Güvenilirliği ya da İşlevselliği Kanıtlanmış Olmayan

Ozon Terapisi 

 

Bugün, tamamlayıcı tıp yöntemlerinden birisi olarak adlandırılan ozon terapisi adlı uygulamayı inceleyeceğiz.

Ülkemizde de kimi merkezlerde Sağlık Bakanlığı’nın denetimi ve izni altında uygulanmakta olan bu yöntemin işlevselliğini sorgulayacağımız yazımıza, ozon ve ozon terapi terimlerinin anlamlarını açıklayarak başlayalım.

 

Ozon Nedir?

Ozon, oksijen gazının moleküler formlarından bir tanesinin adıdır. Oksijen gazı, doğada tek tek atomlar halinde değil; birden çok atomun bir araya gelmesi ile oluşan moleküller halinde bulunur. Akciğerlerimize soluduğumuz oksijen, iki atomun bir araya gelmesi ile oluşan ve O2 şeklinde gösterilen (diatomik) oksijen formu iken; ozon, O3 olarak gösterilir, yani üç oksijen atomunun bir araya gelerek oluşturduğu (triatomik) oksijen formudur. Diatomik oksijen, yaşam için elzem bir molekül iken; triatomik oksijen oldukça zehirlidir, solunması halinde ölüme varan sonuçlara yol açabilir. Öte yandan, tekstil gibi bazı sektörlerde dezenfektan olarak kullanımı mevcuttur.

Ozon gazı, gezegenimizi çevreleyen atmosferde de bolca bulunmaktadır. Atmosferde bulunan ozonun %90’ı stratosfer katmanında, %10’u ise troposfer katmanında bulunmaktadır. Stratosferde yer alan ozon doğal olarak; troposferdeki ozon ise insan faaliyetleri sonucu oluşmuştur. Stratosfer katmanında bir tabaka halinde bulunan ozon gazı, Güneş’ten gelen morötesi ışınları tutarak yeryüzünde ölümcül bir etki oluşturmalarını engeller. Ozon terapi uygulamasında kullanılan ozon gazı ise, ozon jeneratörü denilen araçlar kullanılarak bu amaç için üretilmektedir.

 

Ozon Terapi Uygulaması Nedir?

Ozon terapi ya da ozon tedavisi, hastaların vücutlarına çeşitli yollar ile ozon molekülleri gönderilmesidir. Uygulama esnasında ozon gazı, çeşitli sıvılar ya da gazlar ile karıştırılarak verilebildiği gibi damarlara ya da deri altına enjekte edilerek de verilebilmektedir. Ozon terapisinin otoimmün hastalıklar, enfeksiyon hastalıkları, göz hastalıkları, kalp-damar hastalıkları, kanser, alerjiler gibi çok çeşitli durumlarda kullanıldığı bilinmektedir.

Ozon terapisi ile ilgili sınırlı sayıdaki çalışmaların, bu yöntemin güvenilirliğini ve faydalarını kanıtlamaya yettiğini savunanlar olmakla beraber; henüz yeterli çalışmaların yapılmadığını ya da yapılan bu çalışmaların ozon terapisinin tehlikeli ve işlevsiz oluşunu kanıtladığını savunanlar da bulunmaktadır.

Bugüne kadar ozon terapisinin çeşitli hastalıklar üzerindeki etkilerini gözlemlemek için yapılan çalışmalarda birbirinden çok farklı sonuçlar elde edilmiş, terapinin işlevselliğine dair bir kesinlik gösterilememiştir. Ozon uygulamalarının faydalı olduğu iddia edilen durumlar varsa da bunların yeterince kuvvetli kanıtlarla desteklenmedikleri düşünülmektedir. Yayımlanan çalışmalardan ozonun işlevsel ya da güvenli olduğunu gösterenlerde de aslında kesin ve sağlam bir sonuç ortaya konulmamıştır; hemen hepsinde “daha ileri tetkiklere ihtiyaç duyulduğu” minvalinde ifadelere yer verilmiştir. Ayrıca ozon terapisi sonrası gelişebilecek çeşitli komplikasyonlar da büyük risk teşkil etmektedir.

Ozon terapisinin etkisizliği ve olası tehlikeleri ile ilgili bazı çalışmalara ve açıklamalara göz atacak olursak:

• Uzun yıllar boyunca tamamlayıcı tıp uygulamalarını benimseyip bunlar üzerinde çalıştıktan sonra, bu yöntemlerin işlevsiz ve güvenilmez olduğunu görerek terk eden ve günümüzde insanları bu konuda bilinçlendirmeye çalışan Dr. Edzard Ernst, ozon terapisinin risk/fayda dengesinin olumsuz yönde olduğunu ifade etmişti. Ozon uygulamasının mantıksız ve kanıtsız olduğunu, risklerinin de bilinmediğini aktaran Dr. Ernst, bu yöntemi kullanmayı bırakmak gerektiğini belirtmişti. Dr. Ernst, dizlerinde kireçlenme olan hastalarda gerçekleştirilen ozon tedavisi uygulamalarını ele alan bir makaleyi de irdelemiş ve makalede değinilen çalışmaların kalitesinin “zayıf” olduğunu yazmıştı.

• HIV pozitif bireyler ile yapılan bir çalışmada, ozon uygulamasının plasebo etkisinden farklı bir sonuç vermediği ortaya konmuştu.

• Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), ozon gazının spesifik bir tedavi, ek tedavi ya da önleyici tedavi olarak hiçbir tıbbi kullanımı olmadığını; antiseptik olarak kullanılabilmesi için çok yüksek miktarlarda ozon gazının gerektiğini, bu büyüklükteki miktarların da insan vücudu tarafından tolere edilemeyeceğini açıklamıştı.

• Dünya Sağlık Örgütü (WHO), çıkan iddialar sonrası ozon terapisinin ebola virüsü hastalığını iyileştirdiğine dair bir kanıt olmadığını bildirmişti.

• Amerikan Kanser Topluluğu, 2012 yılında mevcut bilimsel verilerin ozonun kanser tedavisinde etkisiz olduğunu gösterdiğini; hatta bu yöntemden dolayı ölen hastaların bildirildiğini açıklamıştı.

• AIDS teşhisi konulmuş hastalar ile yapılan bir çalışmada ozon terapisinin hastalardaki CD-4 T hücrelerinin sayısını önce artırdığı; ancak birkaç hafta sonra eski seviyelerine dönmek ile kalmayıp hastaların bazılarında eskisinden daha da düşük seviyelere indiği ve klinik tablonun ağırlaştığı bilinmekte.

Özetle, ozon terapisinin güvenilirliği ya da işlevselliği kanıtlanmış değildir diyebiliriz.

 

Yorumunuzu yazınız...