“Gemilerde Talim Var” adlı türküyü mutlaka işitmişsinizdir. Türküde “sarı lira” verilmesinin, alınmazsa karakola gidilmesinin geçmesi belki size de mantıksız gelmiş olabilir.
Türkünün asıl sözlerinde doğru ifadenin “sarı lira vereceğim” mi “sarılı da vereceğim” mi olduğu hususunda bir karmaşa mevcut.
Beyazıt Öztürk, “İstanbul Türküleri” adlı albümünde seslendirdiği şahsıyla adeta özdeşleşen “Gemilerde Talim Var” adlı -Receb’im ismiyle de tanınan- türküde “sarı lira” telaffuzunda bulunmasının yanı sıra (kapak resminde alıntılandığı üzere) klibinde de “sarı lira” atfına yer vermişti.
Receb’im adlı türkünün sözleri şöyle aktarılmıştı:
“Gemilerde Talim Var
Bahriyeli Yarim Var
O Da Gitti Sefere
Ne Talihsiz Başım VarHani Benim Receb’im Receb’im
Sarı Lira Vereceğim
Almazsa Karakola GideceğimGemi Gelir Yanaşır
İçi Dolu Çamaşır
Şu İstanbul’un Kızları
Recep Diye AğlaşırHani Benim Receb’im Receb’im
Sarı Lira Vereceğim
Almazsa Karakola GideceğimMavi Giyme Tanırlar
Seni Yolcu Sanırlar
Geçme Kapım Önünden
Seni Benden AlırlarHani Benim Receb’im Receb’im
Sarı Lira Vereceğim
Almazsa Karakola Gideceğim”
Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Halk Bilimi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Ekrem Kıraç, “Türk Halk Şiiri İcralarında Görülen Bazı Söz Yanlışları” başlıklı makalesinde (Millî Folklor. 2007. Yıl 19. Sayı 74. Sf: 78) doğru ifadenin “sarılı da vereceğim” olması gerektiğini şöyle belirtmişti:
“Aynı türkünün nakaratında da;
“Hani benim Recebim, Recebim
Sarı lira vereceğim
Almazsan karakola gideceğim”
ifadeleri yer almaktadır. Bir kız, sevdiğine
sarı lira (altın) verecek ve oğlan bu altını
almayınca onu karakola şikâyet edecek(!).
Bunun hiçbir mantığı yoktur. Ama bu nakaratı şu şekilde söylersek ki aslı zaten
budur, anlam hemen düzelecektir:
“Hani benim Recebim, Recebim
Sarılı da vereceğim
Almazsan karakola gideceğim”
Yani; kız, sevdiğine diyor ki: “Boynuna sarılıvereceğim. Beni yine de almazsan,
seni karakola şikâyet edeceğim.””
Kıraç ayrıca, türküdeki “ne talihsiz başım var” dizesinin aslında “ne de kötü tali’im (talihim) var” biçiminde olması gerektiğini şöyle belirtmişti:
““Recebim” türküsünde de:
“Gemilerde tâlim var
Bahriyeli yârim var
O da gitti askere
Ne talihsiz başım var
dörtlüğündeki son dize;
“Ne de kötü tali’im (talihim) var”
biçiminde olmalıdır. Dolayısıyla manzumenin aslında, birinci dizedeki “tâlim” ile (Kelime Arapça’da “ta’lîm”
biçimindedir.)son dizedeki “tâli’im” (tâlihim) arasında (ikinci “i” biraz eritilerek)
cinas da yapılmaktadır. Yoksa bugün radyo ve televizyonlarımızda söylendiği gibi;
“Ne tâlihsiz başım var”
biçimi anlam olarak uygun olsa da geleneksel kafiye anlayışına uygun düşmemektedir. “
Ahmet Özdemir 2 Temmuz 2017 tarihli “Dost ve deniz kenarının taşları” başlıklı yazısında türkü sözlerinde dönüşüm yaşandığını şöyle ileri sürmüştü:
“Osmanlı döneminde, gayri Müslim bir dulun gönlü bahriyeli Recep’e düşmüş. Geminin her gelişinde limana koşar, Recep’i beklermiş. Recep “alırım, alırım,” der de bir türlü bu kadını almaz, gönlünü eğlendirirmiş. Kadının sabrı kalmamış. Duygularını türküye dökerken:
“Hani benim Receb’im Receb’im
Sarili da vereceğim,
Almazsa karakola gideceğim,” demiş.Bayanın kendi lehçesiyle “Sarili da vereceğim” sözü zaman içinde “Sarı lira vereceğim” diye söylenmeye başlamış. Yoksa niçin sarı lira versin, Recep almayınca karakola gitsin. “
Türkü sözlerine dair farklı bir açıklama sunan Reşad Ekrem Koçu tarafından hazırlanan İstanbul Ansiklopedisi ise “sarı lira vereceğim” ifadesini “anafor” açıklamasıyla şöyle aktarmıştı (İstanbul Ansiklopedisi. 2. Cilt. İstanbul Ansiklopedisi ve Neşriyat Kollektif Şirketi. 1959. Sf: 835 (1958. Sf: 1878)):
“ANAFOR -— İstanbulun külhâni ayak takımı ve hâneberduşları argosunda;
1 — Emek ve zahmet çekmeksizin elde edilen şey, hak edilmeden kazanılan menfaat, para. Misal: «Anaforu kim sevmez ulan!..», «Herif anafordan yaşıyor..»
2 — Vazife ve salâhiyet sui istimali ile temin edilen menfaat. Misal: «O işin anaforu çoktur..», «Bir papel yevmiye, beş kâğıd da anafordan çıkarıyorum.»
3 — Çalmak, aşırmak. Misal: «Piçi dikiz et, anaforcudur..», «. manavdan da bir portakal anaforladım».
Kelime İstanbul argosuna Birinci Cihan Harbi içinde girmiştir. 1918 bozgunu yılında çıkan meşhur «Recebim» türküsü ile de edebiyatımıza geçmiştir:
Gemilerde tâlim var
Bahriyeli yârini var
Hani benim Recebim..
Recebim, sarı lira vereceğim
Gelmezsen anafora vereceğim…”
Hulki Aktunç, “Büyük Argo Sözlüğü” adlı çalışmasında (YKY. 2019) anafor sözcüğü için aktardığı açıklamada türküde “sarı lira” kullanımını “gelmezsen anafora vereceğim” bölümüyle paylaşmıştı:
“ANAFOR i. (yun. Anaphora girdap ) Bedava para-emek harcamadan elde edilen şey beleş:
Külhanbeyi- Ne karşımda yalı kazığı gibi dikilmiş de hırbo gibi yüzüme dikiz ediyorsun?.. Yoksa anafor mu aranıyorsun?.. (Ortaoyunu Telgı-rafçı). »Haraç
ANAFORA VERMEK d. (yun. – türk.) Parası malı (kumar ve benzeri harcama yollarıyla) boşa gitmek parasını malını heba etmek:
Recebim hani benim Recebim Recebim san lira vereceğim Gelmezsen anafora vereceğim. (İstanbul Türküsü).
ANAFORCU i. (yun. – türk. e.) Bedavacı beleşçi. • Haraççı:
Yankesiciler dolandırıcılar kopuklar aftoslar madrabazlar parmak hesabı şairleri anaforcular (Ahmet Rasim Kalmayan).”
Hâdise Yayınevi’nden 1957 yılında çıkan Seçme Türküler‘de (2. Cilt. Sf: 163), Sermet Muhtar Alus’un 1934 yılında yazdığı “Harp Zengininin Gelini” (Kanaat Kütüphanesi. Sf: 169) adlı romanda aktarım “sarı lira” şeklindeydi.
Aziz Nesin, “Kadin Olan Erkeǧin Hatıraları” adlı kitabında (1957. Akbaba Mizah Yayınları. Sf: 87) türkünün ilgili bölümünü “sarı lira vereceğim / almazsan karakola gideceğim” şeklinde şöyle aktarmıştı:
“… Üst üste üç kadeh rakıyı yuvarladım. Ben Uskur Recepsiz yapamazdım. O gün akşamı zor ettim. Eğer Uskur Recebim gelmezse , ben ne yapardım?
Gece sahneye çıktığım zaman, gözüm masalardaydı. Recep, her zamanki masada oturuyor, suratı asık, boyuna içiyordu. O gece, duyarak, içten okudum. En sonunda da:
Recebim, sarı lira vereceğim
Almazsan, karakola gideceğim…
Türküsünü okudum, gözüm Recepteydi, …
“Gemilerde talim var” türküsünün sözlerinin doğru versiyonu hakkında net bir bulguya erişebilmiş değiliz.
Mevcut bulgular ışığında türkünün sözlerinin doğru versiyonunun “sarılı da vereceğim” olduğunu söylemesi güç.