Cumhuriyet Tarihinde İşsiz Sayısının Çalışan Sayısını İlk Kez Geçtiği İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) işgücü anketi ve işsizlik oranı verisi tartışma konusu olmaya devam ediyor. En son açıklanan verilerin ardından, daha önce de bazı siyasetçiler ve ekonomistler tarafından dile getirilen bir iddia yeniden gündeme taşındı. Bu iddiaya göre, cumhuriyet tarihinde ilk defa işsiz sayısı çalışan sayısını geçmişti.

Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2015 yılında bu iddiayı dile getirdiği basın kuruluşlarınca önce sürülmüştü:

Cumhuriyet tarihinde ilk kez işsiz sayısının çalışan işçi sayısını geçtiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “6 milyon 200 bin işsizimiz var. AK Parti iktidarı 13 yılda ülkeyi bu hale getirdi. İşsizler ordusu oluşturdular. 2 Trakya büyüklüğünde tarım alanı çiftçiler tarafından ekilmiyor Çünkü zarar ettiklerini söylüyorlar. ‘Ekiyoruz emeğimizin karşılığını alamıyoruz’ diyorlar. İşsizlikle mücadele etmek bizim bir numaralı görevimizdir. Bir evde işsiz varsa huzur yoktur. İşsizliği kaldıracağız” dedi.

 

Ekonomik krizle birlikte giderek kötüleşen işgücü piyasasının etkisiyle bu yılın Eylül ayında ise bazı Twitter hesapları “Cumhuriyet tarihinde ilk kez işsiz sayısının çalışan sayısını geçtiği” iddiasını paylaştı:

 

İşsiz Sayısının Çalışan Sayısını Geçtiğini İleri Süren Twitter Kullanıcılarına Bir Örnek

 

işsiz sayısı çalışan sayısını geçti
Cumhuriyet tarihinde ilk kez işsiz sayısının çalışan sayısını geçtiğine yönelik yanlış iddiayı aktaran paylaşım

 

işsiz sayısı çalışan sayısını geçti
Cumhuriyet tarihinde ilk kez işsiz sayısının çalışan sayısını geçtiğine yönelik yanlış iddiayı aktaran paylaşım

 

Ekonomik sıkıntıların devam etmekte olduğu ülkemizde işsizlik ve istihdam konuları büyük önem taşıyor ve aynı şekilde ilgi çekiyor. Bu nedenle, büyük anlam taşıdığı düşünülen bu iddiayı incelemek istedik.

 

İşsiz Sayısı ve İşsizlik Hesabı

Daha önce, çok tartışılan işsizlik hesabı üzerinde durmuş ve farklı işsizlik hesaplarını incelemiştik.

Kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse, TÜİK’e göre işsiz tanımı şu şekildeydi:

İşsiz: Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiçbir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) kişilerden iş aramak için son 4 hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki fertler işsiz nüfusa dahildirler.

Farklı kaynaklarca dile getirilen geniş tanımlı işsizlik ise şu şekilde hesaplanmaktaydı:

Geniş tanımlı işsizlik hesaplaması beş unsurdan oluşmaktadır:

1. Dar tanımlı (standart) işsizler (TÜİK tanımı)

2. İş bulma ümidini kaybeden işsizler

3. İş aramayan ancak çalışmaya hazır olan işsizler

4. Mevsimlik çalışanlar

5. Zamana bağlı eksik çalışanlar

Bu kapsamda, “işsiz sayısının çalışan sayısını geçtiği” yönündeki iddiayı her iki işsizlik tanımını da tartışmaya dahil ederek incelemeliyiz.

 

Ülkemizde İşsiz Sayısı Çalışan Sayısını (Henüz!) Geçmedi

Bu sorunun doğru cevabını bulabilmek için iki hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Birincisi, gerçekten de işsizlerle çalışanları mı karşılaştırıyoruz, yoksa işgücüne katılanlarla işgücüne dahil olmayanları mı? İkincisi ise, işsiz derken gerçekte neyi kast ediyoruz? Birinci sorunun cevabı, aslında bu konudaki kafa karışıklığının da sebebini bize göstermektedir.

