“Kenar-ı Dicle’de Bir Kurt Aşırsa Koyunu, Gelir de Adl-i İlahi Sorar Ömer’den Onu” Vecizesi Hz. Ömer Tarafından Söylenmemiştir
Hz. Ömer’e ait olduğu iddiasıyla paylaşılan “Kenar-ı Diclede bir kurt kapsa koyunu, Gelir de adl-i ilâhi Ömer’den sorar onu!” şeklinde ifade edilen vecize Mehmet Akif Ersoy’a aittir. Hz. Ömer’in bu sözleri söylediğine dair tarihi bir vesika bulunmamaktadır. Mehmet Akif Ersoy, Safahat’ındaki “Koca Karı ile Ömer” şiirinde bu dizelere yer vermiştir.
Adalete ve devlet adamlığının hassas yükümlülüklerine vurgu yapmak isteyen siyasilerce ve köşe kadılarınca kullanılan bir vecize: “Kenar-ı Dicle’de Bir Kurt Aşırsa Koyunu, Gelir de Adl-i İlahi Sorar Ömer’den Onu”
Genel kanının aksine bu söz, Hz. Ömer’e ait değildir. “Kenar-ı Diclede bir kurt kapsa koyunu, Gelir de adl-i ilâhi Ömer’den sorar onu!” şeklinde de ifade edilen dizeye Mehmet Akif Ersoy, Safahat’ındaki “Koca Karı ile Ömer” şiirinde yer vermiştir.
“Koca Karı İle Ömer” adlı şiirinde bahsi geçen dizelerin yer aldığı bölüm şöyledir:
Halîfe önde, bitik, suçlu, münfa’il , nâdim;
Ben arkasında, perîşan, çadırdan ayrıldık.
Sabaha karşı biraz başlamıştı aydınlık.
Köyün köpekleri ejder misâli saldırıyor,
Bırakmıyor bizi yoldan, fakat kim aldırıyor?
Medîne’nin dalarak münhanî sokaklarına;
Dönüp dönüp hele geldik zahîre anbarına.
Halîfe girdi açıp, ben de girdim emriyle.
Arandı her yeri, bir mum yakıp ale’l-acele.
– Şu tek çuval unu gördün ya! Haydi yükle bana;
Bu testi yağ doludur, elverir o yük de sana.
Çuval Halîfe’de, yağ bende, çıktık anbardan;
Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
Mesâfe, baktım, uzun; yük yaman; Ömer yaralı;
Dedim ki:
– Ben götüreydim… Verir misin çuvalı?
– Hayır, yorulsa değil, ölse yardım etme sakın:
Vebâli kendine âiddir İbni Hattâb’ın.
Kadın ne söyledi, Abbâs, işitmedin mi demin?
Yarın, huzûr-i İlâhî’de, kimseler, Ömer’in
Şerîk-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile;
Evet, hilâfeti yüklenmeyeydi vaktiyle.
Kenâr-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu,
Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer’den onu!
Bir ihtiyar karı bî-kes kalır, Ömer mes’ul!
Yetîmi, girye-i hüsrân alır, Ömer mes’ul!
Bir âşiyân-ı sefâlet bakılmayıp göçse:
Ömer kalır yine altında, hiç değil kimse!
Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:
O damla bir koca girdâb olur boğar Ömer’i!
Ömer duyulmada her kalbin inkisârından;
Ömer koğulmada her mâtemin civârından!
Ömer halîfe iken başka kim çıkar mes’ul?
Ömer ne yapsın; İlâhî, beşer zalûm ü cehûl !
Ömer’den isteniyor beklenen Muhammed’den…
Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen?
Zaten, Hz. Ömer’in, günümüz Türkçesiyle aruz vezninde böyle bir beyiti ortaya koyduğunu iddia etmek abesle iştigaldir. Halifeliği döneminde uyguladığı adaleti ile bilinen Hz. Ömer “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” ifadesini birebir kullanmış mıdır bilinmez; ancak, Hz. Ömer’i bu sözlerle konuşturan Mehmet Akif’in bizzat kendisidir.
Hz. Ömer’in yöneticiliğinin sorumluluğunun ciddiyetini vurgulayan bir menkıbe bazı kitaplarda şu şekilde aktarılmaktadır (Anlatının sahihliği tarafımızca teyit edilememiştir):
Hz. Ali anlatıyor: "Bir gün Ömer'i, binekli olarak ve telaş içinde, hızlı hızlı giderken gördüm; "Ya emire'l-müminin nereye gidiyorsun?" diye sordum. "Devlete ait develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum" diye cevap verdi. O zaman ben: "İnan ki, senden sonra bu milleti idare edecek olanlara ağır bir yük bırakıyorsun! Herkes senin yaptığını yapamaz!" dedim. Bunun üzerine şöyle konuştu: "Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamı, hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer'den sorulur!"
“Kenar-ı Dicle’de Bir Kurt Aşırsa Koyunu, Gelir de Adl-i İlahi Sorar Ömer’den Onu” Vecizesinin Hz. Ömer’e Ait Olduğunu İddia Eden Yazarlar
Bir hayli köşe yazarı bu vecizeye/dizeye köşesinde yer vermiş.
Ahmet Ünal, İhsan Muslu, Mustafa Özcan, Necmettin Çalışkan, Aziz Karaca, Ahmet Turan Alkan, Emir Fatih Karaşahan, Güneri Civaoğlu, Yılmaz Özdil, Ali Rıza Tığ, Mehmet Barlas, Ahmet Ünal ve Tarık Toros bazı örnekler.
Ancak aralarında bazı yanlış kullanımlar olmuş.
Örneğin:
Atilla Özdur, Yeni Akit Gazetesinde 9 Mart 2017 günü yayınlanan “Dün ve bugün” başlıklı köşe yazısında Dicle yerine Fırat’ın kenarında, koyun yerine keçi kaybettirmiş:
"Bütün mesele sanırız, Fırat kıyısında keçisini kaybeden köylünün gözyaşları karşısında Hz. Ömer’in kendi sorumluluğuyla ilgili sözlerinin gerçek olup olmadığı…"
Yeniçağ Gazetesi’nden Ahmet Ünal hikayeye şu şekilde değinmiş:
"İnsani ve İslami değerler, önce her türlü önlemi almayı sonra kadere teslim olmalarını öngörür. Tevekkülün ne olduğunu Mehmet Akif Ersoy şöyle özetler: 'Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu / Adli İlahi gelir de Ömer’den sorar onu."
"Ömer, Halife iken bir gün bir köşede dört büklüm bir vaziyette oturup göz yaşı dökerek ağlıyormuş. Kendisine niçin ağlıyorsun Ey Ömer? diye soranlara; ''Niçin ağlamayayım! Ben ağlamayayım da kimler ağlasın. Ben bir yöneticiyim. Fırat'ın kenarında bir koyun kaybolsa Rabbim hesabını benden soracaktır'' demiş. Bu söylemiyle mesuliyet ve sorumluluğun ne kadar ağır ve önemli olduğunu ifade etmiştir. "
Hz. Ömer'i halife Ömer yapan adalet algısıydı. Nil'in kenarındaki kuzunun bir kurt tarafından kapılmasından dolayı kendisini sorumlu tutmasıydı.