Sıklıkla Hatalı Şekilde Aktarılan 2 Kavram: Isı & Sıcaklık

 

Bugün, sıklıkla karıştırılan iki kavramı inceleyeceğiz: ısı ve sıcaklık.

Söz konusu iki kavram birbiri ile ilişkili olmakla birlikte aynı şeyi ifade etmemektedir. Ancak farklılıklarına rağmen birçok habercinin hatta konunun uzmanlarının bile ikisini ayıramadığını görmekteyiz. Bu yazıda ısı ve sıcaklık kavramlarının ne anlama geldiklerini, nasıl yanlış kullanıldıklarını ve doğru kullanımın nasıl olması gerektiğini ele aldık.

Isı ve Sıcaklık Ne Anlama Gelmektedir?

Isı ve sıcaklık kavramlarının net anlamları için Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı 9. Sınıf fizik ders kitabından yararlanıyoruz. Bu kitapta ısı ve sıcaklık kavramlarının açıklaması şu şekilde yapılıyor:

Sıcaklık, bir sistemdeki atom ve moleküllerin ortalama kinetik enerjisinin bir göstergesidir, bir enerji değildir. Sıcaklık termometre ile ölçülür ve sıcaklık T sembolü ile gösterilir. Sıcaklığın Uluslararası Birim Sistemine göre birimi Kelvin’dir (K).

Isı; sıcaklıkları farklı, etkileşim hâlindeki iki sistem arasında sıcaklığı yüksek olandan düşük olana doğru, sıcaklığın dengelenmesi için transfer edilen enerjidir. Isı Q sembolü ile gösterilir ve Uluslararası Birim Sistemine göre birimi Joule’dür.

Bir sistemin ısısı gibi bir kavram yoktur. Isı, aktarılan enerji olduğu için ancak sistemin aldığı ya da verdiği ısının ölçümü yapılabilir. Bu ölçüm kalorimetre kabı ile yapılır. Kalorimetre kabında da ölçümü yapılan nicelik aslında sıcaklık olup sonrasında ısı matematiksel modellerle hesaplanır.

Isı ölçümü kalorimetre ile yapılır
Isı ölçümü kalorimetre ile yapılır

Sıcaklık ve ısı arasındaki temel farkı özetleyecek olursak: Sıcaklık, enerji değil. Isı ise enerji. Sıcaklık termometre ile ölçülüyor. Uluslararası düzeyde Kelvin, Türkiye’de ise Celsius derece birimiyle ifade ediliyor. Isı ise kalorimetre ölçülüyor ve “Joule” birimiyle ifade ediliyor.

Yani sıcaklık ortalama enerjiyi gösterir ve toplam enerji ile ilgisi yoktur. Diğer taraftan ısı, iki sistem arasında transfer edilen toplam enerjiyi gösterir. Sistemin toplam enerjisini göstermez ama ona bağlıdır. Bu konuda şöyle bir örnek verebiliriz: Elimizde, sıcaklığı 90 derece (C) olan bir fincan su ile sıcaklığı 40 derece olan bir varil su olsun. İki sisteme sıcaklık açısından baktığımızda bir fincan su daha sıcaktır; fincandaki suyu elimize döktüğümüzde yakar ama varildeki su yakmaz. Sistemlere ısı açısından baktığımızda ise varilin transfer edebileceği ısı daha fazladır; fincanı soğuk bir odaya koyduğumuzda oda ısınmaz ama varili koyarsak oda ısınır.

Sıcaklık ve Isı Kavramların Yanlış Kullanımı

Isı ve sıcaklık kavramları yukarıda da bahsettiğimiz gibi sıklıkla karıştırılmaktadır.

Sıcaklığın “derece”, ısının ise “joule” birimi üzerinden ifade edildiğini aktarmıştık. Sıcaklık ve ısı arasındaki farkın göz ardı edildiği metinlerde bahse konu ölçüm birimi farkının sıklıkla göz ardı edildiğine şahit oluyoruz.

Bu konuda en sık yapılan yanlış, zannediyoruz ki “vücut sıcaklığı” yerine “vücut ısısı” tabirinin kullanılmasıdır. İnsan vücudunun da diğer sistemler gibi dışarıya transfer edebileceği bir ısısı vardır. Ancak bizim “ateş” olarak bildiğimiz kavram vücut sıcaklığını göstermektedir. Dolayısıyla vücut ısısı tabiri yanlış bir kullanım olmaktadır.

S.B.Ü. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin internet sitesinde ateş şu şekilde anlatılmış:

ATEŞ NEDİR?

Vücut ısısının normalin üzerine çıkması ateş olarak tanımlanır. Genel olarak makattan ölçülen normal vücut ısısı 36.4 – 37.6 Cº , koltuk altından ölçülen normal ısı ise 36.5-37.0 0C olarak kabul edilir.

Çocuklarda vücut ısısı, erişkinlerden daha yüksektir ve ateşin gün içinde belli bir ritmi vardır. Gün boyu sabah ve akşam saatleri arsında 0.5-1.0 C fark bulunur. Bu duruma günlük ısı ritmi denilir. Çocuklarda en yüksek vücut ısısı saat 17-19 arasında, en düşük ısı ise saat 24- 06 arasında olmaktadır. Vücut ısısı ağızdan, makattan, koltuk altı ya da kulaktan ölçülebilir. Koltuk altı ısısı, gerçek vücut ısısından biraz daha düşüktür.

