Bugün (ekonomi/finans konusunda bilgi düzensizliği üzerinden) sizi tanıştırmak istediğimiz bir podcast serisine değineceğiz.

Amerika’da Rockford Üniversitesi’nde finans ve ekonomi dersleri veren ve  bu alanda araştırmalar yapan Orhan Erdem, “Hikâye Tadında Ekonomi” adlı podcast serisinde ekonomi ve finansın dünyada olup bitenleri anlamlandırmakta bize nasıl yardımcı olduğu hakkında kendi perspektiflerini paylaşıyor.

Orhan Erdem, podcast serisinin “Balonlar, Balonlar, Neymiş Bu Balonlar?” adlı bölümünde toplumların kararlarına -özellikle ekonomi ve finans bağlamında-  her zaman güvenip güvenemeyeceğimizi sorgulamış.

Yanlış Hisse Senedini Satın Alan Yatırımcılar” başlıklı yazımızda aslında fiyatlama hatalarına değinmiştik. Erdem ise bahse konu podcastinde konuya teorik bir çerçeve sunup ilgi çekici örnekler sunmuş.

Erdem, bahse konu kaydında insanların yatırım kararlarında rasyonel olmayan kararlarının kapsamına ve yalan haberin etkisine “balonlar” üzerinden değinmiş.

Ekonomide rasyonel beklentiler ve finansta ise etkin piyasalar hipotezine uygun olmayan davranışlara değindiği podcastini şöyle özetlemiş:

“Toplumların doğru karar vermediği zamanlar da vardır. Bu zamanların en büyük özelliği dedikodu mekanizmasıyla beslenmesi ve büyümesi. Yani bağımsız karar alma kriterinin yok olması.

 

Dünyada artan para bolluğu ve sosyal medya aracılığıyla yayılan dedikodular fiyat balonlarının oluşmasını kolaylaştırdı. Sonuç olarak, son zamanlarda gittikçe artan sayıda fiyat balonu örneğiyle karşılaşıyoruz ve öyle görülüyor ki ileride daha da sık karşılaşacağız.”

Farklı platformlar üzerinden erişebileceğiniz “Hikâye Tadında Ekonomi adlı yayının ilgili bölümünün -Orhan Erdem’in izniyle temin ettiğimiz- dökümüne aşağıdan erişebilirsiniz:

 

——–

 

“Balonlar, Balonlar, Neymiş bu Balonlar?”

“Challenger’ın Contası” adlı ilk podcastimi dinleyenler hatırlayacaklardır. Bazı şartlar sağlandığı zaman –ki bunlar çokseslilik, bağımsızlık ve adem-i merkeziyetçilik idi – toplulukların çok doğru karar verdiklerinden bahsetmiş, hatta İngiliz bilim adamı Francis Galton’un 800 kişilik bir toplulukla yaptığı ineğin ağırlığını doğru tahmin etme deneyini anlatmıştım. Ancak bu şartların sağlanamadığı durumlar olabileceğini buna da ileride değinmeyi düşündüğümü belirtmiştim.

Toplulukların kararlarına – özellikle ekonomi ve finans bağlamında— ne zaman güvenemeyiz? Kitleler ne zaman yanlış karar verir ve bunu önceden tahmin etmek mümkün mü?

Bu podcastte gelin bu konuyu konuşalım.

Ekonomi ve finans dünyasında insanların kararlarını en iyi takip edebileceğimiz yer, borsalar. Çünkü, borsa dünyası onlarca milletten binlerce örnek şirketi ve milyonlarca insani barındıran çok büyük bir veri seti. Bu veri setini kullanarak sorularımıza bilimsel bir cevap aramak mümkün.

Bu hafta size, borsalardan 2 örnek hikâye anlatacağım.

Birinciyle başlayayım.

 

1. Long Island Iced Tea

Long Island Buzlu Çay şirketi Amerika`da buzlu çay da dahil olmak üzere birçok meşrubat üreten bir şirket(ti). Firmanın hisseleri halka açık, yani borsada işlem görüyordu. 2016 yılında şirketin hisse fiyatlarında her gecen gün bir düşüş göze çarpmaya başladı. 2016`nin başında 12 $ civarında olan fiyatlar, 2 sene içinde, 2017`nin sonunda $2`in biraz altına kadar geriledi.

