İrlanda Bağımsızlık Savaşı sürecinde İrlandalı erkeklerin elleri ceplerinde olarak halk içinde görünmelerinin yasaklandığının, bu emri ihlâl edenlerin görüldüğü yerde vurulabileceğinin duyurulduğu doğru. Günümüzde İrlandalıların İngiliz kraliyet ailesi fertleri karşısında ellerini cebinde tuttuğu görülen bazı vakalar 1920-1921 yıllarındaki yasağa yönelik protest tutumun bir örneği sanılabiliyor.
Geçmişte, ünlü aktör Cillian Murphy’nin Prens Harry ile 2017 yılında Londra’da Dunkirk adlı filmin prömiyerinde sohbet ettiği, el sıkıştıktan sonra elini cebine koyduğu görülen görüntüye değinmiştik.
Orijinal görüntü: pic.twitter.com/zj8JgBcRFh
— Malumatfuruş (@malumatfurusorg) July 28, 2023
Bahsi geçen görüntü, el sıkışma bölümü kesilerek, Cillian Murphy’nin İngiltere Kralı 3. Charles’ın küçük oğlu Prens Harry karşısında İngilizlerin bağımsızlık savaşı sırasında elleri cebinde görülen İrlandalıları vurma emrini protesto ettiği iddiasıyla kullanıldı.
Alkan Okuducu (@AlkanOkuducu): “Bağımsızlık savaşı sırasında İngilizler, bir bildiri yayınlar; bu bildiride elleri cebinde olan tüm İrlandalıların vurulacağı yazılıdır. İrlandalılar bu durumu hala protesto ederler. İrlandalı aktör Cillian Murphy, İngiltere Prensi Harry’in karşısında elleri cebinde duruyor.”
Bağımsızlık savaşı sırasında İngilizler, bir bildiri yayınlar; bu bildiride elleri cebinde olan tüm İrlandalıların vurulacağı yazılıdır.
İrlandalılar bu durumu hala protesto ederler.
İrlandalı aktör Cillian Murphy, İngiltere Prensi Harry’in karşısında elleri cebinde duruyor. pic.twitter.com/SgTzCLonSp
— Alkan Okuducu (@AlkanOkuducu) June 26, 2025
Aynı iddia farklı görüntülerle yabancı sosyal medya hesaplarınca da geçmişte paylaşılmıştı.
“Bazı İrlandalıların İngiliz Kraliyet Ailesi üyeleriyle tanışırken ellerini ceplerine koyduğunu hiç fark ettiniz mi? İlk başta özel bir şey değilmiş gibi görünebilir, ama aslında sessiz ve güçlü bir mesaj.İrlanda uzun yıllar İngiliz yönetimi altındaydı. İnsanlar öldü. Dilleri yasaklandı ve kültürleri çöktü. 1920’de İrlanda’nın bağımsızlık savaşı sırasında Cork City’de emir verildi, elleri cebinde olan adam vurulacak.Bu acı pek çok kişi için hala taze ve bu yüzden bazı İrlandalılar Royals’a boyun eğmiyor ya da saygı göstermiyor. Bunun yerine ellerini ceplerine sokuyorlar – Seni tanımıyorum, saygı duymuyorum der gibi.Küçük bir jest ama büyük bir direniş hareketi. Cillian Murphy, Ronan O’Kerry ve Tom Hardy gibi pek çok İrlandalı ünlü kraliyet ailesine aynı tutumu gösterdi ve krize neden oldu. İrlandalılar, kraliyet ailesi üyeleriyle karşılaşmalarında veya diyaloglarında basit ama çok etkili bir şekilde protesto ediyorlar. “
Söz konusu görüntüde İrlandalı aktörün İngiliz kraliyet ailesine karşı bir protestoda bulunduğuna dair bir emare bulunmuyor. Cillian Murphy’nin bu yönde bir beyanı da bulunmuyor.
İrlanda Bağımsızlık Savaşı sürecinde ellerin cepte yürünmesinin İrlandalıları İngiliz askerlerinin hedefi hâline getirdiği aktarımı doğru.
