Türkiye’nin İlk Yerli Otomobili Devrim’i Üreten Ekipte Necmettin Erbakan’ın Yer Aldığı İddiası Asılsız

Türkiye’nin ilk yerli otomobil üretim projesi olan Devrim otomobillerinin Necmettin Erbakan tarafından üretildiği iddiasının doğruluk payı bulunmamaktadır. 1961 yılında 4,5 aylık süre içerisinde 4 adet devrim arabasını üreten ekipte Necmettin Erbakan bulunmuyordu. Necmettin Erbakan’ın Devrim arabalarını üreten ekipten olduğuna yönelik bir demeci bulumamaktadır. 1961 yılında verdiği demeçte ise Erbakan, üretim ekibi içinde yer almadığı Devrim’in imâlat sürecinde izlenen yolu eleştirmiştir.  Necmettin Erbakan’ın Devrim Arabalarının fikir aşamasında Erbakan’ın etkili olduğu bazı kaynaklarca öne sürülse de bu hususta somut bir bulguya rastlanamamaktadır. Ancak Necmettin Erbakan, Devrim Arabalarının üretiminin öncesinde ve sonrasında Türkiye’de yerli motor ve otomobil üretimi için fikren ve fiilen çaba sarf etmiştir.

Yanlış İddia

2017 yılında kurulan Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (TOGG), 2022 yılında üretimine başlayacağı, geliştirme süreci devam eden otomobilin ön gösteriminin 27 Aralık 2019 tarihinde yapılmasının ardından eski bir yanlış iddia tekrar gündemde kendisine yer buldu.

Türkiye Cumhuriyetinin eski başbakanlarından ve Milli Görüş hareketinin lideri Necmettin Erbakan’ın (1926-2011) Türkiye’nin ilk yerli otomobil üretim projesi olan Devrim Otomobillerinin üreticisi ya da planlayıcısı olduğu iddiası sıklıkla sosyal medyada yaygın şekilde paylaşılmaya başladı.

Türkiye'nin ilk yerli otomobili Devrim'i Necmettin Erbakan'ın ürettini öne süren paylaşım
Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim’i Necmettin Erbakan’ın ürettini öne süren paylaşım

 

Necmettin Erbakan Üniversitesi'nin Devrim Arabalarını Erbakan'ın ürettiğini ima ettiği "O iş tamam hocam" mesajlı tweeti
Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin Devrim Arabalarını Erbakan’ın ürettiğini ima ettiği “O iş tamam hocam” mesajlı tweeti

 

Türkiye'nin ilk yerli otomobili Devrim'i Necmettin Erbakan'ın eseri olduğunu öne süren paylaşım
Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim’i Necmettin Erbakan’ın eseri olduğunu öne süren paylaşım

 

Siyasetçi, mühendis, akademisyen kimliğiyle bilinen Necmettin Erbakan’ın Devrim Arabalarının üretiminde esaslı role sahip olduğu bazı sosyal medya paylaşımlarında şu dille aktarılmıştı:

“Prof. Dr. Necmettin Erbakan öncülüğünde 29 Ekim 1961 tarihinde ‘görücüye çıkan’ ilk Türk otomobili, yarım kalmış bir devrimin hikâyesini anlatıyor. 27 Aralık 2019 bugün inşallah Devrim tamamlanıyor. 58 yıl aradan sonra durdurulduğumuz yerden yeniden başlıyoruz.”

Hürriyet Gazetesi’nde 9 Eylül 1999 tarihinde yayınlanan bir haberde Devrim Arabalarını üreten ekibin başında Necmettin Erbakan’ın bulunduğunun aktarıldığı şöyle öne sürülmekteydi:

“1961 yılında, zamanın Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Eskişehir’de Devrim’in direksiyonuna oturmuş, ancak araç çalışmayınca büyük bir rezalet olmuştu. Başını mühendis Necmettin Erbakan’ın çektiği ekip ise kendilerini ‘Benzin koymayı unuttuk’ diyerek savunmuştu.”

Saadet Partisi’nin internet sitesinde “Devrim” arabasını yaptığı Necmettin Erbakan’ın özgeçmişinde şöyle öne sürülmüştü:

“Mayıs 1954 – Ekim 1955 yılları arasında askerlik görevini ifa eden Erbakan, 1956 yılında Türkiye’de ilk yerli motorunu imal edecek olan, Gümüş Motor şirketini kurdu. Seri imalat 1 Mart 1960’da başladı. Ankara’daki Sanayi Kongresinde yapılan imalatları sunan Erbakan, Türkiye’de yerli otomobil yapılması fikrini ortaya attı. O zaman yönetimde olan askerler tarafından revaç bulan bu fikir üzerine, Eskişehir CER atölyesinde ‘Devrim’ adıyla ilk yerli otomobil, Erbakan tarafından imal edildi

 

Saadet Partisi'nin internet sitesinde 2011 yılında yer alan özgeçmişinde Necmettin Erbakan'ın "Devrim" arabasını yaptığı öne sürülmektedydi
Saadet Partisi’nin internet sitesinde 2011 yılında yer alan özgeçmişinde Necmettin Erbakan’ın “Devrim” arabasını yaptığı öne sürülmektedydi

 

Sanal alemde paylaşılmakta olan özgeçmişlerinde de Erbakan’ın Devrim otomobilinin üreticisi olduğu iddiasının yer aldığını görüyoruz. Milli Görüş yayınlarında da bu hatalı bilginin sıklıkla kendine yer bulduğuna şahit oluyoruz.

 

Necmettin Erbakan'ın yayınlanan özgeçmişi üzerinden Devrim otomobilini Erbakan'ın ürettiğini öne süren haber
Necmettin Erbakan’ın yayınlanan özgeçmişi üzerinden Devrim otomobilini Erbakan’ın ürettiğini öne süren haber

 

Devrim Arabaları adlı filmin 2008 yılında gösterime girmesiyle birlikte Türkiye’nin ilk otomobil üretim hamlesindeki Necmettin Erbakan’ın müdahiliyeti konusunu ülkenin başlıca bir tartışma konusu haline gelmişti.

Ancak, Necmettin Erbakan her ne kadar yerli otomobil hamlesi için madden ve manen gayret göstermiş olsa da Devrim Arabalarını üreten kişiler arasında değildi.

 

Devrim Arabalarının Üretim Süreci

27 Mayıs 1960 darbesinin ardından ordunun binek otomobil ihtiyacını karşılamak üzere yerli araç üretimine girişilmesi kararlaştırıldı.

16 Haziran 1961 tarihinde Devlet Demiryolları Fabrikaları ve Cer Dairelerinden 20 yönetici ve mühendis Ankara’ da bir toplantıya çağrıldı. Toplantıya Devlet Demiryolları Fabrikaları Genel Müdür Yardımcısı Emin Bozoğlu başkanlık etti. Toplantıda Bozoğlu, Ulaştırma Bakanlığından alınan ordunun cadde binek ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi görevinin TCDD İşletmesine verildiği, bu amaçla 1.400.000 TL ödenek ayrıldığı ve 29 Ekim 1961 tarihine kadar, yani 4.5 aylık süre içerisinde aracın tamamlanmasının talep edildiği yazıyı okudu.