Aşağıda, TÜİK tarafından hazırlanan “nüfusun işgücü durumu” tablosunun en güncel hali bulunmakta:

 

TÜİK Tarafından Hazırlanan Nüfusun İşgücü Durumu Verileri

 

Tablodaki 1 numaralı sütun, işgücü istatistiklerinin konusu olan 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusu göstermektedir. Bu nüfus ilk olarak, (2) İşgücü ve (5) İşgücüne dahil olmayan nüfus olarak ikiye ayrılmaktadır; yani 2 ve 5 numaralı sütunların toplamı, 1 numaralı sütunu vermektedir. Yukarıda sorduğumuz birinci soru kapsamında, eğer biz işgücüne dahil olan ve olmayan kişi sayısını karşılaştırmak istiyorsak, tablodaki 2 ve 5 numaralı sütunlara bakmamız gerekiyor. Bu sayılara 2005 yılından itibaren bakacak olursak, işgücünün 2014 yılından 2020 yılı Ocak ayına kadar daha yüksek olduğunu, diğer yıllarda ise işgücüne dahil olmayan nüfusun daha yüksek olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla, işgücüne dahil olan ve olmayan nüfusu karşılaştırdığımız zaman söz konusu iddia doğru olmakla birlikte, cumhuriyet tarihinde bir ilkten söz etmemiz mümkün değildir. İşgücü dışındaki nüfus, aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere, uzun yıllar boyunca işgücünden daha yüksek olagelmiştir.

 

 

İşgücüne katılmamanın çok farklı sebepleri bulunmaktadır. Bu kişilerin bir kısmı çalışmak isteyip çalışmayanlardan oluşurken, önemli bir kısmı ise bu kapsama girmemektedir. Bunlara örnek olarak öğrencileri ve emeklileri verebiliriz. Eğer biz gerçekten de çalışanlar ile işsizleri karşılaştırıyorsak, öncelikle işsiz tanımını doğru yapmamız gerekiyor. Bu da bizi, yukarıda sorduğumuz ikinci soruya, yani işsiz/çalışan ayrımının nasıl yapıldığı sorusuna getiriyor.

Çalışanların sayısını tespit etmemiz nispeten daha kolay. Tablodaki 3 numaralı sütun bize çalışan sayısını veriyor. Tablodaki 4 numaralı “işsiz” sütunu ise TÜİK’in dar tanımlı işsizlik sayısını göstermekte. Bu tanımın geniş bir kesim tarafından kabul görmediğini ve gerçek işsiz sayısını göstermekten uzak olduğunu bu sitede daha önce izah etmiştik. Bu nedenle de geniş tanımlı işsizlik hesabına göz atmamız gerekiyor.

Gerçek işsizlik veya geniş tanımlı işsizlik konusunda ne yazık ki tek bir hesaplama yöntemi bulunmamaktadır. TÜİK’in “İşgücüne dahil olmama nedenleri” tablosunda yer alan “iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar” sayısının dar tanımlı işsizlere eklenmesiyle bir işsizlik hesaplaması yapılabilir. Bu hesaba göre 2020 yılı Haziran ayında işsiz sayısı 8,67 milyon kişidir. Bunun dışında DİSK’in ve başka ekonomistlerin de farklı hesaplama yöntemleri bulunmaktadır. DİSK’in işsizlik hesaplaması oldukça geniştir ve yapmış olduğu son hesaplamaya göre 2020 yılı Haziran ayında işsiz sayısı 10,2 milyondur. Haziran ayında istihdam edilenlerin sayısı ise 26,5 milyondur; yani işsiz sayısı çalışan sayısını geçmemiştir.

Yakın dönem verilerine bakıldığında, istihdam sayısının geniş tanımlı işsiz sayısının oldukça üzerinde olduğu görülecektir. Bu nedenle, gerçek işsiz sayısı ile istihdam sayısının karşılaştırılması da ele aldığımız iddianın doğru olmadığını göstermektedir.

Özetle, yayımlanan işgücü istatistikleri göz önünde bulundurulduğunda, Cumhuriyet tarihimizde işsiz sayısının çalışan sayısının üzerine çıkmadığı, işgücüne katılmayan nüfusun tamamının işsiz olarak değerlendirilmesinin bu yanlış algıya yol açtığı anlaşılmaktadır.

 

issiz sayisi calisan sayisi

 

Yorumunuzu yazınız...