ABD Bağımsızlık Deklarasyonunun 4 Temmuz 1776 Tarihinde İmzalandığı İddiası Doğruyu Yansıtmıyor
Büyük Britanya Krallığından 13 Koloni’nin ayrılma kararını açıklayan tarihi belge olan Amerikan Bağımsızlık Bildirisinin 4 Temmuz 1776 tarihinde imzalandığı iddiası doğru değil. İkinci Kıtasal Kongre’nin 2 Temmuz 1776 tarihinde oylanmış, 4 Temmuz 1776’da kabul edilmiş ve ilân edilmiş olup, bu tarihin ardından bildirgenin imzalanması 2 Ağustos 1776 tarihinde gerçekleşmiştir.
13 Koloni’nin tüm bağlarını kopararak Büyük Britanya Krallığından ayrılarak bağımsızlık kararı aldıklarını duyuran belge olan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinin ABD’de Bağımsızlık Günü olarak kutlanılan 4 Temmuz tarihinin baz alındığı 4 Temmuz 1776 günü imzalandığı sehven iddia edilir. Ancak, bu iddia doğru değildir.
Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın sürdüğü günlerde 10 Mayıs 1776 yılında Philadelphia, Pennsylvania’da İkinci Kıtasal Kongre toplanmıştır. 7 Haziran 1776 tarihinde Virginia delegesi Richar Henry Lee, bağımsızlık için bir karar taslağını Kongre’ye sunmuştur. Tüm Kolonilerin bağımsızlık fikrini desteklemeye hazır olmadığı bu aşamada Kongre, Virginia delegesi Thomas Jefferson’ın liderliğinde Massachusetts’ten John Adams, Pennsylvania’dan Benjamin Franklin, New York’tan Robert R. Livingston, ve Connecticut’tan Roger Sherman tarafından oluşan beşli komiteyi 11 Haziran 1776’da Birleşik Krallık’tan ayrılık kararını açıklayacak bir bildiri üzerinde hazırlık yapmakla görevlendirilmiştir.
Beşli Komite tarafından hazırlanan belge, 28 Haziran 1776 tarihinde Kongre’ye sunulmuştur. Bildirge, 1 Temmuz 1776 tarihinde Kongre’de oylamaya sunulmuş ve Kongre üyeleri tarafından ele alınmıştır. Aynı gün, Virginia delegesi Richar Henry Lee’nin bağımsızlık kararı önerisi oylamaya sunulmuş ve 9 Koloni’nin desteğini almıştır. 1 Temmuz 1776 günkü oylamada Pennsylvania ve Güney Carolina delegeleri bağımsızlık aleyhinde oy kullanırken, New York temsilcileri -bağımsızlığı oylamaya izinlerinin olmadığı gerekçesiyle- çekimser kalmış, Delaware temsilcileri ise oy kullanmamıştır.
İkinci Kıtasal Kongre’nin 2 Temmuz 1776 tarihindeki oturumunda ise Delaware, Güney Carolina ve Pennsylvania delegeleri bağımsızlık yönünde oy kullanmış, New York delegeleri ise yine yetki yokluğu iddiasıyla çekimser kalmıştır. Böylelikle bağımsızlık önergesi 12 kabul 1 çekimser oyla kabul edilmiştir.
Beşli Komite tarafından oluşturulan ve İkinci Kıtasal Kongre üyelerinin görüşlerinin yansıtıldığı ABD Bağımsızlık Bildirgesi ise, Kongre tarafından resmen 4 Temmuz 1776 tarihinde kabul edilmiş ve ilân edilmiştir.
New York Kongresi’nden gelen yetki izninin ardından Kongre’deki New York delegeleri kabul yönünde oylarını daha sonra kullanmışlardır. Böylelikle bağımsızlık kararı ve Bağımsızlık Bildirgesi’nin kabulü, oybirliğiyle gerçekleşmiş hâle gelmiştir.
4 Temmuz 1776 tarihli Kongre’de oybirliğiyle kabul edilen Bildirgenin imzaya açılması Kongre tarafından 19 Temmuz’da kararlaştırılmış ve Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi New Hampshire, Massachusetts Bay, Rhode Island, Connecticut, New York, New Jersey, Pennsylvania, Maryland, Delaware, Virginia, North Carolina, South Carolina ve Georgia’dan oluşan 13 Koloni tarafından 2 Ağustos 1776’da imzalanmıştır.
