“Düğünlerde dans etmek, yataktaki zinanın ayakta yapılan şeklidir” söylemi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ortaya koyulmuş bir fetva değil, 30 Haziran 2006 günü Konya’nın Meram ilçesinde Alavadı Sarnıç Camii’nde imamın cuma namazı vaazında sarf ettiği iddia edilen bir söz. İlgili dönemde Diyanet yetkilileri, vaaz metninde böyle bir ifadenin yer almadığını, imamın ne dediğinin incelendiğini, düğünde dansla zinayı eşleyen söylemi tasvip etmediklerini duyurdu.
Diyanet İşleri Başkanlığı (Diyanet / DİB) tarafından düğünlerde dans etmenin zinanın ayakta yapılan şekli olduğu iddiası yıllar sonra yeniden sosyal medyada gündeme geldi.
Uzaktan Gelen – Yine gelecek (@atam_icin_): “Diyanete göre düğünde dans etmek zinanın ayakta yapılan şekliymiş. Bu duruma göre halay grup seks oluyor….”
Bahsi geçen iddianın kökeni 2006 yılında dayanıyor.
“Düğünlerde dans etmek, yataktaki zinanın ayakta yapılan şeklidir” söylemi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ortaya koyulmuş bir fetva değil, 30 Haziran 2006 günü Konya’nın Meram ilçesinde Alavadı Sarnıç Camii’nde imamın cuma namazı vaazında sarf ettiği iddia edilen bir söz.
Konya’nın merkez Meram İlçesi’nde halk arasında ‘Çolakhoca Camii’ olarak bilinen Alavadı Sarnıç Camii’nde 30 Haziran 2006 günkü Cuma vaazında İmam Ali Osman Türkmen ‘İslam’da Düğün Adabı’ konusu işlenirken “Düğünlerde dans etmek, yataktaki zinanın ayakta yapılmış halidir, günahtır” sözlerini sarf etmiş.
Vaazı dinleyen bir vatandaşın olayı, bir gazetenin okuyucu köşesine bildirmesinin ardından camide vaaz sırasında “Düğünlerde dans etmek, yataktaki zinanın ayakta yapılmış halidir, günahtır” ifadelerinin kullanılması kamuoyunun tepkisini çekti.
Bahsi geçen söylem 2006 yılı Temmuz ayında internet forumlarında ve sözlüklerinde tepkiyle karşılandı.
Konunun gündeme gelmesinin ardından Konya Müftülüğü yetkilileri, adı geçen imamı müftülüğe çağırarak bilgisine başvurdu.
İmam Türkmen’in “Yazılı olarak verilen metni okudum. Herhangi bir ekleme yapmadım.” dediği belirtildi.
Dönemin Konya Müftü Vekili Hüseyin Çalışkan ise vaazların 2-3 ay öncesinden komisyonları tarafından hazırlandığını belirterek, “Yaz başlangıcı olduğu için, düğünlerin çoğalması nedeniyle, geçtiğimiz hafta da bu konuyu işledik. Konya Merkez vaizimiz Ali Öğe tarafından kaleme alınan ‘islam’da düğün adabı’ başlıklı vaaz, il genelinde tüm camilerde okundu, imamlarımız, bu yazılı metnin dışına çıkmazlar. Meram ilçe Müftümüz imam ile görüştü. Kendisi de metnin dışına çıkmadığını açıklamış” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı da konuyla ilgili üzerine inceleme başlattı.
Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri, Konya Merkez Vaizi Ali Öge tarafından yazılan vaaz metninde düğünde dans etmeyi zina ile eşleyen bir ifadenin yer almadığını, cami hocasının ne dediğinin tam olarak bilinmediğini, cemaatin bazzen ifadeleri farklı algılayabildiğini, imamın vaazda ne dediği konusunda inceleme yapıldığını, söylendiği iddia edilen sözlerin tasvip edilemez olduğunu belirtti.
Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ise basına yaptığı açıklamada düğünde dans etmenin hükmüyle ilgili dile getirilen sözleri tasvip etmediğini, konuyu incelettiğini söyledi. Bardakoğlu açıklamasında “Konuyu inceletiyorum. Konya Merkez Vaizi Ali Öğe”nin yazdığı metinde böyle bir bilgi yok ama cami hocasının ne dediğini bilmiyorum. Algılamalar da çok farklı olabiliyor. Fetvada uğultulu, müzikli, içkili yerlerin yerine daha sakin yerler tavsiye ediliyor.“ dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından paylaşılan, düğünde dinen meşru eğlenceyi ele alan 30 Haziran 2006 tarihli vaaz metninden bazı bölümler şu şekilde:
“(…) Geçmişte, evlilik ve sünnet için yapılan düğünlerde bir takım eğlenceler vardı. Canbazların gösterileri, musiki eşliğinde oynanan oyunlar, cirit oyunları ziyafetler vs. Toplumsal değişmeyle birlikte dini hassasiyetin de zayıflamasıyla, düğünlerimizin şekli değişmeye başladı. O nezih eğlencelerin yerini, salonlarda yapılan, çoğu zaman kulakları tırmalayan uğultulu müzikler eşliğinde danslar ve çılgınlığa kadar uzanan eğlenceler aldı. Düğünler içki içmek için vesile sayıldı. Bunun karşısında da müzik ve eğlence karşıtı uzun sohbetler ve mevlit içerikli düğünler oluştu… Dinimizin yasakladığı eğlence türlerinden uzak durmalı, kendi düğünümüz için başkalarını rahatsız etmemeliyiz. İbadet ve taattan alıkoymayan, ona ahlak dışı yollar telkin etmeyen ve rızkına zarar vermeyen eğlenceler mübahtır. Eğlence ve magazin kültürünün popülaritesinin öneminin azımsanmayacağı kadar revaçta olduğu günümüzde, eğlence kültürümüzü İslami ölçülerde yenilemek ve korumak zorundayız. İnsanımızı eğlenmekten tamamen vazgeçirmek yerine, milli ve dinen meşru sayılan eğlenceleri Isecmelerini tavsive etmeliyiz.”
İSLAM”DA DÜĞÜN ADABI
30/06/2006Muhterem Kardeşlerim!
Hiç şüphesiz insanların en mutlu oldukları günlerden biri de düğün günleridir. Düğünlerle ilgili olarak üzerinde en fazla durulması gerekli konuların başında da dinimizin belirlediği eğlence ve şekilleri gelmektedir.
Bu tür eğlenceler bayram ve çocukların sünnetinde olduğu gibi, sevinilecek bir olayın kutlanması ve sevinçlerin dine, geleneğe ve örfe uygun bir şekilde ifa edilmesidir. Düğünlerde ise, bunun ilanı ve toplumun çiftler arasındaki ilişkileri meşru görmesini sağlama vardır.
Geçmişte, evlilik ve sünnet için yapılan düğünlerde bir takım eğlenceler vardı. Canbazların gösterileri, musiki eşliğinde oynanan oyunlar, cirit oyunları ziyafetler vs. Toplumsal değişmeyle birlikte dini hassasiyetin de zayıflamasıyla düğünlerimizin de şekli değişmeye başladı. O nezih eğlencelerin yerini, salonlarda yapılan çoğu zaman da kulakları tırmalayan uğultulu müzikler eşliğinde danslar ve çılgınlığa kadar uzanan eğlenceler aldı. Düğünler içki içmek için bir vesile sayıldı.
Bunun karşısında da müzik ve eğlence karşıtı uzun sohbetler ve mevlit içerikli düğünler oluştu.Değerli Müslümanlar!
Cenab-ı Hak, Ahzap suresinin 21. ayetinde mealen: Şüphesiz, Allah”ın Rasullü”nde sizin için Allah”a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah”ı çok zikreden kimseler için güzel örnekler vardır” bulunmaktadır.
Peygamberimizin uygulamalarına baktığımızda özetle şöyle görebiliriz:
Her vesileyle Allah”a olan kulluğumuz hatırlanmalı ve yerine getirilmeli, bu mutluluk için Rabbimize hamd (teşekkür) edilmelidir.
Düğünlerde sevinç ve eğlenceler ölçülü bir şekilde izhan edilmeli.
Davullarla, deflerle düğünler ilan edilmeli.
İmkanlar dahilinde düğün yemeği verilmeli, davet edilmeyen yemeklere habersiz ve izinsiz gitmek suretiyle, düğün sahibini zor durumda bırakmanın, dinen doğru olmadığını bilmeliyiz.
Ayrıca yoksulların, düşkünlerin ve kimsesizlerin çağrılmadığı yemeklerin, en şerli yemekler olduğunu unutmamalıyız.
Gelin ve damat evliliği hazırlanmalı. Evlilikle ilgili dini ve örfi bilgilerle çiftleri hayata daha hazır hale getirmeliyiz.
Dinimizin yasakladığı eğlence türlerinden uzak durulmalı; kendi düğünümüz- eğlencemiz için, başkalarını rahatsız etmemeliyiz.
İnsanı ibadet ve taattan alıkoymayan, ona ahlak dışı yollar telkin etmeyen ve rızkına zarar vermeyen eğlenceler mübağtır.
Özellikle eğlence ve magazin kültürünün popülaritesinin öneminin azımsanmayacağı kadar revaçta olduğu günümüzde, eğlence kültürümüzü İslami ölçülerde yenilemek ve korumak zorundayız.Unutmamak gerekir ki, çocuklarımız yabancı eğlencelerle eğlendiği ölçüde, kendi kültürüne yabancılaşmaya, oyununu oynadığı kültürün insanı olmaya başlayacaktır. İnsanımızı eğlenmekten tamamen vazgeçirmek yerine, milli ve dinen meşru sayılan eğlenceleri seçmelerini tavsiye etmeliyiz.
Allah”a kulluğun gereği de budur.ALİ ÖGE
Konya Merkez Vaizi
1 Yorum
Kimsenin düğünümüzle, eğlencemizle şimdi milleti niye rahatsız ediyoruz dediği falan yok; saçma-sapan sokak düğünleri, tam cinâyet sebebi!!!
Tahşiye: Bu ‘@ atam için’ nâmlı zât beni çok güldürdü… Sen bir-güne bir-gün sordun mu “Atam, Diyânet’i ne-halt-etmeğe kurdun?!!!” diye; sen bol-bol halay çek en-iyisi!!!