Fotoğrafın Sütçü İmam’a Ait Olduğu İddiası Doğru Değil

Paylaşılan Fotoğraf Sütçü İmam’a Değil, Sahibini Arayan Madalya Adlı Filmde Sütçü İmam’ı Canlandıran Agâh Hün’e Ait

Yanlış İddia

 

31 Ekim 1919’da Fransız ve Ermeni askerlere ilk kurşunu atarak Maraş’ta kurtuluş mücadelesini başlatan (günümüze ulaşan herhangi bir fotoğrafı bulunmayan) Sütçü İmam’a (1871-1922) ait sanılarak Sahibini Arayan Madalya adlı filmde Sütçü İmam rolündeki Agâh Hün’ün (1918-1990) fotoğrafının yaygın şekilde kullanıldığına şahit oluyoruz.

Sütçü İmam’a ait sanılarak paylaşılan Agâh Hün’e ait fotoğraf şu şekilde:

 

agah hun sutcu imam
Agâh Hün

 

Söz konusu düşük çözünürlüklü görselin çeşitli uygulamalarla yenilenerek Sütçü İmam’a ait olduğu iddiasıyla paylaşılageldiği görülüyor:

 

agah hun fotograf
Sütçü İmamâ ait sanılan Agâh Hün’ün fotoğrafının dijital düzenlemeyle yenilenmiş hâli

 

Bahse konu karenin Milli mücadelenin timsali Sütçü İmam’ın bilinen tek fotoğrafı olduğu da ileri sürülmüştü.

 

Orhan Osmanoğlu:

“Millî kıyam’ın temsilcilerinden sütçü imamın bilinen tek fotoğrafı”

 

sutcu imamin bilinen tek fotografi

 

Türk Tarih Kurumu da Sütçü İmam için yayımlanan anma mesajında bu fotoğrafı kullanmış ve sosyal medyadan gelen tepkilerin ardından ilgili paylaşımı silmişti.

 

sutcu imam agah hun

 

Sahibini Arayan Madalya filmindeki rolü ile adeta Sütçü İmam ile özdeşleşen Agâh Hün’ün filmden bir karesi Sütçü İmam’a ait sanılır hâle gelmiş.

 

sahibini arayan madalya agah hun
Sahibini Arayan Madalya filmindeki Sütçü İmam rolündeki Agâh Hün

 

sahibini arayan madalya afis

 

Agâh Hün’ün Sütçü İmam’ı Sahibini Arayan Madalya adlı filmde canlandırdığı sahnelerin izlenmesi de bu durumu vuzuha kavuşturur.

 

 

Sütçü İmam’dan günümüze maalesef kalan bir fotoğraf ya da görsel bulunmuyor.

 

Sütçü İmam’ın asıl ismi İmam’dır. Aynı zamanda fahrî imamlık da yapan Sütçü İmam’a, süt satarak geçimini sağladığı için “Sütçü” lakabı verilmiştir. İmam ismini imamlık yaptığı için almamıştır.

Sütçü İmam’ı torunu Yaşar Türkkorur bu hususu şöyle aktarmıştı:

Sütçü İmam’ın asıl ismi İmam. Tabi o zamanlar daha Soyadı Kanunu yok. Kireççioğlu sülalesinden geldiği için ismi Kireççioğullarından İmam diye geçiyor. İsimler o zamanlar meslekleriyle birlikte söylenirdi. Süt sattığı için de Sütçü İmam olarak adlandırılıyor. İmamlığı da var. Kendisi güzel Kur’an okuyan, sesi güzel birisi. Maraş’ın Uzunoluk semtinde bir mescit var. Orada fahri imamlık yapıyor aynı zamanda.”

 

 

Bahse konu fotoğraf dışında, farklı mecralarda kullanılan Sütçü İmam resmi de tarif üzere çizilmiş bir görsel.

 

sutcu imam cizim

 

Muhterem Dilbirliği dedesi Sütçü İmam’a ait sanılan fotoğrafa şöyle değinmişti:

“Bu fotograf Dedem Sütçü İmam’a ait değildir. Rahmetli Yücel Çakmaklı’nın yönetmenliğini yaptığı “Sahibini Arayan Madalya” filminde Dedem Sütçü İmam’ı canlandıran usta sanatçı rahmetli Agah Hûn dur.

