II. Abdülhamit’in Kânûn-ı Esâsî’yi Yürürlükten Kaldırıldığı İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Hasan Demir, Yeniçağ Gazetesi’nde “Türkiye nereye koşuyor?” başlığıyla 13 Şubat 2018’de yayınlanan köşe yazısında Kânûn-ı Esâsî’nin ilga edildiği tarihi okurlarına yanlış aktarmış:

"İkinci Abdülhamit’in o gün şu iki şıktan birini seçmeye mecbur olduğunu söyler Tepedelenlioğlu:“- Kanuni Esasi’yi mi korumalı, devleti mi?” Ve Abdülhamit’in ne yaptığını anlatır:“- Ortada devlet denilebilecek bir varlık kalmamıştı ki.(..) Bunun için daha berbat tecrübeler geçirilmesine meydan verilmeksizin dizginleri eline aldı. Kanuni Esasi’yi yok etmedi, hayır, sadece yürürlükten kaldırdı. Bundaki incelik meydandadır. Hal diliyle şöyle dedi: ’Aslolan devlettir.’"

Demir, tarihçi Nizameddin Nazif Tepedenlioğlu’nun “Hürriyetin ilânı ve İkinci Abdulhamid Han” isimli eserinden alıntılamış bu satırları. “Yok etmek” ve “yürürlükten kaldırmak” arasındaki farkı pek açıklamasa da, doğruyu yansıtmıyor aktardıkları.

1877 yılında kabul edilen Kânûn-ı Esâsî, 1924 Anayasası’nın kabul edilmesine değin, 47 yıl yürürlükte kalmıştır. II. Abdülhamid, 1878 yılında Kânûn-ı Esâsî’nin öngördüğü yasama organı Meclis-i Umumi’yi tatil etmiş; ancak Kânûn-ı Esâsî’yi “resmen” “hukuken” yürürlükten kaldırmamıştır. Meclis dışındaki devlet müesseseleri, Kânûn-ı Esâsî’ye göre çalışmaya devam etmiştir. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilânı ile birlikte, yapılan 21 madde değişikliği ve 3 madde eklemesiyle, tekrar fiilen kullanılmaya başlamıştır. 1921 yılında TBMM tarafından Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun çıkarılmasından sonra dahi, Kânûn-ı Esâsî’nin yeni anayasaya aykırı düşmeyen hükümleri yürürlükte kalmıştır. 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasi’nin 1924 Anayasası’yla birlikte kesin olarak yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte Kânûn-ı Esâsî’nin yürürlüğü de son bulmuştur.

 

Agah Oktay Güner ve Tanzimat-ı Hayriye’nin Tarihi

Yeniçağ yazarlarından Agah Oktay Güner’i Malumatfuruş’un konuğu yapamadık hiç şu ana kadar. Ufak bir hatasını yakalamışken ekleyelim istedik.

3 Ağustos 2017 tarihli “Maarif nereye gidiyor?” başlıklı yazısında Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği yılı 1 farkla yanlış vermiş:

"1838 Tanzimat-ı Hayriye Fermanı'nın temelindeki kavga da budur."

Doğru cevap 1839.

 

Yorumunuzu yazınız...