7 Mayıs 2023 günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Ekrem İmamoğlu Erzurum’da yaptığı mitingde, otobüs üzerinde konuştuğu sırada bir grubun taşlı saldırısına uğradı.
Erzurum’daki taşlı saldırı da 2. Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri İsmet İnönü’nün 30 Nisan 1959 tarihli Uşak ziyaretinde ve akabinde İstanbul Topkapı’da maruz kaldığı saldırıları akla getirdi.
Bu süreçte, Erzurum’da mitinge yapılan taşlı saldırının olayın mağduru tarafından organize edilen bir mizansen olduğu, 1959 Uşak saldırısının da bir “tiyatro” olduğu ileri sürülerek iddia edildi.
Bu iddiayı içeren aktarım şu paylaşımla örneklenebilir:
Erem Şentürk: “Kendini taşlatma tiyatrosunu İsmet İnönü Uşak’ta sergilemişti. İbretlik algı yönetimi olarak anlatılır. Ama bugün aynısını bir daha yaparsanız bunun adlı başka bir şey olur artık. O halde gerçek gündemimize dönüp BBC’nin bile hayranlıkla baktığı Büyüleyici İstanbul Mitinginde milletin verdiği mesaja saygı duyulması gerekir. Yaramaz çocuklara “misafirler gidecek ve biz baş başa kalacağız” denildiği gibi; “bak o Alman büyükelçisi gidecek başabaşa kalacağız””
Türk siyasi tarihinin en çarpıcı linç girişimlerinden biri olan, 1950 yılındaki seçimlerle iktidara gelen Demokrat Parti (DP) için işlerin pek de iyi gitmediği 1959 yılında, 27 Mayıs 1960 darbesinin 1 yıl öncesinde Uşak’ta meydana gelen bu saldırının bir “tiyatro” olduğu doğru değil. Dönemin kolluk soruşturmaları ve ifadeleri, 1959 yılındaki saldırıların örgütlü şekilde Demokrat Parti taraftarlarınca gerçekleştirildiğini ortaya koyuyor.
1959 yılı Nisan ayında planlanan Ege gezisi kapsamında İsmet İnönü İnönü ve CHP’li 46 milletvekili, daha Ankara’dan yola çıkmadan DP’lilerin saldırısına uğradı.
İsmet İnönü ve beraberindeki heyet 29 Nisan 1959 günü öğleden sonra trenle Ankara’dan hareket etti.
Eskişehir’de tren istasyonunda konuşması engellenmeye çalışıldı. Eskişehir’de halka hitap etmek istediği sırada iş makinelerinin düdüklerini çalınmak suretiyle sesi bastırılmaya çalışılan İnönü’nün treni ile kalabalık arasındaki hatta, bir yük katarı sokularak halk ile temas kurması engellendi.
30 Nisan 1959 tarihinde Uşak’a ulaşan İsmet İnönü’nün tren İstasyonundan şehir merkezine doğru hareket eden aracına, Demokrat Partililer tarafından bardak fırlatıldı. Bardak, Akis Dergisi muhabirlerinden Hamdi Avcıoğlu’nun kafasına isabet ederek küçük bir yara açtı (Akis. 7 Mayıs 1959).
Dönemin Millet Partisi Uşak İl Başkanı Dr. Alaaddin Ergönenç, İsmet İnönü’ye bardak atılması ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı (Mehmet Karayaman (2010). “İsmet İnönü’nün Uşak’ta Taşlanması Olayının Sebep ve Sonuçları”. Tarih Okulu Eylül-Aralık 2010 Sayı VIII, 19-49):
“İnönü gelmeden bir gün önce İl Nafıa Müdürü bütün kamyonlarını köylere göndererek, köylerdeki Demokrat Partilileri Uşak’a taşımış, onları İstanbul Sinemasında toplamıştı. Burada, köylerden gelenlere yiyecek ve içki veriliyordu. Olayların çıkacağı bir gün öncesinden belli idi. İnönü, İstasyondan üstü açık bir araca binerek şehre geldi. O zaman Demokrat Parti binası şimdiki İsmet Paşa Caddesi üzerinde bulunan Garanti Bankasının bitişiğindeki köşedeydi. İki katlı ahşap bir bina idi. İnönü geçerken Demokratlar binanın balkonuna çıkarak, İnönü’yü protesto ettiler. Bu sırada bir çay bardağı fırlatıldı. Kimin fırlattığını göremedik, ama hem Hulusi Karakaya hem de Eşref Öğün bardağı kendisinin attığını söyledi. 27 Mayıs’tan sonra Uşak olayları ile ilgili yargılama yapılırken bu kez de ben atmadım diye ikisi de olayı inkâr etti.”
