18 Şubat 1995 – 9 Eylül 1995 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı olarak görev yapan Hikmet Çetin, FETÖ lideri Fethullah Gülen ile CHP Genel Başkanı olduğu dönemde görüştüğü iddiasıyla gündeme geldi.
Barış Yarkadaş TGRT Haber’de katıldığı Taksim Meydanı adlı programda “Hikmet Çetin genel başkanlık yaparken Fethullah Gülen ile gizli görüştü, siz niye Hikmet Çetin’i yanınızda tutuyorsunuz diye sorsa ne olacak?” iddiasında bulundu.
Bahsi geçen programdan ilgili bölümü aktaran paylaşıma Hikmet Çetin adlı hikmetcetin001 uzantılı X hesabından, Barış Yarkadaş’ın Çetin’in CHP Genel Başkanı olduğu dönemde Fethullah Gülen ile gizlice görüştüğü iddiası hakkında “Ne gizli ne de yüzyüze görüşmem olmamıştır.” yanıtı verildi.
Ne gizli ne de yüzyüze görüşmem olmamıştır..
— Hikmet Cetin (@hikmetcetin001) July 2, 2025
Bahsi geçen X / Twitter hesabının Hikmet Çetin’e ait olduğunu henüz teyit edemedik.
Ancak, 1995 yılında Hikmet Çetin’in Fethullah Gülen ile görüştüğü, CHP liderinin Fethullah Gülen’le görüşmesinin partinin Merkez Yürütme Kurulu’nda sert tepkilere yol açtığı biliniyor.
1995 yılında Fethullah Gülen, (Başbakan ve DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Aydın Menderes ve CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin gibi) dönemin siyasî liderlerine bir dizi ziyarette bulundu.
Dönemin CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin de Fethullah Gülen’in ziyaret ettiği siyasî liderlerden biriydi.
Fethullah Gülen, Hikmet Çetin’in milletvekili lojmanlarındaki evini 10 Mayıs 1995 tarihinde Kurban Bayramının ikinci günü bayram münasebetiyle ziyaret etti.
28 Haziran 1995 tarihli Milliyet gazetesinde bu ziyaret şöyle aktarılmış:
Hikmet Çetin’in Fethullah Gülen’le görüşmesi hakkında ilgili dönemde “Ben doğru bildiğimi yaparım. ‘Onunla görüşme, bunu yapma’ diye diye partiyi bu hale getirdiler.“, “Bu görüşmenin siyasî bir özelliğinin olmadığını defalarca söyledim. Bütün liderler görüşüyor, ben nniye görüşmeyeyim? Bu konuyu bir daha gündeme getirmeyin. Gündeme getirilmesini istemiyorum. Bir görüşme talebi gelirse yine görüşürüm.” ve “İşte partiyi böyle küçülttüler. O’nunla görüşülmez, bununla konuşulmaz diyerek toplumdan soyutladılar. Kaldı ki Gülen, evime bayram ziyaretine gelmiş. Bunda ters olan nedir anlamıyorum. Kendisi benden hiçbir istekte bulunmadı. Ayrıca O’nunla görüşmek fikirlerini kabul etmek değildir ki.” ifadelerini kullandığı aktarıldı.
Çetin, 1999 yılında Yalçın Bayer’e verdiği demeçte Gülen’in ziyaretini doğrulamış:
“Bazı çevrelerin iddia ettiği gibi Gülen’in hiçbir toplantısına gitmediğini ve ödül almadığını, bu cemaatin hiçbir okulunun açılışında veya ziyaretinde bulunmadığını bildiren Çetin, ‘‘Fethullah Gülen, sadece Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrıldıktan sonra bana kısa bir ziyaret yaptı, ‘Bakanlık döneminde büyük çalışmalar yaptınız’ diyerek teşekkür etti. Bunun ötesinde bir ilişkim olmadı. Devlette 39 yılım geçti, her şeyim açıktır’’ dedi.”
