Çanakkale Savaşı’nda 57. Alay Sancağının Esir Düştüğü ve Günümüzde Avustralya’nın Melbourne Kentinde Sergilendiği İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Çanakkale Savaşı’nda Arıburnu’nda gösterdiği kahramanlıklarla tarihimizde “Şehitler Alayı” olarak anılan 57. Piyade Alayı’nın sancağının Avustralya’daki Melbourne Müzesi’nde bulunduğu yönündeki asılsız iddiayı ele alacağız (57.  Alay’ın tüm askerlerinin şehit olduğu iddiası ayrı bir yazının konusu olacak. Şimdilik, Çanakkale Kara Savaşları’nın başlangıcı kabul edilen Anzak çıkarması ve sonrasında gerçekleşen muharebelerdeki başarısıyla tanınan 57. Alay’ın müttefik kuvvetlerin karaya asker çıkarmasından sonra ilk karşı koyan birlik olmadığına, son erine kadar şehit olmadığına, daha sonra Galiçya’ya sevk olunduğuna değinmekle yetinelim.).

Çanakkale’de kahramanca savaşan 57. Alay’ın son erine kadar şehit düşmesinin ardından bir ağaç dalında asılı hâlde bulunan alay sancağının Avustralyalılar tarafından götürüldüğü Melbourne’deki bir müzede üzerinde bir notla sergilendiği yönündeki asılsız iddia şöyle paylaşılmıştı:

“57. Alay’ın sancağı şu anda Avustralya’da Melbourne Müzesi’nde sergilenmektedir. Sergilenen bayrak Türk ordusunun kurulusundan itibaren düşmanın eline geçen tek Türk sancağıdır. Müzede bayrağın altında şunlar yazılıdır:

‘Bu alay sancağı Gelibolu savaş alanından getirilmiş, ama esir edilmemiştir. Çünkü Türk Ordusu’nun milli geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asili olarak bulunmuştur. Kahramanlık örneği olarak karşınızda duran bu Türk alay sancağını selamlamadan geçmeyin.'”

 

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yayımlanan “Bir Kahramanlık Abidesi 57’nci Piyade Alayı Şehitler Alayı” (Ankara, 2003) adlı kitabın giriş bölümünde bu hatalı bilgiye şöyle yer verilmişti:

 

bir kahramanlik abidesi 57nci piyade alayi
MSB tarafından yayımlanan ve 57. Alay sancağı hakkında hatalı bilgi sunan kitap kapağı
57nci piyade alay sancagi avustralya melbourne
57. Alay sancağının Avustralya Melbourne’deki müzede sergilendiğine dair hatalı aktarım içeren kitap sayfası

 

Belgelerle desteklenmeden uydurulan menkıbeleri paylaşan tarihçilerin iddiasının aksine, Çanakkale Savaşı esnasında 57. Alay sancağı ne ağaca asılı kalmış, ne de düşman eline geçmiştir. Alay sancağı Çanakkale Savaşları sırasında Anzakların eline geçmiş ve Avustralya’ya götürülmüş değil. Avustralya’nın Melbourne kentindeki Hafif Süvari ve Topçu Müzesi’nde sergilenen sancaklar 57. Alay’a ait değil. 57. Alay’ın sancağının Filistin Cephesi’nde geri çekilirken imha edildiği düşünülmektedir. Çanakkale Savaşı konusunda uzman tarihçi ve yazarlar bu iddianın doğru olmadığını aktarmaktadır.

57.Alay’ın sancağının Çanakkale’de düşman eline geçmediğinin başlıca delilleri, 57. Alay’ın Çanakkale’den sonra Galiçya ve Filistin’de görevlendirilmesi, 57. Alay’ın Çanakkale’deki üstün hizmetlerinin nişanesi olarak Padişah V. Mehmed Reşat’ın iradesiyle alay sancağına altın, gümüş imtiyaz ve harp madalyaları takılması ve Genelkurmay Başkanlığı’nın konuya ilişkin verdiği yanıttır.