Bahse konu imzalı kopya günümüzde ABD’nin başkenti Vaşington eyaletinde Ulusal Arşivlerde saklanmaktadır.
3 Eylül 1783 tarihinde imzalanan Paris Barış Antlaşmasıyla, Amerikan kolonilerinin bağımsızlığı Büyük Britanya Krallığı tarafından resmen kabul edilmiştir.
Amerikan Bağımsızlık Beyannamesi’nin Türkçeye çevrilmiş hâli şöyledir (Çeviren: Prof. Dr. Muvaffak Akbay):
4 Temmuz 1776
Beşerî hâdiselerin cereyanı sırasında, bir millet için, kendisini diğer bir millete bağlayan siyasî bağları ortadan kaldırmak ve dünya devletleri arasında, tabiat kanunlarının ve tabiatın yaradanının bahşeylediği hakka istinaden, ayrı ve eşit mevkiini almak zarureti hasıl olursa, insanlık camiasının umumî efkârına karşı gösterilmesi gereken saygı, o milleti, ayrılmağa karar vermek hususuna sevk eden sebepleri beyan eylemeğe mecbur tutar.
Aşağıdaki hakikatlerin ispata lüzum kalmayacak kadar bedihi olduklarına inanıyoruz: Bütün insanlar eşit yaradılmışlardır. Bütün insanlara yaradan tarafından devir ve ferağ edilemiyen bazı haklar bahşolunmuştur. Bu haklar meyanında hayat, hürriyet ve saadetin aranması vardır.
Hükümetler, insanlar tarafından bu hakların teminat altına alınması için tesis olunmuştur ve bu hükümetlerin iktidarlarının meşruiyeti idare olunanların rızalarından doğar. Her ne zaman bir hükümet tarzı bu gayeyi yok edecek bir hal alırsa, halkın bu hükümeti değiştirmeğe veya ıskat etmeğe ve kendisine emniyet ve saadeti sağlamağa en uygun görünen prensiplere istinat eden ve bu şekilde teşkilâtlandırılmış olan yeni bir hükümet tesis eylemeğe hakkı vardır. Vakıa, uzun müddettenberi müesses bulunan hükümetlerin basit ve geçici sebeplerden dolayı değiştirilmemesi lüzumu ihtiyatkârlığın icabatmdandır ve hakikaten, her zamanki tecrübe göstermiştir ki, insanlar, alıştıkları idare şekillerini yıkıp kendilerine adaleti bizzat sağlamaktansa tahammül edilebilecek fenalıklara katlanmağa daha mütemayildirler. Fakat, hiç değişmeden aynı maksada yöneltilmiş uzun bir suiistimal ve gasp silsilesi, insanları mutlak bir istipdada tâbi tutmak niyetini açığa vurursa, böyle bir hükümeti devirmek ve müstakbel emniyetlerini yeni tedbirlerle sağlamak, onların hakkı, onların vazifesidir. İşte, bu sömürgelerin sabretmeleri bu yüzden olmuştur ve bugün, onları, eski hükümet sistemlerini değiştirmeğe icbar eden zaruret böyle bir zarurettir. Büyük Britanya Kralının bugünkü icraatının hikâyesi, cümlesi bu devletler üzerinde mutlak bir istipdat tesisine matuf olan, seri halinde haksızlıkların ve tekrarlanan gasplerin hikâyesidir.
Bunu isbat için hâdiseleri tarafsız dünya umumî efkârına arz edelim:
1. Kral, en salim ve kamu iyiliğine en lâzım olan kanunları tasdik etmekten imtina eyledi.
2. Kral, birinci derecede ehemmiyetli ve müstacel kanunlara, eğer bunların meriyet tarihleri kendi tasdikine talik edilmemiş ise, valilerinin nza göstermelerini menetti ve bu suretle talik olunan kanunlarla iştigali ise kendisi tamamiyle ihmal eyledi.
3. Büyük eyaletlerin kurulmasına müteallik diğer kanunları, bu eyaletler halkının (bir millet için kıymeti ölçüsüz olan ve ancak müstebitleri korkutan) yasama meclisinde temsil edilmek haklanndan feragat etmemeleri takdirinde, tasdikten imtina eyledi.
