Can Ataklı’nın Yurt Dışı Çıkış Yasağı İle İlgili Hatası
Can Ataklı, Sözcü Gazetesinde 26 Aralık 2017 günü yayınlanan “AB, CHP’ye karşı AKP’yi yine koruma altına aldı” başlıklı yazısında Deniz Seki’nin şartlı tahliye sürecinde yurt dışına nasıl çıkabildiğini sorgularken hataya düşmüş:
YA YURTDIŞI YASAĞI OLANLAR “UMRE'ye GİDECEĞİM” DERSE? Aradan biraz zaman geçti ama çok şaşırdığım bir mahkeme kararını yazmak istiyorum. Ses sanatçısı Deniz Seki bir dava nedeniyle yargılanmış ve hapse mahkûm edilmişti. Seki cezasının bir bölümünü çektikten sonra “şartlı tahliye” edildi. Ayrıca yurtdışı yasağı kondu. Ardından Seki'nin “Umreye gittiği” anlaşıldı. Bazı “münafıklar!” hemen ayaklandılar. “Yurtdışına çıkma yasağı olan biri nasıl olur da umreye gider?” diye feryat ettiler. Ardından Deniz Seki'nin umreye mahkeme kararı ile gittiğini öğrendik. Mahkeme “Umreye gitmenin dini inançlar gereği bir ihtiyaç olduğuna” karar vererek “Bu nedenle Deniz Seki'nin umreye gitmek kaydıyla yurtdışına çıkmasına özel izin verildiğini” açıkladı. Mahkemelerimiz elbette iktidarla başı derde giren ya da iktidardan bir beklentisi olanların soluğu umrede almalarına karışmayacaktır, ancak bu yöntem yol olursa yurtdışı yasağı olanların bir kısmını elden kaçırabiliriz. Bu kararı emsal gösteren ve yurtdışı yasağı olan bazı önemli isimler “Umreye gitmek istiyorum, inancım gereği bu benim için önemli bir ihtiyaç” diyerek mahkemeden izin isteyebilir. Deniz Seki'ye verilen izin içtihat kabul edilir ve bu izin isteyen herkese verilir. Sonra bunlardan bazıları uzak diyarlardan “nanik” yaparlarsa ne olacak peki?
Ataklı, her denetimli serbestlik sürecinde yurt dışı çıkış yasağı uygulanması kullanılmadığı bilgisini atlamış. Deniz Seki’ye mahkemenin verdiği şartlı tahliye hükmünün yurt dışı yasağını otomatik olarak içerdiği varsayımı Ataklı’yı hataya düşürmüş.
Halbuki, mahkemelerce verilen şartlı tahliye kararlarında denetimli serbestlik hükmü olarak yurt dışı çıkış yasağı ve imza zorunluluğu ayrı hükümler olarak dile getirilmektedir. Tahliye edilen kişinin talebi ve ilgili mahkemenin uygun görmesi ile birlikte bu hükümlerde bazı istisnalar da durumun özelliklerine göre uygulanabilmektedir.
27 Aralık 2017 günü yayınlanan “Bilmediğimiz bir şeyler oluyor galiba” başlıklı yazısında ise Deniz Seki’nin avukatından gelen açıklamanın akabinde duruma açıklık getirip okuyucularıyla hatasını paylaşmış:
"Bu köşede dün yazdığım “ironik” bir yazı ile Deniz Seki'nin yurtdışı yasağı olmasına rağmen mahkeme izniyle umreye gittiğini belirterek “Bu yolla izin alıp sonra kayıplara karışacak olanlar da olabilir” demiştim. Gazetemin yöneticileri sağ olsunlar bu yazımı dünkü birinci sayfanın manşetine taşımışlardı. Ancak Deniz Seki'nin menajeri arayarak “Deniz Hanım'ın yurtdışı yasağı yok. Sadece şartlı tahliye edildiği için her hafta karakola gidip imza vermesi gerek” dedi. Deniz Seki umre için yurtdışına çıkmış. Ancak umrede olduğu sıradaki bir günde karakola gidip imza vermesi gerekiyormuş. Mahkeme de o bir günü izinli saymış. Tabi bu maddi bir hata ve bana ait. Gerçi her hafta karakola gitmesi gereken biri için bu uygulama örtülü bir yurtdışı yasağıdır ama yine de denetimli serbestlikle hapisten çıkanlara yurtdışı yasağı uygulanmıyor. "
Birazcık araştırma, birazcık teyit. Ah nelere kadir bir bilseler…
Arslan Tekin ABD’nin Vize Yasağının Kapsamını Yanlış Yorumlamıştı
Arslan Tekin, Yeniçağ Gazetesinde 11 Ekim 2017 günü yayınlanan “Reis’i kafaya takmışlar” başlıklı köşe yazısında ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı vize yasağı uygulamasının kapsamını bir hayli geniş yorumlamıştı:
"Amerika ile kriz bu defa çok farklı... ABD'nin bütün Türklerin artık ülkelerine girişine izin vermemesi, doğrudan halkımızı hedef alma manasına gelir. Krizin derinliğini buradan ölçün... "
ABD, Türkiye’deki tüm diplomatik misyonlarındaki göçmen olmayan vize hizmetlerini askıya almıştı. ABD, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ülkesine girişini yasaklamamıştı. Vize hizmetlerinin dondurulması, ABD’ye seyahat etmek isteyen kişilere verilecek yeni vizelerin verilememesi anlamına gelmektedir. Sadece, vize sahibi olmayan Türklerin ülkeye girişi pratik olarak engellenmiş oldu. Vize sahibi olanların ABD’ye girişine bir engel konulmamıştı.