22 Şubat günü törenle teslim aldığı sancağıyla 23 Şubat günü Tekirdağ’dan Çanakkale’ye doğru intikale başlayan ve 24 Şubat’ta Eceabat’a ulaşan Alay, Conkbayırı eteklerinde Anzak askerlerini durdurduğu 25 Nisan sabahına kadar Arıburnu ve Anafartalar’da muharebe hazırlıkları yapmıştı. Çanakkale Cephesi’nde kahramanca mücadele eden Yarbay Mustafa Kemal’in komutasındaki 19. Tümen’e bağlı olan 49 subay ve 3 bin 638 erden oluşan 57. Alay, daha sonra buradan ayrılarak önce Galiçya Cephesi’ne gönderilmişti. Akabinde Güney Cephesi’ne sevk edilen 57. Alay gönderildiği Filistin Cephesi’nde 23 Eylül 1918 tarihinde esir düşmüştü.

Padişah V. Mehmed Reşad, 27. ve 57. Alaylara altın ve gümüş madalya verilmesi için 30 Kasım 1915 tarihinde İrade-i Seniyye çıkarmıştı. 30 Kasım 1915 tarihli padişah iradesi gereği madalyalar 25 Nisan 1916 tarihinde İstanbul – Şile arasında bulunan Çelebi Köyü’nün kuzeydoğusunda toplanan Alay’ın sancağına törenle takılmıştı (Harp Mecmuası. Yıl 1. Sayı 8. Nisan 1332 Recep 1334. Sf: 119).

 

Harp Mecmuası 1915
Harp Mecmuası. Yıl 1. Sayı 8. Nisan 1332 Recep 1334. Sf: 119 (T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü)

 

Söz konusu madalya taltifine dair Harbiye Nezareti teklif metni şu şekildeydi (T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı (2005). Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri II. Yayın No: 23. Ankara. Sf: 204-205):

Harbiye Nezâreti
Numara: 1373/1101

 

Hulâsa: Elli Yedinci Piyade Alayı’nın sancağına ihsân buyurulacak kurdele ve madalya hakkında

 

Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki

 

On Dokuzuncu Fırka’ya mensub Elli Yedinci Piyade Alayı işbu harb-i ahîrde düşmanımız olan Đtilâf Devletleri’nin Çanakkale’de Arıburnu’na ilk defa olarak ihrac yapdıkları 12 Nisan sene [1]331 günü Bigalı’dan serî‘ bir yürüyüşle hareket ve Kocaçimen tepelerinden aşarak Arıburnu’na yetişip Yirmi Yedinci Alay’ın sağ cenâhını takviye ile düşman üzerine atılarak onu tevkîf eylemek ve düşmanın maksad-ı aslîsi olan Kocaçimen tepelerini ele geçirmesine mâni olmak suretiyle fevkalâde şecâat ve yararlık göstermiş ve mârrü’larz ilk Çanakkale muharebe-i berriyesinden bu ana kadar yedi ay bilâ-fâsıla hatt-ı harbde düşmanla hâl-i temasda kalarak ona karşı kahramanâne muharebeler icrâ eylemiş olduğundan mezkûr alay nâmına sancağına üzeri sarı sırma ile işleme “Devlet-i Osmaniyye ile Đtilâf Devletleri harbinde Elli Yedinci Piyâde Alayı’nın düşman tarafından 12 Nisan sene [1]331 günü Çanakkale’de Arıburnu’na vuku bulan ilk ihracda karaya çıkmış düşman kuvvetlerinin ilerlemesine ve Kocaçimen tepelerinin düşman eline geçmesine yevm-i mezbûrdaki hareket-i serî‘a ve savlet-i şedîde-i şîrânesiyle mâni olmak ve aylarca düşman-ı merkûm karşısında hatt-ı harbde kalarak ona karşı kahramanâne muharebeler icrâ etmek suretiyle gösterdiği fevkalâde şecâat ve yararlığın hatırasıdır.” ibaresini hâvî ve murassa‘ imtiyâz nişân-ı âlîsi kurdelesi ebadında nısfı yeşil ve nısf-ı diğeri kırmızı bir kurdele ile kılıç ve levhayı hâvî altın ve gümüş imtiyâz ve harb madalyalarının ihsân buyurulmasına müsaade-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhînin istihsâl ve mezbûr kurdele ve madalyaların serî‘an ihzârı için icab edenlere evâmir-i seniyye-i cenâb-ı Sadâret-penâhîlerinin şâyân buyurulması müsterhamdır. Ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.

