplar vasıtasıyla Ay’a çarpan asteroidler 7/24 canlı takip edilebilmektedir.

 

 

 

Ay yüzeyine çarpan asteroidin yüksek hızı nedeniyle açığa çıkan büyük kinetik enerji hem çarpan nesneyi hem de hedef yüzeyin bir kısmını tahrip etmektedir. Çarpma anında oluşan şok dalgası, kraterin oluşumunu tetikleyip, kayaç yapılarını parçalamakta ve (“ejecta” adı verilen yapıları) çevreye püskürmektedir. Büyük çarpmalarda, kraterin merkezinde merkezi tepe veya kenarlarında basamaklı teraslar oluşabilmektedir.

Bir göktaşı Ay yüzeyine yüksek hızla çarptığında kinetik enerjisinin aniden dönüştüğü ısı ve ışık yeryüzünden ya da uzaydaki uydular aracılığıyla gözlemlenebilmektedir.

Gök cisminin uydumuzla çarpışma anı, kısa süreli (genellikle saniyenin onda biri ile birkaç saniyesi arasında) bir parlama olarak görülmektedir. Bu parlamalar genellikle Ay’ın karanlık yüzeyinde (Yeni Ay veya erken hilâl evrelerinde) daha kolay fark edilmektedir.

 

 

 

Ayrıca, Ay’ın atmosfersiz yapısı göz önünde bulundurulduğunda, videodaki gibi bir çarpışmanın etkisiyle mantar şeklinde bulut oluşumu da mümkün değildir (Havasız ortamda büyük çaplı patlamaların ardından mantar bulutu oluşmaz, çünkü bu buluta özgü şeklin görülebilmesi için çarpışmanın/patlamanın ardından şok dalgası ve sıcak havanın yükselerek çevredeki daha soğuk hava ile etkileşime girmesi gerekir). Atmosfersiz ortamda bu tip bir çarpışmanın ardından giderek genişleyen bir küre dalga görülmesi beklenir.

 

Yorumunuzu yazınız...