31 Mart Vakası 31 Mart 1909’da Gerçekleşmedi

31 Mart Vakası, 31 Mart 1909’da gerçekleşmemiştir. Rûmi takvime göre 31 Mart 1325’de, Miladi takvime göre ise 13 Nisan 1909 günü gerçekleşmiştir. 

 

31 Mart Vakası, 31 Mart 1909’da gerçekleşti sanılır. Ancak, Milâdi takvime göre 13 Nisan 1909’da gerçekleşmiştir.

31 Mart Olayı,  Rûmi takvime göre 31 Mart 1325’de, Miladi takvime göre ise 13 Nisan 1909 günü gerçekleşmiştir. II. Meşrutiyetin ilanının ardından çıkan ve Hareket Ordusu tarafından bastırılan ayaklanma, 31 Mart 1325’te gerçekleştiği için bu adla anılır. “31 Mart 1909” tarihi aslında 13 Nisan 1909 tarihinin Rumi takvimdeki karşılığıdır. 31 Mart 1909’da isyan ya da ayaklanma gibi bir olay olmamıştır.

Bu hakikate rağmen ısrarla bazıları, bu ayaklanmanın 31 Mart 1909’da gerçekleştiği ve bastırıldığı yanlış algısını sürdürür.

 

Hareket Ordusu Erkânına ait olduğu iddiasıyla paylaşılan 1909 yılından fotoğraf

 

1840 yılında yürürlüğe koyulmasının 1870 yılından 1917 yılına kadar resmî işlerde kullanılan Jülyen takvimi esas alan Rumî takvim ile yine milâdı referans alan Gregoryen takvim arasında 13 günlük fark, 1917 yılında kapanmıştı. 8 Şubat 1332 (21 Şubat 1917) tarihli 125 sayılı Kanun ile Jülyen esaslı Rumî takvim yerine Gregoryen esaslı Rumî takvimin kullanılması kararının uygulanması ile Osmanlı tarihinde 1917 yılı 15 Şubat ile 1 Mart günleri arasındaki 13 günlük dönemin yaşanmamıştı.

Bu süreci İTÜ Astronomi Kulübü şöyle özetlemişti:

“Tanzimat dönemine kadar her alanda Hicrî takvimi kullanan Osmanlı Devleti, Miladî takvime göre 13 Mart 1840 olan tarihi Rumi takvimde 1 Mart 1256 olarak kabul ederek yılbaşı olarak belirledi. Rumi takvim, Jülyen takvimi esas alan bir Güneş takvimi olup aynı zamanda Hicrî Şemsî takvim olarak da bilinir. Hicrî takvimin yaklaşık 354 günlük Ay yılını, Rumi takvimin ise yaklaşık 365 günlük Güneş yılını esas almasından dolayı birbirine karşılık gelen yıllar arasında 11 gün kadar fark oluşuyordu. Bu ikiliğin ortadan kalkması adına 1870 Miladî yılından itibaren yalnızca Rumi takvim kullanılmaya başlandı. Miladî 1917 yılında Rumi takvim Gregoryen takvime göre güncellendi. Gregoryen takvime göre 13 gün geride olan Rumi takvimi eşitlemek adına 15 Şubat 1332 tarihinden1 Mart 1333 tarihine geçilerek 13 günlük fark kapatıldı. Yılbaşını da Gregoryen takvimle eşitleyebilmek adına 1333 yılı 10 ay sürdü ve Gregoryen takvime göre 31 Aralık tarihinde son bularak 1 Ocak Rumi 1334 yılından itibaren yılbaşı kabul edildi.”

 

31 Mart Vakasının 31 Mart 1909’da Gerçekleştiğini Sanan Köşe Yazarları Kulübü

31 Mart olayının 31 Mart 1909’da gerçekleştiğini sanan köşe yazarlarını ifşa edelim:

Emin Çölaşan‘ın Hürriyet Gazetesinde 8 Kasım 1998 günü yayınlanan “10 Kasım bayramı” başlıklı yazısından:

"‘‘Atatürk'ün Bütün Eserleri’’nin birinci cildinde 1903-1915 yıllarına ait toplam 118 belge var. Örneğin o günlerin genç subayı olan Mustafa Kemal'in 31 Mart 1909 gerici ayaklanması dönemine ait iki not defteri gün ışığına çıkarılmış."

 

31 mart 1909 yazısı

 

Emin Çölaşan aynı hatayı Mayıs 2013‘te de tekrarlamıştı.

“Tarihçi” Mustafa Armağan‘ın Yenişafak Gazetesinde 17 Temmuz 2016 günü yayınlanan “15 Temmuz’un bir benzeri 53 yıl öncesinde yaşanmıştı” başlıklı yazısından:

"Yeni planda darbe tarihi 31 Mart 1963 olarak belirlenmiştir. Neden 31 Mart? Anladınız tabii. Sultan 2. Abdülhamid'in devrilmesine giden yolu döşeyen 31 Mart 1909 isyanının miladi takvimle yıldönümüdür de ondan."

