TÜİK’in Açıkladığı “İşsizlik Oranı” İşsizliğin Gerçek Boyutlarının Anlaşılması İçin Yeterli Değil

İşsizlik Hesaplaması İçin Alternatif ve Daha Gerçekçi Yöntem Olarak “Geniş Tanımlı İşsizlik Oranı”na Başvurulabilir

 

Koronavirüs salgınının ekonomiyi olumsuz yönde etkilemesiyle birlikte istihdamdaki daralma ve işsiz sayısındaki artış sosyal hayatımızın yanı sıra Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilerde gözlemlenebilse de, açıklanan standart işsizlik oranının bu durumun tersini işaret ettiği görülüyor.

Örneğin, TÜİK’in 10 Ağustos 2020 tarihinde işsizlik oranını açıkladığı 2020 yılı Mayıs ayı istihdam verileri duyurusuna göre:

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 yılı Mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 331 bin kişi azalarak 3 milyon 826 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0,1 puanlık artış ile %12,9 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 0,2 puanlık artış ile %15,2 oldu.

Ülke genelindeki işsizlik oranı verilerine baktığımızda, Ocak ayı başından bu yana işsizliğin düşmekte olduğunu, yalnızca Mayıs ayında çok hafif bir şekilde arttığını görüyoruz:

Ülke Genelinde İşsizlik Oranları – 2020
Tarih İşsizlik Oranı (%)
Ocak 13,8
Şubat 13,6
Mart 13,2
Nisan 12,8
Mayıs 12,9

 

Koronavirüs salgınının etkilerinin hissedilmeye başladığı tarihten bu yana ekonomi kötüye gitmesine rağmen resmi işsizlik oranının düşmekte olması, haliyle birçok şüpheye yol açıyor. İş gücü piyasalarındaki durumu bütün boyutlarıyla ortaya koymak ve anket verilerinin subjektifliğini ortadan kaldırmak için geniş tanımlı işsizlik oranına odaklanmak daha yerinde bir hareket haline geliyor.

İşsizlik gerçekten de TÜİK’in açıkladığı gibi düşük seviyelerde mi? Yoksa verilere farklı bir gözle mi bakmalıyız? Geniş tanımlı işsizlik oranı daha kapsamlı bir bilgi sunabilir mi? Bu yazıda bu sorulara yanıt aradık…

 

İşsizlik Oranının Hesaplamasına Yönelik Tepkiler

Ekonominin motorlarının yavaşladığı böylesi bir dönemde istihdam düştüğü ve nüfus arttığı hâlde işsizlik oranının düşmesi, realiteye aykırı bir sonuç olması nedeniyle yoğun şekilde eleştirilmektedir. Ayrıca, TÜİK’in açıkladığı dar kapsamlı işsizlik oranı verisine, anket verilerinin farklı yorumuyla gerçeği perdeleyebilme yetisine sahip olması nedeniyle şüpheyle yaklaşılabilmektedir.

Ülkemiz ekonomisine ilişkin son dönemi göz önünde bulundurduğumuzda ise, 2020 yılı Ocak ayından bu yana düşmekte olan TÜİK’in resmi işsizlik oranının, çok sayıda tepkinin ve eleştirinin hedefi olduğunu görüyoruz.

Bunlar arasından bazılarını aşağıda derledik.

DEVA Partisi Haziran ayında açıklanan işsizlik oranı ile ilgili şu açıklamayı yapmış:

İstihdam, işsiz sayısı ve işgücüne katılma oranının aynı anda yüksek oranda düşmesi verilerin tutarlılığı ile ilgili ciddi kuşkulara yol açmaktadır.

Bu veriler ve değerlendirmeler, açıklanan istatistiklerin işgücü piyasasında yaşanan sorunları tam olarak yansıtmadığını ve yapısal sorunların derinleşerek devam ettiğini ortaya koymaktadır.

CHP Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu da bu verileri sert bir şekilde eleştirenler arasında:

TÜİK, tıpkı önceki aylarda olduğu gibi rakamlarla sihirbazlık yaparak işsiz sayısındaki artışı gizliyor. İŞKUR, işsizlik ödeneğinin 2 katına çıktığını açıklarken, istihdam edilenlerin sayısı azalmışken işsizlik nasıl azalır?

Milletvekili Erhan Usta da yapmış olduğu açıklamada Temmuz ayında açıklanan verilerin gerçekleri yansıtmadığını ve işsizliğin çok daha yüksek olduğunu belirtiyor.

Prof. Veysel Ulusoy ise Nisan ayı işsizlik oranını bir cümle ile açıklıyor:

Prof Veysel Ulusoy'un resmi işsizlik oranlarına tepkisi

 

Şimdi bütün bu tepkilerin ne anlama geldiğine ve işsizliğin nasıl hesaplanması gerektiğine bakalım…

 

İşsizlik Oranı Nasıl Hesaplanır?

TÜİK’e göre işsizliğin tanımı “İşsiz nüfusun iş gücü içindeki oranıdır.” Yani işsizlik oranının payında işsiz nüfus, paydasında ise iş gücü yer almaktadır. Bu durumda işsizlik oranının hesaplanmasında işsiz nüfusun ve iş gücünün tanımı büyük önem taşımaktadır.

TÜİK bu kavramları şu şekilde tanımlamış:

İşsiz: Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiçbir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) kişilerden iş aramak için son 4 hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki fertler işsiz nüfusa dahildirler. 2014 yılı öncesinde iş arama kriterinde referans dönemi olarak “son 4 hafta” yerine “son 3 ay” kullanılmaktaydı.

Ayrıca, üç ay içinde başlayabileceği bir iş bulmuş ya da kendi işini kurmuş ancak işe başlamak ya da işbaşı yapmak için çeşitli eksikliklerini tamamlamak amacıyla bekleyenler de işsiz nüfus kapsamına dahildirler.

 

İş gücü: İstihdam edilenler ile işsizlerin oluşturduğu tüm nüfusu kapsar.

 

İstihdam: Aşağıda yer alan işbaşında olanlar ve işbaşında olmayanlar grubuna dahil olan kurumsal olmayan çalışma çağındaki tüm nüfus istihdam edilen nüfustur.

İşbaşında olanlar: Yevmiyeli, ücretli, maaşlı, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat bir iktisadi faaliyette bulunan kişilerdir.

İşbaşında olmayanlar: İşi ile bağlantısı devam ettiği halde, referans haftası içinde çeşitli nedenlerle işinin başında olmasa da kendi hesabına ve işverenler istihdamda kabul edilmektedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) standartları kapsamında “standart işsizlik oranı” hesaplamasında kullanılan işsizlik tanımı için 3 temel kriter göz önünde bulundurulmaktadır:

  1. Çalışmıyor olmak.
  2. Hâlihazırda çalışabilir durumda olmak.
  3. İş aramak.

Yukarıdaki tanımlar ışığında, işsizlik oranının hesaplanmasında en önemli hususun işsiz tanımı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. İşsiz tanımına baktığımızda en önemli kriter olarak “son 4 hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış” olmayı görüyoruz. Yani son 4 hafta içinde iş başvurusu yapmamış bir kişi işsiz sayılmamaktadır.

TÜİK, İşgücü Araştırmasında uluslararası tanım ve kavramları kullanmaktadır: Tanımlanmış bir zaman dilimi (referans dönemi) içinde belirli bir yaş üzerindeki nüfus, işgücü bakımından üç temel gruba ayrılmaktadır; istihdam edilenler, işsizler ve işgücüne dahil olmayanlar. İstihdam edilenler ve işsizler, birlikte işgücünü oluştururlar. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 1982 yılında düzenlenen 13. Çalışma İstatistikçileri Konferansı’nda belirlenen istihdam ve işsizlik tanımları esas alınmaktadır.

Yine, aynı konferansta alınan karar gereği işsizlik; iş yokluğu, iş arama, çalışmaya müsait olma şeklindeki üç temel kritere göre belirlenmiştir:

  1. Referans döneminde bir işi olmayan, ücretli, kendi hesabına veya işveren olarak “bir saat bile olsa” bir işte çalışmayan,
  2. Referans haftası ile biten son 4 hafta içinde ücretli, kendi hesabına veya işveren olarak çalışmak üzere iş arayan,
  3. Ücretli, kendi hesabına veya işveren olarak referans döneminde veya takip eden iki hafta içinde iş başı yapabilecek durumda olanlar işsiz olarak kabul edilmektedir.

TÜİK’in işsizlik hesaplamasında kullandığı tanımlar şu şekildedir:

  • İşsiz: Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan çalışma çağındaki tüm kişiler işsiz olarak değerlendirilmektedir.
  • Çalışma çağındaki nüfus: 15 ve daha yukarı yaştaki kurumsal olmayan nüfus.
  • İstihdam: “Ücretli, maaşlı, yevmiyeli, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat bir iktisadi faaliyet içinde bulunan kişiler ile işi ile bağlantısı devam ettiği halde referans haftası içinde çeşitli nedenlerle (hastalanma, doğum izni, kötü hava koşulları vb.) işinin başında olmayan kişiler istihdamda kabul edilmektedir.”
  • İstihdam edilenler: Aşağıda yer alan işbaşında olanlar ve işbaşında olmayanlar grubuna dahil olan kurumsal olmayan çalışma çağındaki tüm nüfus istihdam edilen nüfustur.
  • İşbaşında olanlar: Yevmiyeli, ücretli, maaşlı, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat bir iktisadi faaliyette bulunan kişilerdir.
  • İşbaşında olmayanlar: İşi ile bağlantısı devam ettiği halde, referans haftası içinde çeşitli nedenlerle işinin başında olmayan kendi hesabına ve işverenler istihdamda kabul edilmektedir.

Ücretli ve maaşlı çalışan ve çeşitli nedenlerle referans döneminde işlerinin başında bulunmayan fertler; ancak 4 hafta içinde işlerinin başına geri döneceklerse veya işten uzak kaldıkları süre zarfında maaş veya ücretlerinin en az %50 ve daha fazlasını almaya devam ediyorlarsa istihdamda kabul edilmektedir. Bununla birlikte, referans haftası içinde “1 saat” bile çalışmamış olan ücretsiz aile işçileri ve yevmiyeliler istihdamda kabul edilmemektedir.

 

 

Böylece, diğer ekonomik veriler kötüye giderken işsizliğin sürekli düşmesinin de sırrı çözülmüş oluyor. Son derece dar kapsamlı bu işsizlik tanımı sayesinde işi olmayan milyonlarca insan işsiz olarak değerlendirilmemektedir. Bu da hesaplanan işsiz sayısını ciddi şekilde düşürmekte ve resmi işsizlik oranının yükselmesini önlemektedir.

 

Gerçek İşsizlik Oranı Nedir? Geniş Tanımlı İşsizlik Oranı Nasıl Hesaplanır?

İşsizlik tanımının milyonlarca işi olmayan insanı dışarıda bırakması, “geniş tanımlı işsizlik” kavramının ortaya çıkmasına neden oldu.

Geniş tanımlı işsizlik hesaplaması beş unsurdan oluşmaktadır:

  1. Dar tanımlı (standart) işsizler
  2. İş bulma ümidini kaybeden işsizler
  3. İş aramayan ancak çalışmaya hazır olan işsizler
  4. Mevsimlik çalışanlar
  5. Zamana bağlı eksik çalışanlar

Geniş tanımlı işsizlik oranı şöyle formüle edilebilir:

(geniş işsizlik oranı) = (geniş işsiz sayısı) / (geniş iş gücü)

(geniş işsiz sayısı) = (resmi işsiz sayısı +çalışmaya hazır kişiler + mevsimlik çalışanlar)

(geniş iş gücü) = (iş gücü + çalışmaya hazır kişiler + mevsimlik çalışanlar)

(geniş işsizlik oranı) = (resmi işsiz sayısı +çalışmaya hazır kişiler + mevsimlik çalışanlar) / (iş gücü + çalışmaya hazır kişiler + mevsimlik çalışanlar)

TÜİK tarafından açıklanan işsizlik oranı, uluslararası standartlar kullanılarak son 4 hafta içerisinde iş aradığı hâlde bulamayan kişileri işsiz olarak niteleyerek iş aramadığını belirten kişileri iş gücünden çıkarmaktadır. “Dar kapsamlı işsizlik oranı” ya da “standart işsizlik oranı” olarak tanımlanan bu veri “işsiz/iş gücü” formülüyle hesaplanmaktadır.

Geniş tanımlı işsizlik oranının hesaplanmasında ise TÜİK’in kullandığı dar (standart) tanımlı işsizlik oranındaki işsiz tanımının genişletilmiş versiyonu kullanılmakta, son 4 haftada iş arayıp bulamayan kişilere ilaveten iş bulma ümidini kaybedenler, mevsimlik işçiler, iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar, eksik çalışanlar da eklenmektedir.

Bu kapsamda geniş tanımlı işsizlik oranının hesaplanmasında standart işsiz tanımına eklenen başlıklar şöyle tanımlanmaktadır:

  • Zamana bağlı eksik istihdam: referans haftasında istihdamda olan, esas işinde ve diğer işinde/işlerinde toplam olarak 40 saatten daha az süre çalışmış olup, daha fazla süre çalışmak istediğini belirten ve mümkün olduğu taktirde daha fazla çalışmaya başlayabilecek olan kişilerdir.
  • İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar: çeşitli nedenlerle bir iş aramayan, ancak 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir. iki alt başlıkta ele alınmaktadır:
  • İş bulma ümidi olmayanlar: daha önce iş aradığı halde bulamayan veya kendi vasıflarına uygun bir iş bulabileceğine inanmadığı için iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
  • Diğer: mevsimlik çalışma, ev kadını olma, öğrencilik, irad sahibi olma, emeklilik ve çalışamaz halde olma gibi nedenlerle iş aramayıp ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.

 

Bu kavramı daha iyi anlayabilmek için önce, TÜİK iş gücü istatistiklerinde yer alan sınıflandırmaları inceleyelim.

TÜİK’in iş gücü istatistiklerine ilişkin ana tablosu

TÜİK'in Hanehalkı İşgücü Anketi SOnuçları

Yukarıdaki tabloya baktığımızda, çalışma çağında olan, yani 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam durumunu görüyoruz. İstihdam edilenler ve işsiz sayılanlar dışında kalan herkes “iş gücüne dahil olmayan nüfus” sütununda yer alıyor. Yani bahsetmiş olduğumuz, işi olmayan ancak işsiz de sayılmayan kesim bu sütunda verilen sayıya dahil.

Ancak iş gücüne dahil olmayan nüfus çok geniş bir grubu kapsıyor ve bunlar arasından işsiz olanları tespit etmek gerekiyor. Bunu da yine TÜİK tarafından hazırlanan “İş gücüne dahil olmayanların nedene göre dağılımı” isimli tablosu aracılığıyla yapabiliyoruz (iş gücü istatistikleri haber bülteni, 6 numaralı tablo). İş gücüne dahil olmayanlar içerisinde yer alan “iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar” kategorisi bize istediğimiz bilgiyi veriyor.

Bu yazıda bahsetmekte olduğumuz problemle ilgili olarak şu örneği verebiliriz: 2019 yılı Mayıs ayında 2 milyon 294 bin olan bu sayı, 2020 yılı Mayıs ayında 4 milyon 713 bine çıkmış. Artış oranı tam olarak %105,4. Yani işsiz sayılmadığı halde aslında işsiz olan ve çalışmak isteyen kişi sayısı son bir yılda iki katına çıkmış. İşte bu noktada, geniş tanımlı işsizlik kavramı ortaya çıkmaktadır. Resmi olarak böyle bir hesaplama yapılmadığından, çeşitli kurumlar ve kişiler kendi belirledikleri sınıflamalara göre bir geniş tanımlı işsizlik hesabı yapmaktadırlar. Kimisi yalnızca çalışmaya hazır olanları dahil ederken kimisi mevsimlik işçileri de bu hesaba katmaktadır. Bazı kurumlar ise tanımı daha da geniş tutarak son dönemde yaygınlaşan kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği alanları da işsiz olarak sınıflandırmaktadır.

Örneğin DİSK, yapmış olduğu açıklamada Mart ayında geniş tanımlı işsizlik oranının %39 olduğunu iddia etmişti. Bir ay sonra yayımlanan DİSK araştırma raporunda ise Nisan ayı geniş tanımlı işsizlik oranı %28,7 olarak hesaplanmıştı.

Mahfi Eğilmez ise Nisan ayı verilerinin açıklanmasının ardından kendi sayfasında bu konuyu detaylı bir şekilde incelemişti. Eğilmez’in Mayıs ayı için geniş tanımlı işsizlik hesaplaması ise %25,1.

 

Sonuç Niyetine;

TÜİK’in yapmış olduğu işsizlik hesabının yanlış veya çarpıtılmış olduğunu iddia edebilmemiz için elimizde yeterli veri bulunmamaktadır. Hane halkı iş gücü anketini yapan kurum TÜİK’tir ve bu anketin doğruluk oranını sorgulamamız oldukça zor. Bu nedenle de burada tartışılması gereken konu “işsizlik tanımının yerindeliği” olmalıdır. Bu kapsamda TÜİK’in işsizlik tanımını genişletmesinde veya iş gücünde olmayan kesimi daha detaylı araştırarak tüm işsizlere ilişkin analizler yapmasında yarar görülmektedir. Bu noktada, işsizliğin gerçek boyutlarının anlaşılması adına geniş tanımlı işsizlik oranının hesaplanması ve göz önünde bulundurulmasının daha fazla yarar sağlayacağı kanaatindeyiz.

 

Mahfi Eğilmez’in konuya ilişkin yorumu ile bitirelim:

Her ne kadar kamuoyunda büyük kuşkular yaratsa da TÜİK’in esas aldığı resmi işsizlik oranı hesaplaması esas alınan varsayımlar altında doğru olabilir. Buradaki mesele esas alınan varsayımların Türkiye hesaplaması için gerçekleri yansıtmamasıdır.

 

İLAVE: TÜİK, yaptığı değişiklikle (zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan) atıl işgücü oranı oranını da açıklamaya başladı.

 

atıl iş gücü oranı

 

Yorumunuzu yazınız...