Meteorda DNA değil, DNA’nın yapı taşı olan  nükleobazlar, amino asitler gibi yapı taşlarını oluşturan temel moleküllerin bulunduğu açıklandı

 

 

Bilim ve uzay konulu tık tuzağı içeren merak ya da korku uyandıran haberler internet basınının olmazsa olmazı…

Bu tip “haberlere” son günlerde NASA’nın 2 milyar yıllık bir göktaşında insan DNA’sını (DNA izlerini) bulduğu yönündeki aktarımlar eklendi.

 

Gusholder Haber Bülteni (@gusholderhaber): “#SONDAKİKA NASA, 2 milyar yıllık bir meteroitin içinde “İnsan DNA’sı izleri” tespit edildiğini açıkladı. • Dünya’da 2 milyar yıl önce dahi “İnsan yaşamı” bulunmuş olabilir.”

Alican Kiraz (@AlicanKiraz0): “2 Milyar yıllık meteor’da insan DNA’sı bulunmuş “


 

 

NASA, 2 milyar yıllık bir meteroitin içinde insan DNA’sının tespit edildiğini açıklamadı.

2 milyar yıllık göktaşında insan DNA’sı bulunmadı.

Bu yönde bir bilimsel kanıt  ya da açıklama mevcut değil.

Göktaşlarında DNA izine değil, (RNA, DNA gibi yapılarda da) yaşamın yapı taşlarına (örneğin amino asitler, nükleobazlar) rastlandı.

Özellikle NASA’nın OSIRIS-REx misyonuyla Bennu asteroitinden getirilen örneklerde, DNA ve RNA’yı oluşturan beş ana nükleobazın tamamı (adenin, guanin, sitozin, timin ve urasil) tespit edildi.

30 Ocak 2025 günü basına “Uzaydaki gök taşında bir dolu hayat var: Bilim insanları asteroitte DNA’nın temel bileşenlerini buldu” gibi başlıklarla yansıyan haber yeniden gündeme getirildi.

Araştırmaların DNA’nın yapı taşları olduğu düşünülen nükleobazları bulduklarına dair eski tarihli açıklaması çarpıtılarak yeni bir buluş gibi lanse edildi.

 

Göktaşlarında veya asteroit örneklerinde DNA veya RNA’nın tam genetik materyali değil, fakat bu materyalleri oluşturabilecek (nükleobazlar, amino asitler gibi) yapı taşlarının bulunduğu geçmişte de açıklandı.

 

Bu bulgular, yaşamın temel kimyasal bileşenlerinin Dünya’ya uzaydan gelmiş olabileceği teorisini desteklese de 2 milyar yıl önce yaşamın varlığı ya da insanoğlunun aslında yıldız parçacığı (stardust) olduğunu ispatlamadı.

Meteorlarda veya asteroitlerde bulunan bu bileşenler, “insan DNA’sının” kendisi değildir. Bunlar, Dünya’daki tüm yaşamın genetik materyalinin (DNA ve RNA) temelini oluşturan kimyasal yapı taşlarıdır.

Bu yapı taşlarının uzayda bulunması, yaşamın kimyasal başlangıcının uzayda da mümkün olduğunu göstermekle birlikte, doğrudan “insan DNA’sı” veya bir insanın genetik kodu bulunduğu anlamına gelmiyor.

2 milyar yıllık bir meteorda “insan DNA’sı”nın bozulmadan kalması veya ilk bakışta “insan” olarak tanımlanabilmesi, bilinen biyolojik süreçler açısından oldukça düşük bir ihtimaldir ve bilimsel yayınlarda böyle kesin bir bulgu doğrulanmadı.

Meteorda bulunan yaşamı oluşturan temel aminoasitler gibi yapıtaşlarının meteorit kaynaklı olduğu da kesin değil. Bilim kurumları ve NASA’nın değerlendirmeleri, bu tür analizlerde “kontaminasyon” yani yeryüzü kaynaklı bulaşma riskinin her zaman göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamaktadır (NASA yıllar önce Mars kökenli meteoritinde de DNA benzeri organik moleküller bulmuştu.).

Yorumunuzu yazınız...