Atatürk döneminde Osmanlı tuğralarının çeşme, köprü ve türbelerden zorla kaldırıldığı yönündeki iddianın sosyal medyada şu ifade ve görseller paylaşıldığı görülüyor:

“Atatürk kanun zoruyla Osmanlı Tuğralarını Çeşme Köprü ve Türbelerden Kazıtırken Yunanlıların Zulümlerini Anlatan Resim, dergi ve kitapları yasaklamıştır.”

 

kanun-zoruyla-osmanli-tugralarini

 

Yukarıda alıntılanan görselde yer verilen “T.C. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Yer No: 14.37.17” sayılı belge gerçek; ancak, belge içeriği “çeşme, köprü ve türbelerden Osmanlı tuğralarının kaldırılması” ile ilgili değil, Cumhuriyet ile birlikte resmî binalardan saltanat simgelerinin kaldırılmasıyla ilgili. Ne bahsi geçen yazıda ne de tuğraların kamu binalarından kaldırılmasına dair kanun maddelerinde bu yönde bir ifade mevcut değil. Ancak, her ne kadar ilgili bakanlar kurulu kararı ve kanun bu yönde bir direktif içermese de, resmî bina statüsünü haiz olmayan mezar, türbe, çeşme ve köprülerden kaldırılan tuğralara rastlanabiliyor.

 

Osmanlı Arması

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 1 Kasım 1922’de kabul edilen 308 sayılı “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, hukuku hâkimiyet ve hükümraninin mümessili hakikisi olduğuna dair” kararname ile halifelik ve saltanat birbirinden ayrılıp, saltanat kaldırılmıştı. TBMM’nin 3 Mart 1924 günü kabul ettiği “Hilâfetin İlgâ ve Hânedân-ı Osmâniyye’nin Türkiye Cumhûriyyeti Memâliki Hâricine Çıkarılmasına Dâir Kânun” ile de halifelik makamı kaldırılmıştı.

Dâhiliye Vekâleti’nin 22 Ekim 1925 tarihli ve 3516 numaralı tezkeresi ile resmî daireler ile okullarda bulunan arma, tuğra ve saltanat resimlerinin kaldırılması istenilmişti. İşbu teklif İcra Vekilleri Heyeti’nin 31 Mayıs 1925 tarihli kararıyla kabul edilerek yürürlüğe konulmuştu.

Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi’nde (30-18-1-1 / Kutu:14, Gömlek: 37, Sıra: 17) bulunan 31 Mayıs 1925 tarihli “bütün resmi devlet dairelerinde ve okullarda bulunan arma, tuğra ve saltanat resimlerinin kaldırılması” hakkında açıklaması ile yer alan karar metni şu şekilde:

Bil’um’um Hükümt binalarında ve devâir-i resmiyye ve mekteplerde bulunan arma, tuğra ve saltanat resimlerinin cumhuriyet mefhûmu ile kaabil-i te’lif görülememesine mebni kaldırılmaları, Dahilliye Vekâlet-i Celilesinin 22 Teşrinievvel 341 tarih ve 3516 numaralı tezkiresi ile vuku’ bulan teklifi üzerine, İcra Vekilleri Heyetinin 31 Mayıs 341 tarihi ictimâında karargîr olmuştur. 31 Mayıs 341

 

15 Haziran 1927 tarihli 1057 sayılı Türkiye Cumhûriyeti Dâhilinde Bulunan bi’l-Umûm Mebâni-i Resmiye ve Milliye Üzerindeki Tuğrâ ve Medhiyelerin Kaldırılması Hakkında Kanun ile saltanat simgelerinin kamu binalarından kaldırılması yasalaştırılmıştı.

Bahsi geçen Kanun’un maddeleri şöyleydi:

Madde 1 – İçinde Devlete mütehattim bir vazife icra, yahut Hükümetin veya belediyelerin efrat ile zaruri ve kanuni olan münasebetlerini temine tahsis edilen binalarla alelümum mektep binalarında vaktiyle Osmanlı saltanatını temsil için konulmuş olan, yahut vaziyetlerine göre halen temsile delalet eden tuğra veya armalar ve bunlarla beraber olarak sultanların mediherini ihtiva eden kitabeler hakkında ikinci madde hükmü tatbik olunur. Bu kabil tuğra ve arma ve kitabe bulunan hususi binalar, bunlar kaldırılmadıkça veya örtülmedikçe yukarda zikrolunan faaliyetler ve münasebetlere tahsis olunamaz.

 

Madde 2 – Birinci maddedeki kayiterin şumulü dahilinde olan tuğra ve arma ve kitabeler Devlet veya belediye malı olan binalarda bulunduğu halde kaldırılarak müzelere konulur. Yerlerinden kaldırılmalariyle gerek kendilerinin, gerek bulundukları binaların, bedii veya tarihi kıymetlerine halel gelecek olanlar, eserin ve bulunduğu mahalin bedii kıymetini nakisedar etmemek üzere münasip vesait ile örtülür.