İnönü’nün Millî Mücadele sırasında Türk orduları tarafından karargâh olarak kullanılan evi ziyaret etmesi engellenmeye çalışıldı.
Ziyaretin engellenmesini isteyen Uşak Valisi İlhan Engin’in talebine Uşak Emniyet Müdürü Adnan Çakmak’ın böyle bir görevi yerine getiremeyeceğini, bunun kanunsuz olduğunu, kendisini şimdiden işinden affedebileceğini bildirdiği aktarılmaktadır (Demokrat İzmir, 1 Mayıs 1959).
Yine Uşak Valisi İlhan Engin’in, emirlerinin dinlenilmemesine sinirlenip İsmet İnönü’yü vurma emrini verdiği ileri sürülmüştü. Uşak olayları nedeniyle açılan mahkemelerde, kendisine bu konuda sorular yöneltilen Uşak Valisi İlhan Engin, böyle bir emir vermediğini belirtse de, C.H.P. Uşak Milletvekili Ali Rıza Akbıyıkoğlu, Manisa’da yayınlanan Işık Gazetesi sahibi Kemal Besen, Doğuş Gazetesi sahibi Ömer Özkaya mezkûr emrin verilmesine şahitliklerini beyan etmişti.
İçişleri Bakanı Namık Gedik’in TBMM’deki Uşak’taki saldırının ele alındığı oturumda okuduğu hadise ile tahkikat raporunda Vali İlhan Engin’in “icab ederse silah kullanılabileceğini” söylediği şöyle aktarılmış:
“Vali îlhan Engin’in, İsmet İnönü’nün Uşak’a geldiği gün şoförü vasıtasiyle İsmet İnönü’nü vurdurmak istediği yolundaki iddia varit görülmemektedir. Yine vali İlhan Engin’in, zabıta âmirlerine kanunun tatbiki sırasında icab ederse silâh kullanabilirsiniz, suretinde konuşmadığı, icabında silâh kullanın tarzında konuştuğu anlaşılmıştır. Bu tarzı konuşma, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri hakkındaki 6761 sayılı Kanunun 13 ncü maddesini istihdaıf ettiği tabiîdir. Fakat üç zabıta âmirinin mahkemede beyanları – Bunlar müddeiumumilikten alınmıştır. – İltifata şayan görülmemektedir. Zira yukarda bu raporun tahlil ve netice kısmında işaret edildiği veçhile bu mavakaa uymadığı gibi mantıkan da asla uygun değildir. Bu itibarla, valinin şahsı hakkında, vur emri verdiği tesbit edilememiştir. Şu hale göre, vali hakkında tahkikat açılmasına lüzum olmadığı neticesine varılmıştır. Keyfiyet saygı ile arz olunur”
Uşak Emniyet Müdürü Adnan Çakmak ise Uşak’taki saldırı hakkında yapılan yargılamada şu bilgiyi sunmuş (Alev Çoşkun (1959). Neşir Yasağının Kalkmasından Sonra Uşak Olaylarının İçyüzü. Sıralar Matbaası):
“O gün akşamüzeri İnönü’nün 37 sene evvel Yunan Başkumandanının teslim alınan kılıcını Türk Başkumandanına teslim ettiği o zamanki karargâhı olan evi ziyaret edeceği haberini aldım. Valiye ulaştırdım. Vali gitmesine müsaade etmedi. Bana ve Vilayet Jandarma Komutanı Abbas Yavuzdemir’e bu husustaki emri tebliğ etmemizi bildirdi. Ben Jandarma Kumandanı Yarbay Abbas ile Mebus Rıza Salıcı’nın evine gittim. Orada misafir bulunan mebuslardan Turhan Feyzioğlu, Turan Güneş ve Kemal Satır’a keyfiyeti bildirdik. Onlar cevaben, “Vatandaşa anayasanın tanıdığı hakkı vilayet emri kaldıramaz. Kapalı bir otomobille gidecek”, dediler. Biz, emri tekrar hatırlattık. Bunun üzerine üç mebus, o halde biz de gider Vali ile görüşürüz, dediler. Biraz sonra Vali ile beraber dönüp geldiler. İnönü’nün misafir kaldığı evin karşısında bulunan postahanenin önünde Vali, mebuslarla münakaşa ediyor, jandarma komutanıyla bana da, “İnönü’yü bırakmayacaksınız; icap ederse vuracaksınız”, diye emir verdi.”