Medical Park hastanesi de aynı yanlış kullanıma düşenlerden. Isı kavramı ilk iki cümlede yanlış kullanılırken üçüncü cümlede doğru kullanılmış:

Hipotermi nedir? 

Bir yetişkinin normal vücut ısısı yaklaşık olarak 37°C’dir. Bu ısı 35°C’nin altına düştüğünde Hipotermi ortaya çıkar. Hipotermi, vücudun uzun bir süre boyunca üretebileceğinden daha fazla miktarda ısı kaybetmesi sonucunda oluşur.

Evet soğuk havalarda vücut ısı kaybeder (enerji transferi) ve bunun sonucunda da vücudun sıcaklığı düşer (ortalama enerji).

Hastaneler bile bu kavramı yanlış kullanırken medyamız da elbette ki doğru kullanmayacaktır. En sevdiğimiz medya organlarından CNN Türk normal vücut ısısının ne olduğunu açıklıyor:

Normal vücut ısısı kaç derece? Ateşimin çıktığını nasıl anlarım?

Yüzyılı aşkın bir süredir ortalama vücut ısısının 37 derece olduğu düşünülüyordu. Bu sayı 1871’de, termometre ile milyonlarca hastayı test ederek ortalamayı belirleyen Alman doktor Carl Wunderlich tarafından bulundu. Ancak o zamandan beri, araştırmacılar normal vücut sıcaklığının kişiden kişiye değiştiğini ve diğer faktörlerin yanı sıra cinsiyete, yaşa ve günün saatine bağlı olduğunu gözlemlediler.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bir de daha az hataya düşülen hava sıcaklığı kavramı var. Haber kaynakları çoğunlukla hava sıcaklığını doğru kullanıyorlar, ama yine de hata yapılmıyor değil. Haber 7’nin aşağıdaki bildirimi bunun iyi bir örneği:

YÜKSEK HAVA ISISI İLE ALAKALI DEĞİL

Yapılan çalışma, hava sıcaklığının artı 11 dereceye kadar yükselmesiyle koronavirüs yayılımının gerçekten de azaldığını, ancak 11 dereceden daha yüksek hava ısılarının virüsün bulaşmasının azalması ile alakalı olmadığını ortaya koydu.

Isınma Mı Sıcaklaşma Mı?

Bu durumda akla şu soru da gelebilir: Neden havanın ısınması, yemeğin ısıtılması diyoruz da havanın sıcaklaşması ve yemeğin sıcaklaştırılması demiyoruz? Bunun tek sebebi dile kolay gelmeleri değil aslında. Yukarıda da değindiğimiz gibi ısı, transfer edilen enerjiye verilen isim. Havanın, yemeğin veya herhangi bir sistemin sıcaklığının artması ancak ısı transferi ile mümkün. Bu nedenle de günlük hayatta kullandığımız ısınma ve ısıtma kavramlarının yerinde olduğunu ifade edebiliriz. Nitekim TDK sözlüğünde de ısınmak “sıcak duruma gelmek” ve ısıtmak “sıcak duruma getirmek” olarak tanımlanıyor.

Isı ve Sıcaklık Ayrımı Atlayan Yazarlar

Isı ve sıcaklık kavramlarını mahiyetlerine uygun şekilde aktaramayan yazarlardan tespit ettiğimiz örnekleri paylaşalım:

Yeni Şafak’taki ““Sizin yerinizde gözüm var Sayın Cumhurbaşkanım!”” başlıklı yazısıyla (23 Ocak 2012) Fatma Barbarosoğlu:

“Geçtiğimiz Perşembe günü Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül -16 derece ısıya rağmen daha önceden kararlaştırılmış olan Aksaray ilini ziyaret etti.”

Sözcü’deki “Uğursuz ‘Taç’” başlıklı yazısıyla (14 Mart 2020) Rahmi Turan:

“Uzmanlar şu basit yöntemi öneriyor: … * 25-27 derecede ısıda virüs ölüyor.”

Türkiye Gazetesi’ndeki “Oyun Parkı” başlıklı yazısıyla (9 Mayıs 2004) Talip Karakaş:

“İnsan vücudunda sıcağa en dayanıklı organ dildir. Dil, hiç zarar görmeden 75 derece ısıya dayanabilir. * Eğer sıcaklığının bir kısmını kaybetmeseydi, 24 saat içinde vücut ısımız 85 dereceye yükselirdi.”

Yeni Asır’daki “İddialar diz boyu” başlıklı yazısıyla (29 Eylül 2014) Erkin Usman:

“Tüm yatak çarşaf, nevresim ve yastık kılıfları haftada bir en az 60 derece ısıda yıkanmalıdır.”

Başkent gazetesindeki “Yerli, çevreci, hem de yenilikçi yıkama!” başlıklı yazısıyla (14 Mayıs 2020) Aysel Kanber:

“Murat Çelik’in verdiği bilgiye göre yıkama esnasında 12 bar basınçlı ıslak buhar, ortalama 180 derece ısıya ulaşıyor.”

Hürriyet’teki “Kış sebzelerinin en güzel hali” başlıklı yazısıyla İpek Kuşçu:

“1 yemek kaşığı su ekleyin ve 200 derece ısıda 30-35 dakika sebzeler iyice yumuşayana değin pişirin.”

Güneş Gazetesi’ndeki “Sağlığın sırrı vücut ısısında” başlıklı yazısıyla (27 Mayıs 2018) Nurettin Lüleci:

“Kişinin vücut ısısı ortalama 37 derece olmalıdır.”

Yorumunuzu yazınız...