Bombalı terör saldırıları öncesinde ABD ve diğer gelişmiş ülke büyükelçiliklerince kendi vatandaşları için yayınlanan uyarı mesajları köşe yazarlarımız için yeni bir komplo alanı oluşturdu.

Bazıları, yapılan bu tip duyurularda ilgili ülkeler kendi istihbaratlarıyla hareket ediyor sanıyorlar. Ancak, durum böyle değil. Büyükelçilikler, ülkemiz istihbarat ve güvenlik kaynaklarından aldıkları bilgiler üzerinden hareket ediyor.

Bu durum, giderek sayısı artan söylemler karşısında ABD Büyükelçiliğinde yapılan bir açıklama ile de teyit edilmişti:

ABD Büyükelçiliği'nin Ankara'daki ABD vatandaşlarına yönelik mesajı hakkında Türk basınında yer alan spekülasyonlara ilişkin yaptığı açıklama metni:

"ABD Büyükelçiliği geçtiğimiz hafta sosyal medyada dolaşan ve Türk hükümeti kaynaklı olduğu belirtilen bir uyarı mesajı yoluyla bir tehdit bilgisinden haberdar olmuştur. Söz konusu uyarıyı Türk makamlarıyla teyit eden büyükelçilik, Türk hükümetinden herhangi bir tehdit bilgisi edindiğimizde rutin olarak yaptığımız şekilde, aralarında hem devlet görevlileri hem de sivillerin bulunduğu Ankara'daki tüm ABD vatandaşlarına ve ABD Büyükelçiliği'nin tüm çalışanlarına yönelik bir bilgi notu yayınlamıştır."

Bakalım hangi köşe yazarları kendini bu komplo teorisinin serin sularına bırakmış:

Hakkı Yalçın’ın Takvim Gazetesi’nde 30 Haziran 2016 günü yayınlanan “Kesinlikle bir amerikan filmi” başlıklı yazısından:

"Almanya, Beyoğlu'ndaki terör saldırısından önce kendi vatandaşlarını uyarmıştı. Amerika, havaalanı saldırısından önce kendi vatandaşlarına uyarı gönderdi. Onların bildikleri bizlerin bilmedikleri mi? Yoksa onların teröristlerle işbirliği, bizlerin katledilme sebepleri mi? Kendi vatandaşlarını uyarma saatleriyle, bizim insanlarımızın katledilme anları birbirine uyuyorsa. Bunlar tesadüf müdür sanıyorsunuz? Kuklaların ipini çekenleri teşhis etmek zor değil."

Ahmet Yenilmez’in Güneş Gazetesi’nde yayınlanan 30 Haziran 2016 tarihli “Zalime fırsat verme Allah’ım” başlıklı yazısından:

"ABD kendi vatandaşlarını uyarıyor, ülkemin bir yerinde bombalar patlıyor, bizim vatandaşlarımız ölüyor! Bu kara karga bizim üzerimizden uçup, denizleri dağları okyanusları aşıp, dünyanın ta en ucuna varıp, bombaların patlayacağını haber ediyor; ancak azıcık aşağıya bakıp da “Ey ahali bomba patlayabilir” demeyi nedense ihmal ediyor! Lafım kara kargaya değil elbette, lafım kara karganın ayağına haber pusulasını bağlayanlara, lafım bomba patladıktan sonra “En sadık müttefikimiz” diyerek söze başlayanlara! İki çift lafım olacak “Müttefikimiz, stratejik ortağımız“ diyerek söze başlayanlara. Bakın bu sözünüz var ya, bilesiniz ki o patlayan bombalar kadar acıtıyor bu ülke insanının yüreğini!"

Melih Aşık’ın Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan 30 Haziran 2016 tarihli “Halk duymasın” başlıklı yazısından:

"Doktor okurumuz Okan Öztürk: - Oğlum ABD vatandaşı olduğu için bu sabah ABD Konsolosluğu’ndan “Havaalanlarından uzak durması” konusunda uyarı e-postası aldık. Kendi devletimizden ise bir uyarı almadık, diyor.. Amerikalıların Türkiye’deki istihbarat örgütü bizimkinden daha mı güçlü? Nasıl oluyor da onların bildiğini bizim istihbarat bilmiyor? O yüzden mi bizimkine Milli İstirahat Teşkilatı adı takıldı... Derken Başbakan olay sonrası Atatürk Havalimanı’na geliyor. Çevreye şöyle bir bakıyor. Ve teşhisi koyuyor: - Güvenlik zafiyeti yoktur... Bu durumda suçlu terör saldırısında ölenler oluyor."

 

Yorumunuzu yazınız...