II. Ramses’in Mumyalanmış Cesedi İçin Çıkarıldığı Sanılan Pasaport Görseli
Görselin M.Ö. 1212’te ölen Mısır Firavunu II. Ramses’in mumyalanmış cesedinin Fransa’ya nakli için çıkarılan pasaportuna ait olduğu iddiası doğru değil.
II. Ramses’in cesedinin taşınması için pasaport çıkarıldığı doğru. Ancak bahse konu iddialarda yer alan görseldeki pasaportun Mısır Firavunu II. Ramses’in mumyalanmış cesedine ait değil. II. Ramses için çıkarılan pasaporta ait olduğu iddiasıyla paylaşılan görsel aslında Heritagedaily adlı internet sitesinde yer alan “II. Ramses’in Pasaportu” başlıklı yazıda yer alan görsel bir tasarım. Sitede yer alan yazıdaki içerikte söz konusu fotoğraf için görselin bir sanatçının pasaportunun tasarımı olduğu ve görselin temsili amaçlı olduğu uyarısı yer alıyor. Söz konusu görseldeki markodun hemen altında heritagedaily.com adresinin yer aldığı da görülebiliyor.
II. Ramses’in Mumyalanmış Cesedi İçin Çıkarıldığı Sanılan Pasaport Görseli
KHK İle Kamu Görevinden İhraç Edilenlere Pasaportlarının Verildiği İddiası Doğru Değil
Hilal Kaplan KHK’lılara Pasaport Verildiğini Sanıyor
Hilal Kaplan, 31 Temmuz 2018 tarihinde Sabah Gazetesinde “Meriç’e, Ege’ye sürüklenen çocuklar…” başlığıyla yayınlanan yazısında FETÖ soruşturmaları/kovuşturmaları nedeniyle Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevinden ihraç edilenlerin olağanüstü halin kaldırılmasından sonra pasaportlarını almasının önünde bir engel olmadığını iddia ederek hatalı bilgi paylaşmış:
"Bu devlet, olağanüstü hali kaldırdığından beri hakkında arama kararı olmayan, örneğin devlet kadrolarından atılmış olan FETÖ'cüler bile serbestçe pasaportlarını alıp defolup gitme hakkına sahipken, bebeğini kendi bataklığına sürükleyene ana baba denir mi?"
KHK’lılara Yönelik Pasaport Yasağı Uygulaması Sürüyor
FETÖ soruşturması ya da kovuşturması nedeniyle yahut FETÖ üyeliği, irtibatı ya da iltisakı iddiasıyla kamu görevinden ihraç edilenler, kamuda bilindiği şekilde KHK’lıların, pasaportları KHK ile ihraç işlemiyle birlikte otomatik olarak 6749 sayılı yasa gereğince İçişleri Bakanlığınca gerçekleştiriliyor. Pasaport iptalinin yanı sıra pasaport sistemine konulan bir mesajla birlikte yurt dışı çıkış tahtidi şeklinde bir idari işlem de uygulanıyor. Yani, kamu görevinden çıkarılmış bir kişi elinde pasaport dahi olsa, yurt dışı çıkışına engel koyulduğu için çıkış yapamıyor.
Olağanüstü Halin 2018 yılı Temmuz ayında kaldırılmasının ardından KHK’lıların yurt dışı çıkış işlemlerine yönelik sınırlamalar ortadan kaldırılmadı. Sadece, kendisi hakkında bir adli veya idari işlem olmadığı halde, eşleri hakkında yürütülen işlemlerden dolayı pasaportlarına şerh konulan 155.350 kişinin pasaportlarındaki şerhler 25.07.2018 tarihinde kaldırmıştı. İçişleri Bakanlığı, kamu görevinden ihraç edilenler hakkında uygulanan şerh işleminin sürdürüldüğünü duyurmuştu:
“Yurt dışına çıkma tahditleri, savcılıklardan soruşturmaların güvenliği açısından tedbir maksatlı konulan şerhler, terör örgütlerine üyelikleri, iltisak veya irtibatları nedeniyle kamu görevlerinden çıkarılanlar hakkında 6749 sayılı yasa gereği tesis edilen işlemler nedeniyle konulan şerhler devam etmektedir.”
Özetle, Hilal Kaplan KHK’lıların yurt dışı çıkış işlemlerine konulan kısıtlar hakkında yanlış bir bilgi paylaşmış. KHK’lılara uygulanan pasaport yasağı sürüyor.
Murat Yetkin Rusya’nın ABDli Diplomatları Sınır Dışı Etme Kararı Aldığını Sanıyor
Murat Yetkin, Hürriyet Gazetesi’nde 31 Aralık 2016 günü yayınlanan “Neden mi Rusya? Çünkü ABD…” başlıklı yazısında bir maddi hataya yer vermiş:
"Düşünün ki ABD Başkanı Barack Obama’nın siber casusluk suçlamalarıyla 35 Rus diplomatını “istenmeyen adam ilan ettiği 29 Aralık’ın ertesi günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de 35 Amerikalı diplomatın sınır dışı edileceğini duyurdu."
Murat Yetkin’in aktardığının aksine Rusya’daki hiçbir Amerikalı diplomatı sınır dışı etmeyeceğini açıkladı.