 

 

agah hun sutcu imam
Agâh Hün

 

 

Rahmetli Dedem Sütçü İmam’dan günümüze maalesef kalan bir fotoğraf ya da görsel yoktur. Bugün Sütçü İmam olarak paylaşılan görsel (aşağıdaki resim) oğlu Dedem Mehmet Türkkorur tarafından tarifle ressam bir subaya çizdirilmiştir. #Sütcüimam

Resim çizilip bittiğimde Dedem “Hah! Şimdi oldu. Bu benim babam” diyerek sevincini göstermişti.

 

 

sutcu imam cizim

 

 

Aşağıdaki fotoğrafta ise Sütçü İmam ve tek oğlu Mehmet Türkkorur ayrı ayrı resmedilmiş.

 

 

sutcu imam mehmet turkkorur

 

Oğlu Mehmet Türkkorur 12 Şubat 1999 günü Hak’ka vasıl olmuştur. Her ikisini de rahmetle anıyorum

Bu arada önemli bir hatırlatma:

Sütçü İmam (Uzunoluk) Olayı’ diye bilinen hadisenin olduğu 31 Ekim 1919 tarihi, Maraş Millî Mücadelesinde şanlı bir direnişin başladığı gündür.
Olayın bir diğer kahramanı oracıkta şehit olan Çakmakçı Sait dir.”

 

Sütçü İmam’ın torunu Yaşar Türkkorur da Sütçü İmam’ın bir fotoğrafının bulunmadığını, babası Mehmet Türkkorur’un tasvir anlatımı ile bir resminin çizdirildiğini söylemişti. Türkkorur’un ifadeleri şu şekildeydi:

“ Sütçü İmam hakkında bir görüntü veya resim yok o zamanların şartlarından dolayı fotoğraf çektirilmeye tevessül edilmemiş. Şu ana kadar bir fotoğrafı yok. 20 seneye yakın önce babam Ankara’ya gelmişti ve bir harp okulu öğrencisi geldi ben resim yapıyorum, bende dedim ki Sütçü İmamın resmi yok bize Sütçü İmam resmi yap dedim. Babam yanımızdaydı babam anlattı saçı şöyleydi burnu böyleydi gözü böyleydi çenesi böyleydi sakalı böyleydi. Çocuk bir hafta içerisinde resmi yaptı getirdi. Babama gösterdik oğlum bu sanki dedeni görmüş gibi yapmış dedi. O kadar benzetmiş ki orijinali bende. İnternette birkaç resim dolaşıyor ama orijinali benim yaptırdığım resim”

“Kimliğinde adı İmam. Mesleği de aynı zamanda fahri olarak imam. Aynı zamanda mesleğinin dışında sütçülük yapıyor. Eskiden insanları meslekleriyle isimlerini yan yana söylerlerdi. Sütçü imam da süt sattığı için ve ismi de imam olduğu için sütçü imam olarak tarihe geçmiş bir kişi. Soyadı kanunu çıktıktan sonra bize Kahramanmaraş Belediye Meclisi tarafından Türkkorur soyadı verilmiş. Sütçü İmam Türk namusunu burada silahıyla korudu diye yazan Uzunolukta bir abidesi var ondan esinlenerek Türkkorur soyadını vermişler bize. Ve soyadımız şu anda Türkkorur.”

 

31 Ekim 1919 günü hamamdan çıkan 3 Türk kadının peçelerini Fransız Ermeni lejyonerlerinin “Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek zorla açmaya çalışmasına (üzerinde silahı olmadan) müdahale eden Çakmakçı Sait’in işgalcilerin açtığı ateşle yaralanıp ölmesine şahit olan Sütçü İmam silahıyla ateş açıp bir Ermeni lejyon askerini öldürüp birini de yaraladı.

Sütçü İmam’ın Maraş’ta işgâle karşı direnişi tetikleyen ilk kurşun hadisesi şu şekilde özetlenmektedir:

“Fransız İşgal Kuvvetleri Komutanı Yüzbaşı Joly, Maraş’ın işgal kararını belirten beyannameyi Mutasarrıf Ata Efendi’ye getirdikten bir gün sonra Fransızlar şehre Şeyhadil Mezarlığı tarafından giriş yaptılar. Fransız İşgal Kuvvetleri komutanı  De-Fontzine komutasından Ermeni, Cezayir ve Fransız karışımı 2 bin kişilk bir lejyoner birliği şehre giriş yaptı. Sanki zafer kazanmış bir komutan edasında, Ermeni kadınları ve çocukları tarafından çiçeklerle ve şarkılarla karşılandı. “Yaşasın Kilikya Ermenistan’ı kahrolsun çekemeyenler.” Nümayişleri şehrin sokaklarında yankılanıyordu.

