Kemalist Kavramının Sonradan Yabancılar Tarafından İcat Edildiği İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Sosyal medyada son günlerde dikkat çeken iddialardan biri, “Kemalizm” ve “Kemalist” kavramlarının Atatürk’ün yaşadığı dönemden sonra kullanılmaya başlandığı iddiasıydı.

Ömer Zülfü Livaneli’nin bu iddiayı içeren paylaşımları şu şekildeydi:

“Kemalist denmiyordu kardeşim. Kuvvacı ya da millici deniyordu Kemalizm sonradan icad edildi.”

 

kemalist sonradan icat edildi

 

“Yabancıların Kemalist dediği doğru tabi. Atatürk bu kelimeyi hayatında bir kez bile kullanmamıştır ana mesele bu değil. Yüzlerine Kemalist, Atatürkçü maskesi takan bazılarının, O’nun mirasına verdikleri zarar. Bu kadar mı zor anlamak.”

 

kemalizm sonradan icat edildi

 

Ancak, “Kemalist” tanımının kökeni Livaneli’nin öne sürdüğü gibi Atatürk’ün vefatının sonrasına dayanmıyor.

30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkesi sonrasında, Anadolu’nun işgal edilmesine karşı Anadolu’da örgütlenen Kuvâ-yi Milliye hareketi, Damat Ferit hükümetleri, yabancı basın ve diplomatik temsilciler tarafından “Kemalist” olarak nitelenmekteydi (Elbette bu adlandırma Anadolu’daki direnişin lideri Mustafa Kemal’in isminden kaynaklanmaktaydı) (Bilâl N. Şimşir (1979). İngiliz Belgelerinde Atatürk. Cilt: III, (1919-1938). Ankara. Sf: 317 & Salâhi R. Sonyel (1973). Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika. Cilt: I. Ankara).

Milli Mücadele sürecinde yabancı basında Kemalist ifadesinin farklı defalarda yer aldığı görülüyor.

Bu yöndeki tespitlerden örnekler sunalım…

 

İngiltere Londra merkezli The Sphere adlı gazetenin 21 Şubat 1921 ve 12 Mart 1921 tarihleri arasında Londra’da gerçekleştirilen Londra Konferansı’nı konu edinen 5 Mart 1921 tarihli sayısında “The Delegates Arrive for the London Conference” başlıklı 6. sayfada yer alan haritada “Kemalist Influence” notunun yer aldığı görülebilmektedir.

 

londra konferansı delegeleri

 

kemalist influence
(Görsel: Ertürk Özel)

 

Cengiz Özakıncı’nın bu husustaki tespitleri şu şekildeydi:

 

“Fransız Le Temps gazetesi “Kemalist” nitemini 7 Nisan 1920’de kullanmaya başlamış:”

 

fransız basınında kemalist ifadesi

 

“Amerikan basınında “Kemalist” nitemi 9 Ağustos 1920’de kullanılmaya başlamış: Library of Congress / Chronicling America.”

 

amerika basınında kemalist ifadesi

 

“İngiliz basınında “Kemalist” nitemi TBMM açılmadan önce 12 Nisan 1920’de bile kullanılmış”

 

ingiliz basınında kemalist deyimi

 

“Mayıs 1935’te toplanan CHP 4. Kurultayında açış konuşmasını Atatürk yapmış ve “Kamalizm Prensipleri” o kurultayda parti programına yazılmıştır.”

 

kamalizm prensipleri

 

Özkan Kaygusuz’un tespiti:

 

“Fransız LE RAPPEL Gazetesi “Kemalist” nitemini 7 Şubat 1920’de kullanmaya başlamış”

 

le rappel kemalist

 

Abdullah Berk’in tespiti:

 

new york times kemalists

 

Mustafa Ak’ın (Ertürk Özel’den) tespiti (21 Ekim 1922):

 

kemalist süvariler

 

Omer Kiazim tarafından 1921 yılında yayımlanan “Kemalist Macera: Doğu için, Avrupa için, barış için tehlike” (“L’aventure Kémaliste elle est un danger : pour l’orient, pour l’Europe, pour la paix“) adlı Fransızca bir eser de bulunmaktadır (Paris : l’Édition Universelle).