Şirket yöneticileri, kendilerince dâhiyane bir fikirle şirketi eski günlerine kavuşturmaya karar verdiler ve 21 Aralık 2017 günü firmanın hisse fiyatları bir günde %300 arttı ve $7`a kadar yaklaştı. Halen de popular olan Blockchain teknolojisi o zaman da popülerdi ve şirket yönetimi şunu yaptı: Long Island Buzlu Cay (Long Island Iced Tea Corp.) olan şirketin adını, Long Blockchain olarak değiştirdiler ve yatırımcılarına blockchain teknolojisini araştıracaklarını, bu teknolojiden istifade edeceklerini ve hatta Bitcoin madenciliği yapmak için gerekli teçhizatı da alacaklarını söylediler. Ancak bir meşrubat şirketinin blockchain`e nasıl yatırım yapacağı sorusu muallâk kaldı, bu konuda bir açıklama yapmadılar. Nasdaq`la görüşüp şirketin işlem sembolünü, yani tickerını, bile değiştirttiler (LTEA’den LBCC’ye). Nasdaq bu ise çok kuşkulu yaklaştı ama beklemeyi tercih etti.

Sonraki günlerde şirketin hisse fiyatları biraz geriledi, ama 3-4$ bandında kaldı. Yani amaçlanan gayeye ulaşılmış oldu. Şirketin hisse fiyatları 1.5- 2 katına çıkmış oldu. Ta ki Nisan 2018`e kadar. Yani şirketin adi değiştirildikten 4 ay sonrasına kadar isler yolunda gitti. Nisan ayında şüphelerini bir şekilde teyit eden Nasdaq, Long Blockchain şirketini borsa kotundan çıkardı, yani işlemlerini durdurdu.

Şirketin hisseleri o tarihten sonra sürekli düştü, 2020 sonunda 6 cente kadar geldi.

22 Şubat 2021`de, yani tam bir hafta önce, Amerikan sermaye piyasası kurulu SEC, Long Blockchain`in Amerika’daki tüm işlemlerini durdurdu ve web sayfası da kapatıldı.

Yani, şirket yöneticilerinin dâhiyane hamlesinden sonra 7$`a fırlayan hisse fiyatlarının, eski değeri olan $2a gelmesi 4 ay, 6 cente gerilemesi ise yaklaşık 3 sene sürdü.

 

2. CUBA

Bir de şu hikayeye kulak verin: Amerika’da halen de piyasalarda işlem gören Cuba adlı bir fon var. Bu fonun, ülke olan Küba`yla hiçbir ilişkisi yok. Sadece kısaltması Cuba (Küba). 2014 yılı Aralık ayında o zamanki Amerika Başkanı Obama, Amerika`nın Küba’ya uyguladığı bazı ambargoları ve sınırlamaları esnetme kararını açıkladı. Ardından Cuba adlı fonun borsadaki fiyatı bir anda 6.2 dolardan 12.7 dolara fırladı. Fonun kârında veya sahip olduğu varlıklarda bir gecede hiçbir değişiklik yoktu. Cuba fonunun, Küba ülkesiyle hiçbir alakası da yoktu. Buna rağmen Küba ülkesiyle ilgili iyi bir haber hisseleri tam iki katına çıkarmıştı. Diyebilirsiniz ki, insanlar (buna dünyanın en büyük finansal yatırım şirketleri dâhil) bir anlığına hata yapmış olamaz mı? Evet olabilir. Ancak bu bir hataysa, ertesi gün ya da en geç 1-2 gün içerisinde düzelmesi, yani fiyatların 6 dolar civarına geri gelmesi gerekirdi. Ancak bu fiyatların eski seviyesine gelmesi neredeyse 1 yılı buldu.

Davranışsal literatürü bu ve benzeri örneklerle dolu. Yani milyonlarca insanın fiyatlamalarda yanılması ve bu yanılgının düzelmesinin yıllarca alması tekil bir örnek değil, sıkça rastlanan bir durum.

Birkaç ay önce Obama’nin “A Promised Land” (Obama, 2020) adlı kitabını aldım. 750 sayfalık kitabı bitirmem hayli de uzun surdu. Kitapta bir hatırası dikkatimi çekti, sizinle paylaşmak isterim.

2000’li yılların başında 277,500 $`a aldığı evi ödemekte zorlanan Obama, emlakçısını arayıp “ne yapsam” diye sorar. Emlakçı da ona, ev fiyatlarının çok fazla yükseldiğini, dolayısıyla hiçbir şey yapmadan sadece elindeki evin değer artışını gösterip, bankadan 40,000 $ daha kredi alabileceğini soyluyor ve Obama aynen bunu yapıyor ve krediyi alıyor. Hiçbir şey yapmadan 40,000$ kredi alabilmek garip bir duyguydu diyor Obama kitabında.

Obama`nın tespitleri devamında şöyle:

İnsanların elindeki evler ATM gibi para basıyordu. Herkes evi-al-sat yapıp para yapıyordu. Arkadaşlarım, öğretmenler, taksi şoförleri bir anda mortgage terminolojisine nasıl da hakim oldu.”

2000`lerin basındaki inanılmaz ev fiyat artışını kitabında “Gayrimenkul altınına hücum” diye adlandırıyor Obama.