Türk halkı, Fransızların gelişinden cesaret alarak hakaretler eden Ermenileri, uzaktan sessizce izliyorlardı. Fransız Komutan şehre gelir gelmez hemen şehrin ileri gelenlerini ayağına çağırttırıp ağır hakaretler ederek tehditler savurmuştu. Halkın ileri gelenlerinden bazıları Elbistan’a çekilmişti. Fransız komutanın tavrı Türkleri rahatsız ederken Ermenileri pek memnun etmişti. Fransız komutandan destek alan Ermeniler, sokaklarda taşkınlıklara başladılar. Fransızların şehre gelişlerinin ertesi günü yani 31 Ekim 1919 Cuma günü gruplar halinde sokaklara dağılmış olan sarhoş Ermeni lejyonerleri yolda rastladıkları halka genç yaşlı demeden, kadın erkek ayrımı yapmaksızın hakaretler etmeye başladılar.

Kayabaşı’nda ve Çocuk Bahçesi mevkiinde geçen bir grup Fransız askeri kıyafeti giymiş Ermeni lejyoneri, esnafa hakaretler savurarak Uzunoluk Caddesi’ne saptılar. Bu sırada Uzunoluk Hamamı’ndan çıkmakta olan kadınları gördüler. Fransız askeri kıyafeti giymiş Ermeni lejyonerler, hemen bu kadınlara saldırdılar. “Artık burası Türklerin değildir. Fransız memleketinde peçe ile gezilmez.” diyerek kadınların peçelerine el uzattılar. Kadınların, “Namusumuz elden gidiyor, yok mu bir Muhammed ümmeti!” haykırışı karşısında az ileride Kel Hacı’nın kahvehanesinin önünde bulunan Türk gençlerinin dikkatini çekti. Eski bir jandarma eri olan ve savaş bittikten sonra memleketine dönmüş olan Çakmakçı Sait adındaki bir genç adam, gördüğü manzara karşında hemen yerinden fırladı. Müslüman kadınları Fransız askeri kıyafeti giymiş sarhoş Ermeni lejyonerlerin elinden almak istedi. Çakmakçı Sait’in üzerilerine geldiğini gören işgal askerleri, onu vurarak şehit ettiler.  Gaffar Kabuloğlu Osman adındaki bir başka Maraşlıyı da yaraladılar.

İşgalcilerin kadınlara saldırdığını ve hemen ardından onları korumak için harekete geçen Çakmakçı Sait’i şehit ettiklerini  az ötedeki dükkânından gören Sütçü İmam, hemen harekete geçti. Çekmecesinde sakladığı Karadağ marka tabancasını alıp  olay yerine ulaştı. Bir an bile tereddüt göstermeden tabancasını çekip düşman askerlerine ateş etti. Sütçü İmam, Fransız üniforması giymiş olan askerlere peş peşe sıktığı kurşunların Anadolu’daki milli direnişin ilk kıvılcımı olacağını bilmiyordu. Fransız askerinden birisini vurup öldüren bir diğerini de yaralayan Sütçü İmam, kadınları düşman tecavüzünden kurtardığı gibi Çakmakçı Sait’in de intikamını aldı.

Sütçü İmam’ın kurşunuyla yaralanan Fransız askeri , kışlada yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve öldü. Fransızlar ve Ermeniler, bu olaydan sonra Sütçü İmam’ı aramaya başladılar. Türklere saldırmaya başladılar, Sütçü İmam’ın yakını olan Tiyeklioğlu Kadir’i yakalayıp işkence ile katlettiler.

Olaydan sonra etraftaki esnafın ve ahalinin yönlendirmesiyle şehri terk eden Sütçü İmam Bertiz’e Beyazıtlı Muharrem Bey’in yanına gitti. Sonraki günlerde de Sütçü İmam, Bertiz çetesine dâhil olup Maraş’ın kurtuluşu için savaşmaya devam etti.

