Sahte diploma skandallarının, sınav sorularının çalındığı iddialarının, liyakatsiz olarak değerlendirilen atamaların öne çıktığı günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kopya ve torpil konulu “helâl” fetvası verildiği iddiası gündeme geliyor.

 

Son günlerden bir örnek:

 

Bircan Yıldırım (@BRCNYLDRM_): “Diyanet’ten utandıran fetva: Kopya veya torpille girilen işten elde edilen kazanç, helaldir ! Akpliler, MHP’liler size söylüyor.”

 

 

Kopya veya torpille girilen işten elde edilen kazancın helal olduğuna dair fetvaya kaynak olarak Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt ismi sunuldu.

 

Yeni Ulak (@YeniUlak): “Diyanet’ten utandıran fetva: Kopya veya torpille girilen işten elde edilen kazanç, helaldir ! ( Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt)”


Diyanet İşleri Başkanlığı kopya ve torpille girilen işte elde edilen kazancın helâl olduğuna dair bir kurumsal görüş paylaşmamış.

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun internet sitesinde ya da Fetvalar adlı yayınında kopya ve torpille girilen işten elde edilen kazancın helâl / haram olup olmadığına dair bir fetva bulunmuyor (2018. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 1066).

Diyanet’in Cuma hutbelerinde de bu konuda açık bir hükme yer verilmemiş (27 Haziran 2025 günkü Cuma namazı için hazırlanan hutbede “Torpil yapmak ve yaptırmak, adam kayırmak ve kollamak, gençlerimizin hayallerini çalmaktır” ifadeleri kullanılmış).

Torpille işe girenin kazancının helal olduğu görüşünü Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt Diyanet TV’de “Diyanet’e Soralım” adlı programda paylaşmış.

Diyanet İşleri Başkanlığı Yüksek Kurulu üyesi, TV programında kendisine yöneltilen soruya istinaden verdiği yanıtta kişinin hak etmediği işe (torpil veya kopya ile) girmesinin kul hakkı ve günah olduğunu; ancak, hak edilmeden girilen işte çalışmanın karşılığı olan kazancın helâl olduğunu belirtmiş.


 

 

Hak edilmeyen işe girip hak yemenin hoş olmadığını belirten Diyanet yetkilisi, kul hakkına girilerek çalışılan işte edilen kazancın emek karşılığı olduğu için helâl olduğunu “İşe nasıl girdiği ile elde ettiği kazancını farklı tutmamız lazım. Yani elde edilen kazanç helaldir” sözleriyle savunmuş.

Bozkurt, “Üniversitede bazı sınavlarda kopya çektim ve mezun oldum. Acaba mesleğimi yaptığımda kazandığım maaşa bir sıkıntı, halel gelir mi?” sorusunu şöyle yanıtlamış:

“Yani önce hak etmediği işe girmesi, o başka bir şey, kul hakkıdır, vebaldir, mesuliyeti vardır, başkalarının haklarını gasp etmek vardır. Ama öyle bir işe girdi, o işe girme şekli hoş değil, kimsenin tasvip edeceği bir şey değil, hoş değil. Fakat girdikten sonra bir emek verdi, bir mesai harcadı ve onun karşılığında da bir kazanç elde etti. Onu ondan ayrı tutmak lazım. Yani işe girdikten sonra elde edeceğimiz kazanç tamamen nedir? Meşru bir emeğimizin, ki yapılan iş de meşrudur, mesainin karşılığıdır. Oradan elde edilen kazancın, işe girme sebebimizle ayırt etmemiz lazım. Farklı tutmamız lazım. Yani elde edilen kazanç helaldir. Ama giriş şekli tabiki kimsenin tasvip edemeyeceği şekildedir.”

 

Torpille girilen işte elde edilen kazancın helâl olup olmadığı konusunda farklı görüşler dile getirilmiş.

 

Örneğin Sosyal Doku Vakfı Onursal Başkanı Nureddin Yıldız ve torpilin dinen uygun olmadığını vurgulayıp, torpille girilen işten alınan maaşın helâl olduğu görüşünü aktarmış.

 

 

Fatih Kalender de torpil (referans) ile girilen işten kazanılan paranın hoş olmasa da caiz olduğu görüşünü şu sözlerle açıklamış:

“Tabii bunun Eee yani bir hukuksal tarafı vardır bir de ahlaki tarafı vardır şimdi bir insanın e hakkı olmadığı halde birilerini referans göstermek suretiyle halk diliyle torpil yaptırması kati surette caiz değildir günahtır ve bundan dolayı kişi vebal altına girmiştir Eee peki bunun Hani bir yerde çalışması öyle veya böyle bir sektöre girdi orada çalışıyor ve amelini icra ediyor ve amelinin karşılığında da ücret alıyor almış Almış olduğu ücrette iş akdinin gereği olarak o ücret ona mülk olur mu olmaz mı soruyu bu tarafa çekecek olursak bu durum biraz daha farklı çünkü bu bir icara akdi yani bir kira akdidir akdin sıhhat şartlarına bakarız akde konu olunan … diye ifade ettiğimiz şey meşru ise yaptığı … müsaade ettiği bir şeyse ve bu adam da bu amelini icra ediyorsa karşılığında alacağı ücret de netse elbette bu akit açısından sahihtir deriz. Ama diyelim bu akde bu kamu çalışanı buraya girme hakkı yoktu buraya birilerinin hakkına tecavüz ederek bunu yaptığından dolayı girdiyse bu kişi günahkardır. Bu bağlamda kazancı her ne kadar ona mülk olsa da … hoşluk ifadesi noktasında hoş bir kazançtır dememiz mümkün değildir. Tabii kamu çalışanı olması birilerinin hakkına tecavüz olduğundan dolayı ama bireysel hani bireysel Yani şöyle söyleyelim özel firmalarda çalışmak Belki bu konuda biraz daha farklılık ifade edebilir. O yüzden burada mülkiyetinde girer deriz mülkü olur kazancı onun mülküdür ama bu işin yapması caiz midir el cevap caiz değildir.”

