Bedelli Askerliğe Karşı Çıkan, Bedelli Askerliğin Çıkmayacağını İddia Eden Yiğit Bulut, Bedelli İçin Pozisyonunu 180 Derece Değiştirmişti
Türkiye’den bir köşe yazarının omurga sorununu “bedelli askerlik” üzerinden örnekleyelim istedik…
Habertürk Gazetesinde yayınlanan 21 Nisan 2010 tarihli yazısına “Bedelli askerliğe karşıyım” başlığını uygun gören Yiğit Bulut, bedelli askerlik sistemine karşıtlığını şöyle aktarmış:
“Bir ülke kura ile atama yapıldığı iddia edilen bir sistem varsa ve vatan için göreve gidenlerin bir kısmı canını veriyorsa; o ülkede “Ben para vereyim de askerlik yapmayayım” denemez! Nasıl oalcak? Parası olan askere gitmeyecek, garibanlar gerektiğinde canını verecek! Yok öyle yağma! Bu ülkede bedelli askerlik olamaz, olmamalı! Vicdanı olan herkese sesleniyor ve değerlendirmelerine bırakıyorum!”
Habertürk’teki “‘Türkiye’de petrol bulunmuş’” başlıklı 15 Ekim 2011 tarihli yazısında “bedelli askerlik çıkmayacak” şeklinde bir iddiada bulunmuş ve bedelli destekçilerini eleştirmiş:
“TÜRKİYE’de “bedelli lobisi” oluştu. Çıkmayacak, olmaz, olamaz dediğimizde başlıyorlar hakaret etmeye. Bekleyenler içinde gerçekten çalışmak zorunda olduğu için yapamayanlar olduğu gibi züppelikten yapamayanlar da var! Bu iki gurubu ayırmak kolay olmadığı hatta imkânsız olduğu için gerçekten hak edenler de diğerleri yüzünden bu haktan mahrum kalıyorlar, kalacaklar. Sevgili dostlar bu ülkede bedelli askerlik bu şartlarda çıkamaz, çıkmayacak ve çıkmamalı! Sebebini anlamak-sorgulamak da çok zor değil. Analar-babalar çocuklarını toprağa elleriyle koyarken ve genelde bu aslanlar ne tesadüftür ki maddi durumu orta ve daha alt seviyelerde olan ailelerden çıkarken, birileri “Binlerce Euro vereyim de, evimde yatıp ölenleri televizyondan seyredeyim” ayrıcalığına kavuşturulamazlar. Sahte master ve doktoralarla, özel üniversitelere yığılan dolarlarla askerden kaçan veya fiziken ortadan kaybolarak askere gitmeyen bu aslancıklar, şimdi “Çok geç oldu hiç yapmayacalım” diyorlar. Seve seve askere gideceksiniz arkadaşlar. Bu ülkede paralı askerlik çıkmayacak, çıkmamalı, çıkamaz!“
Habertürk Gazetesinde 27 Eylül 2011 tarihinde yayınlanan “‘Bedelli Askerlik! diyenler ve üstünde çalışanlara ‘YUH’ diyorum!” başlıklı yazısında Yiğit Bulut,
Sevgili dostlar, bu ülkede her gün aslan gibi evlatlar daha 20’li yaşlarda haince vurulup toprağa düşerken, birileri sanki burası Monako Prensliği şartlarına sahipmiş gibi konuşuyor, öyle davranıyorlar. Bazı sorumsuzların, ülkenin içinden geçtiği bu zor günlerde “bilerek” veya şuursuzca konuyu gündemde tutmalarını anlamakla birlikte, evlatlarımıza “ölebilecekleri görevleri” veren otoritelerin konu hakkında “kesin bitirici” bir açıklama yapmalarını anlamak çok zor! Birine “Git orada ölüm pahasına dur” diyeceksin, diğeriyle de “paralı askerliği mi” konuşacaksın!
Yok beyler yok! Böyle devlet, böyle adalet, böyle insaf olmaz! Türkiye bir evladını bile teröre şehit verdiği sürece bu ülkede “paralı askerlik olmaz, olamaz hatta KONUŞULAMAZ! Karakolda sınır bekleyen er kardeşim babasına telefonda şöyle mi diyecek: “Keşke paramız olsaydı da ben de bu akşam sıcak evimizde sizlerle olsaydım!”
Evet Yiğit Bulut, bedelli askerlik aleyhtarı duruşunu korumuş.
Bakalım, diğer yazılarında aynı durum söz konusu mu?
Tabii ki değil… Yiğit Bulut’un bedelli karşıtı pozisyonunu değiştirmesi pek uzun zaman almamış. Sadece 1,5 ay sonra bedelliye destek bayrağı açmış.
Daha önceleri “bedelli askerlik konuşulamaz bile” diyen Yiğit Bulut 12 Kasım 2011 tarihli “12 Eylül 1980 öncesi doğanlara bir kerelik ‘bedelli askerlik’” başlıklı yazısında bedelli için doğum tarihi önerisi vermeye başlamış:
“12 Eylül 1980 öncesi doğanlara “bir kereye mahsus olmak üzere” bedelli askerlik uygulaması düzenlenebilir. Tarih ne alınırsa alınsın, “bir günle, bir ayla kaybettim tartışması” olacaktır. Bu tartışmalara bakmadan “12 Eylül 1980″i referans alalım ve bu tarihten önce doğmuş, o darbeyi yaşamış insanlarımıza bu şansı verelim. Hem Türk Silahlı Kuvvetleri, siyasi otoritenin de “oluruyla” bir jest yapmış ve “Ne yaptığımı çok iyi idrak ettim, beni bir kez daha affet halkım” desin, hem de bu “kara gün” bir kere daha hafızalara kazınsın.”
Yiğit Bulut, bedelli askerlik sisteminden faydalanacak adaylar için doğum tarihi önerisiyle yetinmemiş, bir de -zamanında karşı çıktığı- bedelli için ücret öngörüsünde bulunmuş.
23 Kasım 2011’de kaleme aldığı “Bedelli için alınacak para ‘anlaşılabilir’ sınırlar içinde!” başlıklı yazısında bedelli için belirlenen fiyatı desteklemiş:
“AÇIKLAMA bitti, bazıları ortaya döküldü: Ücret çok yüksek! İşini hiç bırakmadan, 1 gün dahi düzenini bozmadan, askerliğini yapmış sayılmak yolunda “15 bin peşin, 15 bin 6 ay vadeli toplam 30.000 TL mi” yüksek? Sevgili dostlar, hatırlarsanız daha önce bu köşede “ücret sorgulamasını” yapmış ve 24-36 bin TL arasında bir ödemenin yapılması gerektiğini, 24 bin TL’nin altının kabul edilemez olduğunu vurgulamıştım… Sonuç “24+36/2” olarak karşımıza çıktı. Evet, ekonomik olarak rasyonel olan rakam 30 bin lira civarındaydı ve düzenleme tabiri caizse “tam oturdu”!”
“Bedelli askerlik çıkmayacak, çıkmamalı?” diyen biri nasıl olur da en ateşli bedelli savunucusu haline dönüşür diye düşünmenin gereği yok. Bu durumu kabullenmek gerek. Yiğit Bulut ve aktardığımız husus tek örnek değil, son da olmayacak…