 

Fî 12 Muharrem sene [1]334 ve fî 8 Teşrîn-i Sânî sene [1]331/ [21 Kasım 1915]

 

Başkumandan Vekili ve Harbiye Nâzırı Enver

 

 

Alay sancağına madalya takılmasına dair irâde-i seniyye metni şu şekildeydi (Burhan Sayılır (2015). Çanakkale Muharebeleri’nde 57. Piyade Alayı. Bağcılar Belediyesi Kültür Yayınları. İstanbul):

İrade-i Seniyye Sureti

 

On Dokuzuncu Fırkaya mensup olup Çanakkale’de fevkalade şecaat ve yararlık göstermiş olan Elli Yedinci Alay namına sancağına üzeri sırma işleme “Devlet-i Osmaniye ile İtilaf Devletleri Harbinde Elli Yedinci Piyade Alayının Düşman Tarafından 12 Nisan 1331 Günü Çanakkale’de Arıburnu’na Vukuu Bulan İlk İhraçta Karaya Çıkmış Düşman Kuvvetlerinin İlerlemesine ve Koca Çimen Tepelerinin Düşman Eline Geçmesine Yevm-i Mezburedeki Hareket-i Seria ve Savlet-i Şedide-i Şiranesi İle Mani Olmak ve Aylarca Düşman-ı Merkum Karşısında Hatt-ı Harpte Kalarak Ona Karşı Kahramanane Muharebeler İcra Etmek Suretiyle Gösterdiği Fevka-lade Şecaat ve Yararlığın Hatırasıdır” ibaresini havi ve murassa imtiyaz nişan-ı âlisi kordelası ebadında nısfı yeşil ve nısf-ı diğeri kırmızı bir kordela ile kılıç levhası muhtevi altın ve gümüş imtiyaz ve harp madalyaları ita olunmuştur. Bu İrade-i Seniyye’nin icrasına Harbiye Nazırımemurdur.

 

22 Muharrem 1334 / 17 Teşrin-i Sani 331

 

Mehmed Reşad

Sadrazam Mehmed Said

Harbiye Nazırı Enver

 

iradei seniyye sureti

 

Hürriyet’in sorularına yanıt veren Genelkurmay Başkanlığı, Avustralya’daki müzelerde ne bir Türk sancağı ne de altında böyle bir yazı bulunduğunu şöyle aktarmıştı:

57’nci Alay’a Çanakkale Muharebeleri’nden sonra, 30 Kasım 1915’te Sultan V. Reşat’ın iradesiyle altın, gümüş imtiyaz ve harp madalyaları verilmiştir. Bu madalyalar, 25 Nisan 1916 tarihinde İstanbul – Şile arasında bulunan Çelebi Köyü’nün kuzeydoğusunda toplanan Alay’ın sancağına törenle takılmıştır. Dolayısıyla Alay Sancağı’nın Çanakkale Muharebeleri sırasında Avustralyalılar tarafından ele geçirildiği iddiası doğru değildir. Bazı yayınlarda bu sancağın bugün Avustralya Melbourne Müzesi’nde sergilendiği iddia edilmektedir. Bu iddialarla ilgili Melbourne Müzesi’nin de içinde yer aldığı dört müze adına Victoria Eyalet Müzesi tarafından gönderilen cevabi yazıda, ellerinde 57’nci Alay’a ait bir sancak bulunmadığı bilgisine ulaşılmıştır.

