Orhan Veli Kanık’ın ya da Erel Bleda’nın “Sarı Lira Gibi Ömrümüz” Başlıklı Şiirin Yazarı Olduğu İddiası Doğru Değil, Şiir Sanılan Metin Can Dündar’ın Bir Köşe Yazısından Alıntı
Şiir olduğu iddiasıyla paylaşılan bir köşe yazısını aktaracağız bugün.
Orhan Veli Kanık, Can Yücel ve Erel Bleda’ya ait sanılan “Sarı Lira Gibi Ömrümüz” ya da “Yaşamak Değil, Beni Bu Telaş Öldürecek” başlıklarıyla tanınan şiir şu şekilde:
Yaşamak değil bizi bu telaş öldürecek, Bırakın Paris’te ılık rüzgârlarla taratmayı saçlarımızı, sevgilimizle doyasıya sohbet bile edemedik biz. Gözümüz saatte söyleştik hep, koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık. Hep yetişilecek bir yerler vardı, aranacak adamlar, yapılacak işler. Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin terine bulaştı, başkalarının hayatı bizimkini aştı. Kör karanlıkta çalar saat sesi, kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu, veya yavuklu öpücüğü ile uyanma düşlerini, ha babam erteledik, 20 li yaşlardan 30 lara kurduk saatin alarmını. 30 lardan 40 lara, sonra 50 lere… Öyle yanlış kurgulanmış ki hayat, kuşlukta uyuma imkanı sunduğunda size, artık uyku girmez oluyor gözlerinize. Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek imkânına kavuştuğunuzda, söyleşecek sevişecek kimse kalmıyor yanınızda Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz, vakti gelip de sandıktan çıkarttığınızda, birde bakıyorsunuz ki tedavülden kalkmış…
“Sarı Lira Gibi Ömrümüz” başlıklı şiirin Orhan Veli Kanık’a ait olduğunu öne süren paylaşım
Şiir Sanılan Metin Aslında Can Dündar’ın Bir Köşe Yazısından Alıntı
Orhan Veli Kanık, Erel Bleda ya da Can Yücel’e ait olduğu iddiasıyla paylaşılan ve şiir sanılan bu metin aslında 16 Haziran 1999 tarihinde Sabah Gazetesinde “Ödünç hayatlar” başlığıyla yayımlanan yazısındaki bir bölümün şiir formatına dönüştürülmüş hali. Anılan metin Can Dündar’ın Yârim Haziran adlı kitabında da yayımlanmıştı.
Can Dündar’ın yazısındaki ilgili bölüm şu şekildeydi:
“Yaşamak değil/Beni bu telaş öldürecek” dediği gibi şairin; o telaşla, bırakın Paris yolunda ılık rüzgârlara taratmayı saçlarımızı, sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz…
Gözümüz saatte söyleştik hep, koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık. Hep yetişilecek bir yerler vardı, aranacak adamlar, yapılacak işler…
Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin terine bulaştı; başkalarının hayatı, bizimkini aştı.
Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine, kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu veya yavuklu busesi ile uyanma düşlerini hababam erteledik.
20’li yaşlardayken 30’lara kurduk saatin alarmını, 30’larımızda 40’lara, belki sonra 50’lere…
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat, kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda size, artık uyku girmez oluyor gözlerinize…
Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda, söyleşecek, sevişecek kimsecikler kalmıyor yanınızda…
Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz; vakti gelip sandıktan çıkardığınızda bir de bakıyorsunuz ki, tedavülden kalkmış…
Can Dündar’ın Sabah Gazetesinde “Ödünç hayatlar” başlığıyla 16 Haziran 1999 tarihinde yayımlanan yazısı
Orhan Veli Kanık’a ait şiirler arasında “Sarı Lira Gibi Ömrümüz” başlıklı metindekiler gibi bir dizenin yer almadığını da vurgulamış olalım.
Can Dündar’ın “Ödünç Hayatlar” başlıklı köşe yazısını şiirleştiren kişinin Erel Bleda olduğu belirtilmektedir.
“Sarı Lira Gibi Ömrümüz” Şiiri Hakkında Yanlış Bilgi Paylaşan Yazarlar
Mine G. Kırıkkanat, Radikal’deki 3 Mart 2004 tarihli “Sarı lira gibi ömrünüz” başlıklı yazısında şiirin sahibinin Erel Bleda’ya ait olduğunu sandığını; ancak, anonim dizeler olduğunu anladığını aktararak hataya düşmüştü:
"Yukarıdaki satırlar, bu arz-talep dünyasında, yoğun ve ısrarlı bir talep karşısında daha fazla dayanamayıp, 99 yılında yayımladığım, sevgili Erel Bleda'nın yazdığına inandığım, ancak onun üstlenmediği anonim ve öksüz dizeler olup, talep sahibi okurlarıma arzımdır."
Orhan Veli Kanık ya da Erel Bleda’ya ait bir şiir sanılan köşe yazısı hakkında yanlış bilgi paylaşan tespit edebildiğimiz diğer yazarlar şu şekilde:
Muğla Haber’deki “Sarı Lira Gibi Ömrümüz” başlıklı (21 Kasım 2012) yazısıyla Pınar Çermik
Yozgat Çamlık’taki “Hayat bir geri sayım…” başlıklı (1 Ocak 2018) yazısıyla Tarık Yılmaz.
Taka Gazete’deki “Sarı Lira Gibi Ömrümüz” başlıklı (19 Temmuz 2017) yazısıyla Osman Yazıcı.