İrlanda Bağımsızlık Savaşı (1919-1921) Hem İrlanda’nın ulusal kimlik inşasında hem de sömürge karşıtı mücadelelerde önemli bir dönüm noktası olan İrlanda Bağımsızlık Savaşı 1919-1921 yıllarında gerçekleşti. İrlanda’nın Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını kazanma mücadelesinin kritik bir evresi olarak tarihteki yerini alan bu savaş, İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu (IRA) ile Britanya kuvvetleri arasında gerilla taktikleri ve siyasi manevralarla şekillendi. Savaşın kökenleri, uzun süreli Britanya yönetimine ve İrlanda’da artan milliyetçi duygulara dayanmaktadır. 1801 Birlik Yasası ile Britanya Krallığı’na tamamen entegre olan İrlanda’da, Katolik çoğunluğun hakları ve toprak mülkiyeti konuları sürekli bir gerilim kaynağı oldu. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, Home Rule (İç Yönetim) hareketi önemli bir ivme kazandı. Ancak, bu taleplerin karşılanmaması radikal milliyetçi grupların yükselişine zemin hazırladı. Özellikle 1916 Paskalya Ayaklanması, her ne kadar askeri olarak başarısız olsa da, İrlanda kamuoyunda bağımsızlık fikrinin yaygınlaşmasında ve Britanya yönetimine karşı direnişin sembolü haline gelmesinde kritik bir rol oynadı. Ayaklanmanın ardından Britanya’nın sert tepkisi ve liderlerin idam edilmesi, milliyetçi duyguları daha da körükledi. 1916’daki Paskalya Ayaklanması’nın ardından 1918 genel seçimlerinde Sinn Féin partisinin ezici çoğunlukla kazanması ve akabinde 1919 yılı Ocak ayında İrlanda Cumhuriyeti’nin tek taraflı bağımsızlık ilanıyla çatışma süreci hız kazandı (Townshend, C. (2005). Easter 1916: The Irish Rebellion. Allen Lane). Savaş, 1919 yılı Ocak ayında Dáil Éireann’ın (İrlanda Parlamentosu) tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmesi ve Sinn Féin partisi liderliğindeki İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) mensuplarının Tipperary’deki Soloheadbeg’de Kraliyet İrlanda Polis Teşkilatı (RIC) memurlarına saldırmasıyla resmen başladı. Michael Collins gibi figürlerin öncülük ettiği IRA, Britanya’nın askeri ve polis güçlerine karşı etkili bir gerilla stratejisi benimsedi. Buna karşılık Britanya hükümeti, özellikle Black and Tans ve Auxiliary Division gibi yarı askeri birliklerle sert misillemelere girişti. Bu dönemde yaşanan şiddet olayları, özellikle 1920’deki Cork şehrinin yakılması veya “Kanlı Pazar” (“Bloody Sunday”) olarak bilinen 21 Kasım 1920 katliamı gibi olaylar, savaşın taraflar arasındaki düşmanlığı derinleştirdi (Hart, P. (1998). The IRA and its Enemies: Violence and Community in Cork, 1916-1923. Oxford University Press). 1921 yılı Temmuz ayındaki ateşkesin ardından Londra’da yürütülen müzakerelerin ardından 6 Aralık 1921 tarihinde imzalanan İngiliz-İrlanda Antlaşması ile İrlanda’nın 26 güney vilayetinden oluşan bir devlet (Özgür İrlanda Devleti – Irish Free State) kuruldu. Ancak bu antlaşma, İrlanda’yı bölmesi ve kuzeydeki altı kontluğun Britanya egemenliğinde kalması nedeniyle İrlanda içinde büyük tartışmalara yol açtı. İrlanda bağımsızlık mücadelesinin önemli bir dönüm noktası olmasına rağmen Anglo-İrlanda Antlaşması, özellikle özellikle Éamon de Valera liderliğindeki grup tarafından, tam bağımsızlık ve birleşik bir İrlanda talebiyle reddedildi. İrlanda’nın tam bağımsızlığını tanımaması ve Kuzey İrlanda’nın ayrı kalması gibi nedenlerle İç Savaş (1922-1923) gibi yeni bir çatışma döneminin fitilini ateşledi (Foster, R. F. (1988). Modern Ireland, 1600-1972. Penguin Books). |
İrlanda Bağımsızlık Savaşı’nın gerilla taktikleriyle yoğunlaşan çatışma sürecinde İngiliz kuvvetler İrlanda’da elleri cebinde olan bir sivilin mutlaka şüphe konusu olacağı ve tutuklanmaya açık hâle geleceği, acil bir durumda ateş altında kalma riskiyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyarılar yayımladı.
Bu yöndeki uyarılardan bazıları şu şekildeydi:
Should the order (”Hands Up”) not be immediately obeyed, shoot and shoot with effect. If the persons approaching (a patrol) carry their hands in their pockets, or are in any way suspicious-looking, shoot them down. You may make mistakes occasionally and innocent persons may be shot, but that cannot be helped, and you are bound to get the right parties some time. The more you shoot, the better I will like you, and I assure you no policeman will get into trouble for shooting any man.