Sonrasını hepimiz biliyoruz. 2007/8 krizi.

Ben ekonomi Doktoramı 2008 yılında aldım ve o yıla kadar okuduğum ekonomi ders kitaplarının hiçbirinde balon kelimesine rastladığımı hatırlamıyorum. Balonu, kabaca “bir varlığın gerçek değerinin çok üstüne çıkması” diye düşünecek olursak, ana akım ekonomi ekolüne göre—ki bu akim hala ekonomi dünyasında baskındır –balon diye bir şey olamaz. Çünkü yatırımcılar rasyoneldir ve böyle bir şeyin var olduğunu gördükleri anda o fiyat yükselişini paraya çevirirler ve fark kaybolur. Yani toplulukların içinden en az birisi bu tarz fiyatlama hatalarını anında fark eder, o fiyattan satışa başlarlar, ve fiyatlar düşer. Diğer bir ifadeyle toplulukları uzun sure aldatmak mümkün değildir.

Ekonomide “Rasyonel Beklentiler,” Finansta “Etkin Piyasalar Hipotezi” kabaca bunu söyler.

İnsanlar rasyoneldir ve rasyonel insanların alım-satım yaptığı herhangi bir varlığın fiyatı onun gerçek değerini yansıtır.

Gerçek değer de o varlığın gelecekte getireceği kazançlarla ilişkilidir. Geleceğinden ümitli olunan bir varlığın fiyatı artar, geleceğinden kuşku duyulan bir varlığın değeri düşer.

Dolayısıyla, bir şeyin gerçek değerinde olup olmaması biraz da insanların rasyonel olup olmamasıyla ilgili. Peki, rasyonel olmak nedir? Onu da kısaca, akılcı davranma, bir isi yapmadan önce hesabını kitabî yaparak, biraz da robotvari hareket etmek diye tanımlayabiliriz.

Teoriye göre insan rasyonel olduğu için, fiyatlarda balon olması, yani bir varlığın gerçek değerinden daha yukarıda fiyatlanması, mümkün değildir.

Halen Harvard’da Emeritus Profesör olan ve birçokları tarafından geleceğin Nobel adayları arasında gösterilen Michael Jensen 1978 yılında EPH’ni şöyle övmüştü: “Ekonomide Etkin Piyasalar Hipotezi kadar verilerle desteklenmiş ayakları somut yere basan başka bir önerme yoktur.

Ancak podcastin başında anlattığım hikayeler de gün gibi ortada, insanlar uzun sure aşırı fiyat artışlarını fark edemeyebiliyorlar.

MESELA, 2008 krizinden önce şu oldu: Uzun yıllar boyunca ortalama ev fiyatları, ortalama yıllık konut kiralarının yaklaşık 20 katında seyrederken, 2000 yılından itibaren bu oran sürekli arttı. Yani kiralar ayni kalırken ev fiyatları sürekli yükseldi, bir ara 30 katına kadar çıktı. Krizden sonra da çakılıp tekrar 20’ye geriledi. Yani insanlar/yatırımcılar, bunu yaklaşık 7-8 yıl fark etmedi, ettiyse de aldırmadı. Az onca anlattığım Long Island Buzlu Cay şirketi örneğinde ise aylarca fark etmedi.

O zaman sunu söyleyebiliriz: Toplulukların kararları, fiyatlar üzerindeki konsensüsü her zaman doğruyu yansıtmayabilir. İnsanlar özellikle kitle/suru psikolojisinin hakim olduğu zamanlarda, robot gibi rasyonel hareket etmeyebiliyor, doğru karar alamayabiliyorlar. Herkesin almak için yarıştığı bir finansal varlığın değerinden şüphe duymak lazım.

Star WARS filminde bir robot vardır, C-3PO adında. Bu robot, filmin bir sahnesinde insan olan arkadaşı Han Solo`nun bir hareketi karsısında, ona “Bazen insanları anlayamıyorum.” Der.

Tersten okursak, çoğu zaman anlayabiliyorum ama bazen anlayamıyorum. Durum tam olarak da budur.

Evet, insanlar rasyonel hareket ederler ama rasyonel, yani robot gibi, hareket etmediği, duygularının parasal davranışlarını şekillendirdiği zamanlar da vardır.

Peki, balon nedir? Neye balon denir? Dediğim gibi bu tanıma ekonomi/finans ders kitaplarında rastlamak şimdilik pek mümkün değil. Ancak Yale Üniversitesi hocası Robert Shiller, yazdığı Irrational Exuberance  (Shiller, 2005) kitabında fiyat balonunu şöyle tanımlıyor:

“Balon, etrafta sürekli dolaşan fiyat artışı haberlerinin insanların satın alma iştahlarını artırdığı, bunun diğer insanlara psikolojik bir şekilde sirayet ettiği ve zamanla artan bu tarz haberler sonucunda da bu haberlere şüpheyle yaklaşan ama başkalarının yatırım başarılarını içten içe kıskanan ve kumar heyecanıyla hareket eden daha çok yatırımcının piyasaya girdiği durumdur.”

