ABD’nin Marshall Yardımları İle Gönderilen Süt Tozlarıyla Çocuk Felcinin Bulaştırılarak, Akabinde Aşı Satışı Gerçekleştirildiği İddiası Asılsız 

Türkiye’de Çocuk Felcinin İlk Defa ABD’den Gelen Süt Tozunun Tüketilmesi Sonrasında Görüldüğü İddiası DOĞRU DEĞİL

Yanlış İddia

 

Sosyal medyada tarama yapmayı sürdürdüğümüz bir an, “Tarih ve Şehir” adlı kayda değer sayıda takipçili bir Twitter profilin yaptığı süt tozu ile çocuk felci aşısı arasında ilişki kurduğu paylaşım dikkatimizi celb etti:

“1948-1951 yılları arasında Amerikalılar Marshall yardımları adı altında süt tozu gönderdiler. Dönemin yetkilileri de süt tozundan süt yaparak okullarda çocuklara içirdiler. Ve ilk cocuk felci vakaları bu yıllar da ortaya cikti sonra bunun aşılarını yapıp bize sattılar”

 

süt tozu çocuk felci

 

Sosyal medyada bu paylaşımı görünce aşı, süt tozu ya da ABD karşıtlığı gündemini desteklemek için çocuk felci aşısıyla süt tozunu ilişkilendirmeyi “SAF KÖTÜLÜK” olarak tanımlayarak şu soruları sormuştuk:

Süt tozunu tüketenlerin virüs kaparak çocuk felci geçirdiği ve sonrasında aşı almaya mecbur bırakıldığımız iddiasını bir insan neden uydurur?

Küçükken ağzına damlatılan çocuk felci aşısı ile bu hastalıktan kurtulduğu için şükredeceğine saçmalamanın ne yararı var?

Ancak, mevzu bu paylaşımla sınırlı değilmiş.

Örneğin, Fikriyat adlı sitede “Süt tozu ile zehirlenen nesiller” başlıklı yazıda bu iddia şöyle aktarılmış:

“Marshall Planı ile ülkemize “bedava” buğday, çocuklara süt tozu ve beraberinde “Çocuk Felci” yardım olarak geldi. Süt tozunun zorunlu olarak içirildiği bu yıllarda, Türkiye’de ilk çocuk felci salgını görülmeye başlandı. Felçlere, hatta ölümlere yol açan bu hastalığa karşı aşıları da ABD, milyon dolarlar karşılığında Türkiye’ye sattı.”

Çocuk felcinin sebebinin süt tozunun olduğunu öne süren birçok paylaşım da mevcut:

“Aşı karşıtı değilim ama çocuk felcinin en büyük sebebi süt tozudur bunu piyasaya süren şirket ve çocuk felci aşısını çıkartan yine aynı şirket”

Daha da kötüsü, çocuk felcinin Marshall Yardımları kapsamındaki süt tozlarıyla memlekete geldiği ve sonrasında aşı satışının gerçekleştirildiği komplo teorisi birçok köşe yazısında da yer almış (Yazımızın sonunda tespit ettiklerimizi aktardık).

Süt tozuyla çiçek hastalığının bulaştırıldığı, akabinde aşı satışına mecbur bırakıldığımız iddiasının doğru olmadığını ortaya koyan birçok husus var.

 

Çocuk Felci Nasıl Bir Hastalık?

Çocuk Felci (poliomyelit), genellikle 15 yaşından küçüklerde görülmekle beraber, nadir olarak 15 yaşının üzerindeki bireylerde de görülen, bacaklarda ve daha az kollarda felce neden olan bulaşıcı bir hastalıktır.

Çocuk felcine bir virüs neden olmaktadır. Hastalık etkeni virüsün su ve besinlerle ağız yoluyla alındığı bilinmektedir.

Eski Mısır’da M.Ö. 15. yüzyılda dahi izine rastlanan çocuk felci 20. yüzyılın başlarında sanayileşmiş ülkelerde dahi en çok korkulan hastalıklardan biriydi ve her yıl yüz binlerce çocuğu felç ediyordu. 1950’li ve 1960’lı yıllarda etkili aşıların kullanılmaya başlamasıyla bu hastalık felci kontrol altına alındı ​​ve bu ülkelerde bir halk sağlığı sorunu olmaktan çıkarıldı.