 

L'aventure Kémaliste

 

Erol Ulubelen’in İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye adlı kitabında yer verdiği 18 Kasım 1920 tarihli Lord Derby’den Lord Curzon’a notta, 17 Temmuz 1920 tarihli Amiral F. de Roberck’ten Lord Curzon’a notta, 23 Eylül 2020 tarihli Mr. Ryan’ın Anadolu millî hareketi hakkındaki notunda, 10 Kasım 1920 tarihli Amiral F. de Robeck’ten Lord Curzon’a notta “Kemalist” atfının geçtiği görülmektedir.

 

ingiliz gizli belgelerinde türkiye

 

ingiliz gizli belgelerinde türkiye

 

ingiliz gizli belgelerinde türkiye

 

ingiliz gizli belgelerinde türkiye

 

İngiliz arşivlerinden Malta’daki Türk tutukluların serbest bırakılmasına ilişkin “Memorandum on the release of Turkish prisoners at Malta by Mr. Fitzmaurice” başlıklı not:

 

Türk tutukluların serbest bırakılmasına ilişkin not

 

Atatürk’ün yaşadığı dönemde  “Kemalist” tanımının Türkçe içeriklerde de kullanıldığına şahit oluyoruz…

İlk baskısı 1931 yılında Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti (Türk Tarih Kurumu) tarafından yapılan tarih dizisinin Türkiye Cumhuriyeti Tarihini anlatan bölümünde Kemalizm için şu yorum yapılmıştı (Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti (1931). Tarih IV. İstanbul. Sf: 187):

“İşte yabancı müelliflerin (yazarların) Büyük Millî Reisin adına nisbetle “Kemalism” dedikleri Türk inkılâp hareketinin temel prensipleri bunlardır. Bu prensiplere dayanan devlet sistemi Türk milletinin tarihine, ihtiyacına, içtimaî bünyesine ve mefkûresine (ülküsüne) en uygun olduğu kadar, bütün dünyadaki sistemler içinde de en sağlam ve en mükemmel olanıdır.”

 

1934-1949 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Matbuat Umum Müdürlüğü (Direction générale de la presse au Ministère de l’intérieur) tarafından çıkarılan bir dergiye “La Turquie Kemaliste” (“Kemalist Türkiye“) adı verilmişti.

 

La Turquie Kemaliste
(Kaynak: Salt Research)

 

La Turquie Kemaliste

 

Kemalizm Prensipleri
Atatürk’ün el yazısıyla “Kemalizm Prensipleri” yazılı not (1937)

 

Cumhuriyet Halk Partisi 4. Büyük Kurultayı Program Taslağı adlı eserin giriş bölümünde “partinin güttüğü bütün bu esaslar, Kamâlizm prensipleridir” ifadesine yer verilmişti (12 Mayıs 1935).

“Cumuriyet Halk Partisinin programına temel olan ana fikirler, Türk devriminin başlangıcından bugüne kadar yapılmış olan işlerle yalın olarak, ortaya konmuştur.

Bundan başka, bu fikirlerin başlıcaları, 1927 yılında Parti Kurultayınca da kabul olunan tüzüğün genel esaslarında, ve, Genel Başkanlığın, aynı Kurultayca onanmış olan bildiriğinde, ve 1931 Kamutay seçimi dolayisile çıkarılan bildirikte saptanmıştır.

Yalnız bir kaç yıl için değil, geleceği de kapsayan tasarlarımızın ana hatları burada, toplu olarak yazılmıştır.

Partinin güttüğü bütün bu esaslar, Kamâlizm prensipleridir.”