4. Kral yasama meclislerini sırf yorgunluk saikiyle kendi tedbirlerine razı olmaları için, mutat olmayan, gayri müsait ve resmî evrak ve zabıtnamelerinin bulunduğu yerlerden uzak mahallerde topladı.
5. Kral bir çok defa, temsilciler meclislerini, halkın haklarına vaki olan tecavüzlerine erkekçe bir metanetle karşı koydukları için feshetti.
6. Kral bu fesihlerden sonra, uzun müddet, başka temsilciler meclisleri kurmak için seçim yapılmasına mani oldu ve yok edilmesi imkânsız bulunan yasama kudreti, bu suretle, halk tarafından kullanılmak üzere halkın umumuna avdet etti. Bu arada, devlet, dışandan istilâ ve içeriden kanşıklık tehlikelerine maruz kaldı.
7. Kral bu devletlerin nüfuslannın artmasına engeller koymak istedi. Bu maksatla, yabancılann tabiiyet değiştirmelerini sağlayan kanunlânn tatbikini menetti ve bu diyarlara göçü teşvik eden kanunlânn ısdarına mani oldu ve yeniden toprak edinmenin şartiannı ağırlaştırdı.
8. Kral yargı erkinin tesisine matuf kanunların tasdikini reddetmek suretiyle adaletin teşkilâtlanmasını baltaladı.
9. Kral, yargıçlan, vazifelerinin devamı ve maaşlarının miktar ve sureti tesviyesi bakımlanndan yalnız kendi iradesine tâbi kıldı.
10. Kral, milletimize eziyet etmek ve memleketin zenginliğini sömürmek için hadsiz hesapsız memuriyetler tesis etti ve bu memlekete kafilelerle yeni memurlar gönderdi.
11. Kral, aramızda, sulh zamanında ve yasama meclislerimizin rızası olmadan daimî ordular bulundurdu.
12. Kral, askeri otoriteyi sivil otoriteye karşı bağımsız ve hattâ ona üstün kılmağa kalkiştı.
13. Kral, anayasalarımıza uygun olmayan ve kendi kanunlanmızla telif edilemiyen mevzuata başkaiariyle birleşerek bizi tâbi kılmak istedi. Bunun için, aşağıda mevzuları kaydolunan sözde kanunları tasdik etti:
14. Aramızda, büyük kolorduların karargâh kurmaları;
15. Askerlerin, bu devletlerin tebaalarına karşı işledikleri katil suçlarını, mevhum bir muhakeme usuliyle cezasız bırakmak;
16. Dünyanın her tarafı ile olan ticaretimizi mahvetmek;
17. Rızamız olmadan vergiler vazetmek;
18. Bir çok ahvalde, jüri usulünün faydalarından istifade etmekten bizi mahram eylemek;
19. Aslı olmayan suçlar için muhakeme olunmak üzere bizi denizaşırı ülkelere göndermek;
20. Komşu bir eyalette, İngiliz kanunlarının liberal sistemini ortadan kaldırmak ve keyfî bir hükümet tesis etmek ve bu eyaleti bir numune yapmak ve aynı mutlak hükümet tarzını bu sömürgelere de sokmak için onun hudutlarını genişletmek;
21. Fermanlarımızı geri almak, en ehemmiyetli kanunlarımızı ilga etmek ve hükümet şekillerimizi temelinden bozmak;
22. Her türlü ahvalde bizim yasama meclislerimizi faaliyetten menederek, bizim için riayeti mecburî olacak kanunlar ısdar eylemek kudretini bizzat haiz bulunduğunu beyan etmek.
23. Kral, bizi himayesinden çıkardığını beyan ederek ve bize karsı harp yaparak memleketimizin idaresinden feragat etmiştir.
24. Kral, denizlerimizi yağma etmiş, sahillerimizi talan eylemiş, şehirlerimizi yakmış ve yurtdaşlarımızı katletmiştir.
25. Kral, şu anda bile, barbar yüz yıllarda dahi emsaline güç rastlanan bir gaddarlık ve hiyanetle ve medenî bir milletin şerefine yaraşmıyacak bir tarzda girişilmiş olan ölüm, hüsran ve istipdat âbidesini tamamlamak üzere, para ile tutulmuş yabancı askerlerden müteşekkil büyük orduları yola çıkartmış bulunmaktadır.
