“Sonsuz Bir Karanlığın İçinden Doğdum, Işığı Gördüm, Korktum, Ağladım” Şeklinde Başlayan Sözlerin Mevlana’ya Ait Olduğu İddiası Asılsız
“Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.” satırıyla başlayan özlü aforizmalı metin Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye değil, Can Dündar’a aittir. Bahsi geçen satırlar, Can Dündar’in Milliyet Gazetesinde 16 Haziran 2008 tarihinde yayınlanan “Hayattan ne öğrendim” başlıklı köşe yazısındandır.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye ait sanılan aforizmalara ait bir diğer incelememizde bugünkü konumuz “Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum, ışığı gördüm, korktum, ağladım” satırıyla başlayan aforizmalar zinciri.
Mevlânâ’ya ait sanılan bahsi geçen metin şu şekilde:
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi… Ağladım.
Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla… Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…
İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu… Sonra da her insanın içinde, iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim. Sonra güvenmeyi… Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
İnsan tenini öğrendim. Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu… Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini. Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra… Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…
Gitmeyi öğrendim. Sonra dayanamayıp dönmeyi… Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta… Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım. Sonra da asil yürüyüşün, kalabalıklara karşı olması gerektiğini kavradım.
Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde… Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün… Ve gerçeğin acı olduğunu… Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Sosyal medya ve çeşitli internet sitelerindeki iddianın aksine bu özlü sözler Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye değildir. Mevlana’ya ait herhangi bir eserde bu söz yer almamaktadır. Mesnevî-i Şerif’te bu sözler geçmemektedir (Mesnevi 1. cilt, 2. cilt, 3. cilt, 4. cilt, 5. cilt, 6. cilt).
Bu satırların kaynağı Mevlânâ değil, Can Dündar’dır. Anılı metin, Can Dündar’ın Milliyet Gazetesi’nde 16 Haziran 2008 tarihinde yayınlanan “Hayattan ne öğrendim” başlıklı yazısının birebir aynısından başka bir şey değil.
“Sonsuz Bir Karanlığın İçinden Doğdum, Işığı Gördüm, Korktum, Ağladım“la Başlayan Sözlerin Mevlana’ya Ait Olduğunu İddia Eden Yazarlar
Köşe yazarları Mevlana aforizmaları derlemelerinde yahut alıntılarında bu hataya düşmekten geri kalmamışlar.
Mevlânâ’nın sözü sanarak alıntı yaptıkları metnin dönemin Milliyet Gazetesi yazarı Can Dündar’a ait olduğunun farkında olmayarak ibretlik bir hataya düşen köşe yazarlarından tespit edebildiklerimiz şöyle:
- Sabah Gazetesi’nde 1 Mart 2010 tarihinde yayınlanan “Mevlana’dan” başlıklı köşe yazısıyla Nazlı Ilıcak (Feride Çavuşoğlu Nazlı Ilıcak’ı fena oyuna getirmiş ve Nazlı Ilıcak sanal alemde bu hataya ilk düzen yazarlardan olmuştu)
Diğer yazarlar da şu şekilde:
- Hürriyet Gazetesindeki “Arkadaş! Bir köşeye çekil ve sakince bu ışığı oku” başlıklı 31 Aralık 2016 tarihli yazısıyla Fatih Çekirge
- Vatan Gazetesindeki “Karanlıkta doğdum; ışıkta ağladım…” başlıklı 8 Eylül 2015 tarihli yazısıyla Reha Muhtar
- Yeni Asır Gazetesindeki “Her Kürt PKK’lı Değil Her PKK’lı Kürt Değildir” başlıklı 10 Eylül 2015 tarihli yazısıyla Şebnem Bursalı
- Haksozhaber.net’teki “Bir Daha Ölmemek İçin Ölmek” başlıklı 2 Ocak 2010 tarihli yazısıyla Sümeyye Demir
- Yeni Şafak Gazetesindeki “Hayat sadece gülmek değildir, gülerken düşünmek de var” başlıklı 19 Mayıs 2012 tarihli yazısıyla Osman Tanburacı
- Bursa Hayat’taki “Öğrendim” başlıklı 8 Mayıs 2016 tarihli yazısı ve Risale Haber’deki “Ben ruhumla severim!” başlıklı 14 Ocak 2013 tarihli yazısıyla Recai Albay
- Yeniadana.net’teki “Ayraç” başlıklı 25 Ocak 2018 tarihli yazısıyla Mahmut Teberik
- Yeniadana.net’teki “Anladım ki bir kez daha” başlıklı 16 Ocak 2017 tarihli yazısıyla Zeynep Kural
- Yozgat Gazetesindeki “Hayattan Ne Öğrendim (Hz. Mevlana)” başlıklı yazısıyla Fevzi Öztürk
- Haber32.com.tr’deki “Ruhla Sevmek…” başlıklı 26 Aralık 2009 tarihli yazısıyla Fikret Yurtaslan
- Zafer Gazetesindeki “Hz. Mevla’nın Şiiri” başlıklı 16 Ekim 2018 tarihli yazısıyla M. Turhan İmamoğlu
- Tarakliajans.com’daki “Ben Dostlarımı Ruhumla Severim…” başlıklı 11 Ocak 2017 tarihli yazısıyla Mustafa İşcan
- İl Gazetesindeki “Yetki Sizsiniz” başlıklı 15 Mart 2012 tarihli yazısıyla İdris Kılınçkaya
- Edirneyenigun.com’daki “Öğrendim” başlıklı 12 Aralık 2017 tarihli yazısıyla Ertan Çekiç
- Darendehaber.com’daki “Ömür dedikleri bir rüya” başlıklı 7 Mayıs 2011 tarihli yazısıyla Cemil Gülseren
- Ozgurkocaeli.com.tr’deki “Hayattan Ne Öğrendim” başlıklı 11 Ocak 2015 tarihli yazısıyla İbrahim Elgin
- Elazighaber.com’daki “Hayat…” başlıklı 30 Mayıs 2013 tarihli yazısıyla Vedat Demirbağ
- İleri Gazetesindeki “Mevlana’yı anlamak” başlıklı 12 Aralık 2013 tarihli yazısıyla Seda Erkılıç
- Turkiyeturizm.com’daki “Ben dostlarımı ruhumla severim” başlıklı 25 Aralık 2011 tarihli yazısıyla Özkan Altıntaş
- Bursa Hakimiyet’teki “Mevlâna ve 740 yıl” başlıklı 17 Aralık 2013 tarihli yazısıyla Murat Kuter
- Star Kıbrıs’taki “Mevlana’nın şiirinde hem kendimi, hem kendimden hem de kendime göre çok şey buldum… Siz de bulacaksınız” başlıklı 24 Ekim 2010 tarihli yazısıyla Abdullah Azizoğlu
- Gastepress.com’daki “Yeniden Merhaba” başlıklı 16 Ağustos 2018 tarihli yazısıyla Yusuf Ağaşe
Referans Gazetesindeki “Haydan geldim, Hu’ ya giderim!” başlıklı 13 Nisan 2018 yazısında Bülent Bilir, İskenderun Gazetesindeki “Yaşamdan Öğrendiklerim…” başlıklı 10 Ocak 2015 tarihli yazısında Öcal Çulcuoğlu ve Manşet Haber’deki “Hayatta Neler Öğrendim” başlıklı 26 Nisan 2015 tarihli yazısında ise Buket Berkok, Can Dündar’a ait metni kaynak göstermeden kullanarak intihal yapmışlar.
2 Yorumlar
Sufinin yolu kitabinda bu yazi geciyor. Acaba can dundarda burdan alinti yapmis olmasin. Iyice arastirilmasi gerekiyor.
Sufi’nin Yolu adlı kitabın çıkış tarihi Can Dündar’ın 2008 yılındaki yazısından sonraya tekabul ediyor.