 

chp kamalizm

 

chp programı kemalizm

 

Sinan Meydan da 13 Ocak 2020 tarihli “Kemalizm” başlıklı yazısında bahse konu tanımın kökeni hakkında şu tespitlere yer vermişti:

Bu direnişi kırmaya çalışan emperyalist güçler ve onların işbirlikçisi Padişah Vahdettin ve Damat Ferit hükümetleri, Mustafa Kemal’in önderliğindeki tüm direnişçileri, biraz da küçümser bir yaklaşımla, “Kemalistler”, “Kemalîler”, “Kemalciler”  diye adlandırdı (Mustafa Albayrak, “Kemalizm’in Düşünsel Temelleri ve Tarihsel Oluşumu”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S. 77, s.309).

 

21 Temmuz 1920’de Mr. Fitzmaurice, Türk esirleri hakkında düştüğü bir notta şöyle dedi: “Buradaki esirlerin hepsi Kemalist milliyetçilerin yanındadır. Eğer bunları serbest bırakırsak İngiltere’nin düşmanı Kemalistlerin bir zaferi sayılacaktır.” (Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, 3. bas, İstanbul, 2009, s. 253)

 

10 Kasım 1920’de Sir H. Rumbold, Lord Curzon’a gönderdiği telgrafta şöyle diyor: “Kemalist-Bolşevik başarısından sonra milliyetçiler Sevr Antlaşması’nı büsbütün kabul etmeyeceklerdir. Yunan ordusunu tam anlamıyla harekete geçirmek lazımdır.” (Ulubelen, s. 259)

 

İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold, 7 Ocak 1922 tarihli raporunda aynen şöyle diyor: “Mustafa Kemal her zamankinden daha güçlü durumda. Türkler, ‘Anadolu Türklerindir’ düşüncesinde. Kemalistlerle anlaşmaya varılamaz, çünkü Anadolu’nun tam bağımsızlığını istiyorlar.” (Bilal N. Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk (1919-1938) C.4, 1984, XLIX, s.169-172)

 

Sömürgeler Bakanı Chamberlain, 10 Mayıs 1922’de Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada, “Müttefikler şimdi ne yazık ki Kemalistlere karşı etkili tedbirler alacak bir durumda değil” diyor. (Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, C.1, İstanbul, 1989, s. 180)

 

Milli Mücadele yıllarında yabancı basında Türk Bağımsızlık Savaşı’ndan “Kemalist hareket”, milliyetçi direnişçilerden ise “Kemalistler” diye söz ediliyor. Örneğin Asia dergisinin Kasım 1923 sayısında Robert Dunn, Türk-Yunan savaşından: “Anadolu’daki Yunan-Kemalist Savaşı” diye söz ediyor. (Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, İstanbul, 2008. s.827)

 

 

1931’de Denizli Milletvekili Mazhar Müfit Kansu, mecliste yaptığı konuşmada “Kemalizm mektebinin evlatları” olduklarını söyledi. “Kemalizm Demokrasisi” kavramını kullandı. (Mahmut Goloğlu, Tek Partili Cumhuriyet, 1931-1938, İstanbul, 2009, s. 25)

 

Türkiye’de “Kemalizm” kavramı ilk kez 1931’de ders kitaplarına girdi. İlk baskısı 1931’de Türk Tarih Kurumu tarafından yapılan 4 ciltlik tarih serisinin Türkiye Cumhuriyeti Tarihini anlatan “Tarih IV” adlı son cildinde, “Altı İlke”den “Kemalizm” diye şöyle söz edildi: “İşte yabancı müelliflerin (yazarların) Büyük Milli Reisin adına nispetle ‘Kemalizm’ dedikleri Türk inkılâp hareketinin temel prensipleri bunlardır. Bu prensiplere dayanan devlet sistemi Türk milletinin tarihine, ihtiyacına, içtimaî bünyesine ve mefkûresine (ülküsüne) en uygun olduğu kadar, bütün dünyadaki sistemler içinde de en sağlam ve en mükemmel olanıdır.” (Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, Tarih IV, İstanbul 1931, s. 187)

 