Yapılan bu görevlendirmenin ardından Emin Bozoğlu başkanlığında, yönetici ve mühendislerinden oluşan bir teknik ekip tarafından Eskişehir Demiryolları Fabrikalarında 4,5 ay içerisinde 2 adet Devrim otomobili üretimi gerçekleştirildi.

 

Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Devrim Otomobilinin 1961 yılındaki test sürüşünde

 

Yürütülen çalışmalar neticesinde 4,5 ay kadar kısa süre içerisinde üretilen 2 Devrim aracı 29 Ekim 1961 günü Ankara’da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından denendi; ancak, yeterli benzin konulması unutulduğu için sadece 200 metre gidebildi ve durdu. Benzini biten 2 numaralı Devrim’den 1 numaralı Devrim’e geçen Cemal Gürsel Anıtkabir’e bu araçla geçti ve “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama, doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz” vecizesini dile getirdi.

 

Vaatan Gazetesinin 30 Ekim 1961 tarihli sayısında Devrim Arabalarının tanıtımı haberleştirilmişti
Vaatan Gazetesinin 30 Ekim 1961 tarihli sayısında Devrim Arabalarının tanıtımı haberleştirilmişti

 

27 Mayıs Darbesi’nden etkilenerek ismi konulan Devrim’in yakıt yokluğu nedeniyle yolda kalan 1 aracı nedeniyle aracın bozulduğuna yönelik bir tezvirat halk arasında yayıldı. Daha sonra ise Devrim’in seri imalatından vazgeçildi.

1961 yılında üretilen 4 Devrim otomobilinden sadece birisi günümüze ulaşmıştır. Muhafaza edilen Devrim aracı, Eskişehir’deki Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi A.Ş. (Tülomsaş A.Ş.) bahçesinde sergilenmektedir.

 

Havadis Gazetesinin 30 Ekim 1961 tarihli sayısında Devrim Arabalarının tanıtımı haberleştirilmişti
Havadis Gazetesinin 30 Ekim 1961 tarihli sayısında Devrim Arabalarının tanıtımı haberleştirilmişti

 

Bu hikâyenin aslı, günümüze ulaşan tek Devrim Arabasının sergilendiği Eskişehir’deki Tülomsaş A.Ş. Halkla İlişkiler ve Basın Yayın Müdürlüğü tarafından hazırlanan DevrimArabasi.com adlı sitede Karoseri Grubundan Yüksek Mühendis Salih Kaya Sağın’ın Yazısından derlenerek şöyle aktarılmaktadır:

“Tren sabaha karşı Ankara’ ya ulaştı. İki Devrim Otomobili o zamanlar Sıhhiye semtinde bulunan Ankara Demiryolu Fabrikası’ na indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin kondu. Asıl ikmal sabahleyin Sıhhiye’ deki Mobil Benzin İstasyonundan yapılacak, sonra da Meclis’e gidilecekti.

29 Ekim sabahı, Devrimler motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskortun arasında yola çıktı. Çıktı ama, eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için, Mobil’e uğramadan yola devam ettiler. Meclis’ in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin 1. Arabaya kondu. 2 numaraya konacağı sırada Cemal Paşa Meclis’ in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı Devrim Otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 m. kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa’nın “Ne oluyor?” sorusuna direksiyondaki Yüksek Mühendis Rıfat SERDAROĞLU “Paşam, benzin bitti” cevabını verdi. Paşa’dan özür dilenilerek 1 numaralı Devrim’e geçmesi rica edildi. Buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’e bu otomobil ile gitti. İnerken ünlü “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama, doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz”  sözlerini söyledi.

Ertesi gün bütün gazetelerin söz birliği etmişçesine “ 100 metre gidip bozuldu “ başlığını attıkları 2 numaralı Devrim, aynı gün Hipodrom’ daki geçit törenine katılıyor, ne bundan, ne de Cemal Paşa’nın Anıtkabir’e bir başka Devrim otomobili ile gittiğinden söz ediliyor; yalnızca haber, yorum ve fıkralarda harcanan bunca paranın boşa gittiğinden dem vuruluyordu. Oysa aynı yıl Tarım Bakanlığı bütçesine konmuş bulunan “At neslinin ıslahı “ için 25 Milyon TL ödenek ve sonucundan kimse söz etmiyordu.”

 

Milliyet Gazetesinin 30 Ekim 1961 tarihli sayısında Devrim Arabalarının tanıtımı haberleştirilmişti
Milliyet Gazetesinin 30 Ekim 1961 tarihli sayısında Devrim Arabalarının tanıtımı haberleştirilmişti

 

Devrim Arabalarını Üreten Ekip

Devrim Arabalarını üreten ekip listesi şöyle aktarılmaktadır:

  • Yönetim Grubu
    • Y. Müh. Emin Bozoğlu……….TCDD Genel Müdür Yardımcısı
    • Y. Müh. Orhan Alp………TCDD Fabrikalar Dairesi Başkanı
    • Y. Müh. Hakkı Tomsu………..TCDD Cer Dairesi Başkanı
    • Y. Müh. Nurettin Erguvanlı….TCDD Cer Dairesi Başkan Yardımcısı
    • Y. Müh. Mustafa Ersoy………Eskişehir Demiryolu Fabrikası Müdürü
    • Y. Müh. Celal Taner………..Adapazarı Demiryolu Fabrikası Müdürü
    • Y. Müh. Mehmet Nöker……….Ankara Demiryolu Fabrikası
    • Y. Müh. Hüsnü Kayaoğlu……..TCDD Genel Müdürlük Müşaviri
    • Y. Müh. Necati Peköz……….TCDD Genel Müdürlük Müşaviri
  • Motor Şanzıman Grubu
    • Y. Müh. Tayfun Gültekin
    • Y. Müh. Gültekin Sabuncuoğlu
    • Y. Müh. Salih Kayasağın
    • Y. Müh. Kemal Serdaroğlu
    • Y. Müh. Şecaattin Sevgen
    • Y. Müh. Kemalettin Vardar
    • Y. Müh. Şahin Karadağ
  • Döküm İşleri
    • Metalurjist İsmail Sıdal
  • Satın alma İşleri ve Maliyet Hesapları
    • Y.Müh. Yavuz Yücel
  • Tasarım Grubu
    • Y. Müh. Nurettin Erguvan
    • Y. Müh. Ercan Türer
    • Y. Mimar Kemal Elagöz
  • Karoseri Grubu
    • Mak.Müh. Celal Taner
    • Y. Müh. Faruk Akyol
    • Y. Müh. Samim Özgür
    • Y. Müh. Salih Kaya Sağın
    • Y. Müh. Hamdi Tahıllıoğlu
    • Y. Müh. Ferdi Mertcan Keskin
  • Süspansiyon ve Fren Grubu
    • Mak.Müh. Hamit İşeri
    • Y.Müh. İsmet Özkan
    • Y.Müh. Mustafa Seyrek
  • Elektrik Donanımı
    • Y.Müh. Hasan Dinçer
    • Latif Dinçer
  • Kaynak Grubu
    • Mak.Müh. Halil Gedik

 

Devrim Arabalarını üreten ekip
Devrim Arabalarını üreten ekip

 

Necmettin Erbakan Devrim Arabalarını Üreten Ekipte Değildi

Yukarıdaki listeden görülebileceği üzere Devrim otomobillerini imal eden mühendis ekip içinde Necmettin Erbakan’ın adı dahi geçmemektedir.