 

Günümüze dek geçen sürede 57’nci Alay Sancağı’na ilişkin herhangi bir bilgi aydınlığa kavuşmamıştır. Ancak, Türk ordu geleneği göz önüne alındığında, Alay’ın İngilizler tarafından esir alınırken, sancağını teslim etmeyerek imha etmiş olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğu değerlendirilmektedir.

 

57’nci Alay, Çanakkale Cephesi’nden sonra, önce Galiçya Cephesi’nde savaşmış, ardından bağlı olduğu 19’uncu Tümen ile birlikte Filistin Cephesi’ne intikal etmiştir. 19’uncu tümen 23 Eylül 1918 tarihinde İngilizler’e esir düşmüştür. 57’nci Alay’ın da 29 Temmuz 1917 – 23 Eylül 1918 tarihleri arasında Filistin Cephesi’nde birçok muharebeye katıldığı, son olarak Nablus Meydan Muharebesi’nde mevcudunun hemen hemen dörtte üçünden fazlasını kaybettiği ve daha sonra muharebe gücünü yitirerek İngilizlere esir düştüğü tespit edilmiştir.”

 

Ahmet Yurttakal Gelibolu’yu Anlamak’taki “57. Piyade Alayı ve Sancağı” başlıklı yazısında “57. Alay’ın sancağı esir edildi mi?” sorusunu şöyle vuzuha kavuşturmuştu (Yurttakal, Hüseyin Avni Tanman’la birlikte kaleme aldığı Şanlı 57. Alay’ın Cesur Komutanı Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey adlı kitap kitapta da bu açıklamaya yer vermişti):

“Sancak Türk ordusunun şeref ve namus sembolüdür. Bayrak gibi kutsal olup ayakta selamlanır. Bir sancaktar, dört sancak muhafızı ve sancak muhafız komutanı olarak bir subay tarafından korunur. Birlikler cepheye sancakla birlikle hareket ederdi. Sancak, altın iplikle yapılan nakışlar ile üst-alt kenarlarında ve dalgasında bir altın iplikle örme püsküllü kırmızı renge boyalı ipek iplikten yapılır. Sancağın ön yüzünde piyade sancak arması yer alır. Armanın üst kısmında Osmanlı Sultanı V. Mehmed Reşad’ın altın iplikle işlenmiş tuğrası yanında “Elgazi” elkabı yer almaktadır. Tuğranın altında daire içinde “Allah’ın yardımına dayanan Osmanlı Devleti’nin Hükümdarı” ifadesi yer almaktadır. Sancağın altında yazıyla “Piyade Alayı” ve rakamla “57” yazmaktadır. Sancağın arka yüzünde ise Kelime-i Tevhid yer almaktadır. Günümüzde sancak denilince akla ilk 57. Alay sancağı gelir. Nitekim bu sancağın Çanakkale Muharebeleri’nde esir edildiği iddia edilmektedir. Duyarlı birçok kişi tarafından, çok değişik teşebbüslerle sancağın ülkemize getirilmesi için uğraşılmış ve imza kampanyası bile düzenlenmiştir.

 

Peki, 57. Alay’ın sancağı gerçekten Çanakkale’de esir edilmiş midir? Bu soru yıllarca tartışılmıştır. 2004 yılında ortaya çıkan bir iddiaya göre Avustralya Melbourne Müzesi’nde bir Türk san­cak resminin altında; “Bu alay sancağı Gelibolu savaş alanından getirilmiştir, ama esir edilememiştir” gibi ifadeler yazıldığı iddia edilmiştir. Bu iddia Genelkurmay Başkanlığı tarafından yalan­lanmış, Genelkurmay Başkanlığı’nın 2005 yılında Avustralya’da­ki müzelere yaptığı yazılı başvuruya Victoria Eyalet Müzesi tara­fından verilen cevapta, Melbourne Müzesi de dahil dört müzede 57. Alay’a ait bir sancak bulunmadığı bildirilmiştir.

