İfadenin Doğru Yazılışı “Sünni Teneffüs” Değil, “Suni Tenefüs”tür

Kişinin soluk alıp vermesinin ve kalp atışının durması sebebi ile ağızdan nefes verme yoluyla yapılan müdaheleye “suni teneffüs”, yani daha güncel anlamıyla “yapay solunum” adı verilmektedir. Bu tanımın, Sunni teneffüs şeklinde yazıldığı da vakidir.

Ancak, suni teneffüsü -sanki teneffüsün bir mezhebi varmış gibi- “Sünni teneffüs” şeklinde aktaranlar da görülmektedir. Halbuki, tanımın doğru yazılışı Sünnet ehlinden olan kimse anlamına gelen “Sünni” ile değil, “yapay” anlamına gelen “suni” kelimesiyledir.

Bu noktada akıllara hemen Show TV’nin bir haberinde “Alevi kadına Sünni teneffüs” alt bandı kullandığı yönündeki asılsız iddia gelmektedir.

 

Haberde "Alevi kadına Sünni teneffüs" altbandı kullanıldığı iddiası asılsızdı
Haberde “Alevi kadına Sünni teneffüs” altbandı kullanıldığı iddiası asılsızdı

 

Suni Teneffüsü Sünni Teneffüse Çeviren Köşe Yazarları

Show TV Haber’in düştüğü bu hatayı görünce bu tür bir hatalı kullanıma mutlaka daha önce bir köşe yazarının düşmüş olabileceği akıllara geldi tabii ki.

Bakalım kimler bu hatalı yazıma köşesinde yer vermiş:

Reha Muhtar‘ın Vatan Gazetesi’nde 4 Ağustos 2009 tarihinde yayınlanan “Kim bu 12 kötü adam?..” başlıklı yazısından:

"Ve fakat Başbakan da, hükümet de, paşalar da bilmeli ki; birbirlerine gönül koyarlarsa, devlet rahat etmez, nefes almaz, sünni teneffüs fayda etmez..."

A. Can Nizamoğlu‘nun, Milliyet’te 18 Mart 2012 günü yayınlanan “Derbi ve Fabrice Muamba” başlıklı yazısından:

"Doktorlar, on bir yaşında tek kelime bile İngilizce bilmezken, babasının, ülkelerindeki siyasi karmaşadan kaçması nedeniyle İngiltere'ye gelmek zorunda kalan ve şimdi kendini bu ülkenin soğuk ve nemli çimleri üzerinde bilinci kapalı bir vaziyette, yüzükoyun yatmış bulan Kongolu'ya sahanın ortasında önce sünni teneffüs yapıp sonra da elektroşok uygularken meslektaşlarından yüreği yetenler onun çimler üzerinde bir havalanıp bir düşen bedenine bakarak, diğerleri bakamadan ellerinden gelen tek şeyi yapıyordu, dua etmek; kâh Tuncay gibi iki elini semaya açarak kâh Van der Vaart gibi avuç içlerini birleştirerek ama tüm samimiyetleri ve tüm kalpleriyle."

Erdal Demir‘in Yeni Ufuk’ta 15 Haziran 2014 günü yayınlanan “Nasıl biri” başlıklı yazısından:

"Ne zaman havayı soluyamaz durumda kendinizi hissederseniz o zaman makinaya bağlanır sünni teneffüs alırsınız. İşte o zaman havanın, suyun, ekmeğin değerini anlarsınız. Tıpkı Türkiye gibi, makinaya Sünni teneffüs için bağlanmış hasta gibi. IŞİD katliamlara devam ettikçe, Arabistan da yaşamlarıyla bedel ödeyen zavallı insanları gördükçe, Arabistan da İslamiyet’i tanıdıkça," demokrasi sen ne büyük nimetmiş sin, Atatürk sen ne büyük lidermişsin" diyor bütün cihan."

Yorumunuzu yazınız...