* TDK, şehla sözcüğünü “kusurlu sayılmayacak kadar hafif şaşı (göz)” olarak tanımlamaktadır.
Atatürk’ün hastalığının hızla ilerlediği dönemde 1 Haziran 1938 günü Savarona Yatı’nda kaydedilen, sol gözündeki hafif şehlalığın belli olduğu fotoğrafın dijital müdahaleli versiyonu sosyal medya platformlarında paylaşılmış.
Sol gözünün hafif şehla olduğu bilinen Mustafa Kemal Atatürk’ün savaş meydanlarının yorgunluğunun ve hastalığının tüm şiddetinin yüzüne yansıdığı, yaşamının son dönemlerinde hastalığının hızla ilerlediği günlerde kaydedilen bir fotoğrafı, üzerinde oynanarak sosyal medyada dolaşıma sokulmuş.
Ola hani sarı saç?
Hani mavi göz? https://t.co/AErBModWGR pic.twitter.com/SYY1hTNJA3— Fatih sultan Mehmet han (@1453devlet1453) June 15, 2024
Dijital müdahale içeren bahse konu görsel, Atatürk’ün vefatından 5 ay önce Savarona Yatı’nda 1 Haziran 1938 günü kaydedilen fotoğrafı üzerinde oynanarak oluşturulmuş.
Atatürk’ün bahsi geçen fotoğrafının vefatından 5 ay önce Hatay’da çekildiği de sanılmış.
TÜRK DEGS / TURK MAGS (@turkdegs):
” FETÖ’ nün özü; ATATÜRK DÜŞMANLIĞI! Açıkça Fetullahçıyım diyen, kumpas davalarının hararetli savunucusu, şimdi ABD’de firari CEVDET AKBAY’ın ATATÜRK’e hakaret twiti! Bunların profillerine ATATÜRK resmi koymasına kanmayın! Mağdur rolüne bürünen bu zalimlere aldanmayın!
Atatürk’ün bu resmi ölümünden 5 ay önce Hatay’da çekilmişti. Hastalığına rağmen HATAY meselesi için HATAY’a gitmişti ATAMIZ! “
Söz konusu fotoğraf, Atatürk’ün Hatay’ı Anavatana katmak için canı pahasına yollara düşüp hastalığı iyice kötüye gittiği sürecin akabinde 1 Haziran 1938 günü kaydedildi.
26 Mayıs 1938 günü son defa Ankara’dan ayrılan Atatürk İstanbul’da 1 Haziran 1938’de Dolmabahçe Sarayı’ndan Savarona Yatı’na geçti.
Giderek artan rahatsızlığı nedeniyle çoğu zamanını yatakta geçiren ve 25 Temmuz 1938 tarihine kadar Savarona’da kalan Atatürk, yaz sıcakları üzerine tekrar Dolmabahçe Sarayı’na döndü.
Atatürk’ün aynı gün ayakta çekilen fotoğrafında arkasında Berber Mehmet Tanrıkut Mete ve Nuri Ulusu görülüyor.
Atatürk’ün bazı fotoğrafları incelendiğinde bir miktar şehla olduğu, gözlerinin farklı noktaya baktığı görülebiliyor.
Atatürk’ün sol gözündeki şehlalığın 1912 yılında Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı savaşırken kireçtaşı parçasıyla yaralanmasına dayandığı belirtilmektedir.
Atatürk’ün Trablusgarp’ta bir gözünü kaybetmesine ramak kalan yaralanması Fuat Bulca’ya atıfla şöyle anlatılıyor:
“Kuzey Afrika’da ki son toprağımız Trablusgarp’ta savaşırken bir İtalyan savaş uçağı bir bombandırman yapar.
Fuat Bulca olayı şu şekilde anlatıyor:
– “Mustafa Kemal, bir taarruza karar verdi. Her şeyi hazırladık. Hedefimiz Kasr-ı Harun idi. Burası, zannederim Kartacalıların zamanından kalan bir harabe idi, civara hâkimdi ve onu elinde bulunduran tarafın, karşı tarafın ateşlerine karşı bir müdafaa hattı kurması mümkün olacaktı.
– Cidden çok kıymetli bir kurmay olan Mustafa Kemal, burasını ele geçirmek için günlerce dikkatli bir plan hazırladı. Yanındaki az sayıda arkadaşlarıyla süvari hücumuna kalkıştı. Kendisini zaptedemedim. Nitekim kısa bir zaman sonra, ben artçı kuvvetlerle kalmıştım; o, Kasr-ı Harun’un ilk basamakları önüne erişmişti.
– Biz harabeler içinde mücadeleye devam ederken Mustafa Kemal’in yanındaki az sayıda arkadaşı ile Kasr-ı Harun’un merkez binasına kadar ilerlediği ve buraya daldığı görüldü.
– İşte bu sırada gökyüzünde bir gürültü duydum. İki İtalyan hücum uçağı çok alçaktan uçuyor ve bizim arkamıza saldırarak bombalarını koyuveriyordu.
– Mustafa Kemal’in yanına vardığımda onun yüzünü tanınmaz bir halde buldum. Bir elinde kılıcı vardı, diğer elinde mendili gözünü kapatıyordu. Yaralandığını zannettim. Hayır, yaralı değildi. Fakat harabeler arasında yıkılan bir sütundan fırlayan kireçli bir taş parçası şiddetle gözüne çarpmıştı. Sönmüş kireç olmasına rağmen, bir kısmı göze nüfuz etmişti.”
İşte bu taarruz esnasında İtalyan uçaklarının bombardımanı nedeniyle Mustafa Kemal’in gözü zarar görür.
Ocak 1912’deki baskından sonra Mustafa Kemal, Derne’de hastaneye yatırılır. Gözü kanlıdır. Ateşi vardır. İlk müdahalenin ardından Selanik’e dönmesi tavsiyesi edilir ama dinlemez. Bir ay kadar hastanede yatar.
Derne Komutanlığı’na atanınca iyileşmeden kalkıp savaşa katılır. Ancak hastalığı nükseder. 15 gün yataktan kalkamaz.
Gözlerini açamayacak haldedir. Zarar gören gözü görmüyordur. “Zamanla açılır” diyen doktorlara inanmaz.
24 Ekim 1912 günü Derne’den ayrılır. Mısır ve Romanya üzerinden İstanbul’a döner. Kasımda Viyana’ya gidip, tanınmış bir göz hekimine muayene olur.
İşte Atamızın gözündeki hafif şehlalık Trablusgarp harbinde gösterdiği bu kahramanlıktan ötürüdür.“
Atatürk’ün 1912 yılı öncesinde kaydedilen bazı fotoğraflarında da sol gözünde şehlalık görülebiliyor.
Örneğin, 1907 yılında Lübnan’da kaydedilen aşağıdaki fotoğrafında:
Ya da Mekteb-i Harbiye’de öğrenciyken:
Atatürk’ün sol gözündeki şehlalık genetik de olabilir.
Şevket Süreyya Aydemir Tek Adam adlı eserinde (Cilt I. Remzi Kitabevi. 18. Basım. Sf: 24) Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın fiziğine değinirken gözlerinin hafif şehla olduğunu şöyle belirtmişti:
“Kumrala çalan sarışın bir güzeldi. Beyaz, pembe teni, renkli yüzü, orta boylu, narin, canlı bir yapısı vardı. Ama asıl çekiciliğini veren gözleriydi. Biraz içerlek, biraz yumuk, hafif şehla ve mavimsi gözler.”
Hüsrev Gerede de Atatürk’ün gözleri hakkında “Şehla gözlerinde karşısındakini isteğine boyun eğdiren, düşüncesinin derinliklerine kadar giren bir güç, bir işleyiş duygusu vardı.” sözlerini sarf etmişti.