1 Mayıs 1959 günü, Uşak’ta ayrılmak için tren istasyonuna gelen İsmet İnönü’ye taş atıldı. Atılan taşlardan biri İnönü’nün başına isabet etti. Başından yaralanan İnönü sendeledi ve yere düştü. Daha sonra İnönü’nün kalabalığı yarıp bindiği tren vagonu da taşlandı (Cem Eroğlu (1970). Demokrat Parti (Tarihi ve İdeolojisi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fak. Ankara. Sf: 166-167).
Muhalefet lideri İnönü, Uşak’ın ardından ziyaret ettiği Manisa’da 1 Mayıs 1959 günü şu açıklamayı yaptı:
“Uşak’ta koruma altında istasyonda toplanan saldırganlar, beni öldürmek için girişimde bulunmuşlardır. Partimizi kötüleyerek haçlı seferleri suçlamasıyla partimizin karınca gibi ezilmek istenmesi gece sabaha kadar Ankara’da düzenlenmiş, Uşak’ta uygulamaya konulmuştur… Kanun yolundan çıkmış olanlar, haklarını korumak kararında olan özgür yurttaşlar karşısında kesinlikle yenileceklerdir. Yurttaşlarımıza hizmet uğrunda seve seve ölmeyi, yaşamımızın yüksek onurlu, son ödülü saymaktayız. Hükümet önlem alıyor, sizlerin benimle buluşmasına engel olmak istiyor. Telaş içindedirler; çünkü iktidara geliyoruz.”
İnönü’nün İzmir’in Karşıyaka ilçesindeki Ses Sineması’nda düzenlenen İlçe Kongresi’ne katılmasını engellemek için tüm sinema salonları Demokrat Parti iktidarının talimatıyla Valilikçe kapatıldı.
Geziye katılan 11 gazeteci (Mazhar Kunt (Cumhuriyet), Şemsi Kuseyri (Yeni Sabah), Hamdi Avcıoğlu (Akis), Orhan Birgit (Kim), Nedret Selçuker (Milliyet), Doğan KAsaroğlu (Ulus), Güngör Yerdeş (Akşam), Bekir Çiftçi (Dünya), Hilmi Yavuz (Vatan), Abbas Goralı (Akşam), Hüseyin Baradan (Demokrat İzmir), Yalçın Kılan (Vatan), Ömer Özkaya (Manisa Doğuş)) karşılaştıkları saldırılara değinen ortak bir bildiri hazırlayarak yayımladı (Demokrat İzmir, 2 Mayıs 1959).
İstanbul’a dönüşünde ise İsmet İnönü’nün Topkapı’da arabasının önü kesilip saldırıya uğradı.
İzmir’den sonra uçakla İstanbul’a 4 Mayıs 1959 günü dönen İsmet İnönü’nün aracı havalimanından hareket ettikten sonra Topkapı’ya geldiğinde İstanbul Trafik Müdürü Celal Kosova tarafından durduruldu. Daha sonra Demokrat Partili şahıslar, İnönü’nün arabasına taş ve sopalarla saldırdılar. Yetersiz olan güvenlik kuvvetleri bu durum karşısında aciz kalırken, Binbaşı Kenan Bayraktar’ın emriyle askerlerin olaya müdahale etmesiyle arabasının önünü açılan İsmet İnönü saldırıdan kurtuldu.
Demokrat Parti iktidarı, 4 Mayıs 1959 günü İstanbul Topkapı’da gerçekleşen saldırıya ilişkin haberlere yayın yasağı getirdi.
Bu hadisenin ardından 5 Mayıs 1959 günü düzenlediği basın toplantısında İsmet İnönü, Demokrat Parti hükûmetinden beklentilerini “Güvenlik içinde yaşamak hakkı istiyoruz. Devlet kuvvetleri tarafından eşit gözle korunmak hakkı istiyoruz. Memlekette idarelerin gelip gitmesini, yalnız ve ancak eşit haklar ve dürüst uygulama ile seçim güvenliğinden bekliyoruz. Bütün mücadelemizi ve arzularımızı bu basit esaslar içinde özetlemek mümkündür. ” sözleriyle ifade etmişti.
2 Aralık 1959 tarihinde TBMM’de Uşak hadiselerinin ele alındığı oturumunda istifası istenen İçişleri Bakanı Namık Gedik kendisini savunurken şu ifadeleri kullandı:
“Taarruz edenlerin müdafaada kalanlardan aldıkları yaralardan şikâyet etmeye hiçbir zaman hakları yoktur. Rüzgâr ekenin fırtına biçeceğini evvelden düşünmesi icap eder. Adına büyük taarruz dedikleri ve böylece umumi efkâra ilan ettikleri bu kanun dışı hareket, ikinci bir kanun dışı hareketle cezalandırılmış”.
