Paylaşılan Görseldeki Mushafın Topkapı Sarayı’nda Saklanan 600’lü Yılların Başlarından Kalma Kuran’ın Kopyası Olduğu İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

Topkapı Sarayı’nda Hırka-i Saadet Dairesi’nde muhafaza edilen Topkapı Mushafı’na ait olduğu iddiasıyla aşağıdaki fotoğrafın paylaşıldığı görülüyor.

 

taskent mushafi

 

Sosyal medyadan bahsi geçen görseli aktaran paylaşım örneği şöyle sunulabilir:

“Topkapı Sarayı’nda saklanan 600’lü yılların başlarında kalma Kuran’ının bir kopyası.”

 

topkap-sarayinda-saklanan-kuran-kopyasi

 

Paylaşılan görseldeki Hz. Osman’a nispet edilen mushaf, Topkapı Sarayı’ndan değil, Taşkent’ten (Topkapı Sarayı’nda bulunan Kur’an yazması 600’lü yılların başından kalma Kur’an’ın bir kopyası değil).

 

Taşkent’te bulunan Kuran nüshası ile Topkapı Sarayı’nda sergilenen Kuran nüshasına ait görseller karşılaştırıldığında bu durum daha netleşebilir.

 

St. Petersburg’da 1905 yılında tıpkıbasım reprodüksiyonu yapılan günümüzde Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te Eski Eserler Müzesi’nde muhafaza edilen “Taşkent nüshası“na ait görseller:

 

taskentteki-kuran-nushasi

 

taskent yazmasi

 

taskent-nushasi

 

Topkapı Sarayı’nda Hırka-i Saadet Dairesi’nde muhafaza edilen Topkapı Mushafı:

 

hz-osman-kurani-topkapi-sarayi
Fotoğraf: islamveihsan.com

 

hz osman kurani topkapi sarayi

 

Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ndeki nüsha:

 

hz-osman-mushafi-turk-islam-eserleri-muzesi
Fotoğraf: Coşkun Yılmaz

 

(Deri üzerine 57×68 cm ebadında, 80 kg ağırlığındaki mushaf, 1.087 varaktan ibaret) Kahire’de el-Meşhedü’l-Hüseynî’de muhafaza edilen Hazreti Osman mushafı:

 

kahire mushafi

 

Halife Hz. Osman’ın 6 mushaf yazdırdığı, bunların Mekke, Medine, Kûfe, Basra ve Şam’a gönderildiği, şehit edildiğinde kendisinde bulunan mushafı okuduğu biliniyor. Ayrıca bunun dışında Mısır, Yemen, Kayravan, Kurtuba, Bahreyn, el‐Cezîre ve Humus’a da birer mushaf gönderildiğine dair bilgiler zikredilmektedir.

Emeviler döneminde, üzerinde kan izleri bulunan Hz. Osman mushafının siyasi çıkar amaçlı kullanılması nedeniyle pek çok mushafa kan lekesi sürüldüğü ve bunun Hz. Osman şehit edilirken okuduğu mushaf olduğunun iddia edildiği aktarılmıştı (Ziya Şen (2014). “Hz. Osman Döneminde İstinsah Edilen Mushafların Akıbeti”. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. Sayı 36).

Hz. Osman’a nisbet edilen mushaflar günümüzde İstanbul’da Topkapı Sarayı’nda ve Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde, Kahire’de, Londra’da British Library’de, St. Petersburg’da, Paris’te Biblioetheque Nationale’de bulunmaktadır.

Hz. Osman tarafından yazdırıldığı iddia olunan mushaflara ilişkin kapsamlı araştırmalarda bulunan Eski Diyanet İşleri Başkanı ve eski AKP Milletvekili Tayyar Altıkulaç, çalışmaları sonucunda bu mushafların hiçbirinin Hz. Osman’ın kopyalattırdığı mushaflardan biri olmadığı sonucuna ulaştığını beyan etmişti (Tayyar Altıkulaç (2015). “Hz. Osman’a Nisbet Edilen Mushaf Nüshaları“).

 

 

Tayyar Altıkulaç’ın tespitlerine göre Topkapı Mushafı Hz. Osman’ın Medine’de alıkoyduğu Mushaf’tan, Türk ve İslâm Eserleri Mushafı Hz. Osman’ın Basra’ya gönderdiği Mushaf’tan, Taşkent Mushafı Hz. Osman’ın Kûfe’ye gönderdiği mushaftan, Londra Mushafı Hz. Osman’ın Şam’a gönderdiği mushaftan yazılmış (Günümüzde Hz. Osman dönemine nispet edilerek sergilenen mushafların, Hz. Osman döneminde istinsah edilenlerin kopyasının olmasının muhtemel olduğunu belirten Altukulaç, Kuran yazmaları hakkında kesin kanaate varmanın başlıca yönteminin üzerlerinde karbon metodu uygulanması olduğunu ancak buna ilgili makamların izin vermediğini vurgulamıştı.) (Detay için Tayyar Altıkulaç’ın “Hz. Osman’a İzâfe Edilen Mushaf‐ı Şerîf (Topkapı Sarayı Müzesi Nüshası)” başlıklı (2007. İstanbul) çalışması incelenebilir).