Devrim Arabaları adlı filmin yapımcılığını üstlenen Ekip Film, “İki yıllık araştırmada, otomobillerin yapımı konusunda, Erbakan’ın hiç bir rolü saptanamamış, 23 mühendis arasında da adının geçmediği belirlenmiştir’’ açıklamasını yapmıştı.

Devrim Arabaları imalat ekibinde yer alan Makine Yüksek Mühendisi Şecaattin Sevgen, Necmettin Erbakan’ın Devrim Arabalarıyla bir ilgisinin bulunmadığını şöyle dile getirmişti Hülya Aydın (2019). “Makina Yüksek Mühendisi Şecaattin Sevgen: “İnandık ve Başardık Ama Sebat Etmediler“. Mühendis ve Makina, Ocak 2019, Sf: 19).:

“Son sınıfta iken ‘dizel motorları yakıt donanımında kompensansasyon’ gibi bir konudaki dersine girmiştim. Şunu söylemeliyim ki efsane mukavemet hocamız Mustafa İnan’dan sonra dinlediğim en iyi dersti. İkinci karşılaşmam 1961 yılındadır, sanırım Eylül ayıydı. Devrim otomobili motorunu çalıştırdığımız dönemdi. Motorun frenleme denemesi gerekiyordu. Devlet Demir Yolları (DDY) Motor Fabrikası’ndaki frenleme cihazı 600-1200 beygir motorlar için elverişliydi. Gümüş motorun imal edilen yegâne motor olduğunu düşünerek, Rıfat Serdaroğlu ile Erbakan’ın sahibi olduğu Gümüş Motor’a gittik. Tam öğle paydosu vakitleriydi. Fabrikaya girdiğimizde bütün işçilerin takunyaları ile abdest almaya gittiği bir koridordan geçerek Erbakan Hoca’nın yanına çıktık. İsteğimizin, bir küçük motor frenleme sistemi olduğunu anlattık. Rahmetli bize, kendi motorlarının çok denenmiş bir tip olduğunu, frenlemeye ihtiyaç olmadığı için yapmadıklarını ve frenleme cihazı olmadığını söylemişti. Bu tarihten yaklaşık dört ay önce DDY’nin İzmir banliyösünde olacağı ve sipariş ettiği, ancak yeni bir tip olduğu için UIC normlarına göre 100 saatlik motor testlerinde bulunmak üzere Fiat’ın Torino’daki araştırma bölümünde kalmış ve Milano’daki OM fabrikalarında seri olarak imal edilen traktör motorlarının nasıl test edildiğini görmüştüm. Tabii durumu yadırgadık, daha sonra DSİ atölyelerinde yeni gelen bir cihazla istediğimiz ölçümleri yapmıştık. Yani birçok kez bu yanlış algıyı düzeltmek için açıklamalar yapıldı, bir kez daha belirteyim, Necmettin Erbakan’ın devrim arabası ile kesinlikle bir ilgisi yoktur.

 

Necmettin Erbakan’ın geride bıraktığı notları bir araya getirerek Milli Gazete Ankara Kitap Kulübü tarafından kitaplaştırılan “Davam” adlı eserde Necmettin Erbakan’ın Devrim arabalarının üretim sürecine değinmediği yahut bu araçların üretiminin kendisi tarafından gerçekleştirildiğine değinmediği anlaşılmaktadır.

Yeni Sabah Gazetesinde 31 Ekim 1961 tarihinde yayınlanan bir haber için verdiği demeçte ise Erbakan, Devrim Arabalarının üretim sürecinde gördüğü yanlışları şöyle dile getirmişti:

“İlk Türk otomobilinin, Devlet Başkanı Cemal Gürsel’in arzusuna uyularak kuvveden fiile çıkması, bu imalata taraftar ve muhalif olan iki zümre arasında geniş akisler husule getirmiştir.

Gürsel’in ‘Bir aşağılık duygusu ile bizde otomobil yapılamaz diyenler utansın’ sözünden utanması icabedenler Türk otomobilinin imalatını kendi menfaatlerini düşünerek baltalamak isteyenlerdir…

Devrim adı verilen otomobilin seri olarak imalinin mümkün olup olamayacağı hakkında dün Teknik Üniversitesi Motörler kürsüsü Doçenti Necmettin Erbakan’ın malumatına müracaat ettik.

Devlet Başkanı Gürsel’in yakından tanıdığı ve Türk otomobilini gerçekleştirecek çalışmaları sebebi ile kendisine geniş itimat beslediği hatta bu vazifeyi bir devlet bakanlığı payesinde yürütmesini arzu ettiği Erbakan şunları söyledi:

“Eskişehir Cer Atölyesinin üç ay insan üstü gayret sarfederek meydana getirdiği iki otomobil, iki özellik taşımaktadır. Birincisi, bizde otomobil yapılamaz diyenlere güzel bir cevaptır. İkincisi, bu işi yapacaklara cesaret vermiştir. Fakat otomobil, Teknik Üniversitesi Motörler Enstitüsüne sorulmadan yapılmıştır. Üzerinde çalışan arkadaşların otomobil ihtisası yoktur. Cer Atölyesi 1946’da üç dizel motör yapmış, fakat asıl işi Devlet Demiryollarına hizmet olduğundan seri imalata geçememişti. Eskişehir’deki hareket bizim davamız için atılmış adımdır. Üç ayda bir otomobil motörü imaline imkan yoktur. Teknik birçok hataları olduğunu kabul etmek lazımdır. Zira otomobil süt sağma makinesi veya dikiş makinesi değil, can makinesidir. Emniyet ister. Bizim on aydır üzerinde çalıştığımız dava başkadır. Biz binanın maketini yaparak övünmek yerine aslını meydana getirmek gayretinde idik. Aslı dediğim şey seri imalattır. Eskişehir’de arkadaşların yapmağa muvaffak oldukları otomobili tetkik ettikten sonra bunun bizim planlarımıza göre seri şekilde imal edilip edilmeyeceğini söyleyebilirim. Bu maksatla biliyorsunuz 9 firma oto sanayii için birleşmeğe hazırdır. İlerideki iltihaklarla bu rakamın 36’ya yükseleceğini tahmin ediyorum. Cer Atölyesi ilk adımı atmıştır. Şimdi iş memleket sanayiine bilhassa bunu yapmağa muktedir firmalara düşmektedir.” “

Demecinden görülebileceği üzere Erbakan, üretim ekibi içinde yer almadığı Devrim’in imâlat sürecinde izlenen yolu eleştirmiştir.  

