Arkasında yıkılmış binanın çevresinde kurtarma ekipleri çalışmalarını sürdürürken bir eliyle ekmekleri taşırken diğer eliyle gözyaşlarını silen kasketli vatandaşın görüldüğü yürek burkan fotoğrafı mutlaka hatırlıyor olmalısınız…

12 Kasım 1999 tarihinde Düzce merkezli 7.2 büyüklüğünde meydana gelen depremin sembolü hâline gelen fotoğraf, Anadolu Ajansı’ndan Abdurrahman Antakyalı tarafından deprem akabinde Kaynaşlı’da çekilmişti. Fotoğrafta görülen kişi Eşref Cengiz adlı vatandaş.

 

esref cengiz

 

Abdurahman Antakyalı, fotoğrafı kaydettiği anı şöyle aktarmıştı:

“O dönem Foto Muhabirleri Derneği Başkanıydım. Ankara’da dernek yönetiminin toplantısını yapıyorduk. Ankara sallandı ve kısa bir zaman sonra hepimizin telefonu çalmaya başladı. Belli ki bir yerlerde deprem olmuştu… Depremin merkezinin Düzce olduğunu öğrendik. Toplantı kendiliğinden dağıldı. Düzce’ye doğru yola koyulduk. Oraya biraz geç ulaşabildim. Bolu Dağı’nda yol çökmüştü. Biz daha arkalardan, Karadeniz tarafından, Akçakoca üzerinden Düzce’ye giriş yapabildik. Hafızam beni yanıltmıyorsa gece yarısı saat 03.00 gibi Düzce’deydik.”

“Baktım ki Düzce’de İstanbul’dan gelmiş olan Anadolu Ajansı muhabiri arkadaşım var. Ben de farklı bir yere gideyim diye düşündüm. Daha önce deneyimlerinden biliyorum, küçük yerleşim birimlerinde yıkım daha fazla oluyor.  Hemen Kaynaşlı’ya geçtim. Burası tek kelimeyle felâketti!  Binalar yerle bir olmuştu. Etrafta çaresiz insanlar vardı. Kurtarma ekipleri hummalı bir çalışma içindeydi.  Elimdeki makinayla fotoğraf çeke çeke yıkıntıların arasından yürümeye başladım.  O dönemde dijital teknoloji yaygın değildi. Fotoğrafı çekiyor,  Ankara’ya götürüp banyo yapıyorduk.  İlk çektiğim fotoğrafları şoför arkadaşıma verdim ve Ankara’ya gönderdim. Kaynaşlı’daki bir konaklama tesisi çok zarar görmüştü.  Yıkılan binanın üzerinde sivil savunma ekipleri çalışıyordu…”

“Çevrede ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorum. Baktım ki yaşlı bir amca, sol koluyla kavradığı ekmeklerle, sağ eliyle gözyaşlarını silerek bulunduğum tarafa doğru geliyor. Hızlıca ona doğru koştum.  Arkasındaki beton yıkıntısıyla birlikte çekmeyi düşündüm.  Fotoğrafa hem felaketin boyutunu gösteren hem de insan unsurunu da katmak istedim… Amca ağlıyordu.  Hemen deklanşöre bastım ve seri olarak 8-10 kare fotoğrafını çektim…”

Bir başka demecinde Antakyalı, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi sonrasında çektiği fotoğrafın hikâyesine şöyle değinmişti:

“Ben o fotoğrafı çektiğim zaman Anadolu Ajansı’nda çalışıyordum, fotoğrafı Kaynaşlı’da çektim. Deprem olduktan sonra Düzce’ye çok zor bir yoldan gitmiştim. Kaynaşlı’ya gittiğim zaman enkazların fotoğraflarını çekiyordum. Bir enkazın başında çok sayıda insan olduğunu gördüm. Oraya giderken o amcanın ağladığını görüp fotoğrafını çektim. Amcanın önünde ağladığı binada çok sayıda genç varmış, enkaz altında kalmışlar, amca o gençlere ağlıyormuş. Fotoğraf yayımlandıktan sonra torunu bana ulaştı ve amcanın adının Eşref Cengiz olduğunu öğrendim.

Eşref Cengiz’in oğlu Önder Cengiz, babasının sembol fotoğrafının çekildiği anı şöyle anlatmıştı:

“Beş katlı binadaki iki kadın sağ mı çıkarılacak?’ diye bakıyordu. Yardım dağıtanlar deprem zamanı Ankara’dan Melih Gökçek Beyefendinin gönderdiği ekmeklerden birkaçını babama verdi. Babam duygusal bir insan olduğu için o esnada ağlamaya başladı. O meşhur fotoğraf da o esnada çekildi. Oysa bizim aileden vefat eden olmamıştı. Bir gazeteci o anı bulup fotoğraflamış. Babamı 8 sene önce kaybettik. Müsait oldukça iki, üç günde bir mezarını ziyaret ediyorum.”

