Gazeteci ve yazar Murat Bardakçı’nın Padişah Vahdettin’in hatıratını yayımlamama sebebine dair sosyal medyaya yansıyan aktarıma değineceğiz…

Kamuoyunca Atatürk’ü Koruma Kanunu olarak bilinen 5816 sayılı 25 Temmuz 1951 tarihli Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun nedeniyle Murat Bardakçı’nın Sultan Vahdettin’in hatıralarını yayımlayamadığı iddiası şöyle dile getiriliyor:

 

Daily Islamist:

 

“Tarihçi-yazar Murat Bardakçı: “Sultan Vahdettin’in kendi el yazısı ile yazdığı hatıralar elimizde ama bazı kanunlar nedeniyle yayınlayamam. Yayınlarsam ortalık karışır.””

 

murat-bardakci-vahdettin-el-yazisi-hatiralari

 

Bardakçı, Padişah Vahdettin’in el yazısıyla hatıratını Tarihin Arka Odası adlı programda 2003 yılında şu sözlerle tanıtmıştı:

“(Vahdettin’in hatıratı meselesi) Efendim Vahdettin’in, bu nereden çıktı? Geçen bir dergi… Çok açık konuşamıyorum çünkü bir hukuki mesele var. Mahkeme meselesi var. Bitince çok daha açık konuşacağız. İsim vererek. Bundan, 98 kaç oluyor, 16 sene önce yayınladığım Şahbaba’daki hatıratı almışlar aynen yayınlamışlar. Yani Vahdettin’in ağzından Sultan Vahdettin’in ağzından şeyin yazdığı hatıratı, Avni Paşa’nın, yaveri Avni Paşa’nın yazdığı hatıratı. Oraya koymuşlar. İşte tam metin ilk defa bilmem ne… Benim için sansür diyorlar. Evet sansürledim. E bu yayında da sansür var. O iki kelimeyi kestiniz. Yazsaydınız, o kadar medeni cesaretiniz varsa. Bu hatırat yani benim Şahbaba’da olan ve daha sonra geçen hafta bir derginin ilavesi olarak çok büyük keşif gibi hatırat Sultan Vahdettin’in el yazısı değildir. İlk sayfadaki yazı el yazısıdır. Geri kalan kısım seryaver Avni Paşa’nındır. Bahriye Nazırı. Avni Paşa’nındır. Ben Şahbaba Sultan Vahdettin’in demedim. Sultan Vahdettin’in Avni Paşa’ya dikte ettiği hatırattır. Çünkü bir de arkasında Şerif Paşa’ya Bonne Şerif’e yani Bonne şerif var ya Kürt Şerif Paşa’nın dikte ettiği başka bir metin vardı. Sultan Vahdettin’in hatıraları vardır. Yayımlanmamıştır. Çünkü niçin yayımlanmadı söyleyeyim. Şahbaba’yı yazdıktan birkaç sene sonra, bugüne kadar da ne yayımladım ne bahsettim. Şimdi bahsi geçti birkaç sayfasını getirdim. Bunlardır. (Bunlar Şahbaba’da) çıktıktan sonra. arkaya 70 80 sayfa ilave yapmam lazımdı. Yapmamak için şey yapmadım. (Bunları ayrıca yayınla) Yayınlamayı da düşünmüyorum. Düşünmüyorum işte bazı sebepler var. Hukuki diyelim. Sultan Vahdettin’in asıl hatıraları efendim bunlardır. 40 küsür sayfadır. Şöyle. (Siyasi mi daha çok?) (Gösterir misin tam?) Gösterdim. 3 bölüm olarak şey yapmıştır hazırlamıştır. Cihan Harbi dönemi, Mütareke Dönemi ve sonraki dönem Kuvay-ı Milliye dönemi. Bitirememiştir. Fakat bölüm başlıkları ve konuların hepsi yazılmıştır. Kendi el yazısı. Sultan Vahdettin. Göstermememin sebebi şu. Bir gün bir belge göstermişim. Şey yapmışlar, dondurmuşlar belgeyi yayınladılar. Benim yayınlamadığım belgeyi. Onun için şöyle, bunlar fotokopiler aslı değil şöyle hızlı şekilde göstereyim. Ha yayınlanan var? Bilmiyorum… Ama sansürsüz yayınlaması. Çok üzerinde durmayalım işte. Yayımlanmayacak hukuki bakımdan diyorsam herhalde aşk mektupları değil. Hukuki bakımdan rencide edici suçlayıcı bazı şeyler var. Kanuna göre yayınlanmaz. Senelerce bana sansürcülük etti falan filan diyenlerin bile yayınlayamadığı kelimeler var, bölümler var. (Yani bu Vahdettin’in kendi hatırası, piyasaya hiç çıkmadı?) Nasıl çıkacak bendeydi bu. Şöyle söyleyelim bak. Ben Şahbaba’yı 98’de yazdım. 15 sene olmuş. Hala benim yayınladığım belgelerin üzerine yeni bir belge konamadı orası ayrı bir şey. Hep benden alınıp benim yayınladığım hatta sansürlediğim diyelim belgeler çok büyük keşif gibi çıkıyor. 1 tane belge koy yav yeni. Şimdi, bu hatıralar. 98’de çıktı 2001 veya 2002’de buldum ben bunları Paris’te aileden Sultan Vahdettin’in ailesinden torunlarından değil. Çünkü Hanzade Sultan vefat etmişti Paris’te. Aileden bir aile mensubunun asıl yeğen vefat etmiş onun çocuklarının evinde nerede mahzende orada galiba bazı kağıtlar var dediler bu oradan çıktı. Sonra Şahbaba’ya ben hiç ellemedim. Avni Paşa’nındaki vardır yeni keşif olarak ortaya konan. Hatırat budur. Eksiktir. 71 sayfa mı ne veya 72 sayfa. Büyük harflerle yazmış. Kağıtlar da büyük yazdığı kağıtlar da büyük iri harflerle yazdığı için. Tashihler kendisinin. Yani değiştirmedim şeyi. Araya bir 80 90 sayfa koyacaksam falan. 1 ve daha önemlisi bazı sebeplerden yayınlamamaya karar verdim. Hatta klasik şeyimizi söyleyelim can- azizim böyle istedi. Hala da öyle istiyor. Budur. Orijinal hatırat kendi yazdığı tashih ettiği hatırat elimizdedir yayınlanmamıştır.”