Çocuk felcinin vehametini anlamak adına ABD’nin 32. Başkanı F. D. Roosevelt iyi bir örnek. Başkan Roosevelt, 1921 yılında 39 yaşında iken çocuk felci hastalığına yakalandı ve belden aşağısı felç oldu. Çocuk felci aşısının geliştirilmesi çalışmalarına destek verdi. 1945’te aşının bulunduğu göremeden vefat etti.

 

Çocuk Felci 1950’li Yıllarda Türkiye’ye Gelmiş Değil

Çocuk felci 20. yüzyılda türemiş ya da oluşmuş bir hastalık değil. Türkiye’de Marshall Planı’ndan önce de sonra da çocuk felci vakaları görülmekteydi. Hıfzısıhha metinlerinde “felc-i tıflî” olarak adlandırılan çocuk felcinin Osmanlı Devleti döneminde gözlemlendiği, tedavisi bulunmayan hastalığa karşı çaresiz halkın “şeyh” dedikleri kimselerden muska yöntemi ile yardım istedikleri bilinmektedir.

Çocuk felci üzerine Osmanlı döneminde yayınlanmış makaleler de mevcut. Örneğin, Osmanlı Seririyat Mecmuası’nda 1910-1914 yılları arasında yayınlanan çocuk felci ile ilgili yazılar şu şekildedir:

  • Son aylar zarfında Almanya’nın muhtelif nikatlarında istilâî olarak hüküm süren felc-i tıflî [s.46] [Landsteıner und Papper, Zeitr. fur.İmminitat. u. exper Bd II Heft 4- çev. Dr. Tevfik Salim] (Mart 1326, Sene:1 Numero:1 [I/1])
  • Felc-i tıflî hakkında [s.93-94] [R. Kraus, Med. Kl. No 12. 1910.-çev. Dr. Tevfik Salim] (Nisan 1326, Sene:1, Numero:2 [I/2] Seririyat Dersleri)

Cumhuriyet dönemine göz attığımızda ise çocuk felcinin halk sağlığını tehdit eden bir hastalık olarak nitelendiğini görüyoruz. 1930 yılında kabul edilen 1593 sayılı “Umumi Hıfzıssıhha Kanunu”nda ise mücadele edilmesi amaçlanan bulaşıcı hastalıklar arasında çocuk felci (felci tıfli) de sayılmış ve çocuk felci hastalıklarını öğrenen hekime yetkili makamlara bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Anılan kanunun ilgili maddesi şu şekildedir:

Memleket dahilinde sari ve salgın hastalıklarla mücadele

Madde 57 –

Kolera, veba (Bübon veya zatürree şekli), lekeli humma, karahumma (hummayi tiroidi) daimi surette basil çıkaran mikrop hamilleri dahi – paratifoit humması veya her nevi gıda maddeleri tesemmümatı, çiçek, difteri (Kuşpalazı) – bütün tevkiatı dahi sari beyin humması (İltihabı sahayai dimağii şevkii müstevli), uyku hastalığı (İltihabı dimağii sari), dizanteri (Basilli ve amipli), lohusa humması (Hummai nifası) ruam, kızıl, şarbon, felci tıfli (İltihabı nuhai kuddamii sincabii haddı tifli), kızamık, cüzam (Miskin), hummai racia ve malta humması hastalıklarından biri zuhur eder veya bunların birinden şüphe edilir veyahut bu hastalıklardan vefiyat vuku bulur veya mevtin bu hastalıklardan biri sebebiyle husule geldiğinden şüphe olunursa aşağıdaki maddelerde zikredilen kimseler vak’ayı haber vermeğe mecburdurlar. Kudurmuş veya kuduz şüpheli bir hayvan tarafından ısırılmaları, kuduza müptela hastaların veya kuduzdan ölenlerin ihbarı da mecburidir.

Geçmişte dair bir tarama yaptığımızda, memlekette görülen çocuk felci vakalarının gazete sütunlarına yansıdığı da görülebilmektedir.