Bazı kaynaklar, Devrim Arabalarının üretimine karar verilen süreçte Necmettin Erbakan’ın etkisinin bulunduğunu ileri sürmektedir. Ancak, Devrim Arabalarının fikir aşamasında Erbakan’ın etkili olduğu yönünde somut bir bulguya rastlanamamaktadır.

 

Necmettin Erbakan’ın Yerli Otomobil Konusunda Çalışmaları Vardı

Evet Necmettin Erbakan 1961 yılında 4,5 aylık süre içerisinde 4 adet devrim arabasını üreten ekibin bir parçası değildi. Ancak Erbakan, Devrim Arabalarının üretiminin öncesinde ve sonrasında Türkiye’de yerli motor ve otomobil üretimi için fikren ve fiilen çaba sarf etmiştir.

Erbakan, motor imâli başta olmak üzere ağır sanayinin geliştirilmesi konusunda gayret gösteren bir isimdi. Necmettin Erbakan, 1956 yılında Gümüş Motor adlı dizel motor fabrikasının kurucu ortaklarından ve yönetim kurulu üyelerinden biriydi.

 

Milliyet Gazetesinin 16 Ocak 1961 tarihindeki "Yerli Otomobil Yapmak İçin Dokuz Şirket Birleşti" başlıklı haber küpürü
Milliyet Gazetesinin 16 Ocak 1961 tarihindeki “Yerli Otomobil Yapmak İçin Dokuz Şirket Birleşti” başlıklı haber küpürü

 

Devlet desteğiyle ilk yerli motorun üretilmesini amaçlayan Gümüş Motor’un kuruluş sürecini Necmettin Erbakan’ın notlarında şöyle aktardığı görülmektedir:

“Almanya’daki çalışmalarımız sırasında bizi etkile­yen ve üzen bir olay da şudur: Biz o fabrikalarda bir yandan çalışıp bir yandan araştırmalar yaparken, Tür­kiye Zirai Donatım Kurumunun Alman fabrikalarına verdiği motor siparişlerini gördük. Bu görüntü, bizim Türkiye’de bir “Millî Motor Sanayii” kurma kararlılığı­mızı iyice pekiştirdi. Bunları bizim milletimiz, tamamen kendi imkânlarıyla yapabilirdi. Türkiye’nin ilk millî sa­nayi örneği olan, Gümüş Motor Fabrikasını, memleketi­ni ve milletini seven 200 ortakla kurmamızın temelinde de işte o görüntü yatar.

Elbette sanayileşme davası kolay bir mücadele olma­dı. Gümüş Motor Fabrikası kurulurken ülkede önemli hadiseler yaşandı. Fabrikanın kurulmaya başlamasının ardından, iki büyük devalüasyon oldu. 2 lira 80 kuruş olan 1 ABD doları, 9 lira 20 kuruşa yükseldi. 6 milyon lira ile kurmayı planladığımız fabrikanın maliyeti 25 milyon liraya çıktı.

Fabrikanın arkasında bir banka, bir finans kaynağı olmadığı için aradaki mali farkın sağlanması o yılların şartlarından dolayı bin bir çeşit müşkülat oluşturdu. Ama bu zorlukları fabrikada çalışan insanlar, gece yarı­larına kadar çalışarak, bazen hiç aylık almayarak kendi gayretleri ve fedakârlıklarıyla aştılar.

Gümüş Motor’un ilk prototipi yapılıp test için ilgi­li makamlara götürüldüğünde bir engel çıktı. Neymiş; Avrupa standartlarına göre 5.6 litre olması gereken yakıt, bizim motorda 5.7 litre çıkmış. Bunun için onay veremeyeceklerini söylediler. Geri dönüp tekrar çalış­maya başladık. Gümüş Motor’u, Avrupa standartla­rının dahi altında, saatte 5.5 litre motorin harcar hâle getirdik. Yine standartlara uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildi! Tabii ki mesele aslında standart meselesi değildi. Mesele, Türkiye’nin şeftali yerine, motor üret­mek istemesiydi.

Gümüş Motor, yöneticilerin, ortakların ve çalışan­ların gayretleriyle bütün engelleri aşarak, Mart 1960’ta seri üretim yapmaya başladı. Ama bu sefer de damping engeli çıktı. İthalatçı firmalar, 10 bin liraya sattıkları mo­torları 5 bin liraya düşürdüler. Gümüş Motor, bu engeli aşmak için büyük bir riski göze aldı ve fiyatı daha da aşağıya çekti. Bu sefer onlar da daha önce 10 bin liraya sattıkları motoru 2 bin liralara kadar düşürdüler. Amaç belliydi: Gümüş Motor’u iflasa sürüklemek.

Montajcı zihniyet, Gümüş Motor’dan, Türkiye’nin yerli ve millî bir motor üretmesinden rahatsız olmuştu. İthalatçı firmaların hemen tamamı da azınlıklara men­sup mümessillerdi.

Gümüş Motor, bu milletin sanayileşme davasında gerçekten çok mühim bir hamledir. Düşünün ki 1956 yı­lında bir fabrika kurulmuş, bu fabrika yerli motor imal etmiş. Daha da önemlisi bu milletin her türlü sanayiyi başarabileceği inancını ortaya koymuş. İşte asıl büyük kaynak ve hamle budur. Çünkü aynı yıllarda düzenle­nen Otomobil Kongresi’nde, “Biz, şeftaliden başka bir şey üretemeyiz!” diyenler vardı. Ama biz o kongrede kürsüye çıkıp, “İşte motor üretildi.” diye gösterince, hepsinin sesi kesildi.

Bu ilk sanayileşme mücadelemizde, elbette Rahmetli Mehmet Zahid Kotku Hocamızın nasihat ve tavsiyele­rini unutmamız mümkün değildir. Kendileri, ülkemiz­de ilk yerli motorun üretilmesi için çok büyük bir teş­vikte bulunmuştur. Hocaefendi, sohbetlerinde sürekli millî sanayinin kurulmasmın öneminden bahsederdi. Dergâhın önündeki otomobilleri göstererek, “Keşke, dış ülkelerden getirilen bu otomobillerin yerine, imalat fab­rikaları kurabilsek, aç susuz ülke insanımıza iş imkânı sağlayabilsek…” derdi.