1932’de Halkevleri Genel Merkezi’nce yayımlanan Ülkü Dergisi’yle Kemalizm’in kuramsal çerçevesi belirlenmek istendi. Ülkü Dergisi’nin neredeyse her sayısında, “Kemalizm”i halka benimsetmek amacıyla yazılar yayınlandı. Örneğin; Nusret Köymen, “Kemalizm ve Politika Bilgisi” başlıklı yazısında “Kemalizm’in ilmini yapmaktan” şöyle söz ediyordu: “Bugün Türk münevverine düşen büyük vazifelerden biri Kemalizm’in ilmini yapmak ve politika üzerinde her müsbet bilgi şubesinde çalışıldığı gibi, ilim metotlar ile çalışmaktır…” (Albayrak, s. 313)

 

1932’den itibaren Kemalizm’in kuramsal çerçevesini belirlemek amacıyla Atatürk’ün çevresindeki Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Şevket Süreyya (Aydemir), Vedat Nedim (Tör), İsmail Hüsrev (Tökin), Burhan Asaf (Belge) gibi aydınlar Kadro Dergisi’ni çıkardılar. 1934’te yayım hayatına son veren Kadro Dergisi’nin “Kemalizm” yaklaşımı, daha sonraki kuşakları etkiledi. Örneğin; 1960’larda Doğan Avcıoğlu ve arkadaşlarının yayımladıkları Yön Dergisi, bu etkileşimin bir eseriydi.(Albayrak, s. 314)

 

 

1936’da CHP Genel Sekreteri Recep Peker, görevden ayrılırken yayımladığı bildiride “Hepimiz için en büyük şeref, son nefese kadar Kemalizm eserinin sadık hizmetçisi kalmaktır” dedi. (Goloğlu, s.211)

 

Celal Bayar, 1 Kasım 1937 tarihli meclis konuşmasında birkaç yerde “Kemalist Rejim” ifadesini kullandı. Bayar, Atatürk’ün ölümünden sonra Kasım 1938’de yapılan ilk meclis toplantısında da şunları söyledi: “Milletimiz on beş yıldan beri denenen Kemalizm rejiminin kendisine verdiği huzur ve sessizlik içerisinde çalışmak ve kuvvetlenmek istiyor. Ulusal sınırları içinde mutlu olmak istiyor.” (Goloğlu, s. 301,302.363)

 

Kemalizm kavramının ilk kez 1919’da Beyoğlu’nda yayınlanan Le Bosphore gazetesinin başyazarı Fransız Michel Paillares tarafından kullanıldığı öne sürülmektedir (Mustafa Albayrak (2010). “Kemalizm’in Düşünsel Temelleri ve Tarihsel Oluşumu“. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Cilt: XXVI / Temmuz 2010 / Sayı: 77) (Yılmaz Özdil de Son Cüret adlı kitabında bu iddiaya yer vermiştir). Fransız yazarın bu kavrama 1922 yılında basımı yapılan “Lé Kémalisme devant les Alliés; I’entrée en scéne du Kémalisme, le traité de Sévres, I’accord d’Angora, Vers la paix d’Orient” (“Müttefiklerin Gözünde Kemalizm: Kemalizm’in Uygulanması, Sevr Antlaşması, Ankara Anlaşması, Doğu’da Barışa Doğru”) (Paris, Edition, du “Bosphore”, 1922) adlı kitabında ilk defa yer verdiği iddia edilmektedir. Ancak, yukarıda aktarıldığı üzere bu aktarım öncesinde Kemalist tanımının kullanım örnekleri mevcut.

 

 

Hülasa, Anadolu’yu işgâl eden emperyalist güçlerin ve Damat Ferit hükümetlerinin, bağımsızlık mücadelesi veren direnişçileri Kemalistler ya da Kemalîler olarak adlandırdığı bilinmektedir. (Sonradan yabancılar tarafından uydurulan bir ifade olmayan) “Kemalizm” kavramı Kurtuluş Savaşı yıllarında ortaya çıkmıştı. 

 

kemalist kavramı sonradan uyduruldu iddiası

 

Yorumunuzu yazınız...