Dikkat ederseniz, ekonomi hocası olan Shiller balonu ekonomik/finansal bir terminolojiyle değil, sosyal bir terminolojiyle açıklıyor. İnsanların birbirlerini kıskanmasından, kumar heyecanıyla hareket etmesinden bahsediyor. Dostoyevski, aslında kendi hayatından kesitler sunduğu, ünlü Kumarbaz adlı romanında İvanonoviç adlı bir adamın hikâyesini anlatır. Bu adam, defalarca kumarda para kazanmasına rağmen bir turlu duramaz ve kumarda kazandığı serveti yine kumarda kaybeder.

Öyleyse balonlar insanların tabiri caizse dürtülerinden ve sosyal olgulardan beslenir ve dedikoduyla buyur.

Yaşadığımız çağda da dedikodunun yayılma hızı özellikle sosyal medya sayesinde artıyor.

Mesela, birkaç hafta önce, sosyal medyadan organize olan bir kısım bireysel yatırımcılar, Amerika`daki GAMEstop adli bir hissenin fiyatlarını birkaç hafta içerisinde, $20`dan $468`a kadar çıkardılar.

MIT`de isletme bölümünde araştırmalar yapan Sinan Aral hoca, Twitter’daki içerikleri tarayarak yaptığı bir araştırmada (Vosoughi, Roy, & Aral, 2018) yalan haberin yayılma hızı doğru haberin yayılma hızından 1000 kat daha fazla olabileceğini söylüyor.

Shiller`in balonların dedikoduyla büyüyeceği tespitine bir de Sinan hocanın yalan haberin daha hızlı yayıldığı olgusunu eklerseniz, yalan haberlerle şişebilecek balonlarla karşılaşma ihtimalimizin giderek arttığı sonucuna varırız.

Kapitalizm, frekansı yani sıklığı artan şekilde kriz üretmeye başladı. Bunun sebeplerine girmeyeceğim. Ancak önemli bir olguya parmak basmak istiyorum. O da su: Kâğıt paranın yarattığı kolay para basma fırsatı parasal bolluğu da beraberinde getirdi. Bu bolluk da kredi almayı kolaylaştırdı. Kolay kredi de insanların zaman içerisinde farklı yatırım araçlarına hücum etmelerine sebep oldu. Buna bir de insanların birbirlerine bu yatırım olanaklarıyla ilgili doğru/yanlış dedikodu taşıması olgusunu ekleyin. Bütün bunlar da bazı yatırım araçlarının fiyatlarında aşırı artışa neden oldu. Kısaca para bolluğu fiyat balonlarına sebep oluyor. Bitcoin gibi kriptoparaların da ortaya çıkısı bununla ilişkili. Önceki podcastlerden hatırlayacağınız gibi Bitcoin`ini çıkaran kişi Nakomoto’nun da itirazı merkez bankaların fütursuzca para basmaları üzerineydi. Çünkü bu para bolluğu ya enflasyon ya da balon doğuruyor.

Şimdi bütün bu söylediklerimi bugünün bağlamına çekeyim. ABD pandemi surecinde şimdilik 4t $ para bastı. Ben bu podcasti hazırlarken temsilciler meclisinde 1.9t$lik bir paket daha onaylanmıştı. Sadece Amerika’da 500 bin, dünyada 2.5 milyon insanın olduğu bir krizde  26 Şubat 2021 Cuma günü itibariyle, son bir yılda Amerikan borsası, Nasdaq %55 , SP500 %28, Borsa İstanbul da TL üzerinden %39 değer kazandı. Bu değerleme bana garip geliyor. Teoriler ne diyordu? Bugünkü fiyatlar insanların gelecek beklentisini yansıtır. İnsanlar bu kadar sert bir kriz içerisinde gelecekten bu kadar ümitliler mi yoksa para bolluğundan dolayı mı piyasalar bu kadar yüksek sorusunun cevabını size bırakıyorum.

 

İstifade Edilen Kaynaklar:

Obama, B. (2020). A Promised Land. New York: Crown.

Shiller, R. J. (2005). Irrational Exuberance (2. Baskı). Princeton: Princeton University Press.

Vosoughi, S., Roy, D., & Aral, S. (2018, Mart). The spread of true and false news online. Science, 359, 1146–1151.

https://www.marketwatch.com/story/nasdaq-to-delist-long-blockchain-corp-underlining-fading-bitcoin-fervor-2018-04-11

 

——–

 

Yorumunuzu yazınız...