Fatih Çekirge, Sabah gazetesinde 21 Haziran 1995 günü yayımlanan köşe yazısında bahse konu ziyareti şöyle aktarmış:
“Aslında mesele bu görüşme değil. Herkes bahane arıyor. İşte olağanüstü hal ve Çekiç Güç için de aynı şeyi yapıyorlar.
Örneğin Fethullah Gülen’le yaptığı görüşmeyi eleştirenlere “umurumda bile değil” gibi bir cevap verdikten sonra şöyle diyor Hikmet Çetin: “İşte partiyi böyle küçülttüler. O’nunla görüşülmez, bununla konuşulmaz diyerek toplumdan soyutladılar. Kaldı ki Gülen, evime bayram ziyaretine gelmiş. Bunda ters olan nedir anlamıyorum. Kendisi benden hiçbir istekte bulunmadı. Ayrıca O’nunla görüşmek fikirlerini kabul etmek değildir ki.”
Çetin bunları anlattıktan sonra asıl meseleye geliyor: “Aslında mesele bu görüşme değil. Herkes bahane arıyor. İşte olağanüstü hal ve Çekiç Güç için de aynı şeyi yapıyorlar. Partinin üst kademesinde bazı kişiler herşeyi bahane ederek kendilerine fırsat yaratmaya çalışıyorlar.” Belli ki bazı çevrelerde giderek büyüyen “Fethullah Gülen korkusu”nun CHP içine yansımasının kökeninde Çetin’e göre bir de “Kurultay hesabı” yatıyor.”
Fethullah Gülen ise görüşme hakkında “Sünni-Alevi ve sağ-sol kardeşliği adına yaptığım teşebbüslerin ve bu arada CHP lideri Hikmet Çetin Beyefendi ile görüşmemin yadırganacak hiçbir yanının olmadığı ortadadır.'” sözlerini sarf etti.
FETÖ elebaşı, 1995 yılında Oral Çalışlar’a verdiği röportajda “Okullar benim değil. Ben fakirin, sırtındaki çulundan başka dünyada hiçbir şeyi yok. Beni sevenler yapıyorlar. Bana da soruyorlar. Bu bölgelerdeki okulların açılmasında, sağ olsun dönemin Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in çok yardımını gördük. Tek amacımız eğitim. Her şeyin başı eğitim. Başımıza ne geliyorsa cahillikten geliyor.” ifadelerini kullandı.
Nurettin Veren, Kuşatma adlı kitabında Fethullah Gülen’in 1995 yılındaki siyasî liderlerle yaptığı görüşmeleri şöyle anlatmış:
“Siyasi Manevralar
Başbakan’ın eşi olan ve mühim bir kişiliği olan Özer Uçuran Çiller de şaşırmıştı Fethullah Gülen’in davranışına. Bu tarafta DYP ile dans ederken, öbür tarafta Gülen’in talimatıyla bazı cemaat mensupları ya da cemaate yakın olanlar ANAP’la iş tutuyorlar. Özer Bey, bu durum karşısında bana Şunları sormadan edemedi tabii: “Yani, sizin dostluğunuz böyle mi?.. Biz size siyasi bir teklifte bulunmadık. Çünkü, siz din adamısınız. Dini eğitim veriyorsunuz, dini bir kimliğiniz var. Sizden böylesi bir beklentiye de girmemiştik ama bu nasıl bir manevradır ki, bizimle bu derece yakın olurken Gülen’in talimatıyla bazı Şahıslar ANAP’a gönderiliyor? Bunlar Gülen’in talimatıyla olmadı mı?” Ben de biliyordum ki, birkaç gün önce Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Ali Talip Özdemir Fethullah Gülen’e geldiler ve “Hocam, siz DYP’ye yakınsınız… DYP’ye mi girelim, yoksa ANAP’a mı?” diye sordular. Gülen de onlara “ANAP’a girin,” dedi. Bu insanlar, Gülen’in talimatıyla Tansu Çiller’e rağmen ANAP’a geçtiler. Özer Uçuran Çiller gibi bir adamı bile Şaşırtan siyasi manevralar… Gönül insanı portesi çizmeye çalışan ve siyasete uzak olması gereken Gülen işte bu kadar takiyeci ve usta manevralar yapabilen bir siyasetçidir. CIA ve Vatikan’la bile flört edebilecek kadar siyasetçidir. Bütün bu tablodan sonra Gülen gönül adamı mı, siyasetçi mi, istihbaratçı mı, derviş mi; millet karar versin. Gülen, Tansu Çiller’in olumlu tutumundan sonra siyasetçileri kullanabileceğine inandı. Daha önce de belirttiğim gibi, Ecevit’i de evinde ziyaret etmişti. Ecevit’in, ona, “Ara sıra Hikmet Çetinle selamın geliyordu,” dediğini hatırlıyorum. Hikmet Çetin, bizim okulları gördükçe takdirle karşılıyordu. Daha önce Fethullah Hoca ile hiç görüşmemiş olmasına rağmen, “Arkadaş, Hoca’ya selam söyleyin. Çok güzel işler yapmış. Ukrayna, Saraybosna, Moldavya veya işte Türkmenistan; nasıl yapmış bunları?..” diyordu. Gülen’e, “Bu insanlar size selam gönderiyorlar, bir görüşseniz,” dediğimde ise hep azar işitiyordum. “Siyasilere bulaşmayalım, uzak duralım,” diyordu. Tansu Hanım’la görüşmesi için yaptığım ısrarlardan sonra, nihayet, dördüncü randevu iptalinden sonra görüştü. Ve o görüşmeden çıktıktan sonra Samanyolu Koleji’nin üstünde bu görüşmeyi anlatan bir konuşma yaparak Şunları söyledi: “Nurettin Bey, ısrarla beni Tansu Çillerle görüştürmek istediğinde ben çok yanlış buluyordum. Üç-dört randevu bile erteledim hastalık bahanesiyle. şeker hastalığı var, diye… Büyüklerin yalanı yalan sayılmaz ya hani… O yalanların mahsuru olmaz… Ama sonunda görüştüğümüz çok iyi oldu. Bu in-sanlar bize çok yakın ve saygılılar.” Sonuçta, Samanyolu Koleji’nin üstünde merakla bu görüşmenin neticesini bekleyenlere görüşmenin çok olumlu geçtiğini bildirdi ve bizim de büyük bir iş yaptığımızı, takdire Şayan olduğunu belirtti. Benim için, “Hayırlı bir işe vesile oldu,” dedi. Hatta, molla arkadaşlara, ilahiyatçılara ders verirken, “Nurettin Bey’in bir saati, bazen sizin bir senelik ibadetinizden daha hayırlıdır,” diye beni övdüğünü bütün mollalar bilir. Gülen, işte bu işine gelen görüşmelerden sonra, “Hikmet Çetin’e gidelim, Ecevit’e gidelim,” dedi. Hikmet Çetin’in evine de gittik. Çetin, bizi çok iyi karşıladı. Çok olumluydu. Ülke meselelerinden, sağ-sol meselelerinden, dini meselelerden konuşuldu. Üç-dört kişilik bir heyet ziyaretiydi.
Her Alanda Diyaloglar Başladı
Çetin’le görüşmeden hoşnut kalan ve bunun önemli bir ‘getirisinin’ olacağını hesaplayan, cesaret bulan Gülen, daha sonra hemen Ecevit’le de görüşmek istedi. Randevu alarak evine gittik ve yukarıda da değindiğim gibi, mütevazı bir ev ortamında çay sohbeti yaptık. Bu görüşme sonrasında ise, “İstanbul’daki bütün medya patronlarıyla görüşme” düşüncesine girdi. Ben de bütün siyasilere ve günlük gazetelerin patronlarına gittim. Onlarla diyalog kurduk. Aydın Doğan’dan Nazlı Ilıcak’a, Ertuğrul Özkök’ten Mehmet Ali Ilıcak’a kadar gazete patronlarını ve yöneticilerini ziyaret ettik. Daha sonra da bu diyalog onların Altunizade’ye gelişiyle sürdü. Sohbetler, konuşmalar eksik olmadı.”