—Lt. Col. Smyth, June 1920
“Eller yukarı” emrine hemen uyulmaması halinde, ateş edin ve etkili bir şekilde ateş edin. Eğer yaklaşan kişiler (bir devriye) ellerini ceplerinde taşıyorlarsa ya da herhangi bir şekilde şüpheli görünüyorlarsa, onları vurun. Ara sıra hatalar yapabilirsiniz ve masum insanlar vurulabilir, ancak bunun önüne geçilemez ve bir süre sonra doğru tarafları bulmanız kaçınılmazdır. Ne kadar çok ateş ederseniz, sizi o kadar çok seveceğim ve sizi temin ederim ki hiçbir polisin başı adam vurduğu için belaya girmeyecek.
—Yarbay. Smyth, Haziran 1920
1920 yılı Haziran ayından sonra özellikle 1921 yılı Ocak – Temmuz ayları arasında yayımlanan duyurularda İrlandalı erkeklerin elleri ceplerinde olarak halk içinde görünmemeleri gerektiği, bu emri ihlâl edenlerin görüldüğü yerde vurulabileceği belirtildi. Cork şehri başta olmak üzere çatışmaların yoğun olduğu bölgelerde bu uyarılar yoğunlaştı.
Özellikle İrlanda’nın Cork şehri sakinlerinin 1920-21 yılında sıkıyönetim döneminde uygulanan emre tepki olarak ilgili dönemden bu yana İngiliz otorite figürlerinin karşısında ellerini ceplerinde tutma tutumunu sürdürdüğü biliniyor.
Ancak bazı vakalar yanlış biçimde bu protest tutumun bir örneği sanılabiliyor.
İrlandalıların İngiliz kraliyet ailesi fertlerini elleri ceplerinde karşıladığı iddiası 2009 yılında İrlandalı ragbi yıldızı Ronan O’Gara’nın Kraliçe II. Elizabeth karşısında elleri cebinde görüntülendiği fotoğrafla gündeme geldi.
Irish Times’tan Frank Miller’ın yakaladığı ünlü fotoğrafta O’Gara aslında Kraliçe II. Elizabeth ile el sıkışmayı reddetmedi.
Ronan O’Gara, yıllar sonra ünlü fotoğraf hakkında yaptığı açıklamada terli olduğu için elini tokalaşmaya hazırladığını söyledi.
İrlandalı sporcu, 2022 yılında verdiği demeçte ve 2013 yılında çıkan Unguarded adlı kitabında şu ifadeleri kullandı:
“Fotoğraf Irish Times’da yayınlandı ve herkes elini sıkmayı reddettiğime ikna oldu. Bu tamamen fırsatçı bir fotoğraf.
Monarşi konusunda güçlü bir inancım yok, (ama) ailemin beni iyi yetiştirdiğini düşünmek isterim. Yaşlı kadınlara ve genel olarak kadınlara karşı saygılısınız.
“Ellerim terliydi. Ellerim (ceplerimdeydi). Elini sıkmadan önce bir ter tabakası kalmadığından emin olmak için ellerimi terden temizliyordum.”
“Oyunculuk kariyerimde en çok açıklığa kavuşturmak istediğim bir şey varsa o da bu olaydır.
Onunla tanışmadan önceki anları hala gözümün önüne getirebiliyorum. Avuçlarım terlemişti. Kendimi çok iyi sunduğumu düşünmeyi seviyorum, bu yüzden onları kuru tutmak için cebime koyuyorum. Bu da benim bir alışkanlığım.
Kraliçe’ye saygısızlık edemezsiniz ve bu imajın dünyaya sunulma şekli dehşet vericiydi. Zor bir Corkman olarak tasvir edildim. Fanatik cumhuriyetçilerden destekleyici mektuplar aldım!
Ben çok gururlu bir İrlandalıyım ve Katolik’im ama cumhuriyetçi değilim. Her iki yönde de güçlü siyasi duygularım yok; siyasi olarak bağlı değilim. Ulster ekibinin yüzde doksanı Protestan ve birçoğu benim arkadaşım.
Ancak ne kadar güçlü hissederseniz hissedin, ister Kraliçe, ister Papa veya güçlü bir pozisyondaki herhangi biri, özellikle de bir hanımefendi olsun, onlara karşı kaba davranmamanız veya nezaketsiz davranmamanız gerektiğine inanıyorum.”