Türkiye’nin ekonomik olarak Baü’ya bağımlılığının kültürel bağımlılığı da beraberinde getireceğini söy­lerdi. Şuurlu Müslümanların, kalkınma için birleşme­lerini, güçlerini bir araya getirmelerini tavsiye ederdi. Ülkemizin, ancak mevki ve makam düşkünü olmayan insanların yönetime gelmesiyle kalkmdırılabileceğini vurgulardı. Bu teşvik ve sohbetlerin bizim üzerimizde büyük tesirleri olmuştur. Cenabı Allah kendilerinden razı olsun.

Neticede her türlü engeli aşarak üretime başlayan Gümüş Motor’u, 1960 yılı başlarında dönemin Başbaka­nı Rahmetli Adnan Menderes, ziyarete geldi.

Merhum Menderes’in fabrikayı gezdiği gün, ülke­mizde ilk kez yerli motor imal edilmesinden duyduğu heyecanı unutmam mümkün değildir. Kendileri, fabri­kanın ihtiyacı olan ve sürüncemede kalan 1 milyon 300 bin dolarlık döviz tahsis işini de aynı gün çözmüştü.”

Yerli otomobile karşı olanlar hakkında “Mesele şeftali yerine motor üretmek istememizdi” ifadesini kullanan Erbakan “Gümüş Motor Fabrikası Umum Müdürü Doçent Necmeddin Erbakan”, “İTÜ Makina Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necmettin Erbakan” ve “İstanbul Teknik Üniversitesi Motorlar Kürsüsü Doçenti  Erbakan” unvanlarıyla verdiği demeçlerle tanınmaya başlamıştı.

Necmettin Erbakan’ın kara tahta üzerinde yerli otomobil yapımına dair hesaplarını aktardığı fotoğrafı içeren “Bir Otomobili 1400 Dolara Yapabileceğiz” başlıklı haberde fotoğraf için şu açıklamanın yer aldığı görülmektedir:

“Doçent Necmettin Erbakan, Türk tipi otonun kaça mal edilebileceğini, kara tahta başında bilhesap gösteriyor. Söylendiğine göre, Türkiye’de 725 kişiye bir araba düşüyor. Oto sanayii kurulduktan sonra, her ailenin bir araba sahibi olması işten değil!”

 

Necmettin Erbakan'ın kara tahta üzerinde yerli otomobil yapımına dair hesaplarını aktardığı fotoğrafı
Necmettin Erbakan’ın kara tahta üzerinde yerli otomobil yapımına dair hesaplarını aktardığı fotoğrafı

 

Düşünen Adam adlı derginin 24 Mart 1961 tarihli sayısının kapağında kendine yer bulan Necmettin Erbakan’ın yerli motor ve otomobil konusundaki görüşleri “Türk Otomobili” başlıklı yazıda şöyle aktarılmıştı (Ekrem Şama (2014). Allah Dostu Erbakan):

“Gümüş Motor fabrikasının genç ve muvaffak Umum Müdürü Doçent Necmeddin Erbakan basın toplantısı üstüne basın toplantısı yapıyor, konferans üstüne konferans yapıyordu. Mümkündü: Türkiye’de kısa zamanda otomobil yapılabilirdi. Önce buna inanmak lazımdı. Necmeddin Erbakan İstanbul’un boş ve geniş bir arazi parçası üzerinde Gümüş Motor fabrikasını kurmağa niyet ettiği zaman da her kafadan bir ses çıkmıştı. ‘Olamaz, Türkiyede motor değil, çivi bile yapılamaz’ denilmişti. Erbakan, ‘yapılır’ demiş ve yapmıştı. Bir kaç sene içinde yükselen fabrika, Batı memleketleri imalatı ayarında dizel motorları, seri halinde dizel motorları imal etmeğe başlamıştı. Dışarıdan getirilmesi mesele haline gelen ve çok pahalıya mal olan en ince makine parçaları artık piyasaya Türk malı olarak pırıl pırıl sürülüyordu.”

 

Düşünen Adam dergisinin 24 Mart 1961 tarihli sayısının kapağı
Düşünen Adam dergisinin 24 Mart 1961 tarihli sayısının kapağı

 

1961 yılındaki yerli otomobil serüvenine girişmesi için dönemin devlet başkanı Cemal Gürsel’i ve Milli Birlik Komitesi’ni Necmettin Erbakan’ın etkilediği çeşitli kaynaklarda dile getirilmektedir.  

Doçent unvanlı Necmettin Erbakan, Cemal Gürsel’in yerli otomobil üretmek merakına ilgi göstererek Milli Birlik Komitesi’ne çeşitli ziyaretlerde bulunmuştu (Kâmil Karavelioğlu (2007). Bir devrim, iki darbe: 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül. Sf: 247).

16 Haziran 1961 tarihinde Devrim aracının üretimi için yapılan ilk toplantının 3 ay öncesinde Necmettin Erbakan Bakanlar Kurulu’na yerli otomobilin önemi ve yapılabilirliği konusunda bir sunum yapmıştı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Fahri Özdilek başkanlığında 4 Mart 1961 tarihinde gerçekleşen “Otomobil [ve] otobüs gibi nakil vasıtalarının memleketimizde yapılmasının mümkün olup olmaması…” konulu Bakanlar Kurulu toplantısındaki konuşmasına şöyle başlamıştı (Cemil Koçak (2010). 27 Mayıs Bakanlar Kurulu Tutanakları (2 Haziran 1960 – 6 Kasım 1961). Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş.):

“Efendim, bendeniz İstanbul Teknik Üniversitesi Motorlar Kürsüsü doçentiyim… İstanbul’daki motor fabrikasının kurucuları meyanında bulunuyorum. Aynı zamanda, yeni teşkil edilmiş [olan] Sanayi Bakanlığının Kurucu Heyet Başkanlığı vazifesi de üzerimde bulunuyor. Buraya muhterem Devlet Planlama Müsteşarlığı tarafından çağrıldım. Ve dün muterem Özdilek Paşa Hazretleri’nin verdikleri emir üzerine de şimdi huzurlarınızı işgal ediyorum.

Konuşmalarıma başlarken, böyle çok müstesna bir fırsatın verilmiş olmasına vesile olmalarından dolayı, Sayın [Fahri Özdilek] Paşa Hazretleri’ne ve beni dinlemek lütfunda bulunacak olan kıymetli kabine üyesi büyüklerimize saygılarımı sunarım.

Efendim, bendeniz konuşmalarımı iki mühim nokta üzerinde toplayacağım: Bunlardan birincisi, memleketimiz sanayii hakkında. Bizim bazı sanayi çevrelerinde tespit etmiş olduğumuz esasların kısaca arz-ı hususudur. İkinci olarak da, memleketimizde otomobil imali hususunda birkaç noktaya işaret edeceğim… Burada arz edeceklerim, gerek Sanayi Odası’nda gerekse Devlet Planlama Teşkilatı ile son zamanlarda yapılan temaslarda yapılmış olan izahların hulasası mahiyetinde olacaktır.”