Sütçü İmam’ın Uzunoluk Hamamı önünde Fransız işgal kuvvetlerine sıktığı ilk kurşun, Maraş Milli Mücadelesi’nin başladığını gösterdi. Fransızlar, Türklerin kolay pes etmeyeceklerini anladılar. Sütçü İmam Olayı, Anadolu’da İstiklal Mücadelesi verilmesi için mücadele eden Mustafa Kemal Paşa ve Temsil heyetini cesaretlendiren örnek bir olay oldu. Anadolu’daki kurtuluş mücadelesinin ilk kıvılcımı olan bu olaydaki kahramanlığı ile Sütçü İmam’ın adı tarihe altın sayfalarına yazıldı.”

 

31 Ekim 1919 günü Kahramanmaraş’ta düşmana ilk kurşunu atıp Kahramanmaraş’taki kurtuluş hareketini başlatan Sütçü İmam’a Maraş’ın kurtuluşundan sonra belediyede odacılık görevi, ardından da bir kalede topçuluk görevi verildi.

Belediye’ye personel olarak alınıp kaledeki topun idaresi kendisine verilen Sütçü İmam, Abdülmecit Efendi’nin halife olması nedeniyle kaleden yapılan top atışı sırasında barutun ateş alması neticesinde ağır şekilde yaralanmasının ardından hastaneye kaldırıldığı ve 25 Kasım 1922 tarihinde vefat etti.

Torunu Türkkorur, Sütçü İmam’ın ilk kurşunu atışını ve vefatını şu sözlerle anlatmıştı:

“Bizim Türk hanımlarımızdan 3 tanesi hamamdan çıkmış. Fransız askerleri de kışlalarına dönüyormuş. Orada kadınlarımızı çarşaflı görünce kadınlarımıza ‘Artık burası Fransız müstemlekesidir. Çarşafla gezemezsiniz’ demişler. Kadınlardan peçelerini açmalarını istemişler. Kadınlarımız buna tepki göstermiş. Orada kahvede oturan vatandaşlar tepki göstererek ‘Yapmayın, etmeyin’ demiş. İlk olarak kahveden çıkan Çakmakçı Sait adındaki delikanlımız öne atılıyor ve Fransız askerleri tarafından vuruluyor, ilk şehidimiz oluyor. Uzunoluk Hamamı’nın karşısında da Sütçü İmam’ın dükkanı var. Sütçü İmam, olayı görünce silahını çıkararak, 3 Fransız askerine ateş ediyor. Tabi o zamanlar 40 yaşlarında falan. Askerlerden birini vuruyor, birini yaralıyor, diğeri de kışlaya kaçıyor. Milli mücadelemizin ilk kurşunu atılmış oluyor.”

“Maraş’ın kurtuluşu sonrasında Sütçü İmam’a belediyede bir işi olsun diye odacılık görevi veriliyor. Daha sonra da bir kaledeki topçuluk görevini veriyorlar. Askerde falan topçuluk görevi yapmış olacak ki bu görevi veriyorlar. Son Osmanlı Padişahımızın tahta çıkışı sırasında 101 pare top atışı yapılıyor. Top aracı çok ısındığı için sanıyorum 21. ya da 22. top atışı sırasında ateş alıyor. Toptan bir parça alnına saplanıyor. Hemen hastaneye kaldırılıyor. 2 gün falan yaşıyor ve ondan sonra rahmetli oluyor. Babamızın, annemizin ve bizim büyüdüğümüz bir evi var. Babamla halam evi paylaşarak, yeni bir ev yapıyorlar. Evimiz hala orada duruyor, kız kardeşim kalıyor.”

 

sutcu imam kimdir

 

İLAVE: “Her kim ki Mustafa Kemal Paşa ve Kuvâ-yi Milliye aleyhine fetva verip düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kafir kanı akar!” sözünün sosyal medya platformlarında Sütçü İmam’a atfedilerek paylaşıldığı görülüyor.

 

bilinki-onlarin-damarlarinda-kafir-kani-akar her-kim-ki-mustafa-kemal-ve-kuvayi-milliye

Her kim ki Mustafa Kemal Paşa ve Kuvâ-yi Milliye aleyhine fetva verip düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kafir kanı akar!” sözünün 2016 yılı öncesinde izine rastlanamadığı görülmekte olup, bir anda herhangi bir kaynağa dayanmadan dolaşıma girdiği anlaşılıyor.

 

 

Yorumunuzu yazınız...