26. Kral, açık denizlerde esir edilen vatandaşlarımızı kendi memleketlerine karşı silâh kullanmağa ve dost ve kardeşlerinin cellâtları olmağa mecbur etmiş veya onları kendi yurtdaşlarınm ateşine maruz bırakarak öldürtmüştür.
27. Kral, aramızda dahilî kargaşalıklar çıkmasını teşvik etmiş ve sınırlarımızın sekenesi üzerine, herkesin bildiği gibi, harp usulleri yaşı, cinsi ve şartlan ayırmaksızm herkesi katletmek olan yerlileri, bu merhametsiz vahşileri saldırtmak istemiştir.
Bütün bu zulümler yapılırken, biz en hürmetkar bir ifade ile adalet istedik; müteaddit müracaatlarımızın yegâne cevabı haksızlıkların tevali etmesi oldu. Müstebit bir tabiata malik olduğunu bütün ef’al ve harekâtiye böylece ispat eden bir prens hür bir milleti idareye lâyık değildir.
Biz, Büyük Britanyalı kardeşlerimize karşı da hürmette kusur etmedik. Onları, zaman zaman, kendi yasama meclisleri tarafından, bizi adalete aykırı mevzuata tâbi tutmak hususundaki teşebbüslerden haberdar eyledik. Onlara, bu ülkelere hicretimizin ve yerleşmemizin hangi şartlar altında cereyan ettiğini hatırlattık. Onların adalet hislerine ve tab’an haiz oldukları âlicenaplığa müracaat ettik ve müşterek bir menşein aramızda husule getirdiği bağlar namına, kendileriyle olan alâkamızı ve iyi münasebetlerimizi kaçınılması imkânsız bir şekilde sekteye uğratacak bu gasıpları tecviz etmemeleri için yalvardık. Onlar da, mantığın ve kan kardeşliğinin icaplarına bigâne kaldılar. Bu itibarla, ayrılmamızı emreden zarurete inkıyat eylememiz ve insanlığın geri kalan kısmının yaptığı gibi, harpte ve sulhta onlara düşman nazariyle bakmamız icap etmektedir.
Binaenalyeh, Birleşik Amerika Devletlerinin temsilcileri olan Bizler, umumî kongre halinde toplanmış olarak ve kâinatın yüce hâkimini maksadımızın doğruluğuna işhat ederek, bu sömürgelerin büyük halkı namına ve ondan aldığımız otoriteye dayanarak, bu birleşmiş sömürgelerin hür ve bağımsız devletler olduklarını ve böyle olmağa haklan bulunduğunu; Büyük Britanya Krallığına karşı her türlü itaatten azade olduklarını; kendileriyle Büyük Britanya Devleti arasındaki her türlü siyasî bağın tamamen ortadan kalktığını ve kalkması lâzım geldiğini; diğer hür ve bağımsız devletler gibi bunların da, harp yapmakta, sulh akdetmekte, andlaşmalara girişmekte, ticareti tanzim etmekte ve bağımsız devletlerin yapmağa hakkı olduğu diğer bütün tasarruflarda bulunmakta ve onların yaptığı her şeyi yapmakta tam bir salâhiyete sahip olduklarını; ve Cenabı Hakkın İlâhî himayesine tam bir güvenle meşbu olarak işbu beyannamenin müdafaası uğruna, hayatlarımızı servetlerimizi ve en kudsî servetimiz olan şerefimizi mütekabilen tahsis ettiğimizi resmen ilân ve beyan eyleriz.
Jules Hancock
Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’nin 4 Temmuz 1776 Tarihinde İmzalandığını Sanan Yazarlar
Örsan K. Öymen, Cumhuriyet Gazetesinde 31 Ocak 2019 tarihinde yayınlanan “Venezüella’nın Anlamı” başlıklı yazısında bu hataya düşmüş:
"4 Temmuz 1776 tarihinde Amerika’da Philadelphia kentinde imzalanan Bağımsızlık Bildirgesi ile Britanya Krallığı’nın Amerika kıtasında oluşturduğu koloniler, Britanya Krallığı’ndan bağımsızlıklarını ilan ettiler."