 

31 mart 1909 köşe yazısı

 

Mustafa Armağan 1963 yılındaki darbe girişiminde bulunanların kendisi gibi yanlış bilgiye sahip olduklarını iddia etmiş zımnen. 31 Mart’ın yıldönümünde darbe yapmak istemiş olsalardı miladi takvime göre 13 Nisan 1963’te yapmaları gerekirdi. Mesnetsiz bir iddia daha… (Armağan’ın, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Orada söylenen 13 nişanı bilmemek değil ki, adamların şifreyi olduğu gibi kullanmaları, 13 nisanda yapsalar şifre olmayacak ki, 31 martvonemli” ifadelerini kullanarak 1963 yılındaki darbe girişiminin 31 Mart vakasına atıfla 31 Mart’a denk getirildiğini; ancak, bu şifrenin çözülememesi için Milâdi-Rumî takvim çevriminin devredışı bırakıldığını öne sürdüğü görülüyor).

Yine Mustafa Armağan‘ın Zaman Gazetesinde 4 Temmuz 2010 günü yayınlanan “47 yıl önce bir darbeci albay idam edilmişti” başlıklı yazısından:

"Yeni planda darbe tarihi 31 Mart 1963 olarak belirlenmiştir. Neden 31 Mart? Anladınız kuşkusuz. Abdülhamid'in devrilmesine giden yolu döşeyen 31 Mart isyanının yıldönümüdür de ondan."

Soner Yalçın‘ın Hürriyet Gazetesinde 26 Temmuz 2009 günü yayınlanan “Osmanlı’nın Öcalan’ı Yane Sandaski” başlıklı yazısından:

"Birlikten, eşitlikten, özgürlükten bahseden İttihatçılar daha tam iktidar olamadan, İstanbul’da 31 Mart 1909 gerici ayaklanması patlak verdi."

 

otuzbir mart 1909

 

Soner Yalçın aynı hatayı 31 Mayıs 2009 ve 27 Temmuz 2008 tarihli yazılarında da yapmış.

Çift “L”li enteLLektüel boyutunda ufukları açan Rahim Er‘in, Türkiye Gazetesinde 5 Nisan 2012 tarihinde yayınlanan “Darbe kirliliğinden arınmak” başlıklı yazısından:

"Sultan Abdülhamîd'in 33 yıllık iktidarı bir istikrar dönemidir. 31 Mart 1909'da tahttan hal edilmesi/devrilmesiyle birlikte Balkan Muharebesi, I. Cihan Harbi gibi harpler, siyasi suikastler ve darbeler yolu açılmıştır."

Kayahan Uygur‘un Akşam Gazetesinde 10 Haziran 2014 günü yayınlanan “Kılıçdaroğlu ‘turuncu devrim’i nasıl başlattı?” başlıklı yazısından:

"Aynı çevreler, 31 Mart 1909 ayaklanmasını ‘İngiliz yanlısı gerici hareket’ olarak nitelerler. Peki 31 Mayıs 2013 gerici ayaklanması ne yanlısı?"

 

31 mart köşe yazısı

 

Yalçın Bayer, Hürriyet Gazetesinde yayınlanan 13 Nisan 2012 tarihli “103. yılında 31 Mart ‘gerici’ ayaklanması” başlıklı yazısında paylaştığı metindeki hatayı fark edememişti:

"Bundan tam 103 yıl önce, Rumi takvimle 31 Mart 1325’te, bugün kullandığımız miladi takvimle 31 Mart 1909’da (13 Nisan) tarihimizin en büyük gerici başkaldırısı olan ‘31 Mart Ayaklanması’ patlak vermişti."

Ayaklanmayı miladi takvime göre 31 Mart’ta başlatıp, Rumi takvime göre tarih vermiş. Yanlış…

 

31 mart 1909

 

Ayşe Hür’ün Radikal Gazetesinde 20 Temmuz 2008 günü yayınlanan “1908 Devrimi’nin ilham kaynakları” başlıklı yazısından:

"Ancak bu ılımlı atmosfer de uzun sürmedi. 31 Mart 1909 Olayı’ndan sonra ülke padişahın mutlakıyetçi yönetiminden kurtulmuştu ama kendini diğer etnisitelerden üstün gören ‘millet-i hakime’ adına göstermelik bir meclis ve ordudan aldığı destekle ülkeyi perde arkasından istediği gibi yöneten İttihat ve Terakki’nin, daha doğrusu, onun içindeki küçük bir kliğin sultası altına girmişti."

