Her ne kadar köşe yazarı olmasa da blog yazarları da yaptıkları hatalarla Malumatfuruş’un konuğu olmuştu. Bu defa bir Milliyet Blog yazarını konuk edeceğiz: Mehmet Özgür Ersan.

Mehmet Özgür Ersan, Milliyet Blog’da yayınlanan “Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergahına Bağlı İstanbul Dergâhları” başlıklı 18 Nisan 2018 tarihli yazısında Akdeniz Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Gülay Yılmaz’ın Osmanlı Araştırmaları (Journal of Ottoman Studies) adlı yayında (2015: 97-136) yayınlanan “Bektaşilik ve İstanbul’daki Bektaşi Tekkeleri” başlıklı makalesini kaynak göstermeden, Bektaşi tekkeleriyle ilgili bölümü kendisi yazmış gibi kullanmış.

Mehmet Özgür Ersan, Gülay Yılmaz’ın makalesini dipnotlarına kadar Yılmaz’ın emeğine herhangi bir atıf yapmadan kullanmış. Ersan, o kadar ileri gitmiş ki Yılmaz’ın cümlelerini değiştirerek aktarmaktan dahi imtina ederek aynen aktarmış.

Gelen tepkilerin ardından Milliyet Blog’daki bahse konu yazının yayından kaldırıldığını görüyoruz. Mehmet Özgür Ersan’ın bu yazısı diğer çevrimiçi kaynaklardan da kaldırdığına şahit oluyoruz. Ancak, o kadar hızlı davranamamış olacak ki sildiği metnin aslına hâlâ Google önbellekte yer alıyor olmasından ötürü erişebiliyoruz.

Gülay Yılmaz’ın konu ile ilgili sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ise şu şekilde:

Gülay Yılmaz’ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklama

 

Bahse konu yazımızdaki iddialarla ilgili Mehmet Özgür Ersan tarafından iletilen açıklama metni aşağıda sunulmaktadır:

Sitenizde şahsımı hedef alan haber metninde araştırmacı Gülay Yılmaz’ın “Bektaşilik ve İstanbul’daki Bektaşi Tekkeleri” adlı makalesini kaynak göstermeden alıntıladığım iddia edildi. Kesinlikle doğru değildir. Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergahına Bağlı İstanbul Dergâhları başlıklı yazımda değerli araştırmacı Sayın Gülay Yılmaz’ın makalesinden kendisini kaynak göstererek alıntılar yapmamın amacı Alevi Bektaşi toplumuna kendi penceremden doğru bilgiyi aktarma hedefinde olmaktandır. Takdir edersiniz ki böyle bir yazıda, bu alanda önemli çalışmalar yapmış isimlerin araştırmalarından da faydalanmak bunları okuyucuya aktarmak istemek gayet doğaldır.
Hiçbir art niyet ile değil sadece toplumca unutulmuş eski yazarların kitaplarından örnekler vererek Alevi Bektaşiliği aktarmaya çalıştım.
Sayın Gülay Yılmaz’ın itirazı üzerine yaptığım alıntıları kısaltarak tekrar yayına aldırdım. Burada bir şeyi gizlediğimiz ya da sildiğimiz yok. Tamamen iyi niyetle yaklaşmaya çalıştım.
Haber içeriğinizde 4 yılda 9 kitap yazdığımdan ve Cem TV’de programlara çıkmamdan bahsetmişsiniz. Öncelikle şunu belirteyim 1994 yılından beri 30 dergide editörlük yaptım, yüzlerce yazı kaleme aldım. Yani bu 9 kitap 4 yılda çıkmadı, 25 yıllık bir emeğin ürünü.
Bundan da öte beni inciten yazıdaki “Seyyidlik iddiasında bulunduğu belirtilen” ifadesidir. Bu ifadeyi iyi niyetli bulmuyorum. Alevi dedesi olmak özel bir meseledir. Bunu tartışmak benim açımdan gereksiz olmakla beraber dedeliğimi tartışmaya açmak art niyetli bir yaklaşımın ürünüdür.
Biz Aleviler hamuru “incinsen de incitme” sözüyle yoğrulmuş insanlarız. Haksızlığa uğradığımızı düşünüyorsak elbette ki hakkımızı savunacağız. Ama bu hakkı savunurken başka bir hakkı gasp etmek bizim anlayışımızın dışındadır.
Özetle zaten profesyonel bir yazar değilim böyle bir iddiam da yok. Alevi Bektaşi toplumuna hizmet için yazdığım kitapların telif hakları hala yayın evlerinde. Bu kitaplardan tek bir kuruş dahi kazanmadım, üstelik bu kitapların basılması için yayınevlerine para verdim.
Şu an zaten kitaplarım piyasada, yasal bir haķkı olan herkes mahkemelere başvurarak, bilerek veya bilmeyerek yaptığımız bir haksızlık varsa mahkemelere başvurup hakkını tazmin edebilir.
Sevgilerimle
Mehmet Özgür Ersan

 

* Paylaşımı için Elçin Arabacı ve Doğan Mert Demir‘e teşekkürlerimizle…

 

Yorumunuzu yazınız...