27 Mayıs 1960 darbesinin ardından 2 Aralık 1960-17 Nisan 1961 tarihleri arasında Yassıada’da görülen davalarda, aralarında Celal Bayar, Adnan Menderes, bakanlar ve milletvekillerinin de olduğu 60 sanığın İsmet İnönü’ye suikast düzenlemek amacıyla halkı kışkırttıkları gerekçesiyle yargılandığı davada 43 sanık beraat ederken, 17 sanık hapse mahkûm edilmişti.
İnönü Vakfı internet sitesinde Uşak’ta 1959 yılında meydana gelen hadiseyi şöyle özetlemiş:
“Demokrat Parti baskısının iyice arttığı 1959’un Nisan ayında CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Batı Anadolu illerini kapsayan bir geziye çıktı. CHP’liler geziye “Büyük Taarruz” adını vermişlerdi. İnönü, Yunan Generali Trikupis’i esir aldığı Uşak’ı “Büyük Taarruz”un ilk durağı olarak seçmişti.
Ankara’dan 29 Nisan 1959’da hareket eden İsmet İnönü, 30 Nisan’da Uşak’a ulaştı. Ancak tren istasyonundan şehir merkezine doğru hareket eden İsmet İnönü’nün içinde bulunduğu araca, DP’liler tarafından bir bardak fırlatıldı. İnönü’nün, Milli Mücadele sırasında Türk orduları tarafından karargâh olarak kullanılan evi ziyaret etmesi engellenmeye çalışıldı; hatta Uşak Valisi tarafından İsmet İnönü için vur emri verildiği iddia edildi. 1 Mayıs 1959 günü, Uşak’tan ayrılmak için tren istasyonuna gelen İsmet İnönü’ye atılan taşlardan biri de başına isabet etti ve yaralanmasına neden oldu.”
Gürman Timurhan, tiyatro olarak nitelenen 1959 Uşak saldırısı hakkındaki hakikatleri şöyle listelemiş:
Tiyatro dediği 1959 Uşak Saldırısı
📌 Geziden bikaç gün önce Manisa Milletvekili Muzaffer Kurbanoğlu başkanlığında 15 DP milletvekili Uşak’a gelerek DP’ye çok yakın olduğu bilinen Vali ile görüşüyor.
📌 İsmet İnönü’nün treni Uşak’a geldiğinde hoparlörlerle “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu” hatırlatılıyor.
📌 Köylerden şehre Bayındırlık Bakanlığı’na ait kamyonlarla insan taşınıyor.
📌 İnönü’nün bindiği üstü açık araç DP il binasının önünden geçerken İlçe Başkanı Eşref Öğün çay bardağı fırlatıyor, gazeteci Hamdi Avcıoğlu alnından yaralanıyor.
📌 Atatürk’ün kaldığı ve Yunan komutanı General Trikupis’le görüştüğü eve ziyaret planlanıyor. Uşak Emniyet Müdürü Adnan Çakmak ve Jandarma Alay Komutanı Abbas Yavuzdemir, validen aldıkları emir üzerine gidip ziyaretten vazgeçilmesini istiyorlar.
📌30 Nisan’ı 1 Mayıs’a bağlayan gece İnönü’nün misafir kaldığı evin mahzeninde sabaha karşı yangın çıkıyor ve hemen söndürülüyor.
📌 İnönü ve yanındakiler tren istasyonuna doğru yola çıkıyor. Aracın önü kesiliyor.
📌 Burada taşlı saldırı başlıyor. İnönü’nün kafasına bir taş isabet ediyor. İnönü ve çevresindekiler trene binince bindikleri vagon da taşlanıyor.
📌 CHP ilçe başkanı Muzaffer Mert iki uyluğundan bıçaklanıyor.
📌 Olaylar nedeniyle açılan davada, Uşak Emniyet Müdürlüğünden Başkomiser Şükrü Berk DP il yetkililerinin kalabalığı “Ne duruyorsunuz, yürüsenize!” diye kışkırttıklarını anlatıyor.
📌 Emniyet Müdürü A. Çakmak Valinin kendisine “İnönü’yü bırakmayacaksınız; icap ederse vuracaksınız” diye emir verdiğini söylüyor.
📌 Vali İlhan Engin de “Bana emir veren Bakan Namık Gedik idi; şimdi nasıl ispat ederim” diye açıklama yapıyor.
Tiyatro dediği bu. Bunlar gerçekten patolojik yalancı. Bu zihniyetin yapamayacağı bir şey, söyleyemeyeceği bir söz yok. Bunları iyi tanıyın. Biz 14 Mayıs’ta bunlardan kurtulacağız.