Fotoğrafta Zübeyde Hanım’ın Elini Öpen Kişinin Atatürk Olduğu İddiası Doğru Değil
Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın vefat yıldönümü anma mesajlarının yanı sıra Dünya Kadınlar Günü ve Anneler Günü kutlamalarında sıklıkla yanlış kişiye atfedilerek paylaşıldığı anlaşılan bir görseli konu edineceğiz.
“Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın elini öperken” kaydedildiği iddiasıyla paylaşılan fotoğraf şu şekilde:
Bahse konu fotoğrafın bazı suretlerinin üzerine dijital müdahale ile Atatürk’ün yerleştirildiği görülüyor (İstanbul Avcılar’daki İETT durağının karşısında yer aldığı belirtilen seramik duvar panosundaki görsel olduğu iddia edilmektedir).
Ancak sanılanın aksine Zübeyde Hanım’ın elini öpen kişi aslında Mustafa Kemal Atatürk değil.
1922 yılında çekilmiş olduğu değerlendirilen bahse konu fotoğrafta Atatürk’ün yer aldığına dair aktarımda bulunan herhangi bir güvenilir kaynağa rastlanamamaktadır. Fotoğrafın çekildiği tarih itibarıyla Atatürk’ün görünümünün fotoğraftaki şahısla uyuşmadığı da izahtan varestedir.
Zübeyde Hanım’ın elini öpen kişinin Atatürk’ün manevi oğlu Abdürrahim Tuncak ve Atatürk’ün fotoğraf görevlisi Esat Nedim Bey (Tengizman) olduğu öne sürülmektedir.
Cemil Sönmez, Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım adlı kitabında, kapak resmi olarak da kullandığı fotoğrafta Zübeyde Hanım’ın elini öpen kişinin Esat Nedim Bey olduğunu şöyle öne sürmüştür (Cemil Sönmez (1997). Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi. Sf: 1997. Sf: 100&101):
“ZÜBEYDE HANIM’IN ELİNİ ÖPEN GENÇ SUBAY
Atatürk, fotoğraf zabiti Esat Nedim Bey’i sever ve annesini görmeye kendi gidemediği zaman, elini öpmesi, hatırını sorması için onu gönderirdi. Zübeyde Hanım’ın elini öpen ve bu kalpaklı genç subay, Esat Nedim Bey’den başkası değildi”
Esat Nedim Bey’in Zübeyde Hanım’ı ziyaretleri şöyle aktarılmaktadır (Cemil Sönmez (1997). age’den aktarımla Hikmet Ferudun Es (1981). Atatürk’ün İlk Kartpostalı. Yıllar Boyu Tarih. Cilt 7, Sayı 11, Kasım 1981):
“Git Benim İçin Elini Öp Emirlerini Sor
Atatürk’ün zaman zaman fotoğraf subayı Esat Bey’i İzmir’e göndererek: ‘Git benim için annemin elini öp, emirlerini sor’ dediği Esat Bey’le ilgili bir anısına da gazeteci Hikmet Ferudun Es şöyle anlatıyor:
“Zaferden sonra Esat Bey, Atatürk’ün fotoğraf subayı olmuştu. Zübeyde Hanım Esat Bey’i çok severdi. Oğlunun memleket işleriyle meşguliyetini bildiği için ihtiyaçlarını daha çok Esat Bey aracılığı ile görmeye çalışırdı. Paşa da zaman zaman Esat Bey’i İzmir’e gönderir:
‘Git benim için annemin elini öp, emirlerini sor’ dermiş. Zübeyde Hanım’ın bütün resimlerini Esat Bey çekmiştir. Birisi ayrı.
Esat Bey, Zübeyde Hanım’ın elini öperken Zübeyde bacı da ona:
‘Mustafama selam söyle’ dermiş.”
Ancak, söz konusu fotoğrafla aynı zamanda çekildiği anlaşılan bir diğer fotoğraf, görülen kişinin Abdurrahim Tuncak olabileceğini işaret ediyor.
Zübeyde Hanım hastalandığında yanında Abdurrahim Tuncak‘ın ve hasta bakıcıların yer aldığı bir diğer fotoğraf şu şekilde idi.
Söz konusu fotoğrafın da Zübeyde Hanım’ın arkasında Atatürk’ün yer aldığı iddiasıyla paylaşıldığına şahit oluyoruz.
“Ulu Önder M. Kemal Atatürk’ümüzün nadir bulunan çocukluk fotoğraf. Çocuk yüzünde bile, duruşuna bakar mısınız? Yine vakur, yine asil, yine kararlı bir duruş sergiliyormuş…” notuyla Atatürk’e ait olduğu iddiasıyla paylaşılan bir örneği şu şekilde:
Abdürrahim Tuncak’ın Atatürk’le birlikte yer aldığı fotoğraf kareleri ile kıyaslandığında, yukarıda aktarılan fotoğrafta Zübeyde Hanım’ın ardında yer alan kişinin -sima benzerliğinden hareketle- kendisi olduğu anlaşılmaktadır.
Zübeyde Hanım’ın vefatında kısa süre önce çekildiği anlaşılan bir diğer fotoğraf karesinde de kendisine Abdürrahim Tuncak’ın aynı kalpakla eşlik ettiği görülmektedir.
Başkent Üniversitesi Atatürk Evi’nde sergilenen görsel hakkında Eser Envanter Listesinde “Orjinalinden Çoğaltma – Zübeyde hanım ve Abdürrahim Tuncak” notunun yer aldığı görülmektedir. Fotoğrafın mezat sitelerindeki tıpkı basım kopyalarında “Zübeyde Hanım ve Elini Öpen Şahıs” notunun yer aldığı anlaşılmaktadır. Sinan Meydan ise fotoğrafta görülen şahsın Abdürrahim Tuncak olduğunu belirtmektedir.
Zübeyde Hanım (1857-1923), 14 Haziran 1922’de Atatürk’le Adapazarı’nda buluşmasının ardından Ankara’ya gelerek bir süre bu şehirde kalmıştı. Ancak, Ankara’nın iklim şartlarının sağlığını olumsuz etkilemesi nedeniyle tedavi için İzmir’e gitmişti. Zübeyde Hanım 14 Ocak 1923 günü İzmir’de Latife Hanım Köşkü’nde hayata gözlerini yummuştu.
Manevi evlâtlarından biri olan Abdurrahim Tuncak’ı (1908-1999) Atatürk, Van’da 8 yaşında kimsesiz bir çocuk iken yanına alıp İstanbul’a getirip Beşiktaş Akaretler’deki 78 numaralı evlerinde annesi Zübeyde Hanım’ın yanına bırakmıştı. Abdurrahim Tuncak, Atatürk’ün annesi ve kızkardeşi ile birlikte büyümüş, Zübeyde Hanım’ın vefatına değin yanında bulunmuştu. Tuncak, Berlin Teknik Üniversitesi’nde eğitim almış, 1934 yılında Tuncak soyadını almış, TCMB’de çalışıp buradan emekli olmuştu.
Başkent Üniversitesi bünyesinde bulunan Abdürrahim Tuncak Atatürk Müzesi’nin tanıtım büroşüründe Atatürk’ün 16 Mayıs 1919’da annesi, kızkardeşi ve manevi oğlu Abdürrahim Bey’le Şişli’deki evden vedalaşarak ayrılması sırasında annesiyle arasında şu diyalogun geçtiği aktarılır:
– Anadolu’dan sana bir süre para yollayamam. Sen çocuğa ve eve bakabilecek misin?
– Merak etme. Ben yavrumu aç bırakmam.
Cevat Abbas’ın aktardığına göre Zübeyde Hanım’la Mustafa Kemal Atatürk arasında el öpme konusunda şöyle de bir hadise geçer (Sinan Meydan’dan aktarılan Turgut Gürer, Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, İstanbul 2006, s.94.):
“Bu ziyaretlerin her birinde Atatürk anasının mübarek elini saygıyla öperdi. Sonra anasının karşısında o büyük adam küçülür, Mustafa hatta Mustafacık olurdu. Konuşmaları, latifeleri pek içten kaynayan taşkın sevgilerin yansımaları idi. Çankaya’da bu ana oğul görüşmelerinin birinde (…) Atatürk annesinin elini öptü. Bayan Zübeyde oğluna elini uzatırken coşkun sevgisinin gözlerinde toplanan bütün ifadesiyle Atatürk’ü bağrına basmak istiyordu. Onu kucakladıktan sonra aziz Türk milletine eşsiz bir halaskar kahraman veren ana olmak itibariyle gururlanmalı idi. Fakat öyle olmadı. Bahtiyarlığı, gülen ve şirin yüzünden okunurken o büyük Türk anası kolları arasından uzaklaşan ciğerparesinin ellerine sarıldı. Atatürk: ‘Ne yapıyorsun anne?’ dedi, elini çekmek istedi. Bayan Zübeyde sükünetle ve kati bir ciddiyetle, ‘Ben senin ananım, sen benim elimi öpmekle bana karşı olan vazifeni yapıyorsun, fakat sen vatanı ve milleti kurtaran bir devlet reisisin. Ben de bu aziz milletin bir ferdiyim ve onun tebasıyım. Elini öpebilirim.’ Cevabını verdi.”