 

 

İsmail Hünerlice ise torpille işe giren kişinin liyakatsiz olması durumunda maaşının helâl olmayacağı görüşünü “Adamda hem liyakat yok hem o işi bilmiyor, o işin ehli değil, filancanın adamı geldin koydun, filancanın adamı da cehenneme gider o işi yapan da cehenneme gider, alacağı paranın da helâl olması mümkün değil.” cümleleriyle paylaşmış.

 

 

Hak etmediği bir göreve iltimas yoluyla gelen kişi bulunduğu görevin gereklerini yerine getirse de alacağı maaşın helâl olmayacağını düşünenler de mevcut.

 

(Eski) Kırşehir Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık, torpille girilen işten alınan paranın helâl olmadığını ifade etmiş:

”Torpil hoş değil ama torpille girilen işten kazanılan para helaldir demiş. Pis yolla, usulsüzce girilen işten alınan para da helal değildir. Torpil de haramdır.Lağım suyuyla abdest alınmaz. Lağım suyuyla alınan abdest sahih olmadığı gibi onunla namaz da kılamazsın. Bu tür fetvaların geçerli olduğunu düşünmüyorum. Müslümanlık doğruluk ve dürüstlük üzerine bina edilmiştir. Hz. Peygamberi tüm zamanların en büyük lideri yapan özelliği doğru olmasıdır. Hz. Peygamber sevgisi, onun kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve aldığı abdest ile değildir. Onun dürüstlüğü iledir efendim. Hz. Muhammed güvenilir bir insandır, doğru insandır. Kimsenin hakkına mütecaviz olmamıştır; olanın da müslümanlıkla ilgisini pek kuramamıştır. Bizi aldatan bizden değildir demiştir. Dolayısıyla insanların hukukuna tecavüz ederek, hakkını yiyerek, sorusunu çalarak bir takım mevkilere ve koltuklara oturmak, helal değildir. Cehennem koltuğudur o koltuklar. Oradan kazanılan para da asla helal değildir, haramdır. Bu tip fetvayı vermek maalesef çok müessif bir durumdur. Kim vermişse ahiretini maalesef mahvetmiştir. Fetva ağır bir cürümdür. Allah’ın gayretine dokunan, kamunun hukukuna mütecaviz bir fetva ise o fetvanın ukbada ağır bir mesuliyeti vardır.”

 

Ahmet Efiloğlu adlı imam ise şu sözlerle torpille girilen işte elde edilen kazanca haram karıştığını beyan etmiş:

“Başkasının hakkına girerek senin hakkın olmayan bir yere yerleştiğinde o çalıştığın yerde vazifeni hakkıyla yapsan da fazlasıyla mesai yapsan da senin kazancının içinde haram dolaşıyor demektir. Çünkü sen fasit bir iş yaptın, caiz olmayan haram olan bir iş yaptın. Bunu derleyip toparlayıp düzene koyma şansın yok. Hakkına girdiğin insanlardan helallik alman lazım. Aksi takdirde torpille bir işe yerleştiğinde ömür boyunca alacağın kazancının içine haram karıştırırsın hafazanallah.”

 

 

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt’un açıklamasının dine uygun olmadığı görüşünü savunan İlahiyatçı Muhammed Ali Gök, “Bunu kabul edemeyiz ve reddetmemiz gerekir. Her türlüsü haramdır. Diyanet’in siyasi bir yönlendirmesi olarak bakılabilir.” derken, emekli müftü Gani Aşık, “Kamuda iş bulmada yapılan sınavlarda kimi gençler çok başarılı da olsalar iktidara yakın olmayanların yıllardır mülakat yöntemi ile tasfiye edilmesi toplum vicdanının kanayan bir yarasıdır. Bu yöntem anayasa ihlalidir. Hukuki yanı bir tarafa, olayı kutsal kitaplar bağlamında incelersek, kutsal kitabın pek çok yerinde hak, adalet ve dürüstlükle ilgili ayetler, iltimas yasağını da kapsar. Kanunen de dinen de yasaktır.” ifadelerini kullanmış.

 

 

1 Yorum

  1. Turgut TARKAN Reply

    Sümen altı, okkanın altı, kubbe altı, köprü altı;
    Altı oklu Diyânet’in mâsivâdadır ulan fetvâ hattı!!!
    – Buht-i Nassar –

Yorumunuzu yazınız...