 

Yeni İstanbul Gazetesinin "Kabine Otomobil Sanayii İşini Müzakere Etti" manşeyli 5 Mart 1961 tarihli kapağı
Yeni İstanbul Gazetesinin “Kabine Otomobil Sanayii İşini Müzakere Etti” manşetli 5 Mart 1961 tarihli kapağı

 

Devlet Planlama Teşkilatı’nın çağrısıyla gerçekleştirilen 2. Cemal Gürsel Hükümetinin 67. Bakanlar Kurulu Toplantısında sanayinin teşviki ve korunması kanunu hakkında uzunca bir konuşma yapan ve Türkiye’de otomobil üretimi üzerine bir sunum gerçekleştiren Erbakan, Bakanlar Kurulu’na motor, yedek parça ve dişli imalatına ilişkin çeşitli fabrikalarda çekilmiş bir filmi de izletmiştir.

Sunumunda Erbakan yerli otomobil imalâtının gerekliliğini şu sözlerle vurgulamıştı:

“Otomobil imâlâtı…Motorlu vâsıta imâlâtını ve bu meyanda otomobil imâlâtını ehemmiyetle ele almak lazımdır. Faydalarını şu noktalarda toplamak mümkündür: Bir kere, memleketimizde döviz tasarrufu temin edecektir. Otomobil imâlâtı, çeşitli sanayi kollarının teşriki mesâîsi ile mümkün olduğundan, birçok sanayi kollarınına iş imkânları açılacaktır. Otomobil imâl edildiği takdirde, halk efkârında [da] sınâî gücümüzün itibarı artacaktır [ve] milli güven yükselecektir. “Otomobili yaptıktan [imâl ettikten] sonra, daha birçok şeyleri [de] başarabilir” denilerek, beynelmilel itibarımız da artacaktır. Her işadamına bir otomobil temin edilirse, bu, halk refahına hizmet yolunu [da] genişletmiş olacaktır. Aynı zamanda, yedek parça ihtiyacını [da], standart birkaç tip üzerine teksif edeceğimiz için, süratle karşılayacağız ve hâlledeceğiz. Türkiye’de yapılacak [imâl edilecek olan] otomobilden yakın şarka geniş miktarda ihrâcat [da] yapılacaktır. Bugün dünyada takriben yirmi memleket otomobil imâl etmektedir. Bunlar arasında, Yugoslavya [da] vardır. İtalya’dan aldığı Fiat otomobilinin patenti ile çalışmaktadır. İsrâil, otomobil imâl etmektedir. Senede [toplam] 2.000 [adet] otomobil yapan “Elko” isimli bir fabrika kurmuştur. Nufüs başına düşen milli gelir hissesi, Türkiye’ninkinin aynı olan Brezilya, otomobil imâlâtında büyük [bir] başarı sağlamıştır. Senede 120.000 adet otomobil imâl etmektedir. Buna, Brezilya’nın dört sene evvel Cumhurbaşkanlığına gelmiş [olan] Kubiçik’in yakın alakası ile erişilmiştir. Bu, bir mühendisi getirmiş [ve] “Susyo Me..” [?] isimli motorlu vâsıta organizasyonunun başına koymuştur. Bu zat, daha o sene 30.000 [adet] otomobil imâl edilmesine muvaffak olmuştur. İkinci sene, 30.000 [adet] ilâvesi ile, imâlât 60.000 [adet]e; üçüncü sene, 30.000 [adet] ilâvesi ile, 90.000 [adet]e [ve] dördüncü sene de, 30.000 [adet] ilâvesi ile, 120.000 [adet]e çıkmıştır. Bugün otomobillerini dış memleketlere satmak imkânına bile kavuşmuştur. İşçi ücretlerinin düşük olması sebebiyle, burada imâl edilen muhtelif makinaların maliyetleri [de] düşük olmaktadır. Amerika’da kullanılan Volkswagen arabaların % 95’i Brezilya’dan gönderilmektedir. Brezilya, ihrâcâtını daha artırmak imkânına sahiptir. Fakat otomobil almak için sıra bekleyen halkın tepkisi, onu frenlemektedir.”

 “Bizim memleketimizde de imâlâta geçildiği takdirde, imâlâta yardımcı olabilecek çeşitli müesseseler vardır. İmâlâtın bu işe yeni başlamış [olan] memleketlerinkinden daha pahalı olmayacağını peşinen kabul etmek de imkân dahilindedir. Gümüş motor fabrikası, otomobil motorlarını seri halde imâl edecektir. Uzel Makas Fabrikası [da], makaslarını yapacaktır. Elektrometal fabrikası, çeşitli parçalarını [ve] Kırıkkale [de], dişlilerini yapabilecek durumdadır. Otomobilin tamamlanması için, geriye bazı elektrik malzemesi [ile] kırılmaz camları vesâir teferruat kalmaktadır. Bu itibarla, onbeş, yirmi gün önce, [İstanbul] Teknik Üniversite[si’n]de vermiş olduğumuz teknik konferansta da söylediğimiz gibi, otomobil imâlâtına kalkışıldığı takdirde, ilk senelerde otomobil imâlâtında kullanılacak [olan] malzemenin yarısını Türk malı olarak imâl etmek mümkündür. Otomobil için yeni bir yatırım yapılmasına da lüzum yoktur. Bu hususta lüzumlu fabrikalar [zaten] mevcuttur. Bunlar, bugün [sadece] % 10 [oranında bir] kapasite ile çalışmaktadırlar. Bu fabrikalar, böyle bir imâlâta memnuniyetle iştirâk etmek istediklerini Devlet Planlama Teşkilatı’na [da] bildirmişlerdir. Böyle bir imâlât, belki montaj fabrikalarından da istifade edildiği takdirde, ufak yatırımlarla tahakkuk ettirilebilir. Biz bu işin, sağlam bir yapıya istinâd etmesi için, devletin önderliğinde yapılmasını uygun görüyoruz. Devlet, bunun prototiplerini yaptırsın… Bundan sonra, büyük şirketler de, lüzumlu kalıpları ve imâlât hakkında çeşitli fabrikalarla yapılmış olan anlaşmaları bir patent hakkı olarak devletten satın alsın[lar]. Öyle bir teşebbüs kurulsun ki, kâr maksadından ziyâde, memlekete hizmet etsin… 30.000 [adet de] ortağı olsun… Hisse senetleri, vatandaşlara dağılsın… Avans paralar [da], bu müessesenin sermayesi olsun… 100-200.000.000 Lira sermayeli bir şirketle bu iş başarılabilir. Devletin, ilk iş olarak, 10- 15.000.000 Lira ile imâl edilecek [olan] otomobilin prototipini yapmasına imkân vardır. Bilahire seri imalâta geçilir… Bugün için memletimizin çok düşük rakamlara sahip olması, bu imâlâtı [âdetâ] zarûrî kılmaktadır. Türkiye’de [hâli hazırda] 725 kişiye bir otomobil düşmektedir. Amerika’da iki kişiye bir otomobil, Avrupa’nın muhtelif memleketlerinde [ise], beş, on kişiye bir otomobil düşmektedir. Brezilya’da 100-120 kişiye bir otomobil düşmektedir. Brezilya’nın fert başına düşen milli geliri, Türkiye’ninki ile aynıdır. [Bu durum], beynelmilel âlemde durumumuzun takviyesi için de büyük ehemmiyet taşıyacaktır. Türkiye’de [sadece] 40.000 [adet] otomobil bulunduğunu göz önüne getirecek olursanız, bu durumdan kurtulmak için, otomobil imâlâtı istikâmetine gitmek mecbûriyeti, kendisini açık bir şekilde hissettirir. Bugün Türkiye’de 300.000 sanat okulu mezunu, mühendis, teknisyen [ve] sanatkâr vardır. Bunların % 5’i sanayi sahasında, % 95’i [ise], başka sahalarda çalışmaktadırlar. Bunlar, çeşitli yerlerde, kâtiplik, biletçilik yapmaktadırlar. Hatta, seyrettiğiniz filmin sesi, kıymetli bir frezeci arkadaşa âiddir. Çünkü, bizim yakın bir mâzide bütün bu sanayie karşı takındığımız tavır, 300.000 kişilik sanat ordusunun başka sahaya dönmesine sebebiyet vermiştir. Bunları yeniden bu sahaya getirmeye [çekmeye] mecbûruz. Milli istihsâlin artması için sanayie ehemmiyet vermekten başka [bir] çâre bulamıyoruz. Bunları söylemeyi bir milli vazife telâkki ettiğim için, yüksek huzurlarınızı bu kadar zamandan beri işgâl etmeye cesâret buldum. Hürmetlerimi arz ederim…”

