Sanem Altan, Vatan Gazetesinde 16 Mayıs 2012 tarihinde yayınlanan “DNA Hiçbir Şeymiş!” başlıklı yazısında epigenetik hakkında hatalı bilgilere yer vermiş:

Yazısının başlığıyla başlayalım:

"DNA Hiçbir Şeymiş"

Vücudumuzun yapı taşını oluşturan ve nükleik asit zincirlerinden oluşan “Deoksiribo Nükleik Asit”, kısaca DNA için bir hayli cesur bir iddia.

Devam edelim.

"Epigenetik, “DNA dizisindeki değişikliklerden kaynaklanmayan ama aynı zamanda ırsi olan, gen ifadesi değişikliklerini inceleyen bilim dalı.” Öyle yazıyor internette… Irsi olup genetik olmayan yani…"

Sanem Altan, “genler üzeri” anlamına gelen ve genetik biliminin bir alt dalını oluşturan “epigenetik” konusunda malumatfuruşluk yapmak yerine yazısında da bahsettiği üzere epigenetiğin tanımını Wikipedia‘dan almış. Ancak, internetten aldığı tanımı doğru inceleyememiş ve yorumlayamamış.

Epigenetik, DNA dizisinde değişiklik olmadan genlerin çalışmasında meydana gelen kalıtsal veya geçici değişiklikleri inceler. DNA sekansını değiştirmeyip DNA, protein ve RNA’ların fonksiyonunun ve regulasyonunun değişimi ile sonuçlanan modifikasyonları içerir. Epigenetiğin odak noktası Sanem Altan’ın iddia ettiği gibi “ırsi olup genetik olmayan” özellikler değil. Epigenetik, ırsi yani kalıtımsal olup, DNA dizilimindeki değişikliklerden kaynaklanmayan, nesilden nesile aktarılan gen değişikliklerine odaklanır.  DNA Metilasyonu, Histon Modifikasyonları ve No-coding RNA’ların regülasyonu gibi yollarla oluşan epigenedik modifikasyonların “genetik olmadığı” iddiası doğru değildir.

"Diyor ki ‘Epigenetik, bugünkü bilimsel bilgilerin tersine 30.000 değil, 22.000 civarında olduğunu ispat ettiği genlerimizin değişebileceğini bilimsel verilerle kanıtlıyor."

Sanem Altan’ın aktardığı ya da aktarmaya çalıştığı gen sayısı hakkındaki ifade kendi içinde çelişiyor. Gen sayımızı “bugünkü bilimsel bilgilerin tersine”

"Epigenetik özellikle insan ilişkilerinin ve bu ilişkilerin nasıl sürdürüldüğünün, bunlara bağlı oluşan duygu ve davranış hallerinin genlerimizi değiştirdiği yönündedir."

Bu cümleye ilişkin Bilimbilmiyim.com’un yorumuna katılmamak ne mümkün!:

“Epigenetik bilimi kesinlikle insan ilişkileri ve duyguların genlerimizi etkilemesini araştırmaz. Öyle olsaydı, epigenetik üzerine çalışmalar yapan yüzlerce fare, solucan, ve meyve sineği laboratuvarının derhal kapatılması gerekirdi.”

Devam edelim…

"Aile dizimi, ruhsal sorunların da genetik olarak kuşaktan kuşağa geçtiğini söyleyen bir kuram... Alman psikoterapist Bert Hellinger’in bulduğu bu anlayışın öncülüğünü burada Mehmet Zararsızoğlu yapıyor… Ve binlerce insanı bununla iyileştiriyor."

Bert Hellinger psikoterapist değil. Epigenetik hakkında iddia kesbedecek bir biyolog ya da araştırmacı da değil. Filozofi ve teoloji alanında eğitim görmüş bir rahip.

"Hiç tanımadığınız bir aile büyüğünün travması yüz yıl sonra bile sizin hayatınızda ortaya çıkabiliyor… Hastalığınızın nedeni olabiliyor… Epigenetiğin de söylediği gibi, hastalığı yapan genler değil, o genleri etkileyen duygular."

Epigenetiğin böyle bir iddiası yok ki.

 

Sanem Altan'ın Vatan Gazetesi'nde Yayınlanan "DNA Hiçbir Şeymiş" Başlıklı Yazısı
Sanem Altan’ın Vatan Gazetesi’nde Yayınlanan “DNA Hiçbir Şeymiş” Başlıklı Yazısından

 

* Bilimbilmiyim.com’a “DNA hiçbir şeydir, cehalet herşey” başlıklı incelemesi için teşekkürler.

Yorumunuzu yazınız...