 

Madde 3 – Alakadar Vekaletlerin müracaatı üzerine Devlet binalarından hangi eserlerin kaldırılması veya örtülmesi lazımgeldiğini tayin ve örtülmesi lazım ise şekil ve suretlerini tesbit ile karar vermek Maarif Vekaletine aittir.

 

Madde 4 – Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.

 

Madde 5 – Bu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

 

tugra-medhiye-kaldirilmasi-hakkinda-kanun

 

İşbu Kanun hükmü gereği birçok Osmanlı yapısı tarihî binada bulunan tuğra, kitabe ve armalar sökülmüştü.

İstanbul İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt’taki kampüsünün ana giriş kapısının üzerinde yer alan Sultan Abdülaziz’in Osmanlı tuğrası da bunlardan biriydi (Süleyman Berk (2014). “Bâb-ı Seraskerî Üzerindeki Kitâbelerin Serencâmı”. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 31. 2014. 105-130).

Üniversitenin Beyazıt kampüsünün ana giriş kapısındaki T.C. ibaresi altında bulunan söz konusu tuğra, yaklaşık 10 ay süren restorasyon çalışması sonrasında 2014 yılında tekrar gün yüzüne çıkartılmıştı.

 

istanbul universitesi tc tugra

istanbul universitesi tc tugra

 

Adı geçen Kanun’da her ne kadar çeşme ve türbe gibi yapıtlardan tuğraların kaldırılması hükmü yer almamış olsa da, yürürlüğe girdikten sonra İstanbul’da ve farklı birçok şehirde bulunan farklı yapılardaki kitabelerin ve kitabelerin üst kısmında bulunan padişah tuğralarının kazındığı biliniyor. Gülhane Parkı girişinde bulunan çeşme alınlığındaki tuğra, Tarabya Vilayetler Evi önündeki çeşme kitâbesinin tuğrası, Fındıklı Zevkî Kadın Çeşmesi tuğrası, Silahdar Yahya Efendi Çeşmesi tuğraları, Kasımpaşa Cezairli Hasan Paşa Çeşmesi tuğrası, Kadıköy Halid Ağa Çeşmesi tuğraları  bu duruma örnek olarak sunulabilir.

 

24. ve 26. yasama yıllarında AK Parti Kocaeli milletvekili Zeki Aygün öncülüğünde “Türkiye Cumhuriyeti Dahilinde Bulunan Bilimum Mebanii Resmiye ve Milliye Üzerindeki Tuğra ve Methiyelerin Kaldırılması Hakkında Kanunun Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Teklif“leri TBMM’ye sunulmuştu.

Teklif ile “Devlet binalarında vaktiyle Osmanlı saltanatını temsil için konulmuş olan tugraların, armaların ve bunlarla beraber olarak sultanların methiyelerini içeren kitabelerin kaldırılmasını ya da uygun bir şekilde örtülmesini öngören 1057 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılmasının” amaçlandığı belirtilmişti.

Kanun tasarısının gerekçesinde şu ifadelere yer verilmiş:

“Kanun amacının da ötesine geçilerek bilinçsizce tuğra, arma ve methiyelerin söküldüğü, kazındığı ve yok edildikleri bilinmektedir. Yapılan tespitler göstermektedir ki kültür ve sanat dünyamız üzerinde büyük tahribat yapılmıştır. Bu elim tahribatın giderilmesi sadece tarihimize sahip çıkmanın değil, geleceğimize sahip çıkmanın da gereğidir”

“1057 sayılı kanun ile amaçlanan husus ve bu kanunun korumaya çalıştığı bir kamu yararı bugün için söz konusu olmadığından ve kanun hükmünü ifa ettikten sonra kanunun yürürlükte kalmasının bir gerekçesi kalmamıştır. Söz konusu kanunun tarihi eserleri korumayı zorlaştırdığı gibi toplumun kendi medeniyet ve kültürü ile barışık bir şekilde geleceğe yürümesini de imkansızlaştırmaktadır. Bu gerekçeyle 1057 sayılı kanunun tüm hükümleriyle yürürlükten kalkması gerekmektedir”

Bahse konu kanun tasarıları Komisyon aşamasını geçememiş ve “hükümsüz” statüsünde kalmıştı.

 

Yine yukarıdaki görselde alıntılanan “T.C. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Yer No: 79.90.15” sayılı belge de gerçek.

Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi bünyesinde (30-18-1-2 / Kutu: 79, Gömlek: 15, Sıra: 15 kayıtlı) “Türk-Yunan dostluğunu rencide edecek mahiyetteki resimlerin toplatılması ve dışardan getirilmesinin yasaklanması” hakkında 2 Kasım 1937 tarihli İcra Vekilleri Heyeti kararnamesi metni şöyle:

“Türk-Yunan dostlugunu rencide edecek mahiyetteki resimlerin toplattırılması, satışının ve hariçten ithalinin yasak edilmesi, Dahiliyye vekilliğinin 15/10/937 tarih ve 6422/6 sayılı teklifi üzerine matbuat kanunu muaddel 51 inci maddesi mucibince İcra Vekilleri Heyetince 2/II/937 tarihinde onanmışdır. 2/II/937”

 

* Kapak görseli: Stinpoli.com

 

Yorumunuzu yazınız...