 

 

Murat Bardakçı, Padişah Vahdettin’in hatıratını Atatürk’ü Koruma Kanunu nedeniyle yayımlayamadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, muhteviyatındaki ailevî aktarımlardan kaynaklı hukukî çekinceden ötürü Sultan Vahdettin’in hatıralarını yayımlamamayı tercih ettiğini, bu tercihinin Atatürk’le bir ilgisinin bulunmadığını söyledi (Yukarıda alıntılanan Tarihin Arka Odası adlı programdan ilgili bölümdeki aktarımlar da bu söylemi doğruluyor).

 

 

Murat Bardakçı, 13 Eylül 2022 günü katıldığı Teke Tek adlı programda bu iddiayı şöyle tekzip etti:

“Bir başka konuşmamdan bahsediliyor. Benim adıma bir sözler. Vahdettin’in hatıraları bende. Fakat koruma kanunu nedeniyle yayınlayamıyorum yayımlarsan ortalık birbirine girer demişim. Ben böyle bir halt etmedim. O konuşma gidin bizim Tarihin Arka Odası’nda Erhan’la konuşuyordum, hatta hatıraları getirdim ne koruma kanununda bahsettim ne ortalık birbirine girer dedim. Dedim ki bunları yayınlamayı düşünmüyorum. Hukuki meseleler var dedim. Aileyle ilgili ya. Yani hukuka mesele. Yani mutla koruma kanunu mudur? Atatürk’e saldırmak istiyorsanız, o edepsizliği yapacaksanız beni neden alet ediyorsunuz? Öyle bir şey demedim ki ben. Ama bu çöplük olduğu için dolaşıp duruyor.”

 

 

Bahsi geçen yayında Murat Bardakçı, Sultan Vahdettin tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Anadolu’ya gönderilMEdiğini, bu yönde bir beyanda bulunmadığını, yayımlamadığı hatıratta Atatürk ile ilgili bir hususun bulunmadığını şöyle söylemişti:

“Vahdettin göndermedi. Hayır efendim Vahdettin müfettiş olarak gönderdi. Bütün o konuşmalarda bunu söylüyorum. Ve defalarca yazdım. Hatta 1-2 sene önce yazdım. Bu Vahdettin gönderdi aptallığını saçmalığını bana mal etmeyin dedim. Ben böyle bir şey demedim. Bunu sağcısı da solcusu da muhafazakarı da Atatürkçüsü de demokratı da bilmem nesi de hep bunu bu şekilde anıyor. Ahlaksızlık etmeyin. Konuşmayı kesmeyin söylediğimi.”