Mehmet Bozkurt’un soL Haber’de 3 Nisan 2016 günü yayınlanan “31 Mart Gerici Ayaklanması: Analarınızın donları başınıza geçsin” başlıklı yazısından:

"31 Mart 1909’da (13 Nisan) başlayan gerici ayaklanmayı bastırmak için Selanik’ten İstanbul’a doğru yola çıkan İpek Fedaileri’yle beni tanıştıran, şimdi aramızda olmayan değerli ağabeyimiz, sevgili dostumuz Tevfik Çavdar olmuştur."

Yanlış. Rûmi takvime göre 31 Mart 1325’te, Miladi takvime göre ise 13 Nisan 1909’da.

Sabri Gültekin, Milat Gazetesindeki 13 Nisan 2015 tarihli “Ha Kızıl Sultan Ha Recep Tayyip Erdoğan” başlıklı yazısında miladi ve rumi takvime göre doğru tarihleri sunmasına rağmen yazısının ilerleyen bölümünde bu hataya düşmekten geri kalmamış:

"31 Mart 1909'da Ulu Hakan II. Abdülhamid Han'a “Kızıl Sultan” denilerek uygulanan çökertme operasyonu bu defa Erdoğan'a uygulanıyor; “Millet-i İslâmiye ve Ümmet-i Muhammediye”ye tam 106 yıldır göz açtırılmıyor."

Ekrem Buğra Ekinci‘nin Türkiye Gazetesindeki tarihli “İmparatorluğun mezarcısı oldular” başlıklı yazısından:

" İngilizler, 31 Mart 1909'da bir karşı darbe yapmak istedi. Beceremedi, ama hilafet gücü ile emperyalizme zarar veren Sultan Hamid'den kurtuldu."

Bülent Erandaç‘ın Takvim Gazetesindeki 31 Mayıs 2014 tarihli “31 Mart vakası 31 Mayıs Gezi” başlıklı yazısından:

"31 Mart 1909 kalkışmasında, Selanik'te Mason teşkilatlarınca kurulan İttihat ve Terakki, arkalarına İngiltere'yi alarak Sultan Abdülhamit'i devirmeye kalkıştılar. ."

Işık Kansu’nun Günay Güner’den alıntı yaptığı Cumhuriyet Gazetesinde 25 Haziran 2016 günü yayınlanan “Talan var mı, yok mu?” başlıklı yazısından:

“Topçu Kışlası, 31 Mart 1909 gerici kalkışmasının odağıdır. Bu gerici ayaklanmayı, komuta ettiği ve Selanik’ten ve Edirne’den, çoğu gönüllülerden oluşan Hareket Ordusu’yla yetişip bastıran üstün insan Mustafa Kemal’dir. Günümüzdeki düzeysiz isteklerin tek nedeni de kindar şiddette, Mustafa Kemal düşmanlığıdır.”

Sibel Yerdeniz’in T24’teki 24 Nisan 2013 günü yayınlanan “Bazı yaralar zamanla iyileşmez…” başlıklı yazısından:

"Meşrutiyet’e karşıt grupların ayaklandığı 31 Mart 1909 olayları sonrasında, Nisan ayında, büyük çoğunluğu Ermenilerden binlerce insanın öldüğü, daha düne kadar birlikte yan yana, dostça yaşayan insanların bir kaç gün içinde birbirlerini boğazladıkları o dehşet günleri…"

“Tarihçi yazar” Süleyman Kocabaş‘ın Yeni Şafak Gazetesinde 23 Eylül 2016 güü yayınlanan “Sultan Abdülhamid’de yanılanlar ve gerçekler” başlıklı yazısından:

"31 Mart 1909 Darbesiyle II. Abdülhamid işbaşından uzaklaştırılması, Osmanlı Devleti için asıl felaketlerin başlangıcı olmuş, “1909 Arnavutluk Seferi” denilen harbin yanında, 1911 Türk - İtalyan Harbi'nin, 1912 Balkan Harbinin çıkması ve Osmanlının I. Dünya Harbine sokulması, Osmanlı Devletinin sonunu getirmiştir"

M. Ali Kaya‘nın Yeni Asya Gazetesinde 8 Haziran 2007 günü yayınlanan “Bediüzzaman ve Ahrarlar” başlıklı yazısından:

"31 Mart 1909’da olaylardan Ahrar Fırkasını da sorumlu tutanlar her ne kadar bunu ispat edemedi iseler de, Bediüzzaman’ı yargıladıkları gibi yargılayarak, haksız şekilde cezalandırmışlardır."

Hasan Karakaya’nın Yeni Akit Gazetesinde 4 Nisan 2015 günü yayınlanan “31 Mart 1909’dan, 31 Mart 2015’e… Yine fitne, yine kaos!” başlıklı yazısı, hatalı başlığa sahipti.

 

31 mart vakası 1909

 

İLAVE: Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu 31 Mart Vakası’nın yıl dönümü olarak 13 Nisan yerine 31 Mart gününü aktarmış.

 

31-mart-yildonumu

 

* İşbu ihtisapta Muhtesip.com arşivinden faydalanılmıştır.

 

Yorumunuzu yazınız...