Erbakan, Türkiye’nin hangi çeşit motorlara ihtiyacı olduğunu tespit etmek için piyasa talepleri konusunda Merkez Bankası’ndan istedikleri bilgiye, “devlet sırrı” olduğu gerekçesiyle yanıt verilmesinden de şöyle yakınmıştı:

“İş Gücü Ucuz, Daha Az Maliyetli Üretim Yapabiliriz… Böyle bir kanun tatbik mevkiine konulurken, üzerinde ehemmiyetle durabileceğimiz çok mühim bir husus [da], bizim dış memleketlerden yapmış olduğumuz ithalatın açık ve sarih olarak bilinmesi zaruretidir. Biz [İstanbul] Teknik Üniversiteli] Motor Kürsüsü olarak Merkez Bankasına müracaat ettik.“Türkiye’nin hangi çeşit motorlara ne kadar ihtiyacı vardır? Etüd etmek istiyoruz. Bize kotalarla yapılmış olan piyasa talepnameleri hakkında bilgi veriniz…” dedik. (…) Bize, cevaben, “Efendim, biz size, bu devlet sırrıdır, İstanbul  Teknik Üniversitesi de olsanız, malumat veremeyiz” dediler. Bu itibarla, biz şimdi üniversite olarak, memleketimizin muayyen bir sahadaki ihtiyacını tespit etmekten âciz durumdayız.

Otomobil imalatına kalkışıldığı takdirde, ilk senelerde otomobil imalatında kullanılacak olan malzemenin yarısını Türk malı olarak imal etmek mümkündür. Otomobil için yeni bir yatırım yapılmasına da lüzum yoktur. Bu hususta lüzumlu fabrikalar zaten mevcuttur. Bunlar, bugün sadece %10 kapasite ile çalışmaktadırlar. Bu fabrikalar, böyle bir imalata memnuniyetle iştirak etmek istediklerini Devlet Planlama Teşkilatına da bildirmişlerdir. Böyle bir imalat, belki montaj fabrikalarından da istifade edildiği takdirde, ufak yatırımlarla tahakkuk ettirilebilir.

Biz bu işin, sağlam bir yapıya istinat etmesi için, devletin önderliğinde yapılmasını uygun görüyoruz. (…) Öyle bir teşebbüs kurulsun ki, kâr maksadından ziyade, memlekete hizmet etsin… 30.000 [adet de] ortağı olsun… Hisse senetleri, vatandaşlara dağılsın… Avans paralar [da], bu müessesenin sermayesi olsun… 100-000 lira sermayeli bir şirketle bu iş başarılabilir. Devletin, ilk iş olarak, 10-15.000.000 lira ile imal edilecek [olan] otomobilin prototipini yapmasına imkân vardır. Bilahare seri imalata geçilir… (…) Türkiye’de (halihazırda) 725 kişiye bir otomobil düşmektedir.”

 

Milliyet Gazetesinde 5 Mart 1961 tarihinde ilk sayfadan yayınlanan "Otomobil Fabraikası Tahakkuk Ediyor" başlıklı haber
Milliyet Gazetesinde 5 Mart 1961 tarihinde ilk sayfadan yayınlanan “Otomobil Fabraikası Tahakkuk Ediyor” başlıklı haber

 

Fahri Özdilek’in “Projeyi bekliyoruz” talimatına Necmettin Erbakan “Araştırma ve geliştirme ve milli sanayii himâye kanunlarının tasarıları, gerekçeleri ile beraber hazırlanmış ve tam bir metin hâlinde, Devlet Planlama Teşkilatı’na sunulmuştur.” yanıtını sunmuştu.

Necmettin Erbakan’ın yerli motor sanayii konusundaki sunumunun Bakanlar Kurulu’nda yeterli heyecanı uyandıramadığı, buna karşılık askerî kanadın motor sanayii konusunda daha çok heyecanlı olduğu ve Erbakan’ın açıklamaları karşısında destek verdikleri belirtilmektedir (Cemil Koçak (2010). age. Sf: 67).

27 Mart 1961 tarihinde dönemin Devlet Başkanı ve Başbakan Orgeneral Cemal Gürsel başkanlığında gerçekelşen 68. Bakanlar Kurulu toplantısı kayıtları incelendiğinde dönemin Ticaret Bakanı Mehmet Baydur’un Necmettin Erbakan için yerli otomobil imâlatı çabalarının şampiyonluğunu yaptığını belirttiği görülmektedir:

[MEHMET] BAYDUR: “Otomobil fabrikasının tesisi dışında, motor sanayiinin ticari bakımdan himâyesini sağlamak üzere hazırlanmış [olan] filmi [de] gördükten sonra, bu mevzuda, bu işin şampiyonluğunu yapan Necmeddin Erbakan’ın [da] dahil olduğu, her üç sektörün, [Türkiye] Odalar [ve Borsalar] Birliği, Bakanlık [ve Devlet] Planlama Teşkilatı’nın mümessillerinden mürekkep bir heyeti çalıştırıyorum. Bunların toplantıları devam diyor. Bugün memleketimizde motor imâl eden bir sanayi ile, bir de ufak veya büyük çapta yedek parça imâl eden tesisler vardır. Bu fabrikaların mevcûdiyeti karşısında, ne gibi parçaları ithâl edelim, hangilerini ithâl etmeyelim diye çalışma yapılıyor. Bakın[ız], ne ihtilaflar çıkıyor… Bir kere, ithâlâtçılar [bu heyete] iştirâk etmedi[ler]. Üç defa telgraf gönderdik… [Fakat] gelmediler… En sonunda ben müdahale ettim. “Başkan gripten yatmaktadır” diye bahane buldular [ve] yine gelmediler. Müteâkip tâli toplantıyı [Nisan] ayın[ın] onbeşinde yapacaklar… Şimdiden söyleyebilirim ki, ona da iştirâk etmeyeceklerdir. İtirâf edeyim ki, bu memleketin içinde, yalnız İstanbul’da değil, muhtelif yerlerde, İzmir’de, Adana’da vesâirede, otomobillerin yalnız yedek parçalarını imâl eden küçük veya büyük münkeşif atölyeler vardır. Bana bir parça gösterdiler. “Bunu biz yapıyoruz. Ama siz yine de ithâl ediyorsunuz.” dediler. Ben kendilerine hak verdim. Yedek parça işi, o kadar teferruâtlı ki, hangisini durdurup, hangisini ithâl edeceksiniz ki, otomobillerimiz ve kamyonlarımız durmasın…”

BAŞKAN [CEMÂL GÜRSEL]: “Bunun da esaslı tetkik edilmesi lazımdır.”

[MEHMET] BAYDUR: “Otomobil yapmak için tesisler vücûda getirmek, tamamen bu işin dışındadır.”

BAŞKAN [CEMÂL GÜRSEL]: “Tahdide giderken, imâlâtçılarla anlaşmak lazımdır ki, keyfinin istediği fiyatla satamasın… Eski devirde imkânsızlıklar sebebiyle veya bilerek tahditler kon[ul]du. Bu sefer [de] imâlâtçılar, 15 Lira’lık bir parçayı 150 Lira’ya sattılar. Böyle rezâlet olacaksa, tahdit etmenin [de bir] mânâsı yoktur.”

[MEHMET] BAYDUR: “Mevzuu, üç sektör de üç ayrı yerinden tutmuş çekiyorlar. Birisi ithâlâtçı, birisi imalâtçı [ve] diğeri de devlet… Birisi, “ithâl etmek lazımdır” diyor; öteki, “hayır etmeyiniz; ben [zaten] yapıyorum” diyor.”

BAŞKAN [CEMÂL GÜRSEL]: “Onlar [sadece] menfaatlerini kolluyorlar. Esaslı [olarak] etüd etmek ve ona, “Ben bunu tahdit ederim… Ama Avrupa piyasasından getirilecek ve 300 Kuruş’a mâl olacak [olan] şu parçayı, sen nihayet 350 Kuruş’a satabilirsin… [Fakat] 3.050 Kuruş’a satamazsın…” demek lazımdır. Bu adamlar, fırsattan çok istifade ettiler. 500 Lira’ya 30 Lira’lık parçayı sattılar. Bir parça yapıcısı, villâlar, apartmanlar kurdu [inşâ etti]. Bu, iktisadi [bir] yol değildir.”

[MEHMET] BAYDUR: “Bir ay sonraki ithâlât programında, hangisini getireceğimizi [ve] hangisini [de] keseceğimizi tesbit edeceğiz.”

Bakanlar Kurulu’na yaptığı bu sunuma ilaveten Erbakan İstanbul Teknik Üniversitesi’nde “Türkiye’de Otomobil İmâli İmkânları” konusunda da bir konferans vermişti. Konferansta Erbakan şu hususları dile getirmişti:

“Bugün memleketimizde 1938 model 4578 araba vardır. 1958-1960 arasındaki modellere ait arabaların yekunu ise 400’ü bulmaktadır. Önümüzdeki yıllarda, memleketimizde bulunan arabaların birçok yedek parçaya ihtiyacı olduğu gibi mevcut arabaların da piyasadan kalkması artık bir zaruret halini almıştır. … Türkiye’de halen 36,755 motörlü vasıta vardır. Bunların ancak bin, azami iki bin adedinin yeni olabileceği kabul edilebilir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı veçhile memleketimizde 725 kişiye bir araba düşmektedir. Halbuki Amerikada 80 milyon vasıta bulunmakta ve buna göre iki kişiye bir araba düşmektedir. Bu durum bizim bir an evvel oto sanayiine gitmemiz için adeta bizi ikaz etmektedir. Bu asırda en geri kalmış memleketlerde bile oto sanayiine gidildiği bir hakikattir. Zira beynelmilel bir toplantıda memleketinde oto sanayii bulunmayan bir delege gayet çekingen ve ürkek konuşur. Oto sanayiini yalnız iktisadi bakımdan mütalaa etmemek lazımdır. Bunun yanında bir de siyasi taraf vardır. Esasen bir memleketin oto sanayiini siyasi, sosyal ve iktisadi sebepler doğurur.”

 

Necmettin Erbakan'ın verdiği konferansa ilişkin "Oto İmaline Dair Bir Konferans Verildi" başlıklı haber küpürü
Necmettin Erbakan’ın verdiği konferansa ilişkin “Oto İmaline Dair Bir Konferans Verildi” başlıklı haber küpürü

 

Necmettin Erbakan’ın Devrim Arabalarını Üreten Ekipte Olduğunu İleri Süren Yazarlar

Yenimarmaragazetesi.com’daki “Erbakan Devrimi” başlıklı 25 Mart 2018 tarihli yazısında Hasan Karabulut bu hatalı bilgiyi paylaşmıştı:

"Biz yine tekrar edelim, Erbakan devrim arabasını yaptı ya sadece araba değil devrimi de Erbakan yaptı."

 

Necmettin Erbakan Devrim Arabaları

1 Yorum

  1. Ahmet Demiröz Reply

    Devrim otomobilini Atatürk döneminde yapıldı diye seslendirenlere bile rastladım. Maalesef bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalışan bir toplumuz. Bu yüzden merhum Necmettin Erbakan’ın Devrim otomobilleri projesinde yer aldığını söyleyenlerin olmasına şaşmadım. Ancak Türkiye’de yerli otomobil fikrinin mimarı olan, bu görüşünü 1. Otomotiv Sanayi Konferansı’nda da seslendiren, bununla ilgili konferanslar, brifingler veren, hükümete, cumhurbaşkanına teklifler sunan Necmettin Erbakan’ın yerli otomobil olayının fikir babası olduğunu inkar etmek de yanlış. Evet, merhum Necmettin Erbakan, yerli motorun, yerli otomobilin fikir babasıdır. Ve o gün onun yerli otomobil fikrine karşı, “Şeftali yetiştirmek Türkiye için daha avantajlı” diye dikilen Bernar Nahumlar da vardı. Tıpkı bugünkü gibi…

Yorumunuzu yazınız...