 

“Elini kolunu sallayarak bir adam gelip de ben geldim hadi organizasyon yapalım diyemez. Bir resmi tayin lazım. Sultan Vahdettin imzalamıştır. Ve şeyin altında tayin kararnamesinin altında Damat Ferit Paşa, Şakir Paşa ve Sultan Vahdettin imzası var. Ama bu Vahdettin bu kararnameyi iradeyi daha doğrusu git memleketi kurtar diye yapmıyor. Bunu Mustafa Kemal de söylemiyor kendisi de söylemiyor. Bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Vahdettin bir prosedürü yerine getirmiştir. Son imza sahibidir. Şimdi Vahdettin’in imzaladığı irade ile gitmesi başka şeydir ama Vahdettin’in git Paşa memleketi kurtar İstiklal Harbi bir mücadele başlat düşmanı kov demesi başka şeydir. Böyle bir şey yok. Ben bunu anlatamadım kimseye.”

 

“Vahdettin nedir bu şeyde, zincirin son halkasıdır. O da imzalamıştır resmi olarak. (Ama hangi maksatla gittiğini bilerek değil) Değil. O zaman o maksat. Bir de operasyonu hazırlayan herkes askerlerdir. Devletin kuruluşunda askerlerdir Türkiye’de. Aynı ekip kalanlar yeni Cumhuriyet’i kurmuştur. Bunun Vahdettin’le ne alakası var?”

 

“İleride bazı şeyleri yayınlayacağım. Yayınlamadığım hatıralarda Atatürk’le ilgili hiçbir şey yoktur. Yazdığım kitapların hepsi kaynaktır benim. Ben sosyal bilim, ekonomi okudum. İstesem tarihe giderdim. Okulda öğreneceklerimi liseyi bitirdiğimde zaten biliyordum. Benim büyükbabam Atatürk’ü Ankara’da karşılayan kişidir. 1919’da Ankara’da Ali Cemal Bey karşılamıştır. Yayınladığım belgeler ortada. Devlet yazışmalarıdır. Evet devlet göndermiştir. Cumhuriyet gazetesi bunu düzgün okusa iyi olur.”

 

 

 

Murat Bardakçı, “Sultan Vahideddin bile ‘Millî Mücadele’yi ben başlattım’ demediği halde bunlara ne oluyor?” başlıklı 22 Ocak 2019 tarihli yazısında bahsi geçen hatırata şöyle değinmişti:

Padişahın, herbirini teker teker okuduğum belgelerinde “Mustafa Kemal Paşa’yı Millî Mücadele’yi başlatması için Samsun’a ben gönderdim” şeklinde yahut o mânâya gelecek ve açık şekilde söylenmiş hiçbir ifadesi yoktur! Vahideddin, sadece, vefatından kısa bir müddet önce San Remo’da yazdırdığı hatıralarında “İstanbul düşman süngüleri altındayken Mustafa Kemal Paşa’yı Yunanlılar’ın üzerine gönderme kararını almak gibi kutsal bir mutluluğun zevkini tattım” ve “İşgalci Yunanlılar’a karşılık vermek için mümkün ve gizli vasıtaları kullanarak Anadolu’ya memur eylediğim yaverim Mustafa Kemal” demektedir ama bu sözleri de “Millî Mücadele’yi ben başlattım” mânâsına gelmez…”

 

Bardakçı, “Koruma Kanunu düzgün bir Atatürk biyografisi yazmaya engel değildir!” başlıklı 19 Ekim 2018 tarihli yazısında Atatürk’ün belgelere dayalı ciddî bir biyografisinin hâlâ kaleme alınmamasında Koruma Kanunu’nun etkili olduğunu ileri sürmüştü.

 

Murat Bardakçı’nın Atatürk’ün Padişah Vahdettin Tarafından Anadolu’ya Kurtuluş Savaşı’nı Başlatmak Üzere Gönderildiğini Söylediği İddiası başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.

 

1 Yorum

  1. müjde*hz.ali.r.a.oğlunun türbesi ziyarete açılmıştır.balca-bayburt-türkiye.

Yorumunuzu yazınız...