Topkapı Mushafı’nın Hz. Osman’ın mushafı ya da Hz. Osman’ın mushafının kopyası olmadığını Altıkulaç şu sözlerle aktarmıştı:

“Bizde Hz. Osman’a nisbet edilen iki mushaf var. Bunlardan biri Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde, diğeri Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde korunuyor. Topkapı nüshasının diğerinden daha eski olduğunu söylemek mümkündür. Bunların dışında kütüphane ve müzelerimizde tam veya eksik pek çok eski mushaflar mevcutsa da maalesef bunları bugüne kadar ne ben ne de başkası incelemiştir. Her biri genç ilâhiyatçıların himmetini beklemektedir.”

“Sayı hakkında kaynaklarda farklı rakamlar verilmekte ise benim kanaatime göre Hz. Osman’ın -biri kendinde kalmak üzere- yazdırdığı ve çeşitli merkezlere gönderdiği mushafların sayısı altıdır.”

“Söylediğim gibi bunlardan biri kendi özel nüshasıdır. Diğerlerinden dördünü Mekke, Kûfe, Basra ve Şam’a göndermiş, bir nüshasını da Medine’de alıkoymuştur.”

“Bunlardan hiçbirinin günümüze ulaştığına dair bilgimiz yoktur. Ona nispet edilenler ise bu orijinal nüshalardan veya onlardan kopya edilmiş olanlardan yazılmıştır ve yapılan incelemeler sonunda bunların orijinal olmadıkları anlaşılmıştır. Zaman içinde yangında yananı olmuş, diğerleri muhtemelen parçalanıp tarihin karanlıklarında yerlerini almıştır. Ne yazık ki müslümanlar Hz. Osman’ın emaneti olan bu mushafları koruyamamışlardır.”

“Topkapı Mushaf’ı ile ilgili özetle belirtmek gerekirse: İlk varak’ından önceki Osmanlıca 1226 (1811) tarihini taşıyan açıklamada bu Mushaf’ın Hz. Osman’ın mübarek eliyle yazıldığı kaydediliyorsa da, benim incelemelerime göre bu Mushaf Hz. Osman’ın şahsî nüshası olmadığı gibi oluşturduğu heyete yazdırdığı Mushaf’lardan biri de değildir. Baş taraftan birkaç varak zarar gördüğü veya zayi olduğu için sonradan yazılmıştır (Mushaf’ın yazılışından sonra yaklaşık 50-100 yıl içinde kaleme alınmıştır). Başından sonuna kadar kelime kelime, harf harf incelediğimiz bu değerli kültür varlığımızın metni ile bugün okuduğumuz Mushaf’lar arasında -çok basit, manayı etkilemeyen bazı imlâ farklılıkları istisna edilecek olursa- bir farklılık yoktur. İmla farklılıklarıyla ilgili bir örnek vereyim. Meselâ “alâ” kelimesi pek çok nüshada yâ ile yazılırken bu Mushaf’ta elif’le yazılmış. Aslında bu örnek bu Mushaf’ın Hz. Osman’ın Mushaflarından olmadığının da delillerinden biri. Bu Mushaf Hz. Osman’ın yazdırdığı Mushaf’lardan biri olan Medine nüshasından veya bu nüshadan yazılmış bir Mushaf’tan istinsah edilmiştir. Hat uzmanlarına göre hicrî I. asrın sonunda veya II. asrın ilk yarısı içinde yazılmış olmalıdır.”

 

Ziya Şen, yukarıda alıntılanan “Hz. Osman Döneminde İstinsah Edilen Mushafların Akıbeti” başlıklı çalışmasında Hz. Osman döneminden olduğu ileri sürülen Kuran yazmaları hakkında şu sonuca yer vermişti:

“Netice olarak Hz. Osman Mushaflarının şu anda nerede olduğu veya bazılarının günümüze ulaşıp ulaşmadığı meselesi, Kur’ân tarihi içerisinde hala çözümlenememiş en önemli problemlerden birisidir. Dolayısıyla yangınlar, savaşlar vb. doğal afetler sebebiyle kayboldukları düşünülen bu mushaflar hakkında kesin bir şey söyleme imkânımız da yoktur. Bu durumun İslâm dünyası için büyük bir eksiklik olduğunu üzülerek ifade etmemiz gerekir. Ancak Kur’ân‐ı Kerim’in korunmuşluğu açısından bunun fazla bir öneminin olmadığı kanaatindeyiz. Zira tarih boyunca hem yazı hem de ezber yöntemiyle muhafaza edilen Kur’ân’ın korunmuşluğu hususunda Müslümanların herhangi bir şüphesi olmamıştır.”

 

İlgilenenler, İSAM Yayınları tarafından basılarak satışa sunulan Türk ve İslâm Eserleri Nüshası’nın “Hz. Osman’a Nisbet Edilen Mushaf-ı Şerîf” adlı tıpkı basım ve tahkikli neşir suretleri ile IRCICA tarafından yayımlanan Topkapı Sarayı, Bibliothèque Nationale, British Library ve Kahire El-Meşhedü’l – Hüseynî nüshalarını temin edebilir.

 

Yorumunuzu yazınız...