Eşref Cengiz, 2004 yılında 75 yaşındayken kanser nedeniyle vefat etmişti.

 

abdurrahman antakyali duzce depremi fotograf

 

Oğlu Önder Cengiz, babasının fotoğraflarının kullanıldığı deprem haberlerine bakmak istememe nedenine şöyle değinmişti:

“17 gün içinde evde, hastanede yatmadan hayatını kaybetti. 75 yaşında rahmetli oldu. Herhangi bir deprem olduğunda gazetelere bakmak istemiyorum. Dayanamayıp baktığımda ise babamın fotoğrafını görüp hüzünleniyorum”

 

esref cengiz oglu onder cengiz

 

Eşref Cengiz’in bahse konu fotoğrafı, kaydedilmesinin ardından deprem haberlerinin ve yardım kampanyalarının vazgeçilmezi hâline geldi. Ancak sıklıkla söz konusu fotoğrafın çekildiği afet farklı aktarılabiliyor. Ayrıca, fotoğrafın bağlamı dışında kullanıldığı örneklere de rastlanabiliyor.

Örneğin, Yunanistan’da yayın yapan Star Press adlı gazete 30 Haziran 2015 tarihli sayısının kapağında ekonomik kriz sonrası Yunan halkının çektiği sıkıntılara dair haberinde Eşref Cengiz’in fotoğrafını kullanmıştı.

 

yunan star press gazetesi

 

Eşref Cengiz ile ilgili bir yanlış iddia da sembolik fotoğrafının “heykelinin” dikildiği yönünde.

Örneğin Namık Göz, Bursahakimiyet.com.tr’deki “Marmara fayı 20 yıl şans tanıdı, kullanamadık” başlıklı 13 Kasım 2019 tarihli yazısında bu iddiaya şöyle yer vermiş:

“Hani bir yandan ekmek taşırken diğer yandan gözyaşlarını silen Eşref Cengiz’in bulunduğu fotoğraftan söz ediyorum. Deprem dışında dünyanın dört bir yanında kullanıldı bu fotoğraf. Hatta Ankara’da heykeli bile yapıldı.”

Eşref Cengiz’in fotoğrafının heykelini hazırlamak isteyen sanatçılar mevcuttu. Ancak, Cengiz yaşadığı dönemde heykelinin yapılmasına izin vermemişti. Oğlu Önder Cengiz “Babamın o fotoğrafından sonra Ankara ve İstanbul’dan çok gazeteci geldi. ’Amca heykelin dikilecek, ne diyorsun’ dediler. Rahmetli babam razı gelmedi. ’Ben hocayım, dinimize göre aykırıdır’ dedi.” ifadelerini kullanmıştı.

Uğur Toçsoy, 1999 Düzce depreminin “görsel sloganı” haline gelen Eşref Cengiz’in fotoğrafından esinlenerek hazırladığı heykeli tamamlayamama nedenini şöyle anlatmıştı:

“Abdurahman Antakyalı Bey’in Düzce/Kaynaşlı’da çektiği fotoğraftan çok etkilendim. Beyefendiden izin istedim. Kendisi çok kibar bir insan. Memnuniyetle onay verdi ve çalışmaya başladım”.

 

“Heykelin gövdesi ortaya çıktı. Henüz kaidesi bitmemişti. Çalışmam basına yansıyınca Düzce’den olumlu tepkiler gelmeye başladı. Aradan uzun zaman geçtiği için şu an net hatırlamıyorum. Düzce Belediye Başkanı veya yetkili bir isim sık sık telefonla aradı. Çalışma bittiğinde heykele Düzce’de bir yer bulacaklarını ve oraya dikeceklerini söyledi. Çok mutlu oldu. Hafızam beni yanıltmıyorsa arayanlar arasında Eşref Cengiz’in çocukları da vardı. Çok güzel bir iş yaptığımı söyleyerek teşekkür ettiler”.

 

“Aradan 20 yıl geçti, detayları tam hatırlamam mümkün değil. Zannediyorum noter kanalıyla Cengiz ailesine bir yazı gönderdim. Hiçbir şekilde ticari amacımın olmadığını belirttim ve çalışmayı tamamlamadım”.

 

esref cengiz heykel
Kaynak: Maviduzce.com

 

Yorumunuzu yazınız...