11 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi‘nin 6.  sayfasındaki “Felci Tıflinin Çaresi Bulundu” başlıklı haberde Temple Üniversitesi’nde yapılan çalışma “fen sahasında yeni bir keşif” olarak aktarılmış:

 

felci tıflinin çaresi bulundu

 

27 Ağustos 1938 tarihli Son Posta adlı gazetenin 2. sayfasında oğlu çocuk felci geçiren bir babanın çocuğunun ameliyatını gerçekleştiren doktorlara yönelik yayınladığı teşekkür ilânı da hastalığın varlığı hakkında bilgi sunmaktadır:

 

çocuk felci teşekkür ilanı

 

Meclis tutanaklarını incelediğimizde de çocuk felci atıflarına rastlanabiliyor. Örneğin, 16 Haziran 1950 tarihli TBMM oturum tutanağında ise evlatları çocuk felcine kapılan babaların fedakarlığı Seyhan vekili Salim Serçe şöyle aktarmış:

“Felci tıflî dediğimiz «Paralysie infantile» e uğrıyan çocukları babaları Amerika’ya kadar götürüyorlar. Bu arkadaş velev ki az bir salâlh dahi memul olsa bu fedakârlığı, milletin en büyük babası olan Meclis ve Hükümetten bekler ve arzu eder. Millet, onu göndermekten âciz değildir. Mübalâğa edildi gibi geliyor, 70 – 80 bin lira değil, nihayet 4 bin lira gitmek, 4 bin lira da gelmek ve birkaç bin lira da orada sarf etmek”

 

Ezcümle, Türkiye’de ilk çocuk felcinin ABD’den gelen süt tozunun tüketilmesi sonucunda görüldüğü iddiası gerçek dışı…

 

Çocuk Felci Aşısı Patentsiz ve Düşük Maliyetlidir

Çocuk felci aşısı iddia edildiği gibi ülkemize yüksek maliyetle satılmadı, çünkü aşı için üretim maliyeti dışında ödenmesi gereken bir patent bedeli yoktu.

Çocuk felci salgınının doruk noktasında olduğu sırada aşıyı geliştiren ABD’li Dr. Jonas Salk, milyonların hayatını kurtaran buluşunu patentlemedi. Halbuki Dr. Salk’un bulduğu aşıyı patentlemesinin kendisine 5 milyar dolar civarı servet kazandırmış olabileceği hesaplanmaktadır.

Dr. Jonas Salk, aşının patentinin kime ait olduğu yönündeki soruya “İnsanlığa ait, patenti yok diyebilirim. Güneşi patentleyebilir misiniz?” yanıtını vermişti.

 

 

Dr. Jonas Salk, bulduğu aşıya patent almayı reddedip milyarlarca doları elinin tersiyle bir kenara itti ve bu sayede aşının son sürat seri üretime girmesini sağlayarak milyonlarca çocuğu ömür boyu sakat kalmaktan kurtardı.

Patenti dahi alınmayan, küresel kamu yararına sunulan çocuk felci aşısı üzerinden ABD’nin para kazandığını iddia etmek abesle iştigal değilse nedir?

 

Aşı İle Türkiye’de Çocuk Felcinin Üstesinden Gelindi

ABD’li Dr. Jonas Salk’ın 1952’de bulduğu aşı sayesinde Türkiye’de 1963’te başlayan aşı uygulamasının etkisiyle çocuk felciyle mücadelede önemli ilerlemeler kat edilmiş vaziyette.

1989 yılında Türkiye Dünya Sağlık Örgütü’nün çocuk felcinin ortadan kaldırılmasına yönelik programına katıldı. 1995 yılından itibaren her yıl yaygın aşı kampanyaları düzenlendi. Kampanya ile aşılama kapsamı % 100’e artırıldı ve hedeflenen çocuk kitlesi aşılandı. Böylelikle, bir kitle sağlık riski olmaktan çıkan çocuk felcinin üstesinden gelindi.

 

türkiye'de çocuk felci
1980’li yıllarda Türkiye’de çocuk felci vakalarına dair grafikler

 

Aşı sayesinde Türkiye’de 22 yıldan bu yana çocuk felci vakası bulunmuyor. Son çocuk felci vakamız 26 Kasım 1998 tarihinde görülmüş. Türkiye bu performansla 2002 yılında Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi ile birlikte çocuk felcinden arındırılmış ülke sertifikası edinmiş.

Hülasa, çocuk felci aşısı Türkiye’ye süt tozu ile virüsün bulaştırılması sonrasında fahiş fiyata satılmış değil. Bulunan ve üzerine patent konulmayan aşı sayesinde Marshall Yardımları öncesinde de Türkiye’de gözlemlenen çocuk felci kaynaklı felç ve ölüm vakalarının önüne geçildi.

 

Türkiye’ye Çocuk Felcinin Marshall Yardımları Kapsamındaki Süt Tozu İle Geldiğini Sanan ve Çocuk Felci Hakkında Yanlış Bilgi Sunan Yazarlar

Hakimiyet.com’daki “Bir Avuç Süt Tozu” başlıklı 28 Ocak 2017 tarihli yazısıyla Dursun Seyis:

"Bu tarihlerden sonra Anadolu tarihinde ilk kez çocuk felci vakaları görüldü ve de sonraları çocuk felci aşısı ‘rutin aşılar’ arasına sokuldu.  Bu aşılarda bizlere büyük paralarla satıldı."

Güne Bakış Gazetesindeki “Canınız rahat etmesin?” başlıklı 25 Ağustos 2018 tarihli yazısıyla Selahattin Kurbetli:

"Biz tüm bunlar karşısında yelkenleri suya indirmiştik. Milli çıkarlarımızı beleşe terk etmiştik. Ancak gazın ayağı öyle değildi. Sonuç olarak Amerika radyasyonlu olduğu için kendi halkına içermediği, yedirmediği şeyleri bize yedirdi. O tarihlerden hemen sonrasında ülkemizde ilkkez çocuk felci vakaları yaşandı. Çocuk felci aşısını ABD bize büyük paralar karşılığında satmaya başladı. Şimdi ben size soruyorum bunlar dün neyseler bugün de o değil mı? Bunların canı rahat etmez inşallah."

Milli Gazetedeki “Tarhana Osman” başlıklı 11 Haziran 2019 tarihli yazısıyla Mustafa Kaya:

"Bir de ABD’den geldiği için sağlıklı denetimler yapılamıyor, körpecik bedenlere, gelişme çağındaki ilkokul çocuklarına zorunlu olarak içiriliyordu. Süt tozlarıyla birlikte “çocuk felci” hastalığında belirgin bir artış olmaya başlamıştı. Bu sefer de yine Amerika çocuk felciyle mücadele adı altında Türkiye’ye aşı satarak kazancını ikiye katlıyordu."

Haberimvartokat.com’daki “Süt Tozu” başlıklı 9 Haziran 2019 tarihli yazısıyla İbrahim Özçelik:

"İçilen süt tozlarından sonra ilk çocuk felci salgını başladı ülkemizde maalesef ki. Felçle birlikte ölümler bile oldu ve bu hastalığa karşı aşıları Amerika ülkemize milyon dolarlar karşılığında sattı. Yani önce bizi hasta ettiler sonra iyileştirmek için aşısını sattılar. Bir taraftan da bir neslin dengesini bozdular, genetiğiyle oynadılar bu sayede."

Ekrangazetesi.com’daki “Marshall İle Başlayan ABD’nin Türkiye Aşkı” başlıklı 10 Eylül 2018 tarihli yazısıyla Recai Yurdan:

"Sonuç olarak Amerika’nın 2. Dünya savaşından kalmış hem gıda hem de hurda araçlarını ülkemize vererek bizim gönlümüzü kazandı. Bu tarihten sonra Anadolu’da ilk kez çocuk felci vakaları görülmeye başladı. Ve sonraları Amerika’dan getirilen çocuk felci aşısı rutin aşılar arasına sokuldu ve bu aşılar bize büyük paralara satıldı."

Önce Vatan Gazetesindeki “Herşey Bu Süt Tozunu İçmemizle Başladı!” başlıklı 10 Ekim 2019 tarihli yazısıyla Hamza Atlı:

"Dağıtılan süt tozlarından sonra Turkiye'de ilk "Çocuk felci vakaları görüldü ve felç salgını başladı."  Sonra ne mi oldu? Amerika bize milyon dolarlar karşılığında çocuk felci aşıları sattı... Ne kadar manidar..."

Urfahizmet.com’daki “Bir Avuç Süt Tozuna Giden Memleket” başlıklı yazısıyla İbrahim Okuyan:

"Bu tarihlerden sonra Anadolu tarihinde ilk kez “ÇOCUK FELCİ “ vakaları görüldü ve de sonraları çocuk felci aşısı ‘rutin aşılar’ arasına sokuldu. Bu aşılarda bizlere büyük paralarla satıldı. Koskoca memleket bi avuç süt tozuna gitti."

Golcukhaber.com.tr’deki “Tokat” başlıklı 9 Ekim 2017 tarihli yazısıyla Nurettin Şenemre:

"Bu tarihlerden sonra anadolu tarihinde ilk kez çocuk felci vakaları görüldü ve de sonraları çocuk felci aşısı ‘rutin aşılar’ arasına sokuldu. Bu aşılarda bizlere büyük paralarla satıldı. Koskoca memleket bi avuç süt tozuna gitti."

Mardiniletisimgazetesi.com.tr’deki “Tırtılın İçinde Sinsice Büyütülen Larva: Marshall Planı -4” başlıklı 24 Haziran 2017 tarihli yazısıyla Ahmet Akgül:

"Marshall Planı vasıtasıyla genetiği değiştirilmiş bedava buğday, süt tozu, peynir, mısır ile birlikte çocuk felci başta olmak üzere birçok yeni hastalık ve etkisi uzun yıllar sürecek ilaç sömürü düzenini yerleştirilmiştir."

Hatayinternettv.com’daki “Bir Avuç Süt Tozu” başlıklı 25 Eylül 2018 tarihli yazısıyla Kamil Akdoğan:

"Bu tarihlerden sonra Anadolu tarihinde ilk kez çocuk felci vakaları görüldü ve de sonraları çocuk felci aşısı ‘rutin aşılar’ arasına sokuldu. Bu aşılar da bizlere büyük paralarla satıldı."

Hedefhalk.com’daki “Anlamakta zorlandığım konulara cevap arıyorum” başlıklı 29 Ocak 2019 tarihli yazısıyla Sadi Subaşı:

"Bu süt tozu yardımları sonrası ülkemizde çocuk felcinin patlama yaptığı, sonrasında da bunun aşısını ithal etmek zorunda kalışımız bir tesadüf müydü? Kafam karışıyor, neden bunlar bugüne kadar cevapsız kaldı? Anlamıyorum."

31 Temmuz 2019 tarihli paylaşımıyla Murat Akan:

"ABD’nin Türkiye’ye yaptığı “yardımlardan” en garibime giden “süt tozu yardımı” olmuştur. Sanayi ülkesi ABD, tarım ülkesine “süt tozu yardımı” yapıyordu! Ve bu yardım, amatör de olsa tarımın yapıldığı köylerdeki çocuklara ulaştırılıyordu! Sahi ne katkı vardı o tozun içerisinde?"

Tarım.com.tr’deki “Bir madalyonun karanlık yüzü” başlıklı 23 Eylül 2013 tarihli yazısıyla Handan Bakkal:

"Planının getirdiği olumsuz etkiler asıl 1960'lara doğru görülmeye başladı. Bir neden sonuç ilişkisi içinde de günümüze kadar etkileri gelmektedir. Marshall Planı ile ülkemize bedava buğday, çocuklara süt tozu, peynir ve sonucunda “Çocuk Felci” olarak bize geri döndü."

Malatyatime.com’daki “Marshall Yardımı, Zeytinyağlı Yiyemem’den Avon’a ABD İşçiliği” başlıklı 18 Ağustos 2018 tarihli yazısıyla Timur İnce:

 "Bu kadar ile bitmedi. Bir de NBŞ ürünlerinden ortaya çıkan hastalığın tedavisi ve yayılmasını önleyici reçetenin çocuk felci aşısı olduğunu tıp otoritelerine onaylatan ABD, tüm öğrencileri zorunlu kılan bir kampanya ile milyonlarca aşılık bir pazar elde etmiş oldu. Yine bizim jenerasyon (70-80 arası doğumlular) çocuk felci aşışının ilk kurbanı oldu dersek yeridir. Hatta çocuk felci aşısının yanlış uygulanması esnasında bir çok çocuk bir bacağını yitirdi, sakat kaldılar."

 

süt tozu çocuk felci

 

3 Yorumlar

  1. Amerika ne kadar iyi niyetli bi ülkeymiş. Bize hep kötü anlatıldı. Allah sizden rağzı olsun. Melek gibi insanlarmış

    • Kemal TÜRK Reply

      İddia doğru siz yanlışsınız bence süt ihtiyacı yokken süt tozu zorla içirmek nedir? Hadi diyelim ki felç durumu yok peki ya zorla içirmeye ne denilecek? Bu ülkenin sağlık bakanlığı yok mu tarım bakanlığı yok mu ki bu sütü onaylamadan kontrol etmeden dağıtıyorlar ülkelerin dostu yoktur bunu öğrenin artık .

  2. Bozuk ürünlerin gönderildiği kesin. Çocuk felci olmasa bile başka hastalıklara sebep olacağı aşikar. Temize cikarmaz bu Marshall yardımlarını. Marshall yardımları ülkeye vurulan en büyûk darbedir

Yorumunuzu yazınız...