 

Çanakkale Muharebesinde herhangi bir alay sancağının ele geçirilmesi zaten söz konusu bile değildir. Zira alay sancakları ön muharebe hattında bulunmaz ve sancak muhafızları tarafından geri hatlarda tutulurdu. Nitekim 57. Alay sancağı da 125. Alay 3. Tabur’dan bir bölük tarafından Suyatağı’nda, cepheden epey geride korunmaktaydı. Bir sancağın esir edilebilmesi için ait olduğu birliğinin tamamen esir alınması gerekir ki, Çanakkale Muharebeleri sırasında hiçbir alay veya sancağı esir edilmemiştir. Asker sancağını yere düşürmemek yahut düşmana bırakmamak için ölümü bile göze alırdı ki, bunun için nice kumandanların tereddüt etmeksizin ölüme atıldıkları da bilinmektedir.

 

57. Alay, katıldığı Filistin Cephesi’nde geri çekilirken sancağın esir edilmemesi için imha edildiği düşünülmektedir. Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı envanterinde de 57. Alay sancağı bulunmamaktadır.”

Çanakkale Savaşı hakkında kapsamlı araştırmalar gerçekleştiren Tuncay Yılmazer de bu efsane hakkında “Çanakkale Muharebelerinde ne 57. Alay ne de başka bir birliğimizin sancağı ağaca asılı kalmadı, düşman eline geçmedi.” yorumunda bulunmuştu.

Prof. Dr. Mesut Uyar, 57. Alay sancağı ile ilgili efsanenin kökeninin 1960’lı yıllara dayandığını belirtmişti:

“57. Alay sancağı ile ilgili efsane 1960lı yıllarda yayınlanan bir gazete haberiyle başlamıştı. Ama günümüzdeki tartışma MSB Arşiv Md.lüğünün yayınladığı 57. Alay kitabıyla başladı.

 

İşin ilginç tarafı tartışma başlayıp şiddetlenince MSB bu bilgiyi Kara Harp Okulu’nun yayınladığı bir gezi broşüründen aldığını itiraf etmek zorunda kaldı. Harp Okulu ise bu bilgiyi nereden bulduğunu söyleyemedi.”

23 Eylül 1918 tarihinde Filistin’de İngilizlere esir düşen 57. Alay’ın düşmana verilmemesi geleneğinden hareketle teslim olmadan önce sancağını imha etmiş olabileceğini belirten Siperin Ardı Vatan adlı kitabın yazarı Şahin Aldoğan bu iddianın yanlışlığına şöyle değinmişti:

“’57 Alay sancağı bir zeytin dalına asılı bir şekilde bulunuyor. Düşman bütün askerleri öldürdüğü, koruyucu hiçbir askeri kalmadığı için Avustralyalılar bu sancağı ele geçiriyor ve Avustralya’ya götürüyor’ diye bir ifade var. Avustralyalıların çıkardığı bir bilgi kirliliği değil bu. Tamamen buradan kaynaklanan bir şey. Avustralya’da Canberra’da bir askeri müzede bulunan sancağın altında öyküsünün bu şekilde yazılı olduğu söylendi.”

“57’nci Alay’a Çanakkale Muharebeleri’nden sonra, 30 Kasım 1915’te Sultan V. Reşat’ın iradesiyle altın, gümüş imtiyaz ve harp madalyaları verilmiştir. Bu madalyalar, 25 Nisan 1916 tarihinde İstanbul – Şile arasında bulunan Çelebi Köyü’nün kuzeydoğusunda toplanan Alay’ın sancağına törenle takılmıştır. Dolayısıyla Alay Sancağı’nın Çanakkale Muharebeleri sırasında Avustralyalılar tarafından ele geçirildiği iddiası doğru değildir. ”

“Kesin bildiğimiz bir şey var. 57. Alayın sancağının akıbeti meçhuldür. Tekirdağ’da bir 57. Alay Derneği kuruldu. Bunlar her yıl yürüyüşler yapıyorlar. Onların yaptırdığı bir alay sancağı var. Bir tane de Cumhurbaşkanlığına hediye ettiler. Sayın Cumhurbaşkanının odasında olan sancak bu olabilir. Fakat eldeki bu bayrak, imitasyon ise ne kadar orjinale benziyor bunu bilmiyoruz. Ama söyleyebileceğim tek şey orijinal sancak olmadığıdır.””

Bilge Kağan da şu ifadeleri kullanmıştı:

“Çanakkale kara muharebeleri 25 Nisan 1915’te başlamış ve 9 Ocak 1916 tarihinde bitmiştir. Bu tarihler arasında Çanakkale muharebelerinde kaptirilan düşmana esir edilen,düşman tarafından ele geçirilen bir alay sancağımiz yoktur. 57’nci alay’da buna dahildir. Alay’in hepsi şehit oldu en son tabur imamı alay sancağına astı söylemi de yanlıştır. Alay’in harp cerideleri yazışmalari askeri vesikalarda mevcuttur. Halen daha bu hurafeye inanmak isteyenler için söylüyorum, İzmir’de hükümet konağına Türk bayrağımizi asan Yüzbaşı Şerafettin Bey, Çanakkale muharebelerinde 57.Alay’in 1.Tabur komutanı olarak görev yapan Kurtuluş mucadelesine katilan Ahmet Zeki Soydemir’in askeridir. Daha bunların üstüne hikaye dinlemek istiyorsanız buyrun devam edin. Tarihi gerçekler hikayelerden çok daha farklıdır…”

Askerî tarihimiz açısından büyük manevî öneme sahip 57. Alay sancağının akıbeti hakkında farklı iddialar da ileri sürülmüştü.

Sevilay Nihan, Çanakkale 1915 dergisinin Aralık 2011 sayısındaki “57. Alay’ın sancağı nerede kayboldu?” başlıklı yazısında 50 yıl önce çekilen Çanakkale Arslanları filminde Askeri Müze’den alınan 57. Alay sancağının kullanıldığını, sonrasında da kaybolduğunu aktarmıştı.

Denizli’nin Pamukkale ilçesinde yaşayan 77 yaşındaki Süleyman Çalışır, 57. Alay’ın sancaktarlarından Süleyman Tatlıcı’nın torunu olduğunu söyleyerek, dedesinin Çanakkale Savaşı’nda büyük destan yazan 57. Alay’ın çoğunluğu ölüp dağıldıktan sonra sancağı düşmanın eline geçmemesi için alarak Denizli’ye getirdiğini, yıllarca Denizli’de bir camide saklanan sancağı 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e ulaştırdığını iddia etmişti.

Çanakkale Kara Savaşlarının yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Tarihi Gelibolu Yarımadası’ndaki Conkbayırı’nda 57. Alay’ın temsilî sancağının devir teslim töreni günümüzde sürdürülmektedir.

Hilal Kaplan, Sabah gazetesindeki “Cephe değişir, ’57. Alay’lar bitmez” başlıklı 7 Şubat 2018 tarihli yazısında 57. Alay’la bir ilgisi bulunmayan Elbistanlı Şevki Bey ve Ispartalı Ömer Fevzi Bey gibi isimleri zikrettiği yazısında “Alay’ın en son askerinin, alay sancağını bir küçük ağacın dalına asıp, ondan sonra şehit olduğu söylenir.” cümlesini kullanıp teslim töreni gerçekleştirilen sancağın temsilî olduğunu atlamıştı.

12 Mart 2019 tarihinde Beyaz TV’de yayınlanan ”Her Açıdan” adlı programda Ahmet Şimşirgil bu hatalı bilgiyi paylaşmıştı.

 

 

57 alay sancagi avustralya

 

1 Yorum

  1. Tam emin değilim 57. Alay sancağı olmayabilir ama Filistin’de bir sancagimiz duruyor